Diyarbakır'da yüzyıllardır karpuz yetiştiricileri için ve de eti için 'Boran' denilen yabani güvercinlerin yetiştirildiği ve barındığı "Boranhaneler" artık tarihe karıştı. Dünyaca meşhur Diyarbakır karpuzu için yetiştirilen ve "Koğa" denilen güvercin gübresinden faydalanılan boranhaneler, artık karpuz yetiştiricilerinin kalmaması ve kalanların da suni gübre kullanmaları nedeniyle bu kültür de yok oldu. Kentte sadece 3 adet kalan ve yıkılmaya yüz tutmuş boranhaneler de artık tek tük yaban kuşlarının barınağı haline gelmiş.
Diyarbakır'da da güvercin yetiştiriciliğinin ana sebeplerinden biri kentin simgelerinden olan karpuz yetiştiriciliğiyle ilgili bir alan. 40-50 yıl kadar öncesine kadar Dicle nehri kenarında sıralanan birçok köyde 'Boran' denilen yabani güvercinler için bunların buraya gelip üremesi ve barınması için yapılan boranhaneler vardı.
Yetiştiriciliği zahmetli olmayan, sadece kış mevsimlerinde yemlenen güvercinlerin ürettikleri gübreler, karpuz yetiştiricileri için bulunmaz bir nimetti.
Boranhanelerde barınan güvercinlerin sayısındaki artış da bir anlamda, Diyarbakır mutfağına güvercinle yapılan yemek menülerini süslemiş ve güvercin etiyle yapılan yemekler bir kültür oluşturmuştu.
Yüzyıllardır bir kültür haline gelen boranhane kültürü sonucunda Dicle nehri kenarında bulunan köylerde yüzlerce boranhane bulunurken, her boranhanede 1000 ile 1500 arasında güvercinlerin barınması için sepet bulunurdu. Çok yakın zamana kadar, bu kültürü yaşatan merkeze bağlı Karaçalı (Tilalo) köyünde 30'dan fazla boranhane buhunurken, bugün sadece harap halde yıkılmaya yüz tutmuş ve yaban güvercini 'Boran'ların da terk ettiği 3 boranhane mevcut.
Kerpiçten yapılan ve bir kaleyi andıran boranhanelerde, yaban güvercinlerin girmesi için en tepede sıralı gözenekler bulunurken, burada güvercinlerin bıraktığı 'Koğa' denilen gübre de, hem karpuz-kavun yapan boranhane sahiplerinin ihtiyacı için kullanılır, hem de karpuz ve kavun yetiştiricilerine kilo usulü satılırdı.
Boranhaneler genellikle üç bölümden oluşurdu. Her bölümde sıra sıra ufak ancak güvercinlerin rahatlıkla girip çıkabilecekleri büyüklükte pencereler vardı.
Boranhanelerin bütün iç duvarlarına kazıklar çakılır ve bunlara söğüt dalından özel olarak yaptırılmış kulplu sepetler asılırdı. Üç bölümlü bir boranhanede yaklaşık olarak 1500 sepet bulunurdu.
Güvercinlere yalnız kışın, ortalığın karlarla örtülü olduğu günlerde yem verilirdi. Yaklaşık 1500 sepetin bulunduğu bir boranhaneden yılda 10 ton kadar gübre alınabiliyordu.
Dicle nehri kenarında kurulu yüzlerce boranhanelerden üretilen gübreler, bazen yurtdışına bile develerle, trenlerle ihraç edilirdi.
Boranhanelerden elde edilen "Koğa'ların ünü dünyaya yayılmış olan Diyarbakır karpuzunun üretiminde ve diğer tarımsal üretimlerde de kullanılmaktaydı. Diyarbakır karpuzları sadece bu gübre ile Dicle kenarındaki kumluk alanlarda açılan kuyular içersinde yetiştirilirlerdi. Sonraları suni gübrelerin çıkması, pratik ve ucuz oluşu nedeni ile tercih edilmeleri sonucu, boranhanelere fazla ihtiyaç kalmadı.
Zamanla boranhane geleneği terk edildi ve tamamen kayboldu.
Boranhanelerin artık ne Diyarbakır'ın ünlü karpuzuna, ne de Diyarbakır'ın yemek kültürüne bir katkısı kaldı.
1680 yılında Diyarbakır'a gelen Polonyalı Simeon, seyahatnamesinde boranhanelerde yetiştirilen yabani güvercinlerden bahsetmiş ve şunları yazmıştı: "Tokat’ın paçası, Halep'in mıklası ve Harput'un çakıl ekmeği gibi Amid'in de güvercin kebabı meşhurdur..."
Diyarbakır'da 500 yıldır var olan yaban güvercin yetiştiriciliği ve boranhaneler artık tarihe karışarak bu kültür de yok oldu.
Karpuz ve kavun yetiştiricilerinin artık suni yemlere yönelmesi, bakımı ve onarımı yapılmayan boranhanelerin yıkılmaya yüz tutması ve zirai ilaçlar nedeniyle birçok yaban güvercininin bundan zarar görmesi artık boranhaneleri tarih sahnesinden sildi.
Şu anda sadece Karaçalı köyünde harap durumda olan ve kullanılmayan 3 boranhane dışında bu kültür de tarihe karışırken, Diyarbakır'da yüzyıllardır olan evci güvercin yetiştiriciliği, sadece belli semtlerde meraklıları tarafından sürdürülüyor.
NUDEM ATEŞ - ANF NEWS AGENCY
Diyarbakır'da da güvercin yetiştiriciliğinin ana sebeplerinden biri kentin simgelerinden olan karpuz yetiştiriciliğiyle ilgili bir alan. 40-50 yıl kadar öncesine kadar Dicle nehri kenarında sıralanan birçok köyde 'Boran' denilen yabani güvercinler için bunların buraya gelip üremesi ve barınması için yapılan boranhaneler vardı.
Yetiştiriciliği zahmetli olmayan, sadece kış mevsimlerinde yemlenen güvercinlerin ürettikleri gübreler, karpuz yetiştiricileri için bulunmaz bir nimetti.
Boranhanelerde barınan güvercinlerin sayısındaki artış da bir anlamda, Diyarbakır mutfağına güvercinle yapılan yemek menülerini süslemiş ve güvercin etiyle yapılan yemekler bir kültür oluşturmuştu.
Yüzyıllardır bir kültür haline gelen boranhane kültürü sonucunda Dicle nehri kenarında bulunan köylerde yüzlerce boranhane bulunurken, her boranhanede 1000 ile 1500 arasında güvercinlerin barınması için sepet bulunurdu. Çok yakın zamana kadar, bu kültürü yaşatan merkeze bağlı Karaçalı (Tilalo) köyünde 30'dan fazla boranhane buhunurken, bugün sadece harap halde yıkılmaya yüz tutmuş ve yaban güvercini 'Boran'ların da terk ettiği 3 boranhane mevcut.
Kerpiçten yapılan ve bir kaleyi andıran boranhanelerde, yaban güvercinlerin girmesi için en tepede sıralı gözenekler bulunurken, burada güvercinlerin bıraktığı 'Koğa' denilen gübre de, hem karpuz-kavun yapan boranhane sahiplerinin ihtiyacı için kullanılır, hem de karpuz ve kavun yetiştiricilerine kilo usulü satılırdı.
Boranhaneler genellikle üç bölümden oluşurdu. Her bölümde sıra sıra ufak ancak güvercinlerin rahatlıkla girip çıkabilecekleri büyüklükte pencereler vardı.
Boranhanelerin bütün iç duvarlarına kazıklar çakılır ve bunlara söğüt dalından özel olarak yaptırılmış kulplu sepetler asılırdı. Üç bölümlü bir boranhanede yaklaşık olarak 1500 sepet bulunurdu.
Güvercinlere yalnız kışın, ortalığın karlarla örtülü olduğu günlerde yem verilirdi. Yaklaşık 1500 sepetin bulunduğu bir boranhaneden yılda 10 ton kadar gübre alınabiliyordu.
Dicle nehri kenarında kurulu yüzlerce boranhanelerden üretilen gübreler, bazen yurtdışına bile develerle, trenlerle ihraç edilirdi.
Boranhanelerden elde edilen "Koğa'ların ünü dünyaya yayılmış olan Diyarbakır karpuzunun üretiminde ve diğer tarımsal üretimlerde de kullanılmaktaydı. Diyarbakır karpuzları sadece bu gübre ile Dicle kenarındaki kumluk alanlarda açılan kuyular içersinde yetiştirilirlerdi. Sonraları suni gübrelerin çıkması, pratik ve ucuz oluşu nedeni ile tercih edilmeleri sonucu, boranhanelere fazla ihtiyaç kalmadı.
Zamanla boranhane geleneği terk edildi ve tamamen kayboldu.
Boranhanelerin artık ne Diyarbakır'ın ünlü karpuzuna, ne de Diyarbakır'ın yemek kültürüne bir katkısı kaldı.
1680 yılında Diyarbakır'a gelen Polonyalı Simeon, seyahatnamesinde boranhanelerde yetiştirilen yabani güvercinlerden bahsetmiş ve şunları yazmıştı: "Tokat’ın paçası, Halep'in mıklası ve Harput'un çakıl ekmeği gibi Amid'in de güvercin kebabı meşhurdur..."
Diyarbakır'da 500 yıldır var olan yaban güvercin yetiştiriciliği ve boranhaneler artık tarihe karışarak bu kültür de yok oldu.
Karpuz ve kavun yetiştiricilerinin artık suni yemlere yönelmesi, bakımı ve onarımı yapılmayan boranhanelerin yıkılmaya yüz tutması ve zirai ilaçlar nedeniyle birçok yaban güvercininin bundan zarar görmesi artık boranhaneleri tarih sahnesinden sildi.
Şu anda sadece Karaçalı köyünde harap durumda olan ve kullanılmayan 3 boranhane dışında bu kültür de tarihe karışırken, Diyarbakır'da yüzyıllardır olan evci güvercin yetiştiriciliği, sadece belli semtlerde meraklıları tarafından sürdürülüyor.
NUDEM ATEŞ - ANF NEWS AGENCY