AŞAĞIDAKİ YAZILAR, SON DÖNEMDE REYHANLI KATLİAMIYLA ADI ÖNE ÇIKARTILAN "ACİLCİLER" ADLI YAPININ KENDİ İERİSİNDEKİ BİR DÖ...
AŞAĞIDAKİ YAZILAR, SON DÖNEMDE REYHANLI KATLİAMIYLA ADI ÖNE ÇIKARTILAN "ACİLCİLER" ADLI YAPININ KENDİ İERİSİNDEKİ BİR DÖNEME DAMGASINI VURAN TARTIŞMA VE KESKİN MÜCADELEYE BİR ÖRNEK TEŞKİL ETMESİ NEDENİYLE, AYRICA DA, ADI GEÇEN YAPININ ÜST DÜZEY KADROLARI TARAFINDAN KALEME ALINMIŞ OLMALARI BAKIMINDAN, OKURUN İLGİSİNE SUNULMUŞTUR. YAZILARDA YER ALAN GÖRSEL DÖKÜMANLARIN TÜMÜ, İLGİLİ SİTEDEN ALINTILANMIŞTIR.
DEMOKRATHABER/İDEAHAYAT
MİHRAC URAL VE PAPATYALARINI TANIYALIM
İBRAHİM YALÇIN
Mihrac Ural; Muhaberat elemanı, kod adı Sırtlan. THKP-C
Acilciler örgütünü polise satan adam.. İnsanlık düşmanı eroin kaçakçılarının
‘numune’ taşıyıcısı. Nebil Rahuma yoldaşımızı polise veren Soysuz. Ali
Çakmaklı, Müntecep Kesici, Gökhan Saç(sami) Zihni Alan(Yusuf), Hanna Maptunoglu
adlı yoldaşlarımızı öldürten Katil. Lübnan’da (Trablus) Filistinlilerin kendi
aralarındaki savaşta, Suriye yanlısı Ebu Nidal örgütü saflarında yer alarak,
yoldaşlarımızın, Yaser Arafat’ın el-fetih örgütü tarafından öldürülmesine neden
olan İşbirlikçi. Süleyman Kılıç, Vedat Erdal, Selahattin Kaya ve Kuvvettin
Külekci adlı yoldaşlar, Türkiyeli hiçbir devrimci örgütün taraf olmadığı bu
çatışmada öldürülmüştür. Mihrac Ural adlı soysuz, öldürülen yoldaşlarımızın her
biri için Ebu-nidal örgütünden 50’şer bin dolar kan parası almış, her ay
düzenli olarak belli bir miktar para almaya da devam ediyor.
Günay Karaca yoldaşın Türkiye’ye dönerken, ’sınırı geçer
geçmez kafasına kurşun sıkarak öldürülmesi’ için Murat Sahillioğlu’na(
Semir-Ertan) talimat(!) veren sahte ‘devrimci’.
Esrar-Eroin kaçakçılarının, kendi aralarındaki anlaşmazlık
sonucu, birbirlerini ortadan kaldırmak üzere dalaştıklarında, ihaleyi
devrettikleri tetikçi..( Antakyalı Vural adlı bir mafya bozuntusunun,
anlaşmazlığa düştüğü ortağını ‘ortadan kaldırmak’ için Mihrac Ural’a havale
edilen tetiklilik görevini Cafer yoldaşa ‘’ devrimci görev’’ diye vermiş ve
yoldaş, bu olay esnasında, yaşadığı dehşet karşısında çıldırmıştır. Hiçbir
tedavi görmeyen yoldaş uzun bir süre sonra da ölmüştür. Cafer yoldaşın hanımı
kısa bir süre Mihrac Ural’ın hizmetçiliğini yapmış, daha sonra, Mihrac Ural’ın
eşi Malak Fadal tarafından evden kovulmuştur!!! (..) Mihrac Ural, kelimenin
gerçek anlamıyla bir örgüt hırsızıdır. 1977 ortalarında, Antakya’dan İstanbul
örgütüne gönderilen dinamit ve silahlar, İstanbul örgütüne para karşılığı
satılmıştır. Yıllar sonra bu dinamit ve silahların örgütlenmenin Antakya
birimine ait olduğu anlaşılmıştır. İstanbul örgütünden alınan bu para Mihrac
Ural’ın kız kardeşi Mihrican Ural’ın düğün ve Amerika’daki balayı(!)
masraflarında kullanılmıştır. Aynı şekilde Kayseri’den Hatay’a yollanan
silahlar bir kez daha İstanbul örgütüne, Haydar Yılmaz’a parayla satılmış, bir
süre sonra, bu silahların, Kayseri bölgesinden kullanıldığı için Hatay’a
aktarıldığı anlaşılmıştır. Mihrac Ural, bu örgüte adımını attığı andan itibaren
hırsızlık yapmak ve hep sahtekârca davranmak ve kendini gizlemek durumunda
kalmıştır. Örgüt mallarını örgüt birimlerine satarak para kazanmak gibi en
aşağılık işleri yapmaktan hiçbir sakınca görmemiştir. Samandağ Ziraat Bankası
Soygun’u ( kamulaştırma değil soygun) esnasında alınan paralar Mihrac Ural ve
çetesi tarafından bölüşülmüş, örgütlenmeye aktarılmamıştır. Devamı
linkte-tıklayınız.
Mihrac Ural’ın, Acilciler örgütü içerisine sızdırılmış bir
ajan oldugunu söylerken laf olsun diye konuşmuyorduk. Aşağıda üç belge yayınlıyorum. Bunlar
Suriye’de çıkartılan CEHPE Dergisi’nin değişik sayılarında çıkan, Mihrac
Ural’ın yazılarıdır.
Bu belgelerden birincisi, ‘’EMEKÇİ HALKIN DİRENİŞİ
FİLİZLENİYOR’’ adı altında, Mayıs -Haziran 1982 sayı 9-10’da yayınlanmıştır.
Emekçi halkın direnişi, derken yanlış anlaşılmasın. Okuyup
göreceksiniz, Türkiye genelinden bahsedilmiyor. Çetleşmelerinden öğrendiğimiz,
‘’Kapsama alanım’’ dediği Hatay emekçi halkının direnişinin filizlendiğinden
bahsediyor.
‘’ Askeri faşist
cunta Hatay’da binlerce devrimciyi tutukladı ‘’diye başlıyor. Dikkatle
okuyunuz.
Tarih 1982, 12 Eylül zulmünün ülke genelinde devrimci
hareketi kan ve gözyaşları arasında
boğmaya çalıştığı, Hapishanelerinde onbinlerce devrimcinin işkence gördüğü, tüm
demokratik kitle örgütlerinin (dernekler- sendikalar-meslek odaları) yasa-dışı ilan edilerek yöneticilerinin
sorgulanarak tutuklandığı bir dönemde, bunlardan bahsetmiyor, bunları yok sayarak, olmayan olmayan bir Hatay
direnişi(!) yaratıyor ve bu direnişi aklınca Suriye’ye pazarlıyor.
‘’Askeri faşist cunta
Hatay emekçilerinin girişimleri karşısında kudurmuşa döndü’’ diye yazabiliyor.
Sormak gerek, Önce Hataylı devrimcilere, daha sonra da
Türkiyeli devrimcilere sormak gerek. Hatay emekçilerinin hangi girişimleri
karşısında faşist cunta kudurmuşa döndü? Bileniniz var mı?
Bu yazıyı olduğu gibi aktarıyorum. THKP-C ( Acilciler) Merkez Komitesi imzalı bu
Belge’yi okurken, Adı geçen tarihte, Acilciler MK Üyeleri’ni kim seçmiş?!
Bunlar kim’ler(miş)?! Diye merak etmeyiniz. Bunların hepsi uydurmadır.
BELGE BİR...
İkinci belge, Suriye üzerinedir.
CEPHE Dergisi, Şubat 1986 tarihli sayısı sayfa 20.
Yazı başlığı ‘’SURİYE’DE PARLEMENTO SEÇİMLERİ’’
Hemen belirteyim. Bu yazı başlıgındaki yanlış bana ait
değildir. ‘’PARLEMENTO’’(!) yazılmış, doğrusu ‘’PARLAMENTO’’ olacak. Bu yazıyı
yazan kişi Mihrac Ural’dır. Yazının altında Hanna MAPTUNOĞLU’ imzası olması
sizleri şaşırtmasın. Hanna yoldaş 1983 tarihinde, yani bu yazıdan 3 yıl önce
bir trafik kazası(!) sonucu çoktan ölmüştü.
Bu belgeyi de olduğu gibi okuyucuya aktarıyorum. Bu yazıyı
yazan kişinin Suriye istihbarat sorumlusu falan olduğunu sanmayın. Bu yazıyı
yazan, içimizdeki ajan Mihrac URAL’dır. SURİYE’deki parlamento seçimleri
maskaralığını ancak bu şekilde cilalayarak yutturmaya çaılışabilirsiniz.
‘’Suriye Halk demokrasisi’(!)’nden bahsediyor. Parlamento
seçimlerine halkın neden ilgi göstermediğini anlatıyor. Gerek yok mu(!). Nasıl
olsa, işçi-köylü temsilcilerinin parlamento’da yüzde 51’lik bir çoğunluk
sağlayacakları anayasal güvence altındaymış(!) vs.vs..
Okuyun va kararı siz verin. Orta-Doğu’da suların iyice
ısındığı bir dönemde, bu tür ajan müsveddelerinin daha önce de olsa, yazdıkları
saçmalıkları gün ışığına çıkarmak önemlidir.
Mihrac Ural adlı tasfiyeci soytarının Halk demokrasinin
kalesi olarak göstermeye çalıştığı Suriye’yi, Suriyeli devlet yetkililerinin
bile bu cesaretle savunamayacaklarını göreceksiniz.
BELGE 2
Üçüncü belge’de ise, ‘’SURİYE DİRENECEKTİR’’ diyor ve ‘’Komünislere, sosyalistlere ve tüm demokrasi
güçlerine düşen görev.... Suriye’yi aktif olarak desteklemektir’’ diye buyuruyor.
Cephe. Sayı 33-34
sayfa 16 yıl 1986.
Mihrac Ural, yüzlerce siyasi makale(!) yazdığını ve bizlerin
bunları değil de kendisinin mafia ilişkilerinden bahsettiğmizi söylüyor ve
yakınıyor.
Sözüm ona, siyasi polemiklerle yaptıgı pisliklerin üstünün
örtüleceğini ve dikkatlerin başka alanlara çekileceğini düşlüyor. Boşuna çaba.
Mihrac Ural adlı devrimcilerin katili hırsız bir ajan müsveddesinin siyasi
soytarılıklarıyla ugraşacagımızı sanması boşuna çabadır. Bu kişinin yazılarını
eleştirmek, yada siyasi polemik yapma
gibi bir yanlışa düşmek,adı geçen soytarıya siyasi kan vermek olacaktır. Bu
hataya biz değil ancak aptallar düşer.
Bizim görevimiz. Bu ve benzeri yüz kızartıcı yazıları Suç
BELGELERİ olarak devrimci kamuoyu’nun bilgisine sunmaktır.
http://www.thkp-c-acilciler.blogspot.com/