Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

İşte Cemaati Kızdıran O Belgesel

Alman devlet televizyonu ARD’ye bağlı WDR kanalında geçtiğimiz yıl 25 Haziran tarihinde gösterimden aniden kaldırılan ve tartışmalara ...


Alman devlet televizyonu ARD’ye bağlı WDR kanalında geçtiğimiz yıl 25 Haziran tarihinde gösterimden aniden kaldırılan ve tartışmalara neden olan “İmamın Uzun Kolu -Fethullah Gülen Hareketi” adlı belgesel program dün gösterildi.
Yüksel Uğurlu ve Cornelia Uebel’in hazırladığı “İmamın Uzun Kolu-Fethullah Gülen Hareketi” (Die stille
Armee des Imam- Das Netzwerk des Fethullah Gülen) adlı belgesel Almanya’da büyük yankı uyandırdı.
Alman der Spiegel dergisinin internet sayfasında da Maximilian Popp tarafından “Ne istedilerse onu yerine getirdim” başlığıyla verilen haberde Gülen cemaati hakkında Almanya’da cok az eleştirilerin oldugunu yazdı.


Haberde, Gülen cemaati ve onun ideolojisisi hakkında yazmanın “olumlu karşılanmadığı” ve Fethullah Gülen’in 14 yıldan beri Amerika’da yaşadığı kaydedildi. Ayrıca Gülencilerin en az 140 ülkede okullarda, bankalarda, iş dünyasında, hastanelerde söz sahibi oldukları ifade edildi.
Gazeteci Ahmet Şık’ın Ergenekon soruşturmaşı kapsamında “İmamın Ordusu” adlı kitabını yayınlanmasından çok az bir süre önce tutuklandığı ve kitabında Türkiye’de yargı ile polis arasındaki ilişkilere dikkat çekildiği de haberde yer aldı.

Şık'ın tutuklandığı sırada üzerinde çalıştığı “İmamın Ordusu” adlı kitabın "terör örgütü dokümanı" olduğu gerekçesiyle mahkeme tarafından kopyaları için toplanma ve el konma kararı verildigi hatırlatıldı.
“ALMANYA’DA GÜLEN HAREKETİ HAKKINDA ÇOK AZ ELEŞTİRİ VAR”
Popp yazdığı makalesinde Almanya’da Gülen aktiviteleri hakkında çok az kritiğin olduğunu, Almanya’da okullarda, medyada, iş dünyasında cemaatin büyük bir lobi oluşturduklarına dikkat çekiyor.
Makalede ayrıca Gülen cemaatinin kendisini “Liberal, modern ve demokratik“ olarak kamuoyuna yansıtıldığı belirtilirken, birkaç ay önce “sağ muhafakazar gazetesi” Frankfurter Allgemeine Zeitung adlı gazetede Reiner Hermann adlı gazetecinin Gülen ile röportaj yaptığı ve kariyerinin en üst basamağını elde ettiğine dikkat çekiliyor.


“DER SPIGEL DERGİSİ GÜLEN CEMAATİNİN BAŞKA BİR RESMİNİ ORTAYA KOYDU”
Maximilian Popp, Temmuz 2012’de “Fethullah Gülen hareketi Almanya’daki en Tehlikeli İslami Hareket” başlığıyla bir yazı kaleme aldığı ve bununla Gülen cemaatinin başka bir yüzünün yansıtıldığını yazdı. Makalede, Gülen’in taraftarlarını kontrol altına tutan bir cemaat olduğunu ve onun ideolojisinin tolerans ve hoşgörüden ziyade “güç ve nüfuz arayışı“ olduğu kaydedildi.

“WDR BELGESELİ CEMAATIN MASUM YÜZÜNÜ SARSAN BIR BELGESEL”
Haberde, WDR’de yayınlanan belgeselin Gülen cemaatini masum ve sivil hareket olarak yansıtan gücünü sarsan bir belgesel olduğu belirtildi.
Belgeselin aylardan beri program yapımcısı Yüksel Ugurlu ve Cornelai Uebel tarafından hazırlanan belgesele göre gençlerin, Müslüman elitin toplumsal yaşantıdan nasıl uzaklaştırıldığı yansıtıldı.
Program yapımcısı Cornelia Uebel, Spiegel’e verdiği demecinde Fethullahçı medyanın herhangi bir toplantı olduğunda kendilerini istekle davet ettiklerini ancak kritik sorularla karşı karşıya kaldıklarında “hırçınlaştıklarını“ söyledi.
Makalede ayrıca, WDR’de yayınlanan belgeselde Gülen hareketinin yükselişi, milyonlarca Müslümanın üzerinde etkisini artırdığı ve “cazibesinin” etkili olduğu belirtildi.
Belgeselde Gülen’in hutbe verirken nasıl gözyaşı döktüğünü, hatta Gülenci bir yandaşın onu bir Gandhi ve Mandela’ya benzettiği anlatıldı.

IŞIK EVLERİ BEYİN YIKAMA
WDR’de yayınlanan belgeselde gazeteci Ahmet Şık ve CHP Milletvekili İlhan Cihaner ile yapılan röportaja da geniş yer verildi. Şık, Spiegel’e Gülen cemaatinin politik amaçları için dini kullandıklarını belirten bir demeç verdi. Şık “Ne kadar güç elde ederlerse o kadar agresifleşiyorlar” dedi.
WDR’de yayınlanan belgeselde Işık Evleri’nde yetişen ancak daha sonra cemaatten ayrılan iki kadına yer verildi. İsmini vermek istemeyen eski Gülen cemaati yandaşı iki kadın “Bedenimiz ve düşüncemiz bu ideolojiye aitti. Benden ne istedilerse onu yerine getirdim” dediler.
WDR’de yayınlanan belgeselde Ankara üniversitesi ögretim üyelerinden Mustafa Şen, Münih’te sosyolog Ulrich Beck tarafından çıkarılan “Sosyal Dünya” adlı dergide Işık Evleri’nin yeni bir nesil oluşturmak ve eğitmek için tek yol olarak göründüğünü ve buradaki eğitim askeri kışladan daha sert olduğunu söyledi.
Şen ayrıca, hedeflerinin hayatın tüm alanını fethetmek ve dönüştürmek olduğunu söyledi.


WDR’deki belgeselde ayrıca Eski Alman Meclisi Başkanı Hristiyan Demokrat Rita Süssmut’un da Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen Berlin’de Gülen lobisinin danışma kurulu üyesi olduğu ve Süssmuth’un Gülen cemaatini “diyalog ve hoşgörüden yana olduğu için desteklediğini” söyledi.
Öte yandan Neue Osnabrücker Zeitung ilginç bir noktaya değindi.
Belgesel yayımlanana kadar gizli tutuldu. Ne belgeselin yapımcıları ne de yazarlar araştırmaları konusunda ipucu vermedi.
Thomas Klatt imzalı haberde, böylesine önlemlerin 26 Haziran 2012 tarihinde yayımlanan Scientoloji tarikatı belgeseline yönelik bile alınmadığını vurguluyor.
ARD devlet televizyonunun belgeselin içeriğini bu denli gizli tutmasının nedeni Klatt'a göre, Cemaatin ihtiyati tedbir kararıyla belgeselin yine son anda yayımdan kaldırılması korkusu.

Klatt, "devlet televizyonu yani islamci bir hareketten ABD tarikatindan daha fazla mı korkuyor?" diye sordu.
Film'in eleştirilecek bir yanı var ise o da, Cemaatin gizli ajandasını yıllar önce gün ışığına cıkaran ve devlet kurumlarında yapılanmasını anlatan Soner Yalçın, Hanefi Avcı ve Doğu Perinçek gibi isimlerin bir kere bile anılmaması.
Soner Yalçın, Hanefi Avcı, Doğu Perinçek ve Cemaat’e karşı başkaldıran diğer isimlerin sürekli yok sayılmaları açıkçası fazlaca göze batıyor.
Süheyla Kaplan – Atilla Coşkun / Almanya
Odatv.com