Pazar günü Taksim’de yapılan Emek sineması eylemine polisin
sert müdahalesi, Türkiye’nin gündemine oturdu. AKP’nin sanat
düşmanlığının bu son örneği, 1968 yılında Fransa’da Sinematek’te yapılan
iktidar mücadelesini anımsattı.
Dün soL gazetesinde yayınlanan Hakkı Başgüney'in "Langlois olayı ve Emek Sineması" başlıklı yazısını, soL okurları ile paylaşıyoruz
Emek Sineması eylemi 1968 yılının Fransa’sına götürdü beni. Fransız Sinematek Derneği’ni kuran ve 1960’ların başında 50 bin filmlik büyük arşivi yaratan Henri Langlois’nın görevden alınmasına karşı yapılan eylemler o yılların Fransa’sında büyük bir aydın ve sanatçı dinamiğini de iktidara karşı harekete geçirmişti. Emek sinemasının kapatılmasına karşı oluşan tepki ve göstericilere polisin sert bir şekilde müdahale etmesi de Türkiye’nin gündemine oturdu. Emek sinemasının kapatılmasına öfke duyan ve yaşamasını isteyen önemli bir toplumsal ve entelektüel dinamiğin şekillendiği günlerden geçiyoruz. Geçmişte de Fransa’da Langlois olayında oluşan bu benzer dinamiği hatrlatalım istedik.
François Truffaut ve Jean Pierre Leaud Kalabalıklar Arasında
Langlois Olayı ve Fransız Sinemateği
Langlois Olayı, 9 Şubat 1968′de başladı. Ancak bu olaya geçmeden önce Türkiye için de yabancı olmayan ve İzmir doğumlu Langlois’nın kim olduğunu ve Türkiye için de ne ifade ettiğini biraz anlatalım. 13 Kasım 1914′te İzmir’de doğan Henri Langlois, hayatının ilk yıllarından itibaren sinemaya büyük ilgi duydu. Bulduğu her filmi topladı, sınıfladı, zarar görenleri tamir etti. İkinci Dünya Savaşı sırasında da birçok filmi banyosunda saklayarak bugüne ulaşmasını sağladı. Georges Franju ile birlikte “Cinématheque Française”i kurdular. Süreç içinde Fransız devletinden doğal olarak yardımlar aldılar. Ancak Langlois’nın tutkusu, disiplini ve bağlılığı olmasaydı bütün dünyayı etkileyen Sinematek kültürü diye de bir şey olmazdı.
1950′lerde başlayan film gösterimleri ise başta Amerikan B filmleri olmak üzere sonrasında da Yeni Dalga akımını yaratacak yönetmenlerin başka yerde bulamayacakları filmleri izlemelerini sağladı. Sartre, Beauvoir, Gide, Georges Pompidou gibi önemli isimler Truffaut, Godard, Rohmer, Rivette, Chabrol gibi Yeni Dalga’nın genç yönetmenler Cinematheque’in sayesinde ortak bir sinema kültürü yarattılar. Sinematek salonlarında film izleyenler arasında bizim de tanıdığımız ve 1965 yılında Türkiye Sinematek’ini kuran üç kişi vardı. Onat Kutlar, Hüseyin Baş ve Şakir Eczacıbaşı Fransa’daki eğitimleri sırasında Sinematek salonlarında filmler seyretmişler ve Langlois’nın yardımlarıyla Türkiye’de bir Sinematek derneği kurmuşlardı. 1980’li yıllara kadar yaşayan ve Türkiye sanat sineması kültürünün oluşmasında da çok önemli bir yeri bulunan Sinematek gösterimlerine katılan Langlois Türkiye’ye de birkaç kez gelmiş, örneğin İtalyan yönetmen Passolini’nin Türkiye’ye gelmesini sağlamıştı. Langlois’nın bizim için de bir diğer önemi Yılmaz Güney’i hapishanedeyken desteklemesi, birçok filmini Umut’la başlayarak Fransa’da göstermesi ve Fransa’ya ulaştıktan sonra da Yılmaz Güney’i Glauber Rocha ve Elia Kazan başta olmak üzere önemli yönetmenle tanıştırması ve yardımcı olmasıdır.
Claude Chabrol Oturma Eyleminde
Çığ Gibi Büyüyen Tepki
Peki Langlois olayı nedir ve Emek sineması eylemleriyle nasıl bir bağlantısı var?
9 Şubat 1968′de Fransız hükümeti, Langlois’nın aynı zamanda bir sol kültürün de taşıyıcısı olmasına duyduğu tepkiyle görevine son verdi. Yerine o mevkiyi hakedip haketmediği çok tartışmalı Pierre Barbin’i getirdiler.
Karar büyük bir tepki yaratırken, birgün içinde François Truffaut, Jean-Luc Godard, Jean Renoir ve Robert Bresson’un da arasında bulunduğu 40 yönetmen filmlerinin Cinematheque’te gösterilmesini yasakladı. İkinci gün uluslararası sinemanın devleri Charlie Chaplin, Roberto Rossellini, Fritz Lang, Richard Lester, Carl Dreyer, Orson Welles ve Jerry Lewis de filmlerini geri çekti. Üçüncü gün Chaillot Meydanı’nda aralarında Truffaut, Godard ve Bernard Tavernier’in de bulunduğu 5 bin kişi toplandı. Olaylar çıktı, polis eylemcilere bugün de olduğu gibi sert bir şekilde müdahale etti, Truffaut hafif yaralandı.
Claude Chabrol ve Jean Luc Godard Pankartlamada
Tepkiler çığ gibi büyürken, bir hafta içinde dünyanın dört bir yanından imzalar toplandı. Michelangelo Antonioni, Ingmar Bergman, Luis Buñuel, Peter Brook, Alfred Hitchcock, Akira Kurosawa, Pier Paolo Pasolini, Satyajit Ray ve Andy Warhol gibi yönetmenler ağır mektuplar yazdılar, Jean-Paul Belmondo, Brigitte Bardot, Catherine Deneuve, Marlene Dietrich, Jane Fonda, Katharine Hepburn, Peter O’Toole, Toshiro Mifune ve Gloria Swanson imza kampanyasına katılan 700 sinema yıldızı arasında yer aldı.
Roland Barthes, Samuel Beckett, Truman Capote, Max Ernst, Eugène Ionesco, Pablo Picasso, Paul Ricoeur, Jean-Paul Sartre, Henri Cartier-Bresson, Pauline Kael, Norman Mailer, Andrew Sarris, Susan Sontag, Iannis Xenakis mektuplar yazdılar, olayı dünyanın dört bir yanına duyurdular, Paris’e gelip gösterilere katıldılar.
Sokaklara Dökülen Sinemacılar, Kısa Bir Süre Sonra İşçilere ve Gençlere Örnek Oldu
22 Nisanda Fransız hükümeti baskılara dayanamadı ve Langlois’ya görevini iade etti. Ancak tüm bu olayların bambaşka bir etkisi oldu. Neden derseniz büyük 68 eylemlerinin de ateşi bu eylemlerle beraber yakıldı. 68 Mayıs öğrenci eylemleri, Renault fabrikası işçilerinin grevleriyle beraber işçiler, öğrenciler ve sanatçılar Paris’te 20. yy’ın en önemli hareketliliklerinden birine imza attılar.
Teşbihte hata olmaz. Günümüzde Emek sinemasının kapatılmasına karşı verilen mücadele, belki 68 yıllarında Sinematek eylemlerine de katılan genç bir sinemacı Costa Gavras’ın da katılımıyla önemli bir sanatçı ve entelektüel dinamiğini ateşlemiş olabilir mi? Göreceğiz.
Not: Bu konuyu bana hatırlatan ve yazısından faydalandığım Fırat Türkoğlu’na teşekkür ederim.
Dün soL gazetesinde yayınlanan Hakkı Başgüney'in "Langlois olayı ve Emek Sineması" başlıklı yazısını, soL okurları ile paylaşıyoruz
Emek Sineması eylemi 1968 yılının Fransa’sına götürdü beni. Fransız Sinematek Derneği’ni kuran ve 1960’ların başında 50 bin filmlik büyük arşivi yaratan Henri Langlois’nın görevden alınmasına karşı yapılan eylemler o yılların Fransa’sında büyük bir aydın ve sanatçı dinamiğini de iktidara karşı harekete geçirmişti. Emek sinemasının kapatılmasına karşı oluşan tepki ve göstericilere polisin sert bir şekilde müdahale etmesi de Türkiye’nin gündemine oturdu. Emek sinemasının kapatılmasına öfke duyan ve yaşamasını isteyen önemli bir toplumsal ve entelektüel dinamiğin şekillendiği günlerden geçiyoruz. Geçmişte de Fransa’da Langlois olayında oluşan bu benzer dinamiği hatrlatalım istedik.
François Truffaut ve Jean Pierre Leaud Kalabalıklar Arasında
Langlois Olayı ve Fransız Sinemateği
Langlois Olayı, 9 Şubat 1968′de başladı. Ancak bu olaya geçmeden önce Türkiye için de yabancı olmayan ve İzmir doğumlu Langlois’nın kim olduğunu ve Türkiye için de ne ifade ettiğini biraz anlatalım. 13 Kasım 1914′te İzmir’de doğan Henri Langlois, hayatının ilk yıllarından itibaren sinemaya büyük ilgi duydu. Bulduğu her filmi topladı, sınıfladı, zarar görenleri tamir etti. İkinci Dünya Savaşı sırasında da birçok filmi banyosunda saklayarak bugüne ulaşmasını sağladı. Georges Franju ile birlikte “Cinématheque Française”i kurdular. Süreç içinde Fransız devletinden doğal olarak yardımlar aldılar. Ancak Langlois’nın tutkusu, disiplini ve bağlılığı olmasaydı bütün dünyayı etkileyen Sinematek kültürü diye de bir şey olmazdı.
1950′lerde başlayan film gösterimleri ise başta Amerikan B filmleri olmak üzere sonrasında da Yeni Dalga akımını yaratacak yönetmenlerin başka yerde bulamayacakları filmleri izlemelerini sağladı. Sartre, Beauvoir, Gide, Georges Pompidou gibi önemli isimler Truffaut, Godard, Rohmer, Rivette, Chabrol gibi Yeni Dalga’nın genç yönetmenler Cinematheque’in sayesinde ortak bir sinema kültürü yarattılar. Sinematek salonlarında film izleyenler arasında bizim de tanıdığımız ve 1965 yılında Türkiye Sinematek’ini kuran üç kişi vardı. Onat Kutlar, Hüseyin Baş ve Şakir Eczacıbaşı Fransa’daki eğitimleri sırasında Sinematek salonlarında filmler seyretmişler ve Langlois’nın yardımlarıyla Türkiye’de bir Sinematek derneği kurmuşlardı. 1980’li yıllara kadar yaşayan ve Türkiye sanat sineması kültürünün oluşmasında da çok önemli bir yeri bulunan Sinematek gösterimlerine katılan Langlois Türkiye’ye de birkaç kez gelmiş, örneğin İtalyan yönetmen Passolini’nin Türkiye’ye gelmesini sağlamıştı. Langlois’nın bizim için de bir diğer önemi Yılmaz Güney’i hapishanedeyken desteklemesi, birçok filmini Umut’la başlayarak Fransa’da göstermesi ve Fransa’ya ulaştıktan sonra da Yılmaz Güney’i Glauber Rocha ve Elia Kazan başta olmak üzere önemli yönetmenle tanıştırması ve yardımcı olmasıdır.
Claude Chabrol Oturma Eyleminde
Çığ Gibi Büyüyen Tepki
Peki Langlois olayı nedir ve Emek sineması eylemleriyle nasıl bir bağlantısı var?
9 Şubat 1968′de Fransız hükümeti, Langlois’nın aynı zamanda bir sol kültürün de taşıyıcısı olmasına duyduğu tepkiyle görevine son verdi. Yerine o mevkiyi hakedip haketmediği çok tartışmalı Pierre Barbin’i getirdiler.
Karar büyük bir tepki yaratırken, birgün içinde François Truffaut, Jean-Luc Godard, Jean Renoir ve Robert Bresson’un da arasında bulunduğu 40 yönetmen filmlerinin Cinematheque’te gösterilmesini yasakladı. İkinci gün uluslararası sinemanın devleri Charlie Chaplin, Roberto Rossellini, Fritz Lang, Richard Lester, Carl Dreyer, Orson Welles ve Jerry Lewis de filmlerini geri çekti. Üçüncü gün Chaillot Meydanı’nda aralarında Truffaut, Godard ve Bernard Tavernier’in de bulunduğu 5 bin kişi toplandı. Olaylar çıktı, polis eylemcilere bugün de olduğu gibi sert bir şekilde müdahale etti, Truffaut hafif yaralandı.
Claude Chabrol ve Jean Luc Godard Pankartlamada
Tepkiler çığ gibi büyürken, bir hafta içinde dünyanın dört bir yanından imzalar toplandı. Michelangelo Antonioni, Ingmar Bergman, Luis Buñuel, Peter Brook, Alfred Hitchcock, Akira Kurosawa, Pier Paolo Pasolini, Satyajit Ray ve Andy Warhol gibi yönetmenler ağır mektuplar yazdılar, Jean-Paul Belmondo, Brigitte Bardot, Catherine Deneuve, Marlene Dietrich, Jane Fonda, Katharine Hepburn, Peter O’Toole, Toshiro Mifune ve Gloria Swanson imza kampanyasına katılan 700 sinema yıldızı arasında yer aldı.
Roland Barthes, Samuel Beckett, Truman Capote, Max Ernst, Eugène Ionesco, Pablo Picasso, Paul Ricoeur, Jean-Paul Sartre, Henri Cartier-Bresson, Pauline Kael, Norman Mailer, Andrew Sarris, Susan Sontag, Iannis Xenakis mektuplar yazdılar, olayı dünyanın dört bir yanına duyurdular, Paris’e gelip gösterilere katıldılar.
Sokaklara Dökülen Sinemacılar, Kısa Bir Süre Sonra İşçilere ve Gençlere Örnek Oldu
22 Nisanda Fransız hükümeti baskılara dayanamadı ve Langlois’ya görevini iade etti. Ancak tüm bu olayların bambaşka bir etkisi oldu. Neden derseniz büyük 68 eylemlerinin de ateşi bu eylemlerle beraber yakıldı. 68 Mayıs öğrenci eylemleri, Renault fabrikası işçilerinin grevleriyle beraber işçiler, öğrenciler ve sanatçılar Paris’te 20. yy’ın en önemli hareketliliklerinden birine imza attılar.
Teşbihte hata olmaz. Günümüzde Emek sinemasının kapatılmasına karşı verilen mücadele, belki 68 yıllarında Sinematek eylemlerine de katılan genç bir sinemacı Costa Gavras’ın da katılımıyla önemli bir sanatçı ve entelektüel dinamiğini ateşlemiş olabilir mi? Göreceğiz.
Not: Bu konuyu bana hatırlatan ve yazısından faydalandığım Fırat Türkoğlu’na teşekkür ederim.