Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

"PKK 8-10 güne çekilmeye başlayacak"

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, PKK'nin geri çekilmesinin 8-10 gün içinde fiilen başlayacağını söyledi. Önder, "...

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, PKK'nin geri çekilmesinin 8-10 gün içinde fiilen başlayacağını söyledi. Önder, " Çekilecekler, ama süreç bundan sonra başlayacak" dedi. Önder sürece eleştiri getirenleri de "zavallı" olmakla suçladı.
Öcalan’ın mektubunu BDP’li vekiller Gültan Kışanak, Pervin Buldan ile birlikte Kandil’e ulaştıran BDP
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Kandil’i ve sürece ilişkin değerlendirmelerini Hürriyet muhabiri Faruk Balıkçı’ya anlattı. Önder, geri çekilmelerin 8-10 gün içinde başlayacağını, asıl sürecin ise çekilmeden sonra başlayacağını ifade etti.
"Süreçten umutsuz olanlar zavallı"
"Sürecin işleyeceğinden umutlu musunuz? Nasıl bir barış bekliyorsunuz?" sorusuna cevap veren Önder kendisinin süreçten umutlu olduğunu ifade erek, "Fakat umutsuz olanların yaklaştığı yöntem de bir sorun var. Süreçten umutsuz olanlar. Kendi öz güçlerine ve bizzat kendi kendilerine karşı güvensizlik ve yetersizlik içerisinde olanlardır. Onların kurduğu paradigma süreçteki diğer aktör olan devlet hükümet ikilisine büyük umut bağlamalarında yatıyor. Kürt hareketinin ve Kürt halkının AKP ile kader birliği yapmış olmakla eleştirenler süreci analiz ederken sadece AKP üzerinden belirlemelerde bulunuyorlar. Kürtlerin müzakere yöntemleri değil, bu zavallıların meseleyi analiz ediş biçimi AKP’ye yarar. Sürecin tek aktörü ve tek belirleme olarak kendini göstermeye çalışan iki kesim var. Birincisi bizzati hükümet. İkincisi de siyaset teorisinden habersiz muhakeme yeteneği gelişmemiş kendisine sol sosyal demokrat, milliyetçi olarak tanımlayanlardır. Umutlu olmak için Kürt siyasal hareketini Kürt halkını tarihselliğiyle sistemin dışında ve ona alternatif ve hayatın tüm alanlarındaki örgütlenmişliğiyle görmek tanımak yeterlidir.
"Kandil sürece özgüvenle yaklaşıyor"
Önder Kandil'in barıştan umut olup olmadığına ilişkin soruya ise şöyle cevap verdi, "Kandilin, karar sürecinde yer alan kadın erkek tüm kurumlarıyla ve temsilcileriyle görüştüm. Bu sorunun bir tek cevabı var. Onlar ‘umudu’ bir yöntem olarak. Repertuarlarından çoktan uzaklaştırmışlar. Bir arada olmaları ve gerçek bir kurtuluşa inanmalarının adıdır umut. Asla, bir siyasal mücadele enstrümanı değildir. Kendi öz güçlerine ve yapılarına olan yüksek öz güvenle sürece yaklaşıyorlar. Kamunun bu konuda göremediği şey şudur. Onlar salt bir askeri savaşçı değiller. Neredeyse her biri sıfırdan yeni bir hayat inşaa edecek kadar donanımlı ve insanlıktan umutlular”
"Süreç çekilmenin ardında başlayacak"
PKK'nin "Siz eğer insan haklarına dayalı hukukun evrensel ve genel ilkelerine uygun tam demokratik bir ülke istiyorsanız ve bunun önünde silahı bir engel olarak görüyorsanız buyrun biz silahı bir mücadele yöntemi olarak repertuarımızdan tümden çıkarıyoruz" dediğini söyleyen Önder, Balıkçı'nın "Türkiye’deki PKK kadroları ne zaman çekiliyor?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Çekilecekler, ama süreç bundan sonra başlayacak dolayısıyla süreç kaç aşamalıydı, o ne yapacaktı? Bu ne yapacaktı, silahlımı çekileceklerdi. Protokol mü hazırlanacaktı? Bunlar hep meselenin özünü kavrayamamış olanların yaratan soruları ve tartışmalardır. Silah ve sivil siyaset bir birine karşıt olarak konumlandırılmışsa silahın devreden çıkarılmasını istemek, sivil siyasete engelsiz bir alan açmakla olur. Bu nedir? Gösteri ve yürüyüş yasasındaki Mussoloni partiküllerini ayıklamaktır. Çünkü sivil siyaset mitingi yapar. Sivil siyaset toplantı yapar. Bu nedir Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen yüzde 10 secim barajını kaldırmaktır. Sivil siyaset seçimlere girmek ve temsil edilmek ister. Yasal siyasal legal demokratik hakkını talep eden insanların terörist tanımlamasıyla zindanlarda çürütülmesine neden olan TMK’yı kaldırmaktır. Çünkü TMK ‘nın kapsamına girmeyecek bu ülkede hiçbir insan evladı yoktur. İnançların ve halkların kendi üzerlerindeki kendi kültürel kimliklerinin örgütlemelerinin önündeki prangaları kaldırılması gerekir. Çünkü, birçok halk ve başta Alevilik Ermenilik olmak üzere birçok inanç bu ülkenin bu Devletin resmi söyleminde halen küfür yerine kullanılıyor. Buna itiraz etmektir. Dolayısıyla tabi iki süreç şimdi başlıyor. Silahı bırak demek bu alanları temizlemek demektir. Bu alanlar tam demokratik bir yapıya ne zaman kavuşursa silah o zaman gayrı meşru olur”
"8-10 gün içinde geri çekilme başlayacak"
PKK'nin geri çekilmenin kendisini tartışmadığını sözlerine ekleyen Önder, Öcalan'ın önermesinin hayata geçirilmesi noktasında tam bir uyum olduğunu kaydetti. Önder şöyle konuştu:
"Geri çekilmenin kendisi tartışılmıyor. KCK’yi oluşturan bütün yapılar sayın Öcalan’ın bu önermesini güçlendirmek ve hayata geçirmek noktasında tam bir uyum ve güçlü bir irade koyuyorlar. Tartışılan şey bunun güvenli sabotaja kapalı bir yöntemle ve ciddi bir ön hazırlıkla olmasıdır. Tahminime göre en fazla 8-10 gün içerisinde fiilen geri çekilme başlayacaktır. Karayılan’ın orta kademede ikna sorunları yaşıyoruz diyerek ifade ettiği tartışmaların bir kısmına bizde katıldık. Oradaki bir tavrı ifade etmek istiyorum. Devletin çağrışım hafızalarında güçlü bir şekilde yer ettiği oyunlarından dolayı bir kısım güçlerin tedbiren kuzey sahasında (Türkiye’de) bırakma önerisi geldi. Karayılan ve KCK yürütme kurulunun diğer üyeleri bu öneriye şiddetle karşı çıktılar. Bu öneriyi ret ettiler. Orada söylenen bir şey beni çok etkiledi. ‘Devlet bize dönük her türlü psikolojik harbi , itibarsızlaştırmayı , kriminize etmeyi temel bir yöntem olarak hep kullanageldi. Ama halkla paylaşmasalar da bizim sözüne çok güvenilir insanlar olduğumuzu bilirler. Ve kendi içlerinde bunu asla tartışmazlar. Dolayısıyla biz sayın Öcalan’a ve Türkiye halklarına verdiğimiz sözü harfiyen yerine getireceğiz. Orada bir tek silahlı unsurumuz kalmayacak."
"Teminat Öcalan'a duyulan güven"
Önder, "Hükümetin bir barış projesi olmadığı yönünde bölgede kuşkular var? Ne diyorsunuz?" sorusuna ise, “Halkın kuşkularına dönük en önemli teminat Kürt halkının Abdullah Öcalan’a duyduğu güvendir. Kuşkularının kaygılarının olması normaldir. Fakat gerek Öcalan’a kendi evlatlarına duyduğu güvenle sürece sonsuz ve etkili bir katılım göstermektedir."