Tutuklu Gazeteciler için Tanıklık Günleri devam ediyor. İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde yapılan 13. oturma eyleminde Kaan Ünsal, Miktat Algül, Nevin Erdemir, Seyithan Akyüz, Sinan Aygül ve Tayyip Temel için "gazeteciliklerine tanığız" denildi.
Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun hapisteki gazetecilerin serbest bırakılması istemiyle düzenlediği Tanıklık Günleri devam ediyor. İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde bugün 13. gerçekleşen oturma eyleminde Yürüyüş dergisinden Kaan Ünsal, Mezitli FM'den Miktat Algül, Özgür Gündem'den Nevin Erdemir, Azadiya Welat'tan Seyithan Akyüz, DİHA'dan Sinan Aygül ve Azadiya Welat'tan Tayyip Temel için tanıklık yapıldı.
KESK İstanbul Şubeler Platformu destek verdiAçılış konuşmasını yapan KESK İstanbul Şubeler Platformu’ndan Mehmet Aydoğan, AKP’nin yeni bir düzen kurmak istediğini, bu düzenin içinde demokrasi, özgürlük ve hak arama mücadelelerinin olmadığını söyledi. Gazetecilerin, öğrencilerin, sendikacıların, siyasetçilerin, muhalif tüm kesimlerin hapsedilerek susturulmak istendiğini belirten Aydoğan, “Biz hapisteki gazeteci arkadaşlarımızı yakından tanıyoruz. Biz meydanlarda mücadele verirken onlar hep yanımızdaydılar. Bu arkadaşlarımız gazetecilikten başka bir şey yapmadı, onların tanığıyız ve yanlarındayız” dedi.
"Kürt basını yok edilmek isteniyor"Özgür Gündem gazetesi muhabiri ve editörü Nevin Erdemir için iş arkadaşı Burcu Özkaya tanıklık etti. Özkaya, Erdemir’in özgür basın çalışanı olduğu ve gerçekleri yazdığı için tutuklandığını belirtti. Özkaya, “İddianamedeki suçlamalar, Nevin’in yaptığı haberlerden oluşuyor. Nevin’in gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu olduğu çok açık” diye konuştu.
Azadiya Welat gazetesi Adana temsilcisi Seyithan Akyüz için tanıklık yapan Ali Kalik, şunları söyledi: “AKP hükümeti döneminde özgür basın üzerinde baskılama, tehditler, işten atmalar, hapsetmeler yoğunlaştı. Özellikle Kürt basınını tamamen yok etme, illegal gösterme yönünde yoğun bir çaba var. Bunu yandaş basın aracılığıyla yapıyorlar. Arkadaşlarımız sadece yaptıkları haberler ve haber takip ettiklerinden dolayı tutukludur.”
"Hayatı boyunca önemli haberlere imza attı"DİHA muhabiri Sinan Aygül ve Azadiya Welat gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tayyip Temel için çalışma arkadaşları Sami Tan tanıklık yaptı. Tayyip Temel’in meslek hayatı boyunca çok önemli haberlere imza attığını belirten Tan, hem Temel’in hem de DİHA Bitlis muhabiri Sinan Aygül’ün gazeteciliklerinin tanığı olduğunu ifade etti. Tan, gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklu olan meslektaşlarının cezaevinde de gazetecilik yapmayı sürdürdüğüne dikkat çekti.
"Ses çıkarmazsak tutuklandığımızda haber yapacak gazeteci kalmayacak"Azadiya Welat genel yayın yönetmeni Tayyip Temel için tanıklık eden Av. Deniz Taşdemir ise şunları kaydetti: “Biz Roboski’nin, Pozantı’nın, Urfa Cezaevi’nde yaşananların haberlerini bu arkadaşlarımızdan aldık. Bu tutuklamalar, iktidarın Kürtlere, Kürt basınına yönelik tavrını gösteriyor. Ben bir avukat olarak değil, bir vatandaş olarak konuşuyorum, benim doğru haber alma hakkım engelleniyor. Vatandaşların bu haklarına sahip çıkmaları gerekiyor. Önce siyasetçileri, sonra avukatları, gazetecileri, öğrencileri aldılar. Ses çıkarmazsak yarın tutuklandığımızda haberini yapacak gazeteci kalmayacak.”
"Haberlerinden dolayı tehditler aldı"Eylemde, Yürüyüş gazetesi muhabiri Kaan Ünsal ve Mezitli FM çalışanı Miktat Algül’e de tanıklık edildi. Ünsal’ın iddianamesinde, işini geri almak için direnen işçilere, Sivas’ta yakılan aydınları anma eylemine ilişkin haberlerin yanı sıra, Nazım Hikmet’in bir kitabının da suç delili sayıldığına dikkat çekildi. Miktat Algül’ün ise haberlerinden dolayı çok sayıda tehdit aldığı, son olarak yaptığı yolsuzluk haberleri yüzünden tutuklandığı vurgulandı.
"Neyi yazarsak suç değil?Eyleme, Adıyaman’ın Gerger ilçesinde çalışan gazeteci Hacı Boğatekin de konuk olarak katıldı. Yaptığı haberlerden ötürü hakkında 139 kez dava açıldığını belirten Boğatekin, bir davadan 11 yıl hapis cezası aldığını ve Yargıtay bu cezayı onarsa hapse gireceğini belirtti. Boğatekin, gazetecilik yaparken maruz kaldığı baskıları şu sözlerle anlattı: “Bir keresinde ‘devlet bitlendi’ diye haber yaptım. Savcı dava açtı, beni çağırdı, bana ‘halk bitlenir, devlet bitlenmez’ dedi. Bir keresinde de vatandaşın biri eşek almış, jandarma yolu kesmiş, eşeğin kimlik belgesi yok diye ceza yazmış. Haber yaptım, bir dava daha. Ne yazsam dava açıldı. Soruyorum, neyi yazarsak suç değil?”
Büyük medyanın hapisteki gazeteciler konusunda sessiz kaldığını söyleyen Boğatekin, “Bir eşek çok anırınca, affedersiniz, kıçına gres yağı sürerler, o zaman susar. Büyük medyanın da kıçına gres yağı sürülmüş, susuyorlar. Ben 62 yaşındayım, bu yaştan sonra kıçıma gres yağı sürdürtmem, siz de sürdürtmeyin” diye konuştu.
Daha yeni Daha eski