Gülden Aydın’ın eski Bakan Kürşat Tüzmen’le yaptığı ve Hürriyet Pazar’da dün yayınlanan röportaj büyük yankı uyandırdı. Özellikle, Tüzmen’in “ODTÜ’de ülkücüydüm. Devrimcileri dövüp dövüp atıyordum. İki ülkücü vardı: Biri Kürşad Tüzmen, diğeri Üzeyir Kaptan. İkimiz, 10 bin kişilik okulu sustaya çevirmiştik” şeklindeki sözleri yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
O dönemin Öğrenci Temsilcileri Konseyi üyesi olan ODTÜ mezunu Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, Kürşat Tüzmen’in sözlerini , “ODTÜ’de kimseden dayak yediğimi hatırlamıyorum. Evet o dönem iktidarın ve okulda karakol kuran jandarmanın ODTÜ üzerinde baskısı vardı, doğal olarak o baskıya karşı duruluyordu. Ama ‘Kemikkıran’ lakaplı ülkücü bir militan olarak Kürşat Tüzmen diye bir baskı unsuru bilmiyorum” şeklinde değerlendirdi.
İşte Murat Yetkin’in Hurriyet.com.tr’nin sorularına verdiği cevaplar:
-Eski bakan Kürşat Tüzmen öğrencilik döneminde ODTÜ’de solcu öğrencileri dövmesinden dolayı ‘Kemik kıran’ lakabı takıldığını, 10 bin öğrenciyi sustaya durdurduğunu söyledi. Siz de o dönem ODTÜ’de okudunuz Tüzmen’i hatırlıyor musunuz?
Sayın Tüzmen’i Dış Ticaret Müsteşarı iken tanıdım, sonra Ak Parti iktidarında bakan olunca irtibatımız arttı. Aslında sempatik bir kişidir, şaka da kaldırır. Hatta bir seferinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Azerbaycan gezisiydi sanırım, dönemin Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu (Baş) Hanım da şahittir, Gence’de müze geziyorduk. Kürşat Bey sergilenen kılıçların güzelliğine dayanamayıp eline aldı, pozlar verdi. Kendisine ‘Malkoçoğlu Kürşat Bey oldunuz tam’ diye takılmamıza kendisinin de aynı espriyle katıldığını hatırlıyorum.
Ancak kendisini ODTÜ’den hiç hatırlamıyorum. ‘Devrimci öğrencileri dövüp atıyordum’ dediğini okuyunca önce geçmişe baktım. Yani 1976’da, yani bizden önceki dönemde Milliyetçi Cephe’nin Hasan Tan’ı ODTÜ’ye rektör atayıp pek çok Ülkücüyü de işçi-memur adı altında yerleştirdiği terör döneminden söz ediyor olabilirdi. Ancak o terör dönemine boykot ile son veren bizden önceki dönemin öğrenci derneğinden kimse Kürşat Tüzmen’i hatırlamıyordu. Zaten yaşı da o dönemi tutmuyordu.
O bölümde de yerine oturmayan bölümler var. Çünkü o dönemde Yükseliş bildiğim kadarıyla ülkücülerin kontrolü altındaydı, solcular azınlıktaydı ve silahlı bombalı saldırılar sonucu aralarından ölenler oldu. Ama o bölüm hakkında konuşmak benden çok Zafer Çağlayan’a ya da o dönemin Yükseliş’te okuyan ülkücülerine düşer. Örneğin o dönem Yükseliş’te aktif bir ülkücü olan MHP milletvekili Ali Uzunırmak kendilerini solculardan Tüzmen’in mi kurtardığını anlatabilir bence.
-Aslında özgeçmişinde 1981 mezunu olduğu yazıyor. 12 Eylül 1980 öncesinde ODTÜ’de okuduğu ve 12 Eylül sonrasında mezun olduğuna göre, sizin dönemde okuduğu anlaşılıyor değil mi?
Evet öyle. Ama bakın ben o dönemde Öğrenci Temsilcileri Konseyi’nin seçilmiş bir üyesiyim. Yani Kürşat Bey’in ’10 bin kişiyi susta durdurdum’ dediklerinin arasında olmam gerekir. Ama ODTÜ’de kimseden dayak yediğimi hatırlamıyorum. Evet o dönem iktidarın ve okulda karakol kuran jandarmanın ODTÜ üzerinde baskısı vardı, doğal olarak o baskıya karşı duruluyordu. Ama ‘Kemikkıran’ lakaplı ülkücü bir militan olarak Kürşat Tüzmen diye bir baskı unsuru bilmiyorum. Söylediği bir isim daha var, onu da hiç tanımıyorum.
-Ama siz mühendislik okumuşsunuz, o iktisat. Bilmiyor olamaz mısınız?
Olabilirdi aslında. ODTÜ’nün büyüklüğünü göz önüne alınca mühendislikle idari arasında bir buçuk kilometre mesafe vardı, 10 bin sayısı da abartılmıştır, o idariyi susta durdurmuştur düşüncesiyle o dönem idaride okuyan arkadaşlarla görüştüm. Orada da tanıyan yok. Açıkçası iki gündür millet kahkahalar içinde birbirine ‘Kürşat yoksa seni mi dövdü de gizliyorsun’ diye telefonlar açıyor. Keşke o dönem ODTÜ’de okumuş başkalarına da sorsanız, onlar da anlatsa…
Bakın 12 Eylül öncesinde ODTÜ’den söz ediyoruz; ama bu söyledikleri askeri darbe arkasından oluşan sindirme ortamına ilişkinse -ki kendisi 81 mezunu olduğuna göre o dönemde son senesinden söz ediyor olabilir- bir şey diyemem; ortamda solcu öğrencilerin nefesi asker ve polis tarafından tamamen kesilmişti. O arada Kürşat Bey kemik kırdıysa bilemem. Ama çıkıp siyasi görüşleri nedeniyle kimlerin kemiklerini kırıp susta durdurduğunu açıklarsa, biz de bu ayıbı kimlerin bu kadar yıl gizlediği merakımızı gidermiş oluruz. Hem belki –artık terör suçlarında zaman aşımı kalktığına göre- 12 Eylül’e ülkenin nasıl geldiğini merak eden savcılar da ilgilenir böylece.
KÜRŞAT TÜZMEN NE DEMİŞTİ"ODTÜ’de ülkücüydüm. Devrimcileri dövüp dövüp atıyordum.
İki ülkücü vardı: Biri Kürşad Tüzmen, diğeri Üzeyir Kaptan. İkimiz, 10 bin kişilik okulu sustaya çevirmiştik.
Zafer Çağlayan diyor ya, “Eskiden tanışıyoruz” diye. O zaman ülkücüydü, şimdi “Kürt’üm” diyor; fark etmez, ülkücü türkücü... ODTÜ’den gider, Yükseliş’te onları dayaktan kurtarırdım."
MHP AYDIN MİLLETVEKİLİ ALİ UZUNIRMAK KÜRŞAT TÜZMEN'İ YALANLIYOR
MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, “ODTÜ’de ülkücüydüm. Devrimcileri dövüp dövüp atıyordum. 10 bin kişilik okulu sustaya çevirmiştik” şeklinde konuşan eski Bakan Kürşat Tüzmen’i 12 Eylül öncesi tanımadığını, 1976-77'den sonra Ülkücülerin ODTÜ'de barınamadığını söyledi.
“Yükseliş olarak ifade ettiğimiz Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi Ülkücülerin elindeydi, kimsenin Ülkücüleri orada korumasına gerek yoktu" diyen Aydın Milletvekili Uzunırmak şunları ifade etti: “Yükseliş o dönem Ülkücülerin elindeydi. Orada Ülkücüleri korumaya gerek yoktu. Solcular Yükseliş’e gruplar halinde gelir giderdi. 1976-77’den sonra ODTÜ Ankara’da, hiç kimsenin ‘ben Ülkücüyüm’ diyerek okuması mümkün değildi. Bizimkiler o dönem orada okuyamadı ve Antep’deki ODTÜ yerleşkesine gittiler. Kürşat Bey’i 12 Eylül öncesi tanımıyordum. Bahsettiği diğer isim Üzeyir Kaptan’ı da çıkaramadım. 1958 doğumlu olan Kürşat beyin 1977-78 gibi ODTÜ’ye girdiğini sanıyorum.”