Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Özel, AKP’nin laiklik ve inanç özgürlüğü konularında samimiyetine inanmadığını, zihniyet değişmediği sürece anayasaların değişmesinin anlam ifade etmediğini belirtiyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) kısmi anayasa taslaklarını 5 Nisan Cuma günü Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sundu.
Partilerin sundukları taslaklarda yer alan “Vatandaşlık tanımı”, “Anadil” ve “Laiklik-inanç özgürlüğü” başlıkları altındaki ifadelerini Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Selahattin Özel ile konuştuk.
Özel, anayasaya konulacak “laiklik”, “inanç özgürlüğü” gibi ifadelerin sorunları çözmeyeceğini belirtirken, bunların mevcut anayasada da olduğunu, sorunun zihniyet sorunundan kaynaklandığını vurguluyor.
Vatandaşlık tanımında Barış Partisi’nin sloganına gönderme yapan “Adlarımız farklı, soyadımız Türkiye” derken, anadil konusunda BDP’nin “Resmi dil Türkçe. Ancak, ademi merkeziyetçilik çerçevesinde kurulacak bölgesel meclislerin alacağı kararlar neticesinde bazı bölgelerde ikinci ana dil olabilir” önerisine sıcak bakıyor.
Özel anayasada değişmez herhangi bir madde olmaması gerektiği görüşünde.

“AKP’nin samimiyetine güvenmiyorum”

Siyasi partilerin hepsinin sunduğu kısmi anayasa taslaklarında “Laiklik” ve “İnanç özgürlüğü” ifadelerinin yer aldığını hatırlattığımız Selahattin Özel, hükümetin bugüne kadarki uygulamalarına atıfta bulunarak, samimiyetlerine inanmadığını söylüyor.
“Sorun anayasa ile çözülecek bir sorun değil, zihniyet sorunu. Yıllardır süren zihniyet hala değişmedi. Maraş da değişmedi, Sivas da değişmedi. Zamanaşımı davası oldu, ‘memlekete hayırlı olsun’ dediler.
“Geriye dönük örneklere baktığımızda Almanya anayasasında da Yahudilerle ilgili her türlü güvence olmasına rağmen hepsini fırınlara attılar.
“Yani anayasanın bizi koruyacağını düşünmüyoruz. Aleviliği siyaset üstü düşünseler ve inanç özgürlüğü olarak görseler sorun zaten çözülür. Ama devlet ve bugünkü hükümet bir din ve mezhebe taraf olmuş durumda. Devlet hiçbir dinin veya mezhebin tarafı olmamalı.
“Anayasada eşitlik ilkesi olabilir ama uygulanmıyor. Dolayısıyla Türkiye’de zihniyet değişmediği sürece anayasaların değişmesi pek bir şey ifade etmiyor.”

“Diyanet 8 bakanlıktan fazla para alıyor”

Özel, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili görüşlerini de şöyle aktarıyor:
“Laik ülkelerin hiçbirinde Diyanet gibi bir kurum yok. Tek dinin ve tek mezhebin temsilcisi olan Diyanet bugün sekiz bakanlıktan fazla bütçe alıyor.
“Bu ülkede sadece Sünni Müslümanlar yok ki. Aleviler de var, gayrimüslümler de var, inanmayanlar da var. Devlet dinde ve inançta taraf durumda.

“Tek ırk üzerinden vatandaşlık tanımı olmaz”

Vatandaşlık tanımı konusunda AKP’nin “Türk milleti” tanımını, CHP “Türk ulusu” tanımını kullanırken BDP’nin “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” dediğini hatırlattığımız Özel’e kapsayıcı olması açısından vatandaşlık tanımının nasıl olması gerektiğini soruyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı denilmesinin kendilerince en uygunu olduğunu ifade eden Özel, Barış Partisi döneminde ortaya atılan “Adlarımız farklı, soyadımız Türkiye” sloganını hatırlatıyor.
“Aile gibi düşününce aile bireylerinin hepsinin adı farklı ama soyadı aynı. Bu sloganın bugün yeni anayasaya çok uygun düşeceğini düşünüyorum. Bu ülke tek bir ırktan, dinden oluşmuyor. O nedenle tek bir ırk üzerinden vatandaşlık tanımı yapamazsız.”

“İkinci resmi dil de olabilmeli”

Özel, anadil meselesinde ise BDP’nin “Resmi dil Türkçe. Ancak, ademi merkeziyetçilik çerçevesinde kurulacak bölgesel meclislerin alacağı kararlar neticesinde bazı bölgelerde ikinci ana dil olabilir” önerisine sıcak bakıyor.
“Resmi dil Türkçe olabilir ama insanlar yaşadıkları bölgede kendi anadillerinden başka dil bilmiyorlarsa veya kendilerini kendi anadilleriyle daha iyi ifade edebiliyorlarsa, illa Türkçe konuşacaksın diye zorlayamazsın kimseyi.
“Bugüne kadar bu zorlamalar bu ülkeyi bu hale getirdi. Belli bölgelerde resmi olarak ikinci dil de kullanılabilir. (EKN)
Daha yeni Daha eski