Seks hâlâ iyi satıyor. Suçu isterseniz E. L. James’e atın, ama “Grinin Elli Tonu” (Fifty Shades of Grey) geçen yıl bütün dünyada 40 milyon adetten fazla satıp birçoğumuzun yatak odası alışkanlıklarının şaplak ve parmak marifetinden çok daha fazlasını içermesinden memnuniyet duyduğunu ayan beyan ortaya koymasından sonra, yapımcılar yana yakıla bir halef, bizi yasak hazlara sürükleyecek sekse bulanmış bir başka best-seller aradı.

Şimdi yeni bir umut olarak, eski filmleri arasında “I Wanna Bang Your Sister” ve “Buttman's Stretch Class 2”nin de bulunduğu 25 yaşındaki emekli porno yıldızı Sasha Grey doldurmaya çalışıyor bu boşluğu. Amerikalı Grey kendini bir romancı olarak yeniden keşfetti; ilk romanı “The Juliette Society” ise BDSM’nin (bağlanma, disiplin, sado-mazoşizm) çoğunlukla üstü kapalı geçilen dünyasını aralaması itibariyle en azından teorik olarak “Elli Ton”un varisi. Roman, bir kadının yüksek derecede gizliliğe sahip bir seks kulübüyle tanışması çevresinde gelişiyor. Dünyada 20 bölgede yayımlanacak olan romanın film hakları Hollywood tarafından şimdiden ele geçirilmiş durumda.

Erbabından tavsiyeler
Grey, sayfaları hardcore penetrasyonla doldurmaktan çekinmemiş olsa da iddia edildiği gibi bu sahnelerin abartılı şehvetine yaslanan birinden çok 1930’ların Raymond Chandlervari özel detektiflerini hatırlatan, ilginç ve sarsıcı bir üsluba sahip. İşte penis üzerine düşünceleri: “Büyük olmak zorunda değil, ama kesinlikle sert olmalı ve sürücü lisansına sahip biri tarafından kullanılmalı. Çünkü eğer frene nasıl basacağınızı, direksiyon hâkimiyetini ya da vites değiştirmeyi bilmiyorsanız gaza yüklenmenin manası yoktur. Ya vites kolu? Eğer kutuma yerleştirmek istiyorsanız onu nasıl kullanacağınızdan haberdar olsanız iyi olur.”

Grey’e 2008’de kitap yazmasını öneren ilk kişi ajanıydı. Hayranlarının birçoğu bu kararı olumlu karşıladı, ama ancak E. L. James erotik üçlemesiyle yazarın denemeye karar verdiği çok eski bir sanat formuna yeni bir soluk getirdiğinde. “Bay Doğru’yu arayan bir klişe kadın değil, fantezi dünyasına hapsolmuş karakterler yaratmak istedim,” diyor Grey.

Seksin zaman zaman hayat gibi  korkutucu olabileceğine işaret ediyor. “Her zaman eğlenceli değildir seks, ama bu karanlık bölgeyi negatif bir bakış açısıyla yazmak istemedim. Daha çok bu bölgeyi keşfetmek istedim.”

Paranın kokusu 
Grey, potansiyel bir nakit sağma makinesinden de yararlanmak istediğini itiraf ediyor. Onu kim suçlayabilir ki? Porno sektöründen dört yıl önce emekli olan Grey o zamandan beri amatörce oyunculukla uğraşırken bir yandan da sonuç elde edemediği bir dizi senaryo yazdı. Ancak yayın anlaşmaları sayesinde romandan hâlihazırda aktris olarak kazandığından daha fazla kazandı.

Grey, esas olarak bir film fanatiği olduğunu iddia etse de—“İsmimi beyazperdede senaryo yazarı olarak görmek isterdim”—bu alanda bugüne kadarki başarısızlığı kurmacadaki başarısını daha da tatlı hale getirdi. “Bu durumun egomu patlattığını söylemek istemiyorum ama benim için birkaç şeyi doğruladı,” diyor. “Bu da güzel bir duygu.”

Geçmişin gölgesinde kalan tali bir metin
O zaman “The Juliette Society”nin çok iyi bir kitap olmaması yazık bir durum. Bir zamanlar oynadığı filmler gibi buradaki metin de asla hiçbir zaman gerçekmiş duygusu vermeyen bolca abartılı seks sahnesinin yanında belirgin biçimde tali kalıyor. Ama yazma işini açıkça ciddiye alan Grey, gerilim hatta siyasi bir boyut içeren bir olay örgüsüyle çıkmaza sürüklüyor bütün metni. Oysa cinsel uyarılmadan farklı nedenlerle de olsa dikkatinizi ister istemez celbeden şey söz konusu müstehcenlik unsuru: Bir bölümü tamamen acayip bir müstehcenlik çünkü bu.

“Eğitimli bir kadının boşalmanın en tatmin edici yolunu dile getirmekten çok vaktini üzerine düşünmekle harcayacağı daha temel şeyleri olabileceğini kanısında olabilirsiniz,” diye yazıyor Grey bir yerde. “Ben bundan o kadar emin değilim... Büyük patlama güneş sistemlerinden mamul evrensel bir beden—hayatın tohumuyla, ki menidir bu, döllenmeyi bekleyen dev rahimler, gezegenin kuluçka makineleri—yarattı. Benim hayat, evren ve her şeyle ilgili seks teorim de esas itibariyle budur.”

Tabii ki öyle. Eğer kitap iyi satarsa, ardından ortaya çıkacak parodileri neredeyse kendi kendilerini yazacak.

Güçlü bir ses, bağımsız bir tavır
Kendisiyle Skype üzerinden konuşurken Paris’teki dairesindeydi Grey. Halen kitapla ilgili son düzeltmeler üzerinde çalışıyor ve şehirdeki gece kulüplerinde DJ’lik yapıyor. Grey görüşme sırasında videosunu kapalı tutmayı yeğledi, dolayısıyla ben de böyle yaptım, yani ikinci en iyi tişörtümü boşu boşuna giymiş oldum. Güçlü, kirli bir sese ve alaycı, bağımsız bir tavra sahip Grey. İnternetteki görüntüleri onun sıradan bir porno yıldızından öte biri olduğunun kanıtı: Güzelden çok alımlı, ve belirgin biçimde mütevazı. Güçlü bir kişilik Grey, klozet yalamaya (niş bir piyasa) kadar herşeyi yapmakla ünlü olduğu üç yıllık kariyeri boyunca sektörde bir kez bile kurban gibi hissetmedi kendini. “1970’lerde değiliz; kontrolün hep elimde olduğunu hissettim.”

1988 doğumlu—gerçek adı Marina Ann Hantzis—Grey, Kuzey California’da sert bir çevrede büyümüş. İnternetteki bilgiler ebeveynleri ayrıldıktan sonra babasından soğuduğunu ileri sürüyor ama gerçek değil bu. “Ah, insanlar böyle bildik hikâyeler uydurmaya bayılıyor: Babasıyla meselesi olan porno yıldızları. Aslında babamla hep yakın olduk birbirimize. Hâlâ da öyleyiz.”

Baba tavsiyesi: “Çuvallama”
Kariyer yapacağı alanı seçtiğinde anne-babası dehşete düşmüş. Annesi işi bırakması için her gün yalvarmış Grey’e. Ya babası? “Çuvallamamamı söyledi.” Grey babasına ne demek istediğini sormamış—“Cesaret edemedim; babalar korkutucu olabiliyor bazen”—fakat kendisine söyleneni yapmaya çalışmış.

Okulda iyi olduğunu ve önceleri gözü açılana kadar iş dünyasına girmeye heves ettiğini söylüyor. “Mezuniyet sonrası elinde diplomaları olan ama iş bulamayan ve hâlihazırda borç içinde yaşayan benden büyük bütün o insanları görüyordum. Bu modelin kölesi, sadece bir başka zombi olmak istemedim. Sonunda pornoyu keşfettim ve bu sektöre girdim.”

BDSM’ye ilgisi rotasını çizdi
Pornoya giriş nedenleri bütünüyle parasal değil. Bir yeniyetme olarak BDSM’ye giderek artan bir ilgisi vardı. O zamanki erkek arkadaşı bu eğilimini paylaşmıyordu, arkadaşları ise anormal olduğunu düşünüyordu onun. “Benzer ilgilere sahip insanları nerede bulabileceğimi bilmiyordum,” diyor. Ama daha sonra yolunu buldu: Pornografi.

İlgilerimi güvenli bir şekilde keşfetmek istiyordum ama aynı zamanda pornoya yeni bir soluk getirmek, ekranda gördüğüm şeyi değiştirmek de istiyordum.”

Ona göre, porno fazla formüle dayalı, fazla tahmin edilebilirdi. Grey buna meydan okumak, daha baskın olmak ve hem rol arkadaşlarını hem de seyirciyi şaşırtmak istiyordu. Bu, birçok emsalinin birbiriyle ikame edilebilir göründüğü bir dünyada süperyıldız mertebesine yükseltti onu. Sürecin ilk başta müthiş heyecan verici olduğunu söylüyor. “Ama kamera önünde ilgilerini keşfedebilmenin de bir sınırı var biliyor musun? O anda filme alındığın için asla tam anlamıyla kendinden geçemiyorsun.”

Bir dizi rock videosunda yer aldıktan sonra hakkında Rolling Stone dergisinde çıkan bir yazı sayesinde Hollywood’un dikkatini çekti Grey. Daha sonra, ancak az sayıda eski porno yıldızının başarabildiği bir şeyi yaptı: Aldığı rollerde (ABD yapımı TV draması “Entourage” ve Steven Soderbergh’in filmi “The Girlfriend Experience”da) esas olarak kendisinin uzantısı karakterleri oynasa da anaakım eğlence sektörüne adım attı. Dahası, kendi senaryolarını yazmaya başladı. Film aşkı, Luis Buñuel ve Orson Welles’in filmleri üzerine yapısökümcü denemelerle dolu “The Juliette Society” boyunca açıkça hissedilebiliyor. Grey, film dünyasına daha köklü biçimde dal budak salmak istediğini söylese de geçmişi itibariyle buna yol verilip verilmeyeceğini bilmediğini itiraf ediyor.

Pornonun izi kalıyor
Bir taraftan kaçması için fazla bir neden yok, seks ona karşı hep çok iyi davranmış çünkü. Ama pornonun izi kalıyor. PC’min antivirüs yazılımı bile potansiyel bir tehlike olarak görüyor Grey’i. Bu yazıyı toparlarken Google’da web sitesini arıyorum. Mouse’umu üzerinde tuttuğumda “Bu link tehdit içermektedir,” uyarısı çıkıyor. Yine de tıklıyorum. Bu kez ekranımda “YUH” ibaresi beliriyor. “Hâlâ oraya gitmek istediğine emin misin?”

Ve böylece, aniden yola gelmiş, azıcık ürkmüş halde Sasha Grey’den bir tık uzakta kalmayı tercih ediyorum; ne olur ne olmaz diye.

The Juliette Society, Sphere, 7,99 pound.
(Indipendent)
Daha yeni Daha eski