Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

Kürtlere yardım için yollanan 2 milyarı görevi bitince cebine koyup...

Eski OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu evinde ölü bulundu. Kozakçıoğlu döneminde kaybedilen Hüsamettin Yaman'ın ağabeyi Feyyaz Yaman: &q...

Eski OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu evinde ölü bulundu. Kozakçıoğlu döneminde kaybedilen Hüsamettin Yaman'ın ağabeyi Feyyaz Yaman: " Hesap vermeden öldü"

Türkiye'nin en karanlık yıllarının OHAL valisi, derin devletin kara kutusu Hayri Kozakçıoğlu, dün evinde ölü bulundu. Polis, beylik tabancasıyla intihar ettiği üzerinde duruyor

Köy boşaltmalar, yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler, tecavüz ve işkencelerin 'devletin bekası' için devlet denetiminde yapıldığı Olağan Üstü Hal düzeninin (OHAL) ilk valisi Hayri Kozakçıoğlu, yaptıklarının hesabı sorulmadan 75 yaşında yaşamını yitirdi.

Kozakçıoğlu, dün İstanbul Sarıyer'deki evinin çalışma odasında sabaha karşı ölü bulundu.

KAPIYI ÇİLİNGİRLE AÇTILAR
Eşi Sabire Kozakçıoğlu, sabah eşini uyandırmak üzere yattığı odaya gitti ve odanın kilitli olduğunu gördü. Bunun üzerine Sabire Kozakçıoğlu, oğlu Ferhan Kozakçıoğlu’na haber verdi.
Ferhan Kozakçıoğlu, yanına çilingir de alarak eve geldi. Çilingir yardımıyla odanın kapısı açıldığında, Hayri Kozakçıoğlu yerde, kanlar içinde yüz üstü yatarken bulundu ve öldüğü anlaşıldı. Bunun üzerine polise haber verildi.

SİLAH SESİNİ DUYAN OLMAMIŞ

Polis odada Kozakçıoğlu’nun ruhsatlı tabancasını buldu. İlk incelemede Kozakçıoğlu’nun, kapısı kilitli odasında göğsüne sıktığı tek kurşunla yaşamına son verdiği belirlendi. Hayri Kozakçıoğlu’nun silahını ateşlediği zaman henüz belirlenemedi. Eşinin bu sırada evin başka bir odasında bulunduğu ve silah sesini duymadığı belirtildi.

Olay yeri inceleme ekipleri villada araştırma yaptı. Hayri Kozakçıoğlu’nun,cenazesi savcının incelemesinin ardından evinden çıkarıldı. Cenaze Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

Seni nasıl unuturuz!


Diyarbakır Valisiyken 'üstün hizmetleri' sonucu 19 Temmuz 1987'de Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'ne atanan Kozakçıoğlu, 19 Ağustos 1991 tarihine kadar bu görevi sürdürdü ve sonrasında İstanbul Valisi olarak atandı. Her görevinde karanlık iş ve ilişkileriyle anıldı. İlk OHAL Valisi olan Kozakçıoğlu, Doğu ve Güneydoğu illerinde en karanlık, en acı yıllar yaşanırken, hikmetinden sual olunmaz ve denetlenemez yetkilerle donatılmıştı:

İstediği kamu çalışanını bölgeden göndermek, istediği yerleşim birimini boşaltmak ya da 'kamulaştırmak', yetkilerini istediği asayiş komutanına devredebilmek, OHAL bölgesinde yaşayanlardan istediklerine menşelerine bakmadan silah taşıma/bulundurma ruhsatı verebilmek..

OHAL'İN “MARKA YÜZÜYDÜ”


Kocakçıoğlu'ndan sonra resmi olarak sadece 3 yıl daha devam eden OHAL uygulamasının yansıması ise korkunçtu:

İnsan hakları örgütlerinin o dönemi içeren araştırmalarına göre 17 bine yakın yurttaş kaybedildi ya da infaz edildi. Meclis Araştırma Komisyonu’nun 1998’de açıklanan raporuna göre, 1997 yılı Kasım ayı itibari ile 905’i köy, 2 bin 523’ü mezra olmak üzere 3 bin 428 yerleşim birimi boşaltıldı ve 378 bin 335 kişi yerinden edildi. Türkiye’de faaliyet gösteren İnsan Hakları kuruluşlarının verilerine göre ise; bu dönemde yaklaşım 4 bin yerleşim birimi boşaltıldı ve 3 milyonun üzerinde insan zorla göç ettirildi. Türkiye İnsan Hakları Vakıf ve İnsan Hakları Derneği’nin yanı sıra ABD Dışişleri Bakanlığı ile İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi uluslararası kurum ve kuruluşların raporlarında bu dönemde 3 bin üzerinde yerleşim birimi yakıldığı, boşaltıldığı belirtildi.

17 BİN ÖLÜM, BİN YANMIŞ KÖY
Pek çok dernek ve vakıf kapatıldı. Rado ve televizyon yayınları yasaklandı. Kitaplar filmler bölgeye sokulmadı. OHAL Valiliği’nin yetki kapsamında olan yerleşim birimlerinde işkence ve kötü muamele gerekçesi ile toplam 1275 suç duyurusunda bulunuldu. OHAL süresince 55 bin 371 kişi gözaltına alındı. Bunlardan; 42 bin 795 kişi yargılandı ve bu sanıklardan 4 bin 799’u hüküm giydi. Terör suçlusu olarak DGM’de bin 131 çocuk yargılandı ve 201’i hüküm giydi.
Koruculuk sistemi geliştirildi. Sadece Genelkurmay’ın verilerine göre bile 4 binin üzerinde korucu öldürmeden gaspa, köy yakmadan tecavüze kadar yüzlerce suça karıştı.

'ÖRTÜLÜ ZENGİNLİK' DÖNEMİ

“Süper vali” Hayri Kozakçıoğlu'nun icraatları OHAL'den elini çekince de bitmedi. OHAL valisiyken ilticacı Kürtlere yardım için yollanan 2 milyarı görevi bitince cebine koyup vali olarak geldiği İstanbul’a getirmiş, özel hesabına geçirmişti.

Hayri Kozakçıoğlu bu ortaya çıkınca söz konusu parayı dönemin İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli’nin onayı ile 12 Ağustos 1991’de kendi hesabına aktardığını ve 18 Ocak 1993’de Bölge Valiliği’nin talebi üzerine geri gönderdiğini öne sürdü. Ancak Kalemli bu olaydan haberi olmadığını öne sürdü. O dönemde Kozakçıoğlu'nun Vakıfbank'taki kişisel hesabında 7 milyar lira olduğu ortaya çıktı, İçişleri Bakanı Gazioğlu bu paranın dondurulduğunu açıkladı.

MECLİS'E DE GİRDİ!

Kamuoyunun tepkisini çeken duruma dair konuşan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “Paralar örtülü ödenekten teröre karşı mücadele için verilmiştir. Ancak ne için harcandığı açıklanırsa devlet sıkıntıya düşer” dedi. Kozakçıoğlu, tüm bu şaibelere rağmen, 20'nci Dönemde DYP'den İstanbul Milletvekili seçildi ve 18 Nisan 1999'da 21.dönem İstanbul milletvekilli olarak Meclis'e girdi.

NEDEN ÖNEMLİ?

Türkiye'nin bu en karanlık dönemlerinde derin devlet örgütlenmesinin başında olanlar hesap vermedi. Derin devletin kilit ismi Mehmet Ağar, kendi tabiriyle “devlet yat deyince” girdiği hapishaneden 1 yıl 4 ay sonra “devletin çık demesiyle” çıktı ve feraha kavuştu. Kürt işadamları listesi yaptıran, Çiller Özel örgütü ve örtülü ödeneğin en yoğun kullanıldığı dönemde yaptığı Başbakanlığıyla gündeme gelen Tansu Çiller, yargılanmak bir yana dursun, 2 ay önce kendisini dinlemeye gelen Meclis Araştırma Komisyonu'na nasıl “mağdur” olduğunu anlattı. Derin devletin kara kutusu Kozakçıoğlu ise yargılanmadan, 'intihar' etti.

KİM NE DEDİ?


'BİR ÖLÜM MAKİNASIYDI' - Hayri Kozakçıoğlu'nun 1992'de İstanbul Valiliği yaptığı dönemde kaybedilen Üniversite öğrencisi Hüsamettin Yaman'ın ağabeyi Feyyaz Yaman:
Kozakçıoğlu kadrosu ile birlikte Doğu'dan İstanbul'a tranferi yapılan kadaronun başındaydı. İstanbul Valisi olduğu dönemde 14 kişi kaybedildi. Onun döneminde çocuk yaştakı insanlar sorgusuz yargılanıyor, işkenceye uğruyorlardı. Perpa cinayetleri, Güngören'deki baskınlar onun döneminde gerçekleşti. Umarsızca ve vahşice bir sistem uygulandı. Akıbetinin bu şekilde olmasını normal karşılıyorum. Kendisi ölüm makinesiydi çünkü. Bu insanlar hesap vermeden, sorulamadan ölüyorlar. Nesilden nesile aktarılan bir boşluk ve travma olarak kalıyor böylece.

'BANA BİZZAT İŞKENCE YAPTI' İsmail Türker (1980'de sorgusuna Hayri Kozakçıoğlu girdi):
Adana Devrimci Yol Davasından idamla yargılandım, 11 yıl cezaevinde yattım. 12 Eylül deneminde Adana Valisiydi. 1980 öncesi de MC iktidarlarına yakın önemli ismlerden biri oldu Kozakçıoğlu. Benim sorgumun ilk 24 saatini önemli bölümünde bulundu. bir bölümünde gözüm açık olarak onunla konuştum. Soru sordu. Soru sordurdu. Bütün önemli sorgulamalarda bulundu. Birebir işkence yaptı ya da yapmadı diyemem. ama işkenceli sorgulamların içinde yer aldı ve yönetti. Kilit soruları hep o sordu. Sadece Adana değil, Antakya, İskenderun hattında da faaliyet gösteren, devrimcilerin sorgulamasında da onun olduğunu biliyorum.E mniyet kökenliydi ama MİT'le de iyi ilişkileri vardı. 1980 sonrası aldığı görevler de bunu gösteriyor.

'ÖLÜMÜNE SEVİNDİM' - Mustafa Bağca (1991'de OHAL döneminde Siverek'te kaybedilen Adnan Bağca'nın kardeşi):
Devlet bizim kayıplarımız, ölülerimiz için ne hesap sordu, ne hasap verdi. Benim kardeşimin katili devlettir. Hayri Kozakçıoğlu'da bu devletin adamıdır.

- Hasan Arslan (1993'te Diyarbakır'da gözaltında kaybedilen Bahri Kaan Arslan'ın oğlu):
Ölüme sevinilmez ama Kozakçıoğlu'nun ölümüne sevindim. Birçok kişinin kanı var elinde. Babamı JİTEM kaybetti. Ağabeyimi arıyorlardı. “Ağbin gelsin babanı teslim ederiz” dediler. Ama etmediler. O dönem ve sonrasında tek tek isimleri de belirterek suç duyurularında bulundum. ancak hiçbirine yanıt alamadım. Bu devlet öldürenleri yargılamıyor. Devlet yaşadığı süre içersinde onu süper yetkilerle donattı. Sonrasın da mı yargılayacaktı? Devlet ona hiçbir zaman dokunmadı, dokunmayacaktı.

'ÖLSE DE YARGILANMALI' Öztürk Türkdoğan(İHD Genel Başkanı): Öncelikli olarak bu ölümle ilgili olarak kamuoyuna sağlıklı bilgiler verilmelidir. Kozakçıoğlu, OHAL döneminde yaşanan birçok faili meçhulden, kayıplardan, işkencelerden sorumlu biridir. Bu nedenle bugüne kadar OHAL döneminde yönetici olan kişilerin yargılanması gerekiyordu. Tabi bu olmayacak anlamına gelmiyor. Bir hakikatler komisyonu kurarak o dönemde vali olan, askeri cenahta bulunan, yönetici olan yani bu katliamda, kayıplarda parmağı olan bütün isimler dinlenerek yargılamaya yardımcı olunmalı. İnsanların kendilerinin gelerek konuşmasını beklemek doğru olmayacaktır. Hayri Kozakçıoğlu da tek kişi değildir elbette hesap verecek. O öldü diye hakkındaki yargılama hakkı düşmemelidir. Hakikatleri araştırma komisyonu kurulması su süreçte elzemdir.

'BU BİR ÇEŞİT ZAMANAŞIMIDIR' -Ümit Efe (İHD İstanbul Şube Başkanı):
Hayri Kozakçığolu birçok faili meçhullerin, işkencelerin failidir. 17.500 faili meçhul cinayetin olduğu bir ülkede gerçek faillerin yargı önüne çıkarılmadan yaşamlarını yitiriyorlar ya da yüksek makamlara getirtilerek ödüllendiriliyorlar. Yakınlarını kaybenler bu kişilerin suçlarını itiraf etmeleri için mücadele ediyor yıllardır. Hayri Kozakçıoğlunun ölümü ile birçok şeyi öğrenebilme imkanımız da kaybettik. Faillerin ölmesi ile başka bir zamanaşımı yaşamış oluyoruz.