Ailesi Erzincan’da oturmasına rağmen aslen Dersim Ovacıklıydı. Liseyi bitirdikten sonra Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nü kazandı. Bu yıllarda mücadelenin en zor görevlerini üstlenmişti. 1971-72 yılının hapishane koşullarını yaşadı. Kısa bir süre sonra cezaevinden çıkarak mücadele içinde yerini aldı. İşçi hareketindeki gelişmeleri takip eden Yusuf Metin, Çamdibi’nde, Bornova’da, Çiğli’de, Bayraklı’da,
Karabağlar’da, Gültepe’de oturan, Tekel Sigara Fabrikası’nın, İncir İşletmesi’nin, Şarap Fabrikası’nın, Sümerbank’ın, Tariş İplik Fabrikası’nın işçileriyle zamanını geçiriyordu.
1974-75 yılları arasında, bir yandan Tepecik’in teneke kondularında horlanan, tiskintiyle bakılan Çingeneleri, bir yandan da Basmane’nin gündelikçi kahvelerinde Diyarbakır’dan, Urfa’dan, Siirt’ten gelen yoksul Kürt emekçilerini gezdi. Mücadeleye yeni katılmış okuma yazma bilmeyen işçilere mutlaka okuma yazma öğretmek için çaba sarfederdi. Örgütleyip okuma yazma öğrettiği Tariş işçisi bir kadın, “Yusuf öldü, onsuz devrim olmaz” diyerek Yusuf Metin’e olan bağlılığını ve sevgisini ifade ediyordu. Halkın Kurtuluşu mücadelesinin sürekli olarak gelişmesi artan oranda saldırıları da beraberinde getirmişti. Fiziki olarak hareketin varlığına yönelen, komplocu, darbeci bir karşı hizip faaliyeti alttan altta yürütülüyordu. Bu komplocu hizip faaliyetini ilk sezen ve açığa çıkaran Yusuf Metin’di. Tariş incir, yağ, üzüm ve iplik fabrikalarında yürüttüğü çalışma, bir üst boyuta sıçramıştı ve “Tariş Direnişi” olarak bilinen 1980 direnişinde büyük payı oldu Yusuf Metin’in.
1978 1 Mayıs çalışmaları ve mitingdeki konuşmasından sonra dikkatleri üstüne çeken Yusuf Metin, diktatörlüğün boy hedefi haline geldi. 15 Ağustos 1978’de Tariş İplik Fabrikası işçileriyle yaptığı bir toplantıdan dönüşte, Karşıyaka Mezarlığı’nın hemen yanında bulunan taşocağının yakınında otobüsten inerken, kontrgerillanın infaz mangaları tarafından, başına altı kurşun sıkılarak katledildi.
Daha yeni Daha eski