Erzincan’da İrtica İle Mücadele Eylem Planını uygulamaya koydukları
iddiasıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde yargılanan CHP Denizli
Milletvekili İlhan Cihaner hakkında zorla getirilme kararı çıkarıldı.
Savunma avukatları, tanık Özden Irmak’ın ifadelerinin Erzurum emniyeti
ve savcılığı tarafından geçersiz kılınmaya çalıştığı iddiasının dile
getirildiği duruşmada, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen
davadaki gizli tanıklara Cihaner’e ilişkin sorular yönelttiği ortaya
çıktı.
Erzincan’da “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nı uygulamaya koydukları iddia edilen CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile eski 3. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Saldıray Berk’in de aralarında bulunduğu 11 sanığın, “Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yargılanmasına Yargıtay’da devam edildi. Yargıtay Ceza Konferans Salonu'nda yapılan duruşmaya Cihaner ve Saldıray Berk katılmazken, sanıklar Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Ali Tapan, Nedim Ersan, Orhan Esirger ve Ersin Ergut ile sanık avukatları hazır bulundu. İlhan Cihaner adına çıkarılan meşruhatlı davetiyelerin Tebligat Kanunu’na uygun şekilde yapıldığını belirten Daire Başkanı Hüseyin Eken, yargılaması durdurulan 3 MİT mensubu hakkında kovuşturma izni verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakanlıktan istenen yazıya yanıt gelmediğini belirtti. Eken, Ersin Ergut’un ev ve iş yerindeki aramalarda ele geçirilen ajanların İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden getirilmesine ilişkin yazıya yanıt verilmediğini ifade ederek, Yaşar Baş’ın Avukatı Mustafa Çağatay Çağan’ın sanık müdafilliğinden çekildiğine ilişkin dilekçe sunduğunu açıkladı. Eken ayrıca, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyası üzerinden Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde görülen davayla ilgili sanıklar Yaşar Baş ve Şenol Bozkurt ile tanık Özden Irmak hakkında ihbar ve araştırma tutanakları ile MOBESE görüntü inceleme tutanakları ile DVD ve CD’lerin mahkemeye gönderildiğini ifade etti.
GİZLİ TANIK FIRAT: VERDİĞİM BİLGİLERLE OPERASYONLAR YAPILDI ÖNEMLİ ŞAHISLAR TUTUKLANDI
Başkan Eken, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında koruma tedbir kararı verilen “Tanık Fırat” kod isimli tanığın Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından dinlenmek üzere duruşmaya çağrılmak istendiğini belirten 9 Nisan 2013 tarihli dilekçe geldiğini açıkladı. Dosyaya konulan “Tanık Fırat” kod isimli tanığın dilekçesinde, 2010 yılı içerisinde Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Erzincan’daki Ergenekon terör örgütü yapılanması hakkında birkaç defe tanık olarak dinlendiği ve ifade verdiği belirtildi. Dilekçesinde, ifadesinde verdiği bilgiler doğrultusunda Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Erzincan’da operasyonlar yapıldığını, önemli bir takım şahısların tutuklandığını dile getiren Tanık Fırat, “Verdiğim bilgilerin yapılan operasyonlara katkısının olduğunu düşünüyorum. Erzincan’da da yapılan operasyonlar sonunda gözaltına alının şahıslarla ilgili açılan davada ifade veren ve benim de içerisinde olduğum bazı gizli tanıklar ile savcılar aleyhine olumsuz haberler yapılmıştı. Gizli tanıkların kim oldukları bir şekilde deşifre edilerek isimlerimiz ortalıkta söylenmeye başlanmış, Erzincan gibi küçük bir ilde herkes tarafından isimlerimiz bilinir hale gelmişti. Bu durumun bana ve aileme maddi, manevi birçok zararı olmuştur. Cumhuriyet Savcılınızda ifade verdiğin andan itibaren benim ve ailemin hayatı olumsuz etkilenmiştir” dedi. Erzincan Emniyet Müdürlüğü’nde görüştüğü görevlilerin kendisine, Yargıtay’da görülen dava konusuyla ilgili ifadeye çağrılacağının söylendiğini dile getiren Tanık Fırat, ifade verdiği tarihten itibaren 3 yıl geçmiş olmasına karşın bir türlü çağrılmadığını, kendisine ve ailesine yönelik uygulanan koruma kararına ek olarak daha farklı bir koruma kararı uygulanmasını istedi. Yapmış olduğu tanıklıktan doğan haklarından istifade edebilmek için Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde görülen davada tanık olarak dinlenmek istendiğini belirten Tanık Fırat, bir an evvel duruşmaya çağrılma isteğinde bulundu.
KAMU GÖREVLİSİ GİZLİ TANIK OLAMAZ
Bir önceki duruşmada Yargıtay’daki dava konusuyla ilgili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nda paralel soruşturma yürütüldüğüne ilişkin kaygılarını dile getirdiğini ifade eden Cihaner’in Avukatı Turgut Kazan, bir meslektaşından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başka bir davada dinlenen gizli tanığa müvekkiline ilişkin sorular yöneltildiğini öğrendiğini dile getirdi. Kendisinin yokluğunda başka bir davada gizli tanığa müvekkiline ilişkin sorular yöneltilmesinin adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu dile getiren Kazan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yaşadığım ülkeden korktum. Kamu görevlisi gizli tanık olamaz. Gizli tanık Efe sorulara verdiği cevaplarda kendisini ifşa ediyor. Efe, sorulara 8 yıldır Cumhuriyet Savcılığı yaptığını söyleyerek başlıyor. AİHM ve uluslar arası sözleşmelere aykırıdır. Bir savcı birçok şeyi göze almış demektir birçok şeyi göze almıştır korkmaktan bahsedemez. O nedenle açık tanık olmak durumundadır. Hangi mahkeme savcıyı polisi gizli tanık olarak dinlerse o geçersizdir, ayıptır, hukuka aykırıdır. Duruşmada Savcı ‘İlhan Cihaner’i tanıyor musun, 3. Ordu Komutanı kimdi’ diye soruyorlar. Bu hukuka aykırıdır. Keşke İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında suç duyurusunda bulunsanız. Çünkü sizin bu işi yapamayacağınızı düşünerek buranın işini üstleniyorlar. Bizim dosyamızı ilgilendiren birçok delil İstanbul’da. Müzekkerelerle istiyoruz halen cevap gelmiyor. Yargılama İstanbul’da değil burada yapılıyor.”
SORUŞTURMA İZNİ ALINMADAN KOVUŞTURMA YAPILDI
Erzurum ve Erzincan kolluk görevlilerinin savunma tanığı onarak dinlenen Özden Irmak’ın ifadelerinin geçersiz yasılmasına yönelik girişimlerde bulunduğunu savunarak, bu görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinde bulunun Kazan, suç tarihinde Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan Cihaner hakkında HSYK 3. Dairesi tarafından verilmiş bir soruşturma izni olmadığı halde doğrudan 2. Daire’nin kovuşturma izni verdiğini anımsattı. İzin üzerine son soruşturmanın açılması kararının Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’nce alındığını, Hakimler ve Savcılar Yasasına göre verilmiş bir soruşturma izni bulunmadığı için sonraki işlemlerin hukuken geçersiz olduğunu savunan Kazan, eksikliklerin giderilmesi için yargılamanın durdurulmasına karar verilmesini istedi.
BAŞMÜFETTİŞİN YARGICIN ONAYI İLE YAPTIĞI İŞLEMLER DELİL KABUL EDİLMİYORSA…
Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Hasan Erdoğan hakkındaki rüşvet davasında verdiği beraat kararına atıfta bulunan Kazan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yargıtay 6. Hukuk Dairesi eski başkanı rüşvet almaktan, bazı sanıklarında rüşvet vermekten Yüce Divan’da yargılandılar. Anayasa Mahkemesi Adalet Başmüfettişinin yönetmeliğe dayalı olarak yaptığı dinlemeleri yargıca onaylatmış olmasına rağmen o yönetmelik kurulanı Anayasa’ya aykırı buluyor. Adalet Başmüfettişlerinin Anayasa’ya aykırı olan bir yönetmeliği kullanamayacağını belirten Anayasa Mahkemesi, kararında, ‘Anayasaya aykırı bir yetki, yargıcın onamış olması ile kullanılan o yetkiye meşruluk kazandıramaz ve böyle bir yoldan sağlanmış delillerle mahkûmiyet hükmü kurulamaz bu nedenle berata karar verilmesi gerekir’ diyor. Başmüfettişin yaptığı yargıcın onayladığı işlemler meşru sayılmıyorsa buradaki yargılama ne yapılmışsa soruşturma izni alınmadan yapılmıştır. Bu nedenle bu davada durma kararı verilmesi gerekiyor. Aksi halde Anayasa Mahkemesi’nin kararı eğer olayın içinde bir Yargıtay Daire Başkanı ve AKP kurucusu varsa bu ilke geçerlidir başka sanıklar hakkında uygulanamaz sonucu çıkar. O davada bir AKP kurucusu vardır ve rüşvet vermekle suçlanmaktadır, Yargıtay Daire başkanı da rüşvet almakla suçlanmaktadır. Anayasa Mahkemesi ilkeye uygun karar vermiştir. Ama bu yaklaşım yalnız o dava ile sınırlı kalmamalı."
Kazan yargılamanın durdurulmaması halinde ise 14 Mayıs 2010 günlü duruşmada müvekkili İlhan Cihaner’in 9 sayfalık ifade verdiğini anımsatarak, bu savunmanın yasal olarak kabul edilmesini veya müvekkili hakkında derhal beraat kararı verilmesini istedi.
TEBLİGAT USULE UYGUN DEĞİL
İlhan Cihaner’in Avukatı Mustafa Güler, müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu belirterek, “Tebligat, Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesindeki usule uyulmamıştır. Tebligat geçerli değildir” dedi. Müvekkili İlhan Cihaner’in bugünkü duruşmaya neden katılmadığını bilmediğini ifade eden Güler, Tebligatın geçerli olduğuna ilişkin beyana iştirak etmediklerini belirtti.
PARALEL SORUŞTURMA YÜRÜTEN GÖREVLİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULSUN
Kazan’dan sonra söz alan Ali Tapan’ın avukatı Fatih Mehmet Yoğurtçu, Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince ifadesi alının tanık Özden Irmak’ın bu davada da yargılanan bazı sanıkların savunma tanığı olduğunu anımsatarak, “Erzincan Ağırn Ceza Mahkemesi’nce ifadesi alınacağı tespit edilince müvekkilimiz Şenol Bozkurt’a duruşmada hazır bulunması için biz talimat verdik. Özden Irmak ile Bozkurt 15 yıldır tanışmaktadır. Samimim bir ilişkileri vardır. Tespit raporlarında müvekkilimin yanına askerleri alarak tanığı yönlendirmek için buluşmaya gittiği iddiası gerçek dışıdır” dedi. Tespit tutanaklarından Yargıtay’daki dava ile ilgili olarak Erzincan ve Erzurum’da paralel soruşturma yürütüldüğünün anlaşıldığını savunan Yoğurtçu, bu durumun hem mahkemeye hakaret olduğunu hem de adil yargılama hakkını etkilemek olduğunu öne sürdü. Yoğurtçu, “Tanık ve sanıklar Şenol Bozkurt ile Yaşar Baş hangi nedenlerle takip edilmişlerdir? Usulüne uygun verilmiş bir mahkeme kararı var mıdır? Bu hususlar açık değildir. Paralel soruşturma yürüten yasaları ve adil yargılanma hakkını ihlal eden görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz” dedi.
CİHANER’E ZORLA GETİRME KARARI
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Reis Koca ise sanık İlhan Cihaner’e çıkartılan tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesine uygun olarak tebliğ edilip edilmediği konusuna sonra beyanda bulunacaklarını belirterek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı hakkında suç duyurusunda bulunulmasını mahkemenin takdirine bıraktı. Daire Başkanı talepleri değerlendirmek duruşmaya verdiği aranın ardından kararını açıkladı. Başkan Eken, savunmasının alınması amacıyla çeşitli kereler usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmeyen İlhan Cihaner’in CMK’nın 199. Maddesi uyarınca getirilmesine karar verildiğini açıkladı. Avukat Mustafa Çağatay Çağan’ın müdafilikten çekildiğine ilişkin dilekçenin bir örneği sanık Yaşar Baş’a tebliğe edildi. Eken, yargılaması durdurularak izin istenen 3 MİT mensubu Şinasi D, Kıvılcım Ü. ve Sadri B. İ. hakkında, Başbakanlık’a yazılan yazının cevabının beklenmesine karar verildiğini belirtti. Sanık Ali Tapan’ın Avukatlarının delil toplanması talebinin kabul edildiğini ifade eden Eken, davayla ilgili olarak paralel kovuşturma ve soruşturma yürütüldüğü konusunda bazı kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin taleplerin Daire’nin aracı kılınmasına gerek bulunmadan ilgili kişilerin görevli ve yetkili Cumhuriyet Başsavcılıklarına doğrudan şikayette bulunma hakkının olduğunu belirtti.
Erzincan’da “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nı uygulamaya koydukları iddia edilen CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile eski 3. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Saldıray Berk’in de aralarında bulunduğu 11 sanığın, “Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yargılanmasına Yargıtay’da devam edildi. Yargıtay Ceza Konferans Salonu'nda yapılan duruşmaya Cihaner ve Saldıray Berk katılmazken, sanıklar Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Ali Tapan, Nedim Ersan, Orhan Esirger ve Ersin Ergut ile sanık avukatları hazır bulundu. İlhan Cihaner adına çıkarılan meşruhatlı davetiyelerin Tebligat Kanunu’na uygun şekilde yapıldığını belirten Daire Başkanı Hüseyin Eken, yargılaması durdurulan 3 MİT mensubu hakkında kovuşturma izni verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakanlıktan istenen yazıya yanıt gelmediğini belirtti. Eken, Ersin Ergut’un ev ve iş yerindeki aramalarda ele geçirilen ajanların İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden getirilmesine ilişkin yazıya yanıt verilmediğini ifade ederek, Yaşar Baş’ın Avukatı Mustafa Çağatay Çağan’ın sanık müdafilliğinden çekildiğine ilişkin dilekçe sunduğunu açıkladı. Eken ayrıca, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyası üzerinden Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde görülen davayla ilgili sanıklar Yaşar Baş ve Şenol Bozkurt ile tanık Özden Irmak hakkında ihbar ve araştırma tutanakları ile MOBESE görüntü inceleme tutanakları ile DVD ve CD’lerin mahkemeye gönderildiğini ifade etti.
GİZLİ TANIK FIRAT: VERDİĞİM BİLGİLERLE OPERASYONLAR YAPILDI ÖNEMLİ ŞAHISLAR TUTUKLANDI
Başkan Eken, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında koruma tedbir kararı verilen “Tanık Fırat” kod isimli tanığın Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından dinlenmek üzere duruşmaya çağrılmak istendiğini belirten 9 Nisan 2013 tarihli dilekçe geldiğini açıkladı. Dosyaya konulan “Tanık Fırat” kod isimli tanığın dilekçesinde, 2010 yılı içerisinde Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Erzincan’daki Ergenekon terör örgütü yapılanması hakkında birkaç defe tanık olarak dinlendiği ve ifade verdiği belirtildi. Dilekçesinde, ifadesinde verdiği bilgiler doğrultusunda Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Erzincan’da operasyonlar yapıldığını, önemli bir takım şahısların tutuklandığını dile getiren Tanık Fırat, “Verdiğim bilgilerin yapılan operasyonlara katkısının olduğunu düşünüyorum. Erzincan’da da yapılan operasyonlar sonunda gözaltına alının şahıslarla ilgili açılan davada ifade veren ve benim de içerisinde olduğum bazı gizli tanıklar ile savcılar aleyhine olumsuz haberler yapılmıştı. Gizli tanıkların kim oldukları bir şekilde deşifre edilerek isimlerimiz ortalıkta söylenmeye başlanmış, Erzincan gibi küçük bir ilde herkes tarafından isimlerimiz bilinir hale gelmişti. Bu durumun bana ve aileme maddi, manevi birçok zararı olmuştur. Cumhuriyet Savcılınızda ifade verdiğin andan itibaren benim ve ailemin hayatı olumsuz etkilenmiştir” dedi. Erzincan Emniyet Müdürlüğü’nde görüştüğü görevlilerin kendisine, Yargıtay’da görülen dava konusuyla ilgili ifadeye çağrılacağının söylendiğini dile getiren Tanık Fırat, ifade verdiği tarihten itibaren 3 yıl geçmiş olmasına karşın bir türlü çağrılmadığını, kendisine ve ailesine yönelik uygulanan koruma kararına ek olarak daha farklı bir koruma kararı uygulanmasını istedi. Yapmış olduğu tanıklıktan doğan haklarından istifade edebilmek için Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde görülen davada tanık olarak dinlenmek istendiğini belirten Tanık Fırat, bir an evvel duruşmaya çağrılma isteğinde bulundu.
KAMU GÖREVLİSİ GİZLİ TANIK OLAMAZ
Bir önceki duruşmada Yargıtay’daki dava konusuyla ilgili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nda paralel soruşturma yürütüldüğüne ilişkin kaygılarını dile getirdiğini ifade eden Cihaner’in Avukatı Turgut Kazan, bir meslektaşından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başka bir davada dinlenen gizli tanığa müvekkiline ilişkin sorular yöneltildiğini öğrendiğini dile getirdi. Kendisinin yokluğunda başka bir davada gizli tanığa müvekkiline ilişkin sorular yöneltilmesinin adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu dile getiren Kazan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yaşadığım ülkeden korktum. Kamu görevlisi gizli tanık olamaz. Gizli tanık Efe sorulara verdiği cevaplarda kendisini ifşa ediyor. Efe, sorulara 8 yıldır Cumhuriyet Savcılığı yaptığını söyleyerek başlıyor. AİHM ve uluslar arası sözleşmelere aykırıdır. Bir savcı birçok şeyi göze almış demektir birçok şeyi göze almıştır korkmaktan bahsedemez. O nedenle açık tanık olmak durumundadır. Hangi mahkeme savcıyı polisi gizli tanık olarak dinlerse o geçersizdir, ayıptır, hukuka aykırıdır. Duruşmada Savcı ‘İlhan Cihaner’i tanıyor musun, 3. Ordu Komutanı kimdi’ diye soruyorlar. Bu hukuka aykırıdır. Keşke İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında suç duyurusunda bulunsanız. Çünkü sizin bu işi yapamayacağınızı düşünerek buranın işini üstleniyorlar. Bizim dosyamızı ilgilendiren birçok delil İstanbul’da. Müzekkerelerle istiyoruz halen cevap gelmiyor. Yargılama İstanbul’da değil burada yapılıyor.”
SORUŞTURMA İZNİ ALINMADAN KOVUŞTURMA YAPILDI
Erzurum ve Erzincan kolluk görevlilerinin savunma tanığı onarak dinlenen Özden Irmak’ın ifadelerinin geçersiz yasılmasına yönelik girişimlerde bulunduğunu savunarak, bu görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinde bulunun Kazan, suç tarihinde Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan Cihaner hakkında HSYK 3. Dairesi tarafından verilmiş bir soruşturma izni olmadığı halde doğrudan 2. Daire’nin kovuşturma izni verdiğini anımsattı. İzin üzerine son soruşturmanın açılması kararının Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’nce alındığını, Hakimler ve Savcılar Yasasına göre verilmiş bir soruşturma izni bulunmadığı için sonraki işlemlerin hukuken geçersiz olduğunu savunan Kazan, eksikliklerin giderilmesi için yargılamanın durdurulmasına karar verilmesini istedi.
BAŞMÜFETTİŞİN YARGICIN ONAYI İLE YAPTIĞI İŞLEMLER DELİL KABUL EDİLMİYORSA…
Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Hasan Erdoğan hakkındaki rüşvet davasında verdiği beraat kararına atıfta bulunan Kazan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yargıtay 6. Hukuk Dairesi eski başkanı rüşvet almaktan, bazı sanıklarında rüşvet vermekten Yüce Divan’da yargılandılar. Anayasa Mahkemesi Adalet Başmüfettişinin yönetmeliğe dayalı olarak yaptığı dinlemeleri yargıca onaylatmış olmasına rağmen o yönetmelik kurulanı Anayasa’ya aykırı buluyor. Adalet Başmüfettişlerinin Anayasa’ya aykırı olan bir yönetmeliği kullanamayacağını belirten Anayasa Mahkemesi, kararında, ‘Anayasaya aykırı bir yetki, yargıcın onamış olması ile kullanılan o yetkiye meşruluk kazandıramaz ve böyle bir yoldan sağlanmış delillerle mahkûmiyet hükmü kurulamaz bu nedenle berata karar verilmesi gerekir’ diyor. Başmüfettişin yaptığı yargıcın onayladığı işlemler meşru sayılmıyorsa buradaki yargılama ne yapılmışsa soruşturma izni alınmadan yapılmıştır. Bu nedenle bu davada durma kararı verilmesi gerekiyor. Aksi halde Anayasa Mahkemesi’nin kararı eğer olayın içinde bir Yargıtay Daire Başkanı ve AKP kurucusu varsa bu ilke geçerlidir başka sanıklar hakkında uygulanamaz sonucu çıkar. O davada bir AKP kurucusu vardır ve rüşvet vermekle suçlanmaktadır, Yargıtay Daire başkanı da rüşvet almakla suçlanmaktadır. Anayasa Mahkemesi ilkeye uygun karar vermiştir. Ama bu yaklaşım yalnız o dava ile sınırlı kalmamalı."
Kazan yargılamanın durdurulmaması halinde ise 14 Mayıs 2010 günlü duruşmada müvekkili İlhan Cihaner’in 9 sayfalık ifade verdiğini anımsatarak, bu savunmanın yasal olarak kabul edilmesini veya müvekkili hakkında derhal beraat kararı verilmesini istedi.
TEBLİGAT USULE UYGUN DEĞİL
İlhan Cihaner’in Avukatı Mustafa Güler, müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu belirterek, “Tebligat, Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesindeki usule uyulmamıştır. Tebligat geçerli değildir” dedi. Müvekkili İlhan Cihaner’in bugünkü duruşmaya neden katılmadığını bilmediğini ifade eden Güler, Tebligatın geçerli olduğuna ilişkin beyana iştirak etmediklerini belirtti.
PARALEL SORUŞTURMA YÜRÜTEN GÖREVLİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULSUN
Kazan’dan sonra söz alan Ali Tapan’ın avukatı Fatih Mehmet Yoğurtçu, Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince ifadesi alının tanık Özden Irmak’ın bu davada da yargılanan bazı sanıkların savunma tanığı olduğunu anımsatarak, “Erzincan Ağırn Ceza Mahkemesi’nce ifadesi alınacağı tespit edilince müvekkilimiz Şenol Bozkurt’a duruşmada hazır bulunması için biz talimat verdik. Özden Irmak ile Bozkurt 15 yıldır tanışmaktadır. Samimim bir ilişkileri vardır. Tespit raporlarında müvekkilimin yanına askerleri alarak tanığı yönlendirmek için buluşmaya gittiği iddiası gerçek dışıdır” dedi. Tespit tutanaklarından Yargıtay’daki dava ile ilgili olarak Erzincan ve Erzurum’da paralel soruşturma yürütüldüğünün anlaşıldığını savunan Yoğurtçu, bu durumun hem mahkemeye hakaret olduğunu hem de adil yargılama hakkını etkilemek olduğunu öne sürdü. Yoğurtçu, “Tanık ve sanıklar Şenol Bozkurt ile Yaşar Baş hangi nedenlerle takip edilmişlerdir? Usulüne uygun verilmiş bir mahkeme kararı var mıdır? Bu hususlar açık değildir. Paralel soruşturma yürüten yasaları ve adil yargılanma hakkını ihlal eden görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz” dedi.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Reis Koca ise sanık İlhan Cihaner’e çıkartılan tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesine uygun olarak tebliğ edilip edilmediği konusuna sonra beyanda bulunacaklarını belirterek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı hakkında suç duyurusunda bulunulmasını mahkemenin takdirine bıraktı. Daire Başkanı talepleri değerlendirmek duruşmaya verdiği aranın ardından kararını açıkladı. Başkan Eken, savunmasının alınması amacıyla çeşitli kereler usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmeyen İlhan Cihaner’in CMK’nın 199. Maddesi uyarınca getirilmesine karar verildiğini açıkladı. Avukat Mustafa Çağatay Çağan’ın müdafilikten çekildiğine ilişkin dilekçenin bir örneği sanık Yaşar Baş’a tebliğe edildi. Eken, yargılaması durdurularak izin istenen 3 MİT mensubu Şinasi D, Kıvılcım Ü. ve Sadri B. İ. hakkında, Başbakanlık’a yazılan yazının cevabının beklenmesine karar verildiğini belirtti. Sanık Ali Tapan’ın Avukatlarının delil toplanması talebinin kabul edildiğini ifade eden Eken, davayla ilgili olarak paralel kovuşturma ve soruşturma yürütüldüğü konusunda bazı kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin taleplerin Daire’nin aracı kılınmasına gerek bulunmadan ilgili kişilerin görevli ve yetkili Cumhuriyet Başsavcılıklarına doğrudan şikayette bulunma hakkının olduğunu belirtti.