Bugün Uludere/Roboski Katliamı’nın üzerinden tam 6 ay geçti. Geçen altı ayda katliamın birinci dereceden sorumlusu Erdoğan ve kurmayları he...
Bugün Uludere/Roboski Katliamı’nın üzerinden tam 6 ay geçti. Geçen altı ayda katliamın birinci dereceden sorumlusu Erdoğan ve kurmayları hesap vermek bir yana yaptıkları insanlık dışı açıklamalarla süreci geçiştirdiler.
Uludere’de 34 köylünün TSK tarafından bombalanarak öldürülmesinin üzerinden tam 6 ay geçti. Geçen altı ayda sorumlulara ilişkin tek somut adım atılmazken, Başbakan Erdoğan’ın "30-40 kişilik grup, katırlar, insanlar var. TSK görevini samimi şekilde yapmıştır. Tazminatsa tazminat" sözleri hükümetin geçen 6 ayda neden adım atmadığını da ortaya koyuyor.
“Ahmet midir? Mehmet midir? Bilmek mümkün değil”6 ay geçti tek sorumlu yargı karşısına çıkmadı
Uludere’de yaşanan korkunç katliamın üzerinden 6 ay geçerken katliamın sorumluları hala yargı karşısına çıkarılmadı. Geçen 6 ayda akıllarda en çok kalan ise hükümet yetkililerinin katliamın acısını daha da arttıran sözleri oldu.
Operasyonla ilgili her fırsatta emri kendisinin vermediğini ileri süren Başbakan Erdoğan, operasyonla ilgili görüntüleri izlediğini belirterek şu sözleri dile getirmişti:
"30-40 kişilik grup, katırlar, insanlar var. O yükseklikten bu Ahmet midir? Mehmet midir? Bilmek mümkün değil. TSK görevini samimi şekilde yapmıştır." Hata da olabilir. Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık" diyen Erdoğan, para ile katliamların bile üzerinin kapatılabileceğine, yakınlarını kaybedenlerin susturulabileceğine inandığını göstererek şöyle konuştu:
"Tazminatı da açıkladık. Ama birileri istismar ediyor. Allah aşkına tazminatsa tazminat... Bizim resmi tazminatımız ötesinde yaptık. İlla terör örgütünün istediğini mi söyleyeceğiz. Kusura bakmasınlar."
“ABD'nin prodetörlerinin 31 dakikalık bir süreci vardır. Bu da bizim sınırlarımız içinde değil, tamamıyla Irak tarafındadır. Aldığı görüntüler nedir, ne değildir doğrusu onu ben de zaten bilmiyorum. Bu konuyla ilgili verilen bu haberlerin özellikle Wall Street Journal'da yayınlananların ise şu anda ABD'de yaklaşan seçimlerle ilgili olduğunu da geçen gün açıkladım. Bunlar mevcut yönetime karşı bu gazetenin atmış olduğu bir uydurma haberdir. Hilafı hakikattir. Bunu da bilmenizi özellikle istiyorum.”Erdoğan katliamın nerede yaşandığını dahi bilmiyor
Süreç boyunca ortaya çıkan ve ABD’li yetkililerin de doğruladığı “istihbarat ABD’den verildi” iddialarına da karşı çıkan Erdoğan, Uludere’de ölen 34 kişinin sınırın hangi noktasında öldürüldüğünü dahi bilmediğini yaptığı açıklamayla ortaya koydu.
Süreç boyunca ortaya çıkan ve ABD’li yetkililerin de doğruladığı “istihbarat ABD’den verildi” iddialarına da karşı çıkan Erdoğan, Uludere’de ölen 34 kişinin sınırın hangi noktasında öldürüldüğünü dahi bilmediğini yaptığı açıklamayla ortaya koydu.
“Her kürtaj bir Uludere’dir”
Erdoğan’ın katliama ilişikin son dönemde yaptığı açıklamalardan birisi de “Her kürtaj bir Uludere’dir” açıklaması olmuştu. Erdoğan açıkça katkısının olduğu bir katliamı, kadınların en doğal hakkı kürtaj ile aynı şey olarak değerlendirirken şu skandal sözleri dile getirdi:
Erdoğan’ın katliama ilişikin son dönemde yaptığı açıklamalardan birisi de “Her kürtaj bir Uludere’dir” açıklaması olmuştu. Erdoğan açıkça katkısının olduğu bir katliamı, kadınların en doğal hakkı kürtaj ile aynı şey olarak değerlendirirken şu skandal sözleri dile getirdi:
“Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere, medya mensuplarına da sesleniyorum. Yatıyor-kalkıyorsunuz; Uluderediyorsunuz. ’Her kürtaj bir Uludere ’dir’ diyorum.”
“Özür dilenecek bir şey yok”Uludere Katliamına ilişkin yaptığı açıklamalarla dikkat çeken bir diğer isim de İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin oldu. Şahin katliama ilişkin yaptığı açıklamada, "Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek bir şey yok" diyerek insanlığın bittiğini bir kez daha gözler önüne sermişti.
"Bu hayatini kaybeden vatandaşlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler. Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Daha ağır bir sonuç olunca yargılanamaz duruma gelip hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı. O bölge KCK’nın kontrolünde olan bir bölgedir. Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, giydiği giysi ve ayakkabı parayla alınıyor. Bu gençler figüranlardır. Filmin baş aktörleri vardır. BDP bu olayın parçası durumundadır. Kaçakçılık emrini bizzat BDP veriyor. O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek bir şey yoktur."
