HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Bir Nagehan Alçı portresi...

Her bulduğu ortam ve fırsatta Başbakan Erdoğan’a övgüler yağdıran Nagehan Alçı’nın arşivden öyle bir yazısı çıktı ki! Kimse kızmasın üç ...

Her bulduğu ortam ve fırsatta Başbakan Erdoğan’a övgüler yağdıran Nagehan Alçı’nın arşivden öyle bir yazısı çıktı ki!
Kimse kızmasın üç yıl önce yazdı!
Nagehan Alçı’dan içinde “zorba, canavar, kaba, cahil” geçen bir Erdoğan tahlili…
Nazlı’nın Günlüğü’nü hazırlarken daldığımız Tercüman arşivi vermişti gerekli mesajı:
Kim -aslında- kimdir anlamak istiyorsan doooğru zamanda yolculuğa. Babıali ülkenin, kurumların, kişilerin nasıl değiştiğini/dönüştüğünü (yahut 90 yıldır değişmeyen niyetleri, hedefleri) belgeleyebilecek en doğru adres; memba!
Malzeme bol, böyle bir köşe bile hazırlanabilir pekala:
Hey gidi günler hey…
Neredeeeen nereye…
Neymiş ne olmuş (ve tabii neden böyle olmuş)…
Öyle sararmış, tozlu sayfalar, rutubetli ciltler arasında boğulmanıza da gerek yok, açın herhangi bir gazetenin internet sitesini, elektronik takvimde rasgele bir tarih işaratleyin, illa “vay be” dedirtecek bir yazı, manşet, fotoğraf çıkacaktır karşınıza. Şaşmaz. Arşiv, unuttuklarınızı “unutma hızınızı” da sollayarak bir “tık”la hatırlatır her defasında.
***
Misal mi?
Bugün kaç kişi Nagehan Alçı’nın içinden “kaba, cahil, zorba” geçen bir yazıyla Erdoğan tasviri/tahlili yapacağına inanır?
Yapmış ama!
Hem de sadece üç yıl önce; Mart 2009′da!
Alçı’nın Akşam gazetesinde yayımlanan “Bir delikanlılık portresi: Tayyip Erdoğan” başlıklı o yazısından seçtiğim bazı bölümler aşağıda:
“Tarifi zor bir ‘erkek zorba’lığı çöktü ülkenin üzerine. (… ) Boğuluyoruz. ‘Dayılanma’ kültürü bir canavar gibi dört bir yanı sarıyor.
Bakınız Başbakan’a. Birkaç gündür kürsüden yaptığı açıklamalar, kullandığı üslup ve seçtiği kelimeler kaçımızın hoşuna gidiyor? Onu dinlerken kaçımız içten içe onun adına utanıyoruz? Kaçımız kendimizi avam hissediyoruz?
Ben sayının oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Şahsen Tayyip Erdoğan beni utandırıyor. Seçtiği bayağı kelimeler yüzümü kızartıyor. Ve bu ülkeye aidiyet hissimi zayıflatıyor.
(… )
Başbakan’ın entelektüellik kırıntısı bulunmayan, kaba ve cahil üslubu ‘delikanlılık’ kavramı ile kurduğu sağlıksız ilişkinin ürünü.
(… )
Onların rutinlerine ait olmayan her şey onları ‘bozuyor.’ (… ) Hiçbir şey onları bozmasın diye onlar her şeyi bozmaya kalkıyorlar. ‘Önümüze gelene bir tekme’ havasında kendinden olmayanı yok etmeye girişiyorlar. Gerekirse zor kullanıyorlar.
(… )
Tayyip Erdoğan işte böyle bir delikanlılığın süzgecinden geçme. Son birkaç gündür yaptığı konuşmalar, içinden geldiği kültüre çok sadık olduğunu gösteriyor. ‘Delikanlı’lığa uygun şekilde ‘sen’li, ‘ben’li konuşuyor örneğin. Aydın Doğan’a, Deniz Baykal’a ‘siz’demiyor. ‘Sen’li hitap kırsal kesime, cemaat toplumlarına özgü.
(… )
Medyayı suçlarken ‘iftirayı kanıtlamayan alçaktır, şerefsizdir’ diye konuşuyor. Bu iki kelime argo.
(… )
Erdoğan adeta ağaların toprak sahiplenme güdüsüyle her şeyi sahiplenmek istiyor. Gazeteleri, televizyonları, bakanları, hatta vatandaşları… ‘Benim bakanım, benim insanım, senin köşe yazarın’ tanımlamaları bu yüzden. Ona göre herkes birine ait ve kontrol mekanizması içinde varlığını sahibi üzerinden tanımlıyor.
Bu ülke gittikçe farklılıklara gözlerini kapayan ve tahammülsüz bir yer halini alıyor. (… ) Kabadayı bir delikanlılık allanıp pullanıp, kahramanlık olarak sunuluyor.
Sayın Başbakan, bu olanlar bizleri ‘bozuyor’!”

Business News