Son üç yıldır hükümetin Taksim ve çevresi üzerindeki hesaplarını biliyoruz. Tarlabaşı ve Emek Sineması derken bugün Taksim Meydanı’nı da emekçiye, toplumsal muhalefete, sanata ve özgür düşünceye kapatmak için var olan bütün gücünü kullanıyor. Geçtiğimiz 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı Emekçilere kapatılmıştı. Sendikalar, toplumsal muhalefet örgütleri ve çeşitli halk kesiminin 1 Mayıs’ta Taksim ısrarına rağmen, gün boyu meydan ablukaya alındı ve on binlerce insan polis şiddetine maruz kaldı. 1 Mayıs sonrasında başbakanın yaptığı açıklamalar önümüzdeki 1 Mayıs’lar ve mitinglerde, eylem ve yürüyüşlerde şehrin göbeğinden, tarihinden ve sakinlerinden izole edilmiş yeni “miting alanlarını” gösteriyordu. Bu aynı zamanda emekçilerin, halkların, toplum vicdanının Taksim Meydanı’ndan kovulması anlamına geliyordu; bizleri halktan, tarihten ve bizim olan meydanımızdan koparıp şehrin dışına atmak istiyorlardı. Zira 1 Mayıs sonrası yapılmak istenen yürüyüşlerde yaşanan polis müdahalesi, gazlar, coplar ve tazyikli sular bu kararın en somut halini ifade etmektedir.
Bizler bu koca şehrin sakinleri olarak, sermayenin, hükümetlerin ve çeşitli çıkar gruplarının planlarına karşı Taksim bizimdir diyoruz. Nasıl Mısır’da Tahrir, Amerika’da Wallstreet varsa Türkiye’nin de Taksim Meydanı var diyoruz. Taksim Meydanı başta işçi sınıfı olmak üzere, tüm toplumsal kesimlerin, sanatın ve özgürlüğün meydanıdır, alış veriş merkezlerinin ve rezidansların değil! Tüm baskılara, yasaklara ve kısıtlamalara karşı “Taksim bizimdir!” demek için 12 Mayıs’ta hep birlikte Taksim’de buluşuyoruz! Emekten, haktan, eşitlikten ve özgürlükten yana olan herkesi 12 Mayıs’ta Taksim’e çağırıyoruz!
Taksim için omuz omuza...
