Merakla beklenen 63 kişilik Akil İnsanlar heyeti açıklandı. İşte o listeye ilk tepkiler...

BDP DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ ALTAN TAN: "Akil insanlar doğru bir metot ama bunların görevi, sorumluluğu ne olacak? Kamuoyunu neye ikna edecekler? Bunun netleşmesi gerekiyor. Hülya Koçyiğit’ten, Hülya Avşar’a kadar isimler var. Cüneyt Arkın’ı da eklemeleri lazım. Rahmetli Danyal Topatan da olsaydı o da iyi olurdu. Meselenin çözümünde
kamuoyunun ortak aklı olmalılar. Tamam silahlar susacak, silahlı insanlar geri çekilecek ama bu süreç nasıl olacak. Süreç, sadece silah bırakma ve çekilme
değil, bu mesele Türkiye’nin yeniden inşasıdır."

BDP EŞ BAŞKANI GÜLTAN KIŞANAK: Kadın sayısı tatmin edici değil. Akademisyen sayısı yetersiz. Hükümetin süreci yürütmesi konusunda bazı problemler var. Bu problem listenin oluşmasına da yansımıştır. Bu eleştiri olarak kabul edilmelidir.

CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL: "Büyük sorunlarla uğraşılıyor. Büyük sorunların çözümünde siyasi kurumlar, herkes angaje olursa o kadar kolay olur. Bu çerçevede tavsiyelerimi paylaştım. Herkesin yapıcı bir şekilde işin içinde olması gerektiğini düşündüm ve samimiyetle paylaştım."

CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MELDA ONUR: ”Ciddi, önemli ve hassas süreçte, önce bu akil adamlar ne yapar, ne kadar bağımsız çalışır, kime bağlı olur, bir görev tanımı, eylem planı yapılması gerekirdi. Bunun, Meclis’te yapılması gerekirdi. Bu eylem planına uygun isimler, Meclis’te oluşturulacaktı. Bu, ’onun sevdiği adam, bunun sevdiği sanatçı, onun sevdiği yazar’ şeklinde bir seçim yapılmış. Başbakan talimat verecek, ülkeyi gezecekler. Ama ’ülkenin, gazetelerindeki odalar kadar sıcak ve rahat olmadığını, film setleri kadar suni ve parlatılmış olmadığını görürler’ diye umuyorum. Bu sürece bakarken, bu konunun toplumda nasıl algılandığı yönünde araştırma kuruluşlarının kamuoyu yoklama çalışmalarına iyi baksınlar, rakamlara iyi baksınlar. Çünkü çok ağır sorularla karşılaşacaklar. Keşke bu akil arkadaşlarımızı, Başbakan’ın talimatlarından sonra, bu sorularla nasıl başa çıkacaklarına dair bir formasyona, eğitime tabi tutsalar. Çünkü görünen o ki 7
bölge dolaşıp, vatandaşı bu sürece ikna etmeye katkıda bulunmaya çalışacaklar. Görevleri zor, Allah kolaylık versin.”

MHP ANKARA MİLLETVEKİLİ ÖZCAN YENİÇERİ: Akil insanların görevi toplumsal algıyı yönetmektir. Hükümet, akil insanları kullanarak 'barış süreci' adını verdiği, İmralı canisi ile AKP iktidarı arasında süren görüşmelere halk nezdinde karşılık bulmaya çalışmaktadır. Demokrasilerde bir hükümetin halkın toplumsal algısını yönetmek üzere komisyon kurması ve bunu ilan etmesi hem kabul edilemez hem düşünülemez. Halka 'algını yönetmek için komisyon kuruyoruz' demek halka hakarettir"

CHP SÖZCÜSÜ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HALUK KOÇ: Başbakan Öcalan’la gizli pazarlık yapıyor ve bu pazarlığın pazarlamasını da tamamen akil adam tanımı dışında bu heyete, pazarlamacı olarak halka anlatmasını istiyor. Bu insanların konumlarıyla bağdaşan, saygınlıklarıyla bağdaşan bir görev tanımı değil bu. Teklif götürülen bazı isimlerin reddettiğini duyuyoruz, çok doğaldır. Bu insanlar millete barış anlatacak da, millet zaten barış, huzur istiyor. Kimsenin bundan tereddüttü yok. Ama sen (Başbakan) kendi anlatman gereken pazarlıkta, kendi söylediklerini millette söyleyemiyorsun şimdi bu insanlara aracılığı ile bir görev kapsamı içinde, bir müsteşarlığa bağlı olarak, memur olarak bu görevi yapmalarını istiyorsun. Bunu, bu kapsam içinde kabul etmek mümkün değil. Bu bir ciddiyetsizliktir. Bu milletin çektiği acılarla alay etmektir. Bu halkın barış umuduyla dalga geçmektir. Başbakan’ın seçtiği bu yöntem, bu belirlenene insanların saygınlığı ile de ne yazık ki bağdaşmamaktadır. Meclis çatısı altında oluşturulacak bir uzlaşma komisyonuna bağlı, faaliyet gösterecek bir komisyon ve bu komisyonun üyelerinin TBMM tarafından, gerçekten bağımsız, bir siyasetin prangaları arasına sıkışmamış insanlar olarak tarif etmiştik. Yaşadığımız gerçek çok farklı. Tamamen Başbakan’ın fikirlerini topluma köprü olarak götürmekle görevlendirilen bir memur kadrosu gibi gözüküyor”

CHP TUNCELİ MİLLETVEKİLİ HÜSEYİN AYGÜN: Ağırlıkla AKP'ye yakın isimlerden oluşan ve 'Psikolojik Harekât yürüteceği' bizzat Başbakan tarafından açıklanan 63 akil belli olmuş.
BDP'ye yakın 4-5 ismin ancak yer bulabildiği listede Alevi dünyasından tek İzzettin Doğan var
Geçen hafta sendikasının kapıları parçalanan Erol Ekici'nin listede yer almasına doğrusu şaşırdım.
Bu liste bence AKP programına taban oluşturur. Yok, yok, ben 'sürece' zarar vermeyeyim ve 63 akile başarı dileyeyim

BDP MUŞ MİLLETVEKİLİ DEMİR ÇELİK: Genel olarak liste şeffaf ve aleni hazırlanmamıştır. Taraflar bir masanın etrafına oturarak, 'akil insanlar kimlerden oluşmalıdır, akil insanlardan beklenti nedir, akil insanlar hangi görevleri üstlenecek, hangi bütçeyle ne zamana kadar görevini yürütecek', bu konuda ortaklaşma olmalıydı. Bu insanlar uzun soluklu bir süreci yönetecekler. Dolayısıyla barışta ısrarlı olan, barışa dair siyasal birikime, söyleme, inisiyatif ve iradeye sahip kişilerden oluşmalıydı. Bizim böyle bir beklentimiz vardı. Bu yönüyle 'benim istediğim, senin istemediğin' çekişmesine tabi olacak bir keyfiyet olmamalıydı.
Bu kişiler akademisyen olabilir, yazar olabilir, sanatçı olabilirdi. Ama kişiler hiçbir zaman siyasi partilerden birine ya da taraflardan birine angaje olan, onların düşüncelerini savunan pozisyonda ve kişilikte olmamalıydı. Listede birçok kişi son yıllarda AKP'nin bizzat savunucusu pozisyonunda. Bir kısmı da bizimle örtüşen pozisyondadır. Bu anlamıyla da akil insanların objektif olma kriterlerini çok da taşımıyorlar.

HASİP KAPLAN: "Akil insanlar toplumda tanınan, tarafsız davranabilecek insanlardır. İsimler konusunda şu olabilirdi ya da bu olabilirdi gibi bir tartışmaya girmenin gereği olmadığı kanısındayım. Bu kişi ve kurumlar daha önce bu konuyla ilgilenmiş, düşünen, tartışan araştıran isimler. Farklı projeleri de olmuş. Bu insanlardan oluşan bir komisyondan bahsediyoruz. 'İsimlerle birlikte süreç magazinleşecek' gibi şu an kısır kalacak tartışmalara gerek yok. Hatta bana kalırsa bu kadar kişiye bile gerek yoktu. Daha az isimle de bir komisyon kurulabilirdi ama bölge sayısı esas alındığı için sanırım bu sayıda insan seçildi. Dediğim gibi bunun gerçekten sürece olumlu etkisi olmasını beklemek gerek."

HÜLYA KOÇYİĞİT: Başbakanımız bir davet yaptı. Bu davete yarın katılacağım. Elbette ki ben de fikirlerimi söyleme imkanı bulursam söylemeye çalışacağım. Türkiye'de toplum olarak her şeyden önce huzur, güven, demokrasi, adalet, eşitlik ve taleplerimiz var. Hepimizin olduğu gibi, her vatandaşın olduğu gibi... Demokrasiyi hayatımızda ne kadar etkili şekilde gerçekleştirebilirsek, o kadar huzurlu ve bir arada yaşamaya gönüllü oluruz.


ORHAN GECEBAY:”Çünkü ülkemi çok seviyorum. İyi bir vatansever olduğuma inanıyorum. İnsanları seviyorum, barışı seviyorum, herkesin mutlu olmasını istiyorum. Ben bir sanatçıyım. Bu duyarlılıkla iyiden, doğrudan, güzelden yana olan bir bakışla yapacağım bir şey varsa yapmaya çalışacağım. Hayırlı olacak inşallah. Yarın durumu daha iyi anlayacağız. Herkes ülkenin daha iyi olması için çalışıyor, buna inanıyorum. Burada görev almak da ayrıca bir onur, gururdur. İnşallah her şey iyi olur. Bu temenni ve istekle yarın daha iyi bilgileneceğiz ve devamı gelecek.”

NİHAT DOĞAN: AKP kapatılmaya çalışılırken buna en büyük muhalefeti ben yaptım, açılım sürecine en büyük desteği verdim, referanduma en büyük desteği verdim. Şunu herkes bilsin ki tüm bunları zerre kadar çıkar ve menfaat için yaptıysam dünyanın en namert insanı olayım. Asla görev istemedim istemem.
Ak partinin bir belediyesinde sahne almayalı herhalde 5 yıldır olmuştur. Mevzu şu ki tek amacım karanlıkları toplu iğne ucu kadar aydınlatmak.
Akil insan listesinde olmayı bir gün bile aklımdan geçirdiysem namerdim. Lakin Bekir Bozdağ seçmedi diye akil insan olmayacak mıyım güldürmeyin.
Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değildir, üzümü yemektir. Akil insanlara görevlerinde başarılar diliyorum. Çokta başarılı olacaklarına inanıyorum
Benim vekil olabilmek için bunları yaptığımı ve bir partiye yarandığımı iddia edenlere gelince yav Muştan bağımsız aday olsam zaten kazanırm
Bunca derde, tasaya, çabaya, üzülmeye, bağırmaya, çağırmaya, yıpranmaya ne gerek var. Aşiretimiz Muş'ta zaten yeterince büyüktür rahat seçilirim
Biliyorsunuz ki Myanmar'da Müslüman kardeşlerimiz katlediliyor, vize başvurumu yaptım. Allah nasip ederse 15 gün sonra Çin ve Myanmar'a gideceğim

HÜLYA AVŞAR: Şu anda çözüm sürecini dışarıdan desteklemeye karar verdim. Çözüm sürecini sonuna kadar destekliyorum, başarılı olacağına inanıyorum. Mutalaka bu sürecin içerinde bireysel olarak bulunacağım.

KADİR İNANIR: Yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yapacağı toplantıdan sonra konuyla ilgili değerlendirmede bulunacağım. Böyle bir karar aldım. Yarın toplantı yapılsın ondan sonra bildireceğim.

GAZETECİ ABDURRAHMAN DİLİPAK (DOĞU ANADOLU BÖLGESİ): İleriye doğru atılmış doğru bir adım. Türkiye'de barış çok canlı biçimde gündeme gelecek. Türkiye'de nisan ayının barış ayına döneceğini umuyorum. Güneydoğu Anadolu en sıcak bölgeydi. Onun hemen arkasından Doğu Anadolu geliyor. Ben de bu bölgede olacağım. Bir barış kültürünün gelişmesi gerekiyor. Toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir çaba lazım. Bu girişimin, Türkiye'de barış kültürünün gelişmesi açısından önemli bir katkısı olacak

GAZETECİ AHMET TAŞGETİREN (İÇ ANADOLU BÖLGESİ): Memleketimizin barışa ihtiyacı var. Türkiye'nin doğusunun da batısının da barışı teneffüs etmesi her şeyin önündedir. Türkiye kendi iç sancılarını çözebildiği takdirde bölgede çok daha güçlü bir ülke olacaktır. Bu noktada bize de görev düşmüştür. Onu inşallah yapmaya çalışacağız. Barışa katkı noktasında bir rolümüz olacağını düşünüyoruz.

PROF. DR. ŞÜKRÜ KARATEPE (AKDENİZ BÖLGESİ): Son yıllarda ülkemizde bize, tarihimize, kültürümüze yaraşmayacak şekilde Kürt topluluğuyla devlet arasında süren bir olumsuzluk söz konusu. Bu olumsuzluk ülkenin tamamına zarar veriyor. Bu durum herkesi üzüyor. Önümüze bir şans doğmuştur. Bir barış sürecinin önü alınmıştır. Bu süreçte aklı başında insanların, herkesin hangi taraftan olursa olsun hatta geçmişte mağdur bile olsa artık hesap sormayı, intikam almayı bir tarafa bırakarak, birbirlerinin gönlünü almaya, makul davranmaya ve bu kanın durması için elinden geleni yapmaya vicdani bir mesuliyeti vardır. Kardeşler arasındaki kırgınlığı ortadan kaldırılması için ben de heyette yer alarak, elimden geleni yapmaya çalışacağım. Zaman zaman kızgın hareket eden bütün kardeşlerimizin gönlünü alarak, memleketimizin daha iyiye gitmesi için çocuklarımızın daha müreffeh bir Türkiye'de yaşaması için Türkiye'nin bölgede layık olduğu, hak ettiği gücü kullanması ve uluslararası hakem konumuna yükselmesi için elimizden geleni yapmaya gayret göstereceğiz. Sayın Başbakanımıza bu işte bana rol düşebileceğini düşündüğü için çok teşekkür ediyorum.
Daha yeni Daha eski