CHP, Şanlıurfa Cezaevi’nde 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin raporunu hazırladı.
Raporda, tutuklu Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın 13 Temmuz 2011 tarihinde Adalet Bakanlığı’na yaşanan sıkıntıları faksla bildirdiği de ifade edildi.
CHP, Şanlıurfa Cezaevi’nde 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin raporunu hazırladı. Şanlıurfa Cezaevi’nde yaşanan olayın hemen ertesinde cezaevinde incelemelerde bulunan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, hazırladıkları raporu dün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sundu. Raporda, 22 Temmuz 2010 tarihinde Erkan Gümüştaş isimli tutuklunun şartları protesto için kendini yaktığı da hatırlatıldı. Olayı yaşayan tutuklu ve hükümlüler, hapishane müdürü, Şanlıurfa İHD Şube Başkanı Cemal Baboğlu ile yapılan görüşmelere de yer verilen raporda 2 yangına ilişkin şu tespitler yapıldı:
VEKİL 2 GÜN UYARDI: Urfa hapishanesinde yaşanan sorunlar daha önce defalarca dile getirilmiştir. Hapishanede tutuklu bulunan Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın bizzat kendisi cezaevlerini izleme komisyonuna durumun aciliyetini yazmıştır. Ayhan, 14 Haziran 2012 tarihinde Adalet Bakanlığı’na durumu bir faksla bildirmiştir. Hapishanenin sorunlarıyla ilgili olarak hazırlanan bir rapor yaklaşık bir yıl önce Adalet Bakanı’na verilmiştir. 23 Temmuz 2008’de İHD ve Mazlum-Der ortak bir basın açıklama yaparak, Urfa hapishanesinin kapatılmasını istemiştir.
15 METREKAREDE 18 KİŞİ: 2008 yılında hapishanede yapılan tadilatla 3 kişilik hücreler, 6 kişilik koğuşlara çevrilmiştir. Bu koğuşların bazılarında 30 kişiye varan kalabalık insan grupları yaşamaktadır. Kapasitesi 276 olan hapishanede toplam 1.044 kişi kalmaktadır. Yangın çıktığı iddia edilen C-15 Koğuşu 20.9 metrekaredir. 18 kişi kalan koğuşta kişi başına 1.16 metrekare alan düşmektedir. Tuvalet çıkıldığında bu alan 15 metrekareye düşmektedir. Bu durumda ise kullanılabilir alan kişi başına 0.83 metrekaredir.
TEMİZ HAVA YOK: Şanlıurfa aşırı sıcakların sıklıkla yaşandığı bir şehirdir. Pencereler ve koğuşlar temiz hava için yeterli değildir. Günde 4 kez, birer saat su verilmektedir. Yazın bastıran sıcaklardan dolayı sürekli su problemleri ve kavgaları yaşanmaktadır. Her koğuşa 1 televizyon, 1 semaver verilmektedir. Bu sebeple koğuşlarda sık sık tartışmalar ve kavgalar yaşanmaktadır.
BARİKAT İHTİMALİ YOK: 16-18 Haziran 2012 tarihlerinde çıkan olaylar birbirinin devamı niteliğindedir. 16 Haziran 2012 tarihinde C-15 Koğuşunda çıkan olaya kavganın neden olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır. C-15 koğuşunda kapı arkasında herhangi bir barikat bulunmamaktaydı. Kapı arkasında yer yatakları üst üste yığılmış haldeydi. Ranzalar, yere sabit olduğu için, ranzalardan barikat kurulduğu söylentiden ibarettir. Kapı dışa açıldığı için, kapı arkasına kurulan barikatın kapının açılmasını engellemesi mümkün değildir.
YANGIN HORTUMU KISA: Yangın sonrası, hapishanenin yangın hortumu kısa olduğu için yangına doğrudan suyla müdahale edilememiştir. Olaydan, yangından sonra haberdar olunmuştur. Daha öncesinde, kavga veya gürültü duyulmamıştır. 16.06.2012 tarihinde yaşanan ilk olayda 13 kişi yaşamını yitirmiştir. 18.06.2012 tarihinde yaşanan isyanda yaklaşık 40 kişi yangından veya dumandan etkilenmiştir. Can kaybı yoktur, 1 kişi yoğun bakımdadır. 18.06.2012 tarihli isyan esnasında komisyonumuz hapishanede bulunmaktaydı ve olaylara tanık olundu. 2. Olayın çıkmasının arkasından hapishane önünde toplanan kalabalığa polis tarafından aşırı güç kullanılarak panik ve endişeyi artıracak şekilde müdahale edilmiştir. Bazı basın yayın organlarında yer alan ve siyasi mahpusları suçlayan haberler gerçek dışı ve kasıtlıdır. Olayın muhatapları ve mağdurları adli mahpuslardır.
Tanrıkulu grafikle konuştu
TBMM Genel Kurulu’nda Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı görüşmeleri sırasında söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, kürsüye 2002-2012 yılları arasında topumsal olaylarda yaşamını yitirenlerin sayısının yer aldığı grafikle çıktı.
‘Bu kadar kötüsünü görmedim’
Şanlıurfa Cezaevi’nde inceleme yapan TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun CHP’li Üyesi Malik Ecder Özdemir, VATAN’a yaptığı açıklamada, “Yıllardır cezaevlerinde incelemelerde bulunuyoruz. Bu kadar kötü şartlarda olanını görmedim. Vahim bir tablo var. 40 derece sıcak var, havalandırma yok. Başka cezaevlerine etkinlik az diye eleştiriyorduk, burada hiç sosyal etkinlik yok. Tutuklu ve hükümlüler 24 saat koğuşun içinde, etkinlik olmadığından dışarı çıkmıyorlar. İnsani olmayan koşullar var. Bu koşullar nedeniyle mahkumlar patlama noktasına gelmiş ve bu olay yaşanmış” dedi. “Oradaki insanlar kötü, insanlık dışı muameleye karşı eylem koymuşlar” diyen Özdemir, “Dikkat çekmek istemişler. Tahminimize göre yangının bu kadar büyüyeceğini düşünmemişler ama yangın hemen büyümüş” diye anlattı.
Olaya müdahale eden gardiyanlarla da görüştüklerini belirten Özdemir, “Demir kapı kapandığı zaman kolay kolay dışarı sızmıyor yangın. Yangını hangi anda fark ettiklerini bilmiyorlar. Hortum tutmak istiyorlar ama hortum koğuşa kadar ulaşmıyor” dedi.
‘Uygarlık seviyesi cezaevleriyle ölçülür’
CEZAEVLERİ konusunda çalışmalar sürdüren Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Yönetim Kurulu başkanı Zafer Kıraç değerlendirdi. “Bir ülkenin uygarlık seviyesi cezaevleriyle ölçülür” diyen Kıraç cezaevlerindeki temel sorunun kapasite fazlasından dolayı yaşam alanlarının darlığı olduğunu, yetersiz cezaaevi personeli ve psikososyal desteğin olmaması da sorunları artırdığını söylüyor:
“Birinci problem doluluk oranı, örgütlü suçlar ve KCK gibi olaylardan kapasite artışı var. Adalet bakanı yatak sayısı üzerinden olayı görüyor. Uluslararası standarlara göre yatak sayısı bir şeyi göstermez, yaşam alanı önemlidir. Tuvalet aynı, havalandırma aynı, yemek aynı ise yürüme alanınız bile kalmadıysa burada sorunlar başlar. Cezaevlerinde personelle ilgili problem de var. Bulgaristan’da 100 mahkuma 52 personel, Fransa’da 50 personel, Hollanda da 75 personel düşer. Türkiye’de ise 25 personel düşüyor bu ağır bir iş yükü ve insan hakları ihlallerine zemin hazırlar. Türkiye’de cezaevleri eski yıpranmış binalardır ve personel azdır. Psiko sosyal destek -ki Adalet Bakanı da atıfta bulundu bu konuya- Türkiye çok zayıf. (Burak KARA / VATAN)
CHP, Şanlıurfa Cezaevi’nde 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin raporunu hazırladı. Şanlıurfa Cezaevi’nde yaşanan olayın hemen ertesinde cezaevinde incelemelerde bulunan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, hazırladıkları raporu dün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sundu. Raporda, 22 Temmuz 2010 tarihinde Erkan Gümüştaş isimli tutuklunun şartları protesto için kendini yaktığı da hatırlatıldı. Olayı yaşayan tutuklu ve hükümlüler, hapishane müdürü, Şanlıurfa İHD Şube Başkanı Cemal Baboğlu ile yapılan görüşmelere de yer verilen raporda 2 yangına ilişkin şu tespitler yapıldı:
VEKİL 2 GÜN UYARDI: Urfa hapishanesinde yaşanan sorunlar daha önce defalarca dile getirilmiştir. Hapishanede tutuklu bulunan Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın bizzat kendisi cezaevlerini izleme komisyonuna durumun aciliyetini yazmıştır. Ayhan, 14 Haziran 2012 tarihinde Adalet Bakanlığı’na durumu bir faksla bildirmiştir. Hapishanenin sorunlarıyla ilgili olarak hazırlanan bir rapor yaklaşık bir yıl önce Adalet Bakanı’na verilmiştir. 23 Temmuz 2008’de İHD ve Mazlum-Der ortak bir basın açıklama yaparak, Urfa hapishanesinin kapatılmasını istemiştir.
15 METREKAREDE 18 KİŞİ: 2008 yılında hapishanede yapılan tadilatla 3 kişilik hücreler, 6 kişilik koğuşlara çevrilmiştir. Bu koğuşların bazılarında 30 kişiye varan kalabalık insan grupları yaşamaktadır. Kapasitesi 276 olan hapishanede toplam 1.044 kişi kalmaktadır. Yangın çıktığı iddia edilen C-15 Koğuşu 20.9 metrekaredir. 18 kişi kalan koğuşta kişi başına 1.16 metrekare alan düşmektedir. Tuvalet çıkıldığında bu alan 15 metrekareye düşmektedir. Bu durumda ise kullanılabilir alan kişi başına 0.83 metrekaredir.
TEMİZ HAVA YOK: Şanlıurfa aşırı sıcakların sıklıkla yaşandığı bir şehirdir. Pencereler ve koğuşlar temiz hava için yeterli değildir. Günde 4 kez, birer saat su verilmektedir. Yazın bastıran sıcaklardan dolayı sürekli su problemleri ve kavgaları yaşanmaktadır. Her koğuşa 1 televizyon, 1 semaver verilmektedir. Bu sebeple koğuşlarda sık sık tartışmalar ve kavgalar yaşanmaktadır.
BARİKAT İHTİMALİ YOK: 16-18 Haziran 2012 tarihlerinde çıkan olaylar birbirinin devamı niteliğindedir. 16 Haziran 2012 tarihinde C-15 Koğuşunda çıkan olaya kavganın neden olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır. C-15 koğuşunda kapı arkasında herhangi bir barikat bulunmamaktaydı. Kapı arkasında yer yatakları üst üste yığılmış haldeydi. Ranzalar, yere sabit olduğu için, ranzalardan barikat kurulduğu söylentiden ibarettir. Kapı dışa açıldığı için, kapı arkasına kurulan barikatın kapının açılmasını engellemesi mümkün değildir.
YANGIN HORTUMU KISA: Yangın sonrası, hapishanenin yangın hortumu kısa olduğu için yangına doğrudan suyla müdahale edilememiştir. Olaydan, yangından sonra haberdar olunmuştur. Daha öncesinde, kavga veya gürültü duyulmamıştır. 16.06.2012 tarihinde yaşanan ilk olayda 13 kişi yaşamını yitirmiştir. 18.06.2012 tarihinde yaşanan isyanda yaklaşık 40 kişi yangından veya dumandan etkilenmiştir. Can kaybı yoktur, 1 kişi yoğun bakımdadır. 18.06.2012 tarihli isyan esnasında komisyonumuz hapishanede bulunmaktaydı ve olaylara tanık olundu. 2. Olayın çıkmasının arkasından hapishane önünde toplanan kalabalığa polis tarafından aşırı güç kullanılarak panik ve endişeyi artıracak şekilde müdahale edilmiştir. Bazı basın yayın organlarında yer alan ve siyasi mahpusları suçlayan haberler gerçek dışı ve kasıtlıdır. Olayın muhatapları ve mağdurları adli mahpuslardır.
Tanrıkulu grafikle konuştu
TBMM Genel Kurulu’nda Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı görüşmeleri sırasında söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, kürsüye 2002-2012 yılları arasında topumsal olaylarda yaşamını yitirenlerin sayısının yer aldığı grafikle çıktı.
‘Bu kadar kötüsünü görmedim’
Şanlıurfa Cezaevi’nde inceleme yapan TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun CHP’li Üyesi Malik Ecder Özdemir, VATAN’a yaptığı açıklamada, “Yıllardır cezaevlerinde incelemelerde bulunuyoruz. Bu kadar kötü şartlarda olanını görmedim. Vahim bir tablo var. 40 derece sıcak var, havalandırma yok. Başka cezaevlerine etkinlik az diye eleştiriyorduk, burada hiç sosyal etkinlik yok. Tutuklu ve hükümlüler 24 saat koğuşun içinde, etkinlik olmadığından dışarı çıkmıyorlar. İnsani olmayan koşullar var. Bu koşullar nedeniyle mahkumlar patlama noktasına gelmiş ve bu olay yaşanmış” dedi. “Oradaki insanlar kötü, insanlık dışı muameleye karşı eylem koymuşlar” diyen Özdemir, “Dikkat çekmek istemişler. Tahminimize göre yangının bu kadar büyüyeceğini düşünmemişler ama yangın hemen büyümüş” diye anlattı.
Olaya müdahale eden gardiyanlarla da görüştüklerini belirten Özdemir, “Demir kapı kapandığı zaman kolay kolay dışarı sızmıyor yangın. Yangını hangi anda fark ettiklerini bilmiyorlar. Hortum tutmak istiyorlar ama hortum koğuşa kadar ulaşmıyor” dedi.
‘Uygarlık seviyesi cezaevleriyle ölçülür’
CEZAEVLERİ konusunda çalışmalar sürdüren Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Yönetim Kurulu başkanı Zafer Kıraç değerlendirdi. “Bir ülkenin uygarlık seviyesi cezaevleriyle ölçülür” diyen Kıraç cezaevlerindeki temel sorunun kapasite fazlasından dolayı yaşam alanlarının darlığı olduğunu, yetersiz cezaaevi personeli ve psikososyal desteğin olmaması da sorunları artırdığını söylüyor:
“Birinci problem doluluk oranı, örgütlü suçlar ve KCK gibi olaylardan kapasite artışı var. Adalet bakanı yatak sayısı üzerinden olayı görüyor. Uluslararası standarlara göre yatak sayısı bir şeyi göstermez, yaşam alanı önemlidir. Tuvalet aynı, havalandırma aynı, yemek aynı ise yürüme alanınız bile kalmadıysa burada sorunlar başlar. Cezaevlerinde personelle ilgili problem de var. Bulgaristan’da 100 mahkuma 52 personel, Fransa’da 50 personel, Hollanda da 75 personel düşer. Türkiye’de ise 25 personel düşüyor bu ağır bir iş yükü ve insan hakları ihlallerine zemin hazırlar. Türkiye’de cezaevleri eski yıpranmış binalardır ve personel azdır. Psiko sosyal destek -ki Adalet Bakanı da atıfta bulundu bu konuya- Türkiye çok zayıf. (Burak KARA / VATAN)