AKP'NİN UTANÇ VERİCİ "ZAFERİ":  ABD, ÖLDÜRMEYİ İYİ BİLENLERİ BARIŞTIRDI

İslamcıların ve egemen medyanın Türkiye’nin İsrail’e karşı “zaferi” diye sundukları şey, askeri ve ekonomik alanda zaten hiç kesinti görmeden ilerleyen Türkiye-İsrail işbirliğindeki pürüzlerin giderilmesinden başka bir şey değil
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu öldürmeyi iyi bilir, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan da… Çoğu çocuk 34 Kürt köylüsünün katledildiği Roboski (Uludere) Katliamı’ndan biliyoruz. Katliamda kullanılan insansız hava aracı Heronlar Netanyahu’dan, savaş uçakları ABD/NATO denetimli TSK’dan, vur emri Erdoğan’dan gelmişti. Bu gerçeği daha iyi hatırlayalım diye olsa gerek, barış mesajlarının verildiği tarihi Newroz’un hemen ertesi günü hem Roboski Katliamı’nın üstünü örten TBMM raporu açıklandı hem de Netanyahu ve Erdoğan’ın barıştığı ilan edildi.
Mart ayı boyunca yarı-gizli bir diplomasi trafiği işledi. Önce, Avusturya’daki BM Forumu’nda Siyonizm’i faşizm gibi bir insanlık suç olarak tanımlayan Tayyip Erdoğan’a ayar verildi. Erdoğan “Türkiye, İsrail’i ilk tanıyan devletlerden biri. İsrail’in varlığına karşı değiliz” dedi. Erdoğan’a bunu söyleten güç, daha sonra Benyamin Netanyahu’nun yanında Erdoğan’ı aradı, telefonu Netanyahu’nun eline tutuşturduktan sonra, “Mavi Marmara saldırısı için Türk halkından özür diliyoruz. Tazminat ödemeyi kabul ediyoruz. Mavi Marmara baskını ilişkileri bozduğu için üzgünüm” dedirtti.
Böylece ABD Başkanı Barack Obama, Ortadoğu’daki iki askeri müttefikinin, iç politika hesapları nedeniyle fazla uzayan diplomatik nazlanmalarına bir son verdi. İslamcıların ve egemen medyanın Türkiye’nin İsrail’e karşı “zaferi” diye sundukları şey (ki ABD basını da bunu Obama’nın diplomasi zaferi diye sunuyor), askeri ve ekonomik alanda zaten hiç kesinti görmeden ilerleyen Türkiye-İsrail işbirliğindeki pürüzlerin giderilmesinden başka bir şey değil.
Haydi AKP göreve
Bu apaçık gerçeğe rağmen, 9 üyesini Mavi Marmara katliamında yitiren İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım da dahil olmak üzere bütün İslamcıların ve egemen medyanın, AKP-İsrail barışını “siyasi alanda büyük bir başarı” diye tanımlamaları utanç vericidir.
Dokuz insanın uluslararası sularda katledilmesi karşılığında sözde kalan bir özrü ve biraz da kan parasını kabul etmek bir yana; İsrail’in, üçüncü madde olarak “Gazze’de ablukanın hafifletilmesi için birlikte çalışalım” demesinden zafer çıkarmak Filistin davası açısından bambaşka bir utanç kaynağı.
İsrail devleti, işgal edilmiş Filistin toprakları üzerinde kurulu. Söz konusu üçüncü madde de ablukanın kaldırılmasını öngörmediği gibi, Filistin topraklarında işgalciyle açık işbirliği anlamına geliyor.
Anlaşılan son bir yıl içinde siyasi bürosunu Katar’a taşıyıp, Katar parası, Türkiye arabuluculuğu ve İsrail-Hamas ateşkes anlaşmaları ile ehlileşme yoluna giren Hamas’ı, Ortadoğu’nun bölgesel çatışmalarla çalkalandığı şu günlerde sisteme eklemleme görevi artık ertelenemez hale gelmiş ve ABD, “Haydi AKP göreve” diyor.
İslamcılar Erdoğan’ın müstakbel Gazze seferinin heyecanıyla düş görmeye devam etsin, AKP aslında hiç ayrılmadığı sevgili müttefikinin koluna giriyor.
“Ayrılsak da beraberiz”
İsrail’in Gazze ablukasını başlattığı Aralık 2008-Ocak 2009 savaşında Savunma Bakanlığı’nın İsrail’le imzaladığı 167 milyon dolarlık silah alım anlaşmasını iptal etmeyi reddeden;
Bu anlaşmayla yalnızca o yıl için İsrail’le askeri işbirliği hacmini 1.8 milyar dolara çıkaran;
Mayıs 2010′da İsrail’in OECD üyeliği için yaptığı başvuru oylanırken Filistinlilerin çağrılarına kulak tıkayıp İsrail’in OECD üyeliğini veto etmek yerine onaylayan;
Bir ay sonra Mavi Marmara Katliamı ile yüz yüze gelince esip gürleyen diplomatik, askeri ve ekonomik ilişkileri kesmeyen;
Bu arada Kürtlere karşı savaşta kullanmak üzere İsrail’den insansız hava aracı Heron satın alan;
Eylül 2011’de büyük bir gürültüyle İsrail’e 5 maddelik yaptırım kararı açıklarken, yalnızca ekonomik ve askeri ilişkilere zarar vermeyecek bir diplomatik sınırlamaya giden ve İsrail’le ekonomik ilişkilerin aynı şekilde devam edeceğini taahhüt eden;
2011 yılı içinde ikili ticaret hacmini yüzde 50 artırarak, Türkiye’yi İsrail’in son 5 yıl içinde dış ticaretini en çok geliştirdiği 4. ülke sıralamasına yükselten;
Suriye’de iç savaşı kışkırtırken bir yandan da Hamas’ı ABD-İsrail karşıtı cepheden koparmak için Katar’la birlikte devreye giren ve Hamas yönetimini Katar parası ve sistem içine eklemlenme kanalları karşılığında satın alan;
İran’a karşı İsrail’i koruyan NATO füze kalkanı radar sistemini ve patriot füzelerini halkın bütün itirazlarına rağmen Türkiye topraklarına yerleştiren;
İsrail uçakları Suriye’yi bombaladığında İsrail’i değil Suriye yönetimini hedef alan AKP iktidarı…
İsrail’e yaptırım uygulamış da…
Onlar da dayanamamış da…
Özür dilemiş(!) Yerseniz!
İki buçuk yıldır dinlediğimiz şarkı, bir Ilımlı İslam-Siyonizm düeti, tercümesi de “Ayrılsak da beraberiz”di…
Hepsi bu
İslamcı AKP ve Siyonist İsrail, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki Arap olmayan ve öldürmeyi iyi bilen iki işbirlikçisi olarak kopmaz bağlarla bağlı. Erdoğan ve Davutoğlu hangi düşü görürse görsün, hangi retoriği kullanırsa kullansın, yeni sömürge Türkiye’de dış politika gerçeği bu. Irak ve Afganistan savaşlarının ardından Ortadoğu’da doğrudan müdahale yerine aracılarının aktif rol almasını tercih eden ABD, en önemli iki bölgesel müttefikin sevgili kavgasına son verdi. Hepsi bu.ALİ ERGİN DEMİRHAN-SENDİKA.ORG
Daha yeni Daha eski