Yardım Toplama Kanunu Tasarısı ile cami için yardım toplarken hesap verme zorunluluğu ortadan kalkıyor. Dernekler Dairesi Başk...
Yardım Toplama Kanunu Tasarısı ile cami için yardım toplarken hesap verme zorunluluğu ortadan kalkıyor.
Dernekler Dairesi Başkanlığı gerçek veya tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarının yardım toplama faaliyetlerine ait usul ve esaslarını yeniden düzenliyor. Planlanan yasa tasarısı taslağı sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine sunulmuş durumda. İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı, yeni tasarıyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının 17 Mayıs'a kadar görüş belirtmelerini istedi.
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) Genel Sekreteri Başak Ersen, Yardım Toplama Kanunu Tasarısı'nı Bianet'ten Ayça Söylemez'e değerlendirdi. Ersen taslakta, Yardım Toplama Kanunu, Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu gibi önemli ve birbiriyle direkt bağlantılı olmayan kanunlarda değişiklik yapıldığını, her grubun ayrı ayrı tartışılması gerektiğini ifade etti.
"Dernekler Kanunu'nda getirilen çok önemli ve köklü değişiklikler, Yardım Toplama Kanunu gibi başka bir konunun arkasına takılan ek maddeyle yapılıyor. Bu çok yanlış" diye konuşan Ersen, taslaktaki diğer önemli değişikliklere de dikkat çekti.
Cami için toplanan yardımlar kanundan tamamen muaf tutuluyor
İbadethane ile kastedilenin kilise, sinagog ya da cemevi değil, cami olduğuna dikkat çeken ve bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Ersen, şunları ifade etti:
"Çok sınırlayıcı maddeler var: Yardım Toplama Kanunu 1983'te çıkmış bir kanundu. Bu taslak da darbe sonrası çıkmış eski kanunun ruhunu barındırıyor, izin gerekliliği gibi maddeler hala var... Ayrıca miktarlar düşse de farklı cezaların eklendiğini görüyoruz. İyileştirmeler var gibi gözükmekle birlikte kanun taslağı çok olumlu bir şey getirmiyor. Yardım Toplama Kanunu, tüm tüzel kişilikleri ve gerçek kişileri bağlıyor. Dünyada dernek ve vakıflar için bu kadar sınırlayıcı bir kanun daha yok. Oysa dernekler ve vakıfların gelir getirici faaliyetleri serbest olmalı.
Dernekler izin zorunluluğu hâlâ devam ediyor
Eşitliğe aykırı: Taslak kamu yararı statüsündeki kuruluşların yardım toplamadan gelen gelirlerini sadece bildirime tabi tutarken, diğer tüm kuruluşlara izin zorunluluğu getiriliyor. Derneklerin yüzde 90'ından fazlası kamu yararı statüsünde değil, dolayısıyla hâlâ izin zorunluluğu devam ediyor. Bu eşitlik ilkesine aykırı, kuruluşlar arasında ayrım yapılmamalı.
Örgütlenme özgürlüğüne aykırı: Yardım toplama faaliyetinden elde edilen brüt gelirin yüzde 1'inin dernekler dairesine aktarılacağı gibi bir düzenleme var. Dernekler dairesi de bu parayı yine derneklere hibe vermek için kullanacak. Bu düzenleme, uluslararası örgütlenme özgürlüğü kurallarına da aykırı. Çünkü bir derneğe yardım yapan bağışçının verdiği para, iradesi dışında devlet eliyle kesiliyor ve belki de bu para bağışçının parasını yönlendirmek istemediği başka bir kuruluşa/derneğe gidecek. Bağışçı iradesi yok sayılıyor. Dünyada buna benzer başka bir uygulama yok. Bu aslında dolaylı bir vergi.
Temsilciler nereden ve nasıl seçilecek?
Delege sistemi işlemeyebilir: Dernek kurmada gerekli kişi sayısı üçe düşüyor, genel kurula katılma engeli kaldırılıyor. Sayının üçe düşmesi, taslaktaki çok az olumlu şeyden biri. Genel kurulla ilgili de temkinliyiz. Şimdiki kanunla, dernekler tüzüklerindeki şartları karşılamayan üyelerini genel kurula çağırmayabiliyorlar. Ya da delege sistemiyle genel kurula giden dernekler var, bu maddeyle delege sisteminin işlemesi de ortadan kaldırılabiliyor. Bu da üzerinde düşünülmesi gereken maddelerden biri.
İçişleri Bakanlığı'nın söz hakkı çok fazla: Bu taslakla kurulan Sivil Toplum Konseyi içinde kamu ve sivil toplum temsilcileri olacak. Bununla ilgili hiçbir detay yok. 15 üyeden beşi İçişleri Bakanlığı'ndan, dört üyeyi de bakanlık atayacak. Sadece altı üye sivil toplum kuruluşlarından olacak. Dokuz kişi İçişleri Bakanlığı'na bağlı gibi çalışacak, dünyadaki örneklerde en azından sayılar eşit. Mevcut 95 bin dernekten altı üyenin nasıl seçileceği, hangi sivil toplum kuruluşlarından seçileceği, bu üyelerin ne kadar sivil toplumu temsil edeceği de meçhul. Kaotik bir yapı olacak gibi görünüyor.
Önerilerimiz dikkate alınmıyor
Yaz sonunda, geçen yıl yine bir Yardım Toplama Kanunu Taslağı yayınlanmıştı. Bakan değişip rafa kalktıktan sonra, üç hafta önce yine böyle bir taslakla karşılaştık. Bu taslak onun birebir aynısı, o dönemde yaptığımız hiçbir değişiklik önerisi dikkate alınmadı. Öncelikli önerimiz, sivil toplum kuruluşlarıyla bu taslağın tartışılması, önerilerinin alınması.
Süreç şeffaf ilerlemeli: Sivil toplum kuruluşlarının 17 Mayıs'a kadar görüş belirtmesi istendi. Ama taslak ciddi bir şekilde duyurulmadı kuruluşlara. TÜSEV olarak şu anda yasayla ilgili görüşlerimizi yazıyoruz, bunu katılımcı şekilde hazırlamak istiyoruz. Tavsiyemiz, mümkün olduğu kadar çok STK'nın görüşlerini dernekler dairesine ulaştırması.
Öncelikle bu sürenin uzatılmasını ve taslaktaki üç grubun ayrıştırılmasını talep ediyoruz. Tabii gelen görüşlerin de kamuoyuna açılarak sürecin şeffaf ilerlemesini istiyoruz."
Dernekler Dairesi Başkanlığı gerçek veya tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarının yardım toplama faaliyetlerine ait usul ve esaslarını yeniden düzenliyor. Planlanan yasa tasarısı taslağı sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine sunulmuş durumda. İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı, yeni tasarıyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının 17 Mayıs'a kadar görüş belirtmelerini istedi.
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) Genel Sekreteri Başak Ersen, Yardım Toplama Kanunu Tasarısı'nı Bianet'ten Ayça Söylemez'e değerlendirdi. Ersen taslakta, Yardım Toplama Kanunu, Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu gibi önemli ve birbiriyle direkt bağlantılı olmayan kanunlarda değişiklik yapıldığını, her grubun ayrı ayrı tartışılması gerektiğini ifade etti.
"Dernekler Kanunu'nda getirilen çok önemli ve köklü değişiklikler, Yardım Toplama Kanunu gibi başka bir konunun arkasına takılan ek maddeyle yapılıyor. Bu çok yanlış" diye konuşan Ersen, taslaktaki diğer önemli değişikliklere de dikkat çekti.
Cami için toplanan yardımlar kanundan tamamen muaf tutuluyor
İbadethane ile kastedilenin kilise, sinagog ya da cemevi değil, cami olduğuna dikkat çeken ve bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Ersen, şunları ifade etti:
"Taslakla ibadethane yaptırma ve yaşatma derneklerinin kanundan muaf tutulması öngörülüyor. Bu eşitliğe aykırı. Bilindiği gibi, bu kuruluşlar kilise, sinagog ya da cemevi değil cami yaptırmak üzere yardım topluyorlar. Yani, cami için yardım toplama faaliyetleri kanundan tamamen muaf tutuluyor, akıl almaz bir düzenleme. Bu düzenlemeyle, hesap verme ya da izin alma zorunluluğu olmadan ibadethane bahçesinde istenildiği gibi yardım toplanabilecek. Daha öncesinde bu dernekler de diğer tüm dernekler gibi bu kanuna tabilerdi."Başak Ersen, taslağın neler getirdiğini, Dernekler Kanunu'nda ne gibi değişiklikler öngördüğünü şu ana başlıklarla anlattı:
"Çok sınırlayıcı maddeler var: Yardım Toplama Kanunu 1983'te çıkmış bir kanundu. Bu taslak da darbe sonrası çıkmış eski kanunun ruhunu barındırıyor, izin gerekliliği gibi maddeler hala var... Ayrıca miktarlar düşse de farklı cezaların eklendiğini görüyoruz. İyileştirmeler var gibi gözükmekle birlikte kanun taslağı çok olumlu bir şey getirmiyor. Yardım Toplama Kanunu, tüm tüzel kişilikleri ve gerçek kişileri bağlıyor. Dünyada dernek ve vakıflar için bu kadar sınırlayıcı bir kanun daha yok. Oysa dernekler ve vakıfların gelir getirici faaliyetleri serbest olmalı.
Dernekler izin zorunluluğu hâlâ devam ediyor
Eşitliğe aykırı: Taslak kamu yararı statüsündeki kuruluşların yardım toplamadan gelen gelirlerini sadece bildirime tabi tutarken, diğer tüm kuruluşlara izin zorunluluğu getiriliyor. Derneklerin yüzde 90'ından fazlası kamu yararı statüsünde değil, dolayısıyla hâlâ izin zorunluluğu devam ediyor. Bu eşitlik ilkesine aykırı, kuruluşlar arasında ayrım yapılmamalı.
Örgütlenme özgürlüğüne aykırı: Yardım toplama faaliyetinden elde edilen brüt gelirin yüzde 1'inin dernekler dairesine aktarılacağı gibi bir düzenleme var. Dernekler dairesi de bu parayı yine derneklere hibe vermek için kullanacak. Bu düzenleme, uluslararası örgütlenme özgürlüğü kurallarına da aykırı. Çünkü bir derneğe yardım yapan bağışçının verdiği para, iradesi dışında devlet eliyle kesiliyor ve belki de bu para bağışçının parasını yönlendirmek istemediği başka bir kuruluşa/derneğe gidecek. Bağışçı iradesi yok sayılıyor. Dünyada buna benzer başka bir uygulama yok. Bu aslında dolaylı bir vergi.
Temsilciler nereden ve nasıl seçilecek?
Delege sistemi işlemeyebilir: Dernek kurmada gerekli kişi sayısı üçe düşüyor, genel kurula katılma engeli kaldırılıyor. Sayının üçe düşmesi, taslaktaki çok az olumlu şeyden biri. Genel kurulla ilgili de temkinliyiz. Şimdiki kanunla, dernekler tüzüklerindeki şartları karşılamayan üyelerini genel kurula çağırmayabiliyorlar. Ya da delege sistemiyle genel kurula giden dernekler var, bu maddeyle delege sisteminin işlemesi de ortadan kaldırılabiliyor. Bu da üzerinde düşünülmesi gereken maddelerden biri.
İçişleri Bakanlığı'nın söz hakkı çok fazla: Bu taslakla kurulan Sivil Toplum Konseyi içinde kamu ve sivil toplum temsilcileri olacak. Bununla ilgili hiçbir detay yok. 15 üyeden beşi İçişleri Bakanlığı'ndan, dört üyeyi de bakanlık atayacak. Sadece altı üye sivil toplum kuruluşlarından olacak. Dokuz kişi İçişleri Bakanlığı'na bağlı gibi çalışacak, dünyadaki örneklerde en azından sayılar eşit. Mevcut 95 bin dernekten altı üyenin nasıl seçileceği, hangi sivil toplum kuruluşlarından seçileceği, bu üyelerin ne kadar sivil toplumu temsil edeceği de meçhul. Kaotik bir yapı olacak gibi görünüyor.
Önerilerimiz dikkate alınmıyor
Yaz sonunda, geçen yıl yine bir Yardım Toplama Kanunu Taslağı yayınlanmıştı. Bakan değişip rafa kalktıktan sonra, üç hafta önce yine böyle bir taslakla karşılaştık. Bu taslak onun birebir aynısı, o dönemde yaptığımız hiçbir değişiklik önerisi dikkate alınmadı. Öncelikli önerimiz, sivil toplum kuruluşlarıyla bu taslağın tartışılması, önerilerinin alınması.
Süreç şeffaf ilerlemeli: Sivil toplum kuruluşlarının 17 Mayıs'a kadar görüş belirtmesi istendi. Ama taslak ciddi bir şekilde duyurulmadı kuruluşlara. TÜSEV olarak şu anda yasayla ilgili görüşlerimizi yazıyoruz, bunu katılımcı şekilde hazırlamak istiyoruz. Tavsiyemiz, mümkün olduğu kadar çok STK'nın görüşlerini dernekler dairesine ulaştırması.
Öncelikle bu sürenin uzatılmasını ve taslaktaki üç grubun ayrıştırılmasını talep ediyoruz. Tabii gelen görüşlerin de kamuoyuna açılarak sürecin şeffaf ilerlemesini istiyoruz."