Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

VE BIRAKTI!

Manchester United'ın menajeri Alex Ferguson görevini bıraktı. Dünya futbolunda en iyi teknik direktörleri arasında yer alan 71 ...

Manchester United'ın menajeri Alex Ferguson görevini bıraktı.

Dünya futbolunda en iyi teknik direktörleri arasında yer alan 71 yaşındaki "Sir" unvanlı Alex Ferguson, "Kırmızı Şeytanlar"daki 26 yıllık menajerlik kariyerine 13’ü lig şampiyonluğu olmak üzere toplam 38 kupa sığdırdı.

Kulübe, futbolculara, taraftarlara ve ailesine teşekkür eden Ferguson, "Emeklilik kararım, üzerinde çok düşündüğüm bir konu ve bu kararı kolay almadım.

Emekliliğim için doğru zaman olduğunu düşünüyorum. Bu kurumu mümkün olan en güçlü haliyle bırakmak benim için önemli ve böyle yaptığıma inanıyorum" diye konuştu.

İlk menajerlik deneyimini 32 yaşındayken haftada 40 sterlin karşılığında East Stirlingshire ile yaşayan Ferguson’un bu macerası fazla sürmedi ve 4 ay sonra St. Mirren takımını çalıştırmaya başladı.

Sırasıyla St. Mirren (1974-1978), Aberdeen (1978-1986) ve İskoçya Milli Takımı’nda (1985-1986) menajerlik görevini üstlenen Ferguson, 6 Kasım 1986’da adını futbol tarihine altın harflerle yazdıracak başarıları kazandığı Manchester United ile sözleşme imzaladı.

İskoç teknik adamın "Kırmızı Şeytanlar"daki ilk yılları çok da kolay geçmedi. Ferguson’un ilk 6 sezonunda ligi iki kez ikinci sırada bitiren "ManU" hiç şampiyonluk kazanamazken, Liverpool bu süre içinde 2 kez ligi zirvede tamamladı ve şampiyonluk sayısını 18’e yükseltti.

1992-1993 sezonu 52 yaşındaki Ferguson için bir dönüm noktası oldu. 6 sezonun ardından İskoç menajer Premier League’deki ilk şampiyonluğunu yaşadı ve Manchester United şampiyonluk sayısını 8’e yükseltti.

Şeytanın bacağını kıran Ferguson için şampiyonluklarla dolu bir kariyer başladı. ”Kırmızı Şeytanlar”la tam 13 Premier League şampiyonluğu kazanan Ferguson, en büyük hedeflerinden birini gerçekleştirdi ve 18 şampiyonluğu bulunan Liverpool’u geçen sezon 19 şampiyonlukla geride bıraktı.

26 yıla 38 kupa sığdırdı

Alex Ferguson, Manchester United’daki 26 yıllık kariyerinde toplam 38 kupa kazanarak, büyük bir başarıya imza attı.

Ferguson yönetimindeki Manchester ekibi, 13 Premier League şampiyonluğu, 5 Federasyon Kupası, 4 Lig Kupası, 10 Charity/Community Shield Kupası, 2 Şampiyonlar Ligi Kupası, 1 Kupa Galipleri Kupası, 1 UEFA Süper Kupa, 1 Intercontinental Cup ve 1 de FIFA Dünya Kulüpler Kupası kazandı.

Kraliçe’den "Sir" unvanını aldı

Alex Ferguson, 1998-99 sezonunu 3 büyük kupayla kapatırken, Büyük Britanya’daki en büyük unvanı da isminin başına eklemeyi başardı.

Ligde şampiyon olan, Federasyon Kupası’nı müzesine götüren Manchester United, Bayern Münih takımı karşısında 1-0 geride götürdüğü Şampiyonlar Ligi finalinin son dakikalarında bulduğu 2 golle kupayı kaldırmayı başardı.

Kraliçe 2. Elizabeth, ülkesine yaptığı hizmetlerden dolayı İskoç teknik adama 1999 yılında "Sir" unvanını verdi.

Kimler geldi, kimler geçti

Alex Ferguson’un uzun soluklu menajerliği döneminde Türk futbolunun lokomotifleri Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş, 62 farklı teknik adama görev verdi.

26 yıl içinde 71 kez teknik direktör değişikliğine giden ”3 büyükler”, 40 yabancı, 22 yerli isimle çalıştı.

Fenerbahçe, en fazla teknik direktör değiştiren takım olarak dikkat çekerken, sarı-lacivertli ekip 17’si yabancı 28 farklı teknik direktöre takımı emanet etti.

Ferguson’un görev süresinde, ezeli rakipleri Manchester City ise tam 14 kez menajer değişikliğine gitti.

BBC’yi 7 yıl boykot etti

Sir Alex Ferguson, 2004 yılında oğlu Jason ile ilgili iddiaların yer aldığı bir belgeseli yayımladığı gerekçesiyle BBC’yi tam 7 yıl boykot etti ve ünlü İngiliz yayın kuruluşuna hiç demeç vermedi.

Deneyimli teknik adamın basınla ilgili sert kararları bununla da sınırlı kalmadı. Bir modelle yasak aşk yaşadığı iddia edilen Ryan Giggs ile ilgili soru soran Associated Press (AP) muhabiri de İskoç teknik adamdan nasibini aldı.

Basın toplantısı devam ederken Ferguson’un yardımcısına dönerek muhabirin bir sonraki basın toplantısına katılıp katılmayacağını sorduğu ve İskoç teknik adamın ”toplantıya girmesine izin vermeyin” dediği kameralara yansıdı.

7 kez transfer rekoru kırdı

İskoç çalıştırıcı, 7 kez ülkedeki transfer rekorunu kırarak futbolcu alırken, 4 yıl önce Cristiano Ronaldo’nun 80 milyon sterlin karşılığında Real Madrid’e gidişine onay verdi. 2008 yılında 30 milyon sterline Tottenham Hotspur’dan Dimitar Berbatov transfer edilerek kulüp tarihinin rekoru kırıldı.

Çeyrek asırlık dönemde disiplini elden bırakmayan ve her gün sabah saat 07.15’de antrenman sahasında olan Ferguson, ”Kırmızı Şeytanlar” ile toplam bin 497 maça çıktı.

2001-02 sezonunun sonunda emekli olacağını açıklayan ancak 10 yıldır görevine devam eden Ferguson, en uzun yenilmemezlik rekorunu 26 Aralık 1998 ile 3 Ekim 1999 tarihleri arasında 45 maçla kırdı.

En farklı galibiyetini 1995 yılında Ipswich Town’ı 9-0 yenerek elde eden deneyimli teknik adam, en farklı yenilgisini ise geçen sezon ezeli rakibi Manchester City karşısında 6-1’lik skorla aldı.

RAKAMLARLA ALEX FERGUSON EFSANESİ

İngiltere tarihinin en başarılı teknik direktörü Sir Alex Ferguson, Manchester United'ın 19 Mayıs'ta oynanacağı West Bromwich Albion maçından sonra görevini bırakacağını açıkladı.
1986 yılında Premier Lig ekiplerinden Manchester United’ın başına geçen Alex Ferguson, bu görevde bulunduğu 26 yıl boyunca takımına toplam 38 kupa kazandırdı.

71 yaşındaki tecrübeli teknik adam, görevde bulunduğu süre zarfında takımıyla 13. Premier Lig şampiyonluğu yaşadı.
Ferguson'ın kulübün müzesine eklediği kupalar arasında 5 İngiltere Federasyon Kupası, 10 Community Shields ve 2 Şampiyonlar Ligi Kupası (1999, 2008) bulunuyor.
İskoç teknik adam, 9680 gün önce Manchester United'ın başına geçtiğinde bugün takımda bulunan 17 futbolcu henüz doğmamıştı.
Manchester ekibinde göreve başladığı günden itibaren kazandığı 38 kupa ile İngiltere futbol tarihe geçen Ferguson'ı, 11 kupa ile Arsene Wenger ve 9 kupa ile Kenny Dalglish izliyor.

BİR FUTBOL DESTANI (ALİ MURAT HAMARAT-EUROSPORT TÜRKİYE)

Şüphesiz tarihin en büyük teknik direktörlerinden biri Sir Alex Ferguson. Minicik bir takımda başlayan serüveninde attığı her adım, sadece yeşil sahalarda yazılan bir destanın sayfası olmasa gerek. Mucizeleri peygamberleri andıradursun, yetmişini deviren inatçı İskoçun bugünkü vedası futbolda bir devrin kapandığı anlamına geliyor.
Milyarları peşinden sürükleyen oyunun beşiği İngiltere olsa da Ada'daki futbolun tarihini İskoçlar yazar: Sir Matt Busby, Manchester United'ı, Bill Shankly ise Liverpool'u yaratır; Jock Stein 11 Glasgowlu çocukla Celtic'e Şampiyon Kulüpler Kupası kazandırır...
Mahşerin dördüncü atlısı Alex Ferguson ise 1941'in sonunda Glasgow'da doğmuştu. Queen's Park'ta başladığı futbolculuk kariyerinde kısa Rangers durağını saymazsanız, ufak takımlarda forma giymişti. Karısı Katolikti, kim bilir Protestanların takımında tutunamamasının esbab-ı mucibesi de birçoklarının iddia ettiği gibi bundan ibaretti.
32 gibi oldukça genç bir yaşta başlıyordu hocalık macerası, hem de elinde megafonla. East Stirlingshire'ı çalıştırırken, sokak sokak dolaşıp taraftarı maça davet ediyordu çiçeği burnunda teknik adam. St. Mirren'den gelen teklifle aklı karıştıysa da danıştığı İskoçların futbol filozofu Stein'ın tavsiyesini dinlemiş, ikâmetgâhı Paisley'e aldırmıştı.
Kısa sürede kadro yapısını değiştiren Ferguson, iki sene içinde muradına eriyordu. St. Mirren'ı 1977'de birinci lige çıkardığında, takımın yaş ortalaması 19'du. Tam ezber bozmaya başlamıştı ki yönetimle papaz olmuş, kovulmuştu. Hikmetinden sual olunurken adımını attığı Aberdeen'de kısa süre içinde mucizeler yaratan teknik direktör üç lig, dört Federasyon Kupası zaferine imza atmıştı. 1983'te Real Madrid'i uzatmalarda devirerek Kupa Galipleri Kupası'na uzanan Aberdeen'in altın çağı onun gidişiyle son bulmuştu.

Stein'ın ölümünden sonra emanetçi sıfatıyla başına geçtiği İskoçya'yı 1986 Dünya Kupası'na götüren futbol adamı 6 Kasım'da Manchester United'ın başına geçiyordu. O günlerde hayalet görüntüsü çizen Kırmızı Şeytanlar, Ferguson'ın disiplini ve kendine has yöntemleri sayesinde küllerinden doğacaktı...
1990'da gelen ilk Federasyon Kupası'nı, 1991'deki Kupa Galipleri Kupası kovalamıştı. 1992'deki Lig Kupası ise bir hanedanın doğumunu müjdeliyordu. Yeni kurulan Premier Lig'i tahakkümü altına alan camia, her gün daha da büyüyordu. Taraftarlar Old Trafford'da rüyalar aleminde yaşayadursun, rakipler Düşler Tiyatrosu'nda sonu aynı olan kâbuslar görüyordu.
Yazılmaya başlanan destanın şahikası 1999'du. Premier Lig'i doksanlardan itibaren ezeli rakibi halini alan Arsenal’in bir puan önünde zirvede tamamlayan United, kupalarda iki ayrı mucizeye imza atmıştı. Federasyon Kupası yarı finalinin son dakikasında Arsenal'in kazandığı penaltıyı kullanan Bergkamp'a Schmeichel hayır demiş, Giggs uzatmalarda kendi sahasından kaptığı topu elli metre sürükleyip tavana asarak bir kişi eksik oynayan takımını finale taşımıştı. Yetmemiş Şampiyonlar Ligi finalinde ilk doksan dakikayı geride götürdükleri Bayern maçının uzatmalarında 91 saniyeye sıkıştırdıkları iki golle zafere imza atmışlardı. Haliyle de İngiltere Tacı, Ferguson için araya bir Sir unvanı sıkıştırmıştı.

Kazanılan zaferlere rağmen asla gevşemiyordu Ferguson. Kendi eliyle yarattığı yıldızlarına gereğinde acımıyordu. Scholes, Giggs, Neville Biraderler ile birlikte altyapıdan takıma kazandırdığı İngilizlerin güneşi Beckham'ın gözyaşına bakmamış, sadece futbol ikonunun suratına değil, belki de sayısız markanın yüzüne krampon fırtlatmıştı. Sezon sonunda Beckham'ın Real Madrid'e gidişine kimse şaşırmamıştı, tıpkı 2009'da sahada tartıştığı Cristiano Ronaldo’ya aynı filmi izlettirdiği gibi.
Önceki sezon apoletleri söktürdü bir bir Sir Alex. Önce Busby'nin Manchester United tarihinin en uzun süre görev yapmış teknik direktörü unvanına son verdi, ardından hep geçeceğini söylediği Liverpool'u şampiyonluk sayısında geride bıraktı.
Bu sezon 13. Premier Lig şampiyonluğuna imza atan deneyimli hoca, ayrıca İşçi Partisi'ne verdiği büyük destekle biliniyor. Meşhur “Benim babam 65'inde emekli oldu, ertesi yıl da öldü” sözü kulaklarda çınlayadursun, dünyanın en hızlı sakız çiğneyen adamının kalbindeki futbol ateşi hiç küllenmeyeceğe benziyor. Onun aşkı, yıllardır öğrencilerine gençlik iksiri oluyor.
Bundan sonra halefi kim olacak, o kulübün idari şemasının başına mı geçecek soruları çok sorulacak. Gelen tabii ki de devamlı onunla karşılaştırılacak. Fakat son nefesini verinceye kadar onu Old Trafford’da izlersek şaşırmamalı.
Elinde megafonla dolaşarak taraftar kovalamaktan bir hanedan yaratmaya uzanan serüveni yeşil sahaların gördüğü en büyük destanlarından biri olsa gerek. Zaten onun öyküsü, futbolun da bizim de hikâyemizi biraz anlatmıyor mu...