Emekli büyükelçi ve eski CHP milletvekili Şükrü Elekdağ’dan bir mektup aldım.
Elekdağ mektubunda Türkiye’yi bölecek bir felaket senaryosu hazırlandığını ama kimsenin bunun farkında olmadığını vurgulayarak “Akil adamlar da halkı buna razı etmek için çabalıyor” diyor.
Elekdağ’ın görüşlerini birlikte okuyalım:
“Öcalan’ın Nevruz’da Diyarbakır’da açıklanan çağrısı sözde “barışçı çözümün” ipuçlarını içeriyor. Söz konusu çağrının odağını, Erdoğan’la Öcalan arasında mutabık kalınan Anadolu ile Mezopotamya’yı Türk-Kürt Federal Devleti çatısı altında birleştirme projesi oluşturuyor. Federal devletin, Kürt Federe Devleti ayağı, (1)Türkiye, (2) Irak ve (3) Suriye Kürtlerinden oluşacak ve coğrafi olarak Türkiye’nin Güneydoğu’sunu, Musul ve Kerkük’le birlikte Irak Bölgesel Kürt yönetimi topraklarını ve kuzey Suriye Kürt bölgesini kapsayacak. Çağrıdaki Misakı Milli vurgusu, Türk kamuoyunu sahte bir büyüme duygusu yaratarak etkilemek ve projeyi cazip göstermeyi amaçlıyor.
Bu birleşik Türk-Kürt yapılanması Türkiye’nin öncülüğünde ve çabası ile sağlanacak. Bunun da ancak Türkiye’nin ağır bedeller ödemesiyle gerçekleştirilebilecek bir hedef olduğu açıktır. Zira, Irak Başbakanı Maliki, Musul ve Kerkük’ün Arap toprağı olduğunu ileri sürüyor ve Barzani’nin bu bölgeye ancak savaşla egemen olacağını vurguluyor. Diğer bir deyişle Erdoğan-Öcalan ortak projesinin uygulanması Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi demek. Bunun gerçekleşmesi için ise, Türkiye’nin hem Irak’la, hem de Suriye ile savaşı göze alması zorunlu.
Diğer taraftan Türkiye’nin liderliğinde böyle bir yapılanma, İran Kürtlerini de cezbedeceği için, bu gelişme İran’ı müthiş rahatsız edecektir.
İran esasen ABD’nin ve İsrail’in hedef tahtasında ve sürekli tehdit altındadır. ABD Kongresi İran’ı içinden çökertmek için 97 milyon dolarlık bir tahsisat ayırmıştır. Bu bakımdan Tahran, bölgedeki bu siyasi mühendislik ortamında ABD’nin yakın müttefiki Türkiye ile kendini daha baştan ismi konulmamış bir savaş içinde görecektir.
Sonuçta Türkiye’nin kendisini, İran, Irak ve Suriye’den oluşan bir koalisyonla ardı arkası gelmeyen savaşlar içinde bulması kaçınılmaz olacaktır.
Farz-ı muhal proje gerçekleşse dahi, kurulacak Türk-Kürt federasyonunun yaşama şansı yoktur. Çünkü Federasyonun ikinci kanadını oluşturan Kürtler velinimetleri olarak gördükleri ve biat ettikleri ABD ve onun yandaşı İsrail’in politikalarını gözü kapalı izleyeceklerdir.
Zira, Erdoğan-Öcalan ikilisi tarafından lanse edilen bu projenin patenti esasında ABD’ye ve İsrail’e aittir. Bu durumda Federal devletin Türk ve Kürt kanatlarının çıkarları sürekli çatışma halinde olacak ve sonuçta Kürtler bağımsız bir devlet olarak ayrılacaklar ve ABD ile İsrail çıkarlarının Ortadoğu’daki bekçisi rolünü üstleneceklerdir.
Yani Anadolu-Mezopotamya projesi, gerçekte, Bağımsız Büyük Kürdistan’ı Türkiye’ye kurdurtma ve bu bağlamda Güneydoğu’yu Türkiye’den kopartma projesidir. Tabii bu projenin bir amacı da, bölgede ABD’ye meydan okuyan ve İsrail’i tehdit eden İran’ı ve müttefiki Suriye’yi ezmek ve bölmek, böylece İran-Suriye-Hizbullah ittifakını tahrip etmektir.
Kendini büyüklük kompleksi girdabına kaptırmış olan Başbakan Erdoğan, ABD tarafından övülen ve desteklenen bu projenin Türkiye’yi bölge ülkeleriyle kanlı bıçaklı hale getirecek ve nihayetinde Türkiye’nin bölünmesiyle sonuçlanacak bir felaket senaryosu olduğunun maalesef farkında değildir.
Sözde akil adamların misyonu da Türk halkını bu felaket senaryosuna razı etmektir.
Saygılarımla...”
Sincan’da ironik tahliyeler
Darbe kapsamında yürütülen 28 Şubat soruşturması sanıklarından emekli albay Alican Türk’ten yeni bir mesaj daha aldım. Alican Türk Sincan’dan yapılan tahliyelerle ilgili ilginç bir bilgi vermiş: “Meclis’te kabul edilen 4’üncü Yargı Paketi’nden KCK’lıların büyük bölümü sözde yararlanamayacakmış.
Yalan!.. Çünkü Sincan’daki bütün KCK’lılar tahliye oldu bile. Üstelik giderken koridorda karşılaştıkları tutuklu bir komutanıma da takılmadan edememişler:
‘Ohoo, siz daha çook yatarsınız!’
Ve eklemişler: Bizim arkamızda siyasi güç var, ya sizin?”CAN ATAKLI-VATAN
Elekdağ mektubunda Türkiye’yi bölecek bir felaket senaryosu hazırlandığını ama kimsenin bunun farkında olmadığını vurgulayarak “Akil adamlar da halkı buna razı etmek için çabalıyor” diyor.
Elekdağ’ın görüşlerini birlikte okuyalım:
“Öcalan’ın Nevruz’da Diyarbakır’da açıklanan çağrısı sözde “barışçı çözümün” ipuçlarını içeriyor. Söz konusu çağrının odağını, Erdoğan’la Öcalan arasında mutabık kalınan Anadolu ile Mezopotamya’yı Türk-Kürt Federal Devleti çatısı altında birleştirme projesi oluşturuyor. Federal devletin, Kürt Federe Devleti ayağı, (1)Türkiye, (2) Irak ve (3) Suriye Kürtlerinden oluşacak ve coğrafi olarak Türkiye’nin Güneydoğu’sunu, Musul ve Kerkük’le birlikte Irak Bölgesel Kürt yönetimi topraklarını ve kuzey Suriye Kürt bölgesini kapsayacak. Çağrıdaki Misakı Milli vurgusu, Türk kamuoyunu sahte bir büyüme duygusu yaratarak etkilemek ve projeyi cazip göstermeyi amaçlıyor.
Bu birleşik Türk-Kürt yapılanması Türkiye’nin öncülüğünde ve çabası ile sağlanacak. Bunun da ancak Türkiye’nin ağır bedeller ödemesiyle gerçekleştirilebilecek bir hedef olduğu açıktır. Zira, Irak Başbakanı Maliki, Musul ve Kerkük’ün Arap toprağı olduğunu ileri sürüyor ve Barzani’nin bu bölgeye ancak savaşla egemen olacağını vurguluyor. Diğer bir deyişle Erdoğan-Öcalan ortak projesinin uygulanması Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi demek. Bunun gerçekleşmesi için ise, Türkiye’nin hem Irak’la, hem de Suriye ile savaşı göze alması zorunlu.
Diğer taraftan Türkiye’nin liderliğinde böyle bir yapılanma, İran Kürtlerini de cezbedeceği için, bu gelişme İran’ı müthiş rahatsız edecektir.
İran esasen ABD’nin ve İsrail’in hedef tahtasında ve sürekli tehdit altındadır. ABD Kongresi İran’ı içinden çökertmek için 97 milyon dolarlık bir tahsisat ayırmıştır. Bu bakımdan Tahran, bölgedeki bu siyasi mühendislik ortamında ABD’nin yakın müttefiki Türkiye ile kendini daha baştan ismi konulmamış bir savaş içinde görecektir.
Sonuçta Türkiye’nin kendisini, İran, Irak ve Suriye’den oluşan bir koalisyonla ardı arkası gelmeyen savaşlar içinde bulması kaçınılmaz olacaktır.
Farz-ı muhal proje gerçekleşse dahi, kurulacak Türk-Kürt federasyonunun yaşama şansı yoktur. Çünkü Federasyonun ikinci kanadını oluşturan Kürtler velinimetleri olarak gördükleri ve biat ettikleri ABD ve onun yandaşı İsrail’in politikalarını gözü kapalı izleyeceklerdir.
Zira, Erdoğan-Öcalan ikilisi tarafından lanse edilen bu projenin patenti esasında ABD’ye ve İsrail’e aittir. Bu durumda Federal devletin Türk ve Kürt kanatlarının çıkarları sürekli çatışma halinde olacak ve sonuçta Kürtler bağımsız bir devlet olarak ayrılacaklar ve ABD ile İsrail çıkarlarının Ortadoğu’daki bekçisi rolünü üstleneceklerdir.
Yani Anadolu-Mezopotamya projesi, gerçekte, Bağımsız Büyük Kürdistan’ı Türkiye’ye kurdurtma ve bu bağlamda Güneydoğu’yu Türkiye’den kopartma projesidir. Tabii bu projenin bir amacı da, bölgede ABD’ye meydan okuyan ve İsrail’i tehdit eden İran’ı ve müttefiki Suriye’yi ezmek ve bölmek, böylece İran-Suriye-Hizbullah ittifakını tahrip etmektir.
Kendini büyüklük kompleksi girdabına kaptırmış olan Başbakan Erdoğan, ABD tarafından övülen ve desteklenen bu projenin Türkiye’yi bölge ülkeleriyle kanlı bıçaklı hale getirecek ve nihayetinde Türkiye’nin bölünmesiyle sonuçlanacak bir felaket senaryosu olduğunun maalesef farkında değildir.
Sözde akil adamların misyonu da Türk halkını bu felaket senaryosuna razı etmektir.
Saygılarımla...”
Bugün Ataşehir’de “perde” diyorum
İlkini Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yaptığım “Canın sağolsun Türkiyem” adlı tek kişilik gösterinin ikincisi bugün Ataşehir Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde sahneleniyor.
Merak edenler için yazayım, ilk gece çok güzel geçti. Salonu tamamen dolduran coşkulu bir kalabalık önündeydim. Açıkçası çok heyecanlandım. Bir gösteri için sahneye çıkmak, televizyonlarda, açık oturumlarda konuşmaya pek benzemiyor.
İzleyenler “çok beğendiklerini” bunun da ötesinde “çok şaşırdıklarını” söylediler.
Daha önce de yazdığım gibi “eğer talep gelirse” bu tek kişilik gösterilerime devam edeceğim.
İlkini Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yaptığım “Canın sağolsun Türkiyem” adlı tek kişilik gösterinin ikincisi bugün Ataşehir Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde sahneleniyor.
Merak edenler için yazayım, ilk gece çok güzel geçti. Salonu tamamen dolduran coşkulu bir kalabalık önündeydim. Açıkçası çok heyecanlandım. Bir gösteri için sahneye çıkmak, televizyonlarda, açık oturumlarda konuşmaya pek benzemiyor.
İzleyenler “çok beğendiklerini” bunun da ötesinde “çok şaşırdıklarını” söylediler.
Daha önce de yazdığım gibi “eğer talep gelirse” bu tek kişilik gösterilerime devam edeceğim.
Sincan’da ironik tahliyeler
Darbe kapsamında yürütülen 28 Şubat soruşturması sanıklarından emekli albay Alican Türk’ten yeni bir mesaj daha aldım. Alican Türk Sincan’dan yapılan tahliyelerle ilgili ilginç bir bilgi vermiş: “Meclis’te kabul edilen 4’üncü Yargı Paketi’nden KCK’lıların büyük bölümü sözde yararlanamayacakmış.
Yalan!.. Çünkü Sincan’daki bütün KCK’lılar tahliye oldu bile. Üstelik giderken koridorda karşılaştıkları tutuklu bir komutanıma da takılmadan edememişler:
‘Ohoo, siz daha çook yatarsınız!’
Ve eklemişler: Bizim arkamızda siyasi güç var, ya sizin?”CAN ATAKLI-VATAN