Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller H. İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı '...
Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller H.
İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı 'Balyoz'
davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam
edildi.
Sanık emekli Fırtına'nın avukatı Kazım Yiğit Akalın, 60 avukatın hazırladığı 404 sayfalık ortak savunmasını üçüncü günde de sürdürdü.
1. Ordu plan seminerindeki ses kayıtlarını hiçbir sanığın inkar etmediğini söyleyen Akalın, seminer ses kayıtlarının yeni teknoloji değil eski kasetlere alındığını kaydetti. Çetin Doğan'ın ilk defa böyle bir uygulamaya giderek, seminer ses kayıtlarını aldırdığını anlatan Akalın, bu kayıtların kasetten DVD ve CD'ye aktarılarak, ilk önce "gazeteci-muhbir" dediği Mehmet Baransu'ya verildiğini savundu. Kayıtların tarihinin 2009 olduğunu söyleyen Akalın, şunları söyledi:
"2009 yılı, bu davayla ilgili komplonun hazırlanmasının miladıdır. Bu komployu hazırlayanlar 2009'da belgeleri oluşturmaya başladılar. Ses kaydındaki konuşmalar, tamamen plan semineri çerçevesinde yapılan takdimlerdir, o harp oyununda yapılan konuşmalardır. Bazılarını eleştirebilirsiniz, hadlerini aşmış olabilirler. O, plan semineridir, plan seminerini tartışacak olan Genelkurmay Başkanı veya Kara Kuvvetleri Komutanıdır."
MİCROSOFT'A BUNU NİYE SORMADIN?
Mahkemenin, dijital veriler içindeki word belgelerinin sürümünün suç tarihi 2003 değil 2007 olduğunun belirlenmesine karşın, bunu dikkate almadığını ileri süren Akalın, "Bir hakimin kendini nasıl bilirkişi atadığının örneğidir mahkeme kararının bu paragrafı. Hangi microsoftun hangi kaynağında bunu buldun ey mahkeme de delilleri kabul ediyorsun. Sen hakimsin, hukukçusun bilemezsin madem microsofta bunu niye sormadın? Bununla ilgili bilirkişi incelemesi niye yaptırmadın? Bu paragraf külliyen yalandır. Bu paragraf dahi tek başına bozma nedenidir" diye konuştu.
HADDİMİ AŞTIM
Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul, Akalın'ı, "Mahkeme için kullandığınız sözlere biraz dikkat edin" diyerek uyardı. Akalın da "Doğru söylüyorsunuz düzeltiyorum, özür diliyorum, haddimi aştım" dedi.
Akalın, Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca hazırlandığı iddia edilen ve Ege'de uygulanması planlanmış sözde Suga Planı'nın uygulanmasının mümkün olmadığını söyledi. Planda adı geçen birlik komutanlıklarının gerçekte var olmadığını, bunun Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın bir soru önergesine verdiği cevapta da görüldüğünü bildiren Akalın, sözde planının kim tarafından hazırlandığının belli olmadığını, seminerde de plandan bahsedilmediğini savundu.
Hava Kuvvetleri Komutanlığınca hazırlandığı iddia edilen Oraj Planı'nın da askeri hata ve yanlışlıklar taşıdığını ileri süren Akalın, bu plana ilişkin 11 nolu CD'de "sıkıyönetim döneminde görevlendirilecek personel" listesinin yer aldığını ifade etti. Bu listedeki kişiler arasında yargılanmayanlar bulunduğunu söyleyen Akalın, bu kişilerden birinin de şu andaki Hava Kuvvetleri Komutanı Mehmet Erten olduğunu kaydetti.
Akalın, "Mehmet Erten'in de adı 11 no'lu CD içinde sıkıyönetim döneminde görevlendirilecekler arasında bulunuyor. Komutan olacağını düşünmemiştim, başka personel bulunmadığı için Mehmet Erten komutan olmuş. Yapılmaması da haksızlık olurdu" diye konuştu.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten'in "muharip olmamasına rağmen komutan yapıldığını" söyleyen Akalın, bu sözlerini daha sonra düzeltti. Başkan Ertuğrul, Akalın'ı tekrar uyararak, şunları söyledi:
"Tüm savunma yapacak avukatlar için şunu öneriyorum; önümüzdeki dava çok karmaşık. Sanık sayısı çok olan ve silahlı kuvvetleri ilgilendiren bir dava olması nedeniyle kişiler veya kurumlarla ilgili somut isnatlarda ve olumsuz değerlendirmelerde bulunurken somut vakalara dayandırılması veya dava konusuyla doğrudan irtibatlı olması halinde savunma kapsamına alınması gerekir. Aksi takdirde yüksek mahkeme çatısı altında suç işlenmesini tasvip etmeyiz, buna özen göstermemiz, kelimeleri, özel kişilere yönelik ifadeleri kullanırken biraz daha dikkatli olmanızı istiyorum."
KAÇ SAATTİR AYAKTAYIM
Başkan Ertuğrul'un bu sözleri üzerine Akalın, 8 kişi yapacakları ortak savunmayı, soyadı sırasına göre savunma yapılması nedeniyle 3 gündür tek başına yapmaya çalıştığını belirterek, "Kaç saattir ayaktayım başkanım, İstanbul'dan geldiğimiz için otelde kalıyoruz, uyuyamadım, onların da etkisi var gittikçe daha da ağırlaşıyorum" dedi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığınca hazırlandığı iddia edilen sözde Oraj Hava Harekat Planı'nın ek ve lahikaları incelendiğinde, zaman, mekan, kişiler ve diğer hususlar açısından tespit edilen önemli fiili imkansızlık ve çelişkilerin görüleceğini söyledi.
AKADEMİ UÇAK BİLE UÇURAMAZ
Sözde hava planında Ege'deki uçuşlarla ilgili iddialar bulunduğunu hatırlatan Akalın, o dönemde iddia edildiği gibi Ege'de uçuşlarda artış olmadığını, TSK milli angajman kurallarının belli olduğunu, Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığının bilgisi olmadan bir işlem yapılamayacağını söyledi. Akalın, şöyle devam etti:
"Planlarda Ege'de uçak düşürüleceği iddiaları var. Kimse görmeden, kendi uçağını düşürmen mümkün değil, NATO'nun bilgisi olmadan kuş uçmaz Ege'de. Bu durumu bilmedikleri için bu şekilde yazmışlar. Plana göre ülke gündemi normal devam ederken Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve hükümet uyurken, Harp Akademileri Komutanı uçak uçuracak ve düşürecek. Hava Kuvvetlerinin haberi olmadan bırakın düşürmeyi akademi uçak bile uçuramaz."
Herhangi bir hava harekatının harp akademilerinden sevk edilmesinin imkansız olduğunu söyleyen Akalın, planda bahsedilen özel filonun da Hava Kuvvetleri Komutanlığında bulunmadığını belirtti. Akalın, özel filonun yönergelerde yer almadığı, hiçbir uygulamasının bulunmadığının Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından da açıkça belirtildiğini kaydetti.
Akalın, Oraj Planı ve eklerinin, sanıklar ve avukatlarınca ODTÜ, Arsenal, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi üniversitilerden aldırılmış bilirkişi raporlarına göre, 2007 yılından önce hazırlanmasının mümkün olmadığının ortaya konulduğunu söyledi.
Atılı suç tarihinde var olmayan sahte sokak, cadde, pazar, AVM, otobüs durakları, raylı hatların isimlerinin dijital verilerde yer aldığını ileri süren Akalın, bu adların atılı suç dönemi 2000-2003'ten sonra buralara verildiğinin görüldüğünü kaydetti.
1. Ordu Plan Semineri'ne hiçbir havacı sanığın katılmadığını, yargılanan hiçbir havacı personelin 1. Ordu Plan seminerine katılmadığını söyleyen Akalın, şunları kaydetti:
"Sözde listelerde gösterilmiş personelin gerçek hayattaki görevleri ve coğrafi yerleri sanıkların masumiyetini ispatlamaktadır. Personelin yüzde 20'si iddia edilen zaman, mekan, saat ve dakikada yurt dışında daimi veya geçici görevde, yurt içi görevde uçakta, başka şehirlerde, izinde, alışveriş merkezlerinde olduklarını bilet, pasaport, izin belgesi, banka kayıtları, kasa fişleri, fotoğraf ve video görüntüleri ve diğer resmi belgelerle kanıtlamışlardır."
Akalın, 33 maddeden oluşan sonuç ve talep bölümünün her maddesinin yerel mahkeme kararını bozma nedeni olduğunu savunarak, "İstanbul, 10. Ağır Ceza Mahkemesi delil vasıfları kuşkulu, hukuka aykırı elde edilen sahte delillere dayanak hüküm tesis etmiştir. Mahkemenin kararı, hatalı hukuki değerlendirmelerle verilmiştir. Ceza hukukunun temel ilkelerine ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırıdır" dedi.
Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için cebir unsurunun bulunması gerektiğini anlatan Akalın, mahkemenin bu unsurun varlığına ilişkin somut delil tespit edemediğini, cezalandırılabilecek bir fiil olmadığını savundu.
KARAR KEYFİ
Yerel mahkemenin, suçun icrasına başlandığını kabul ettiğini belirten Akalın, mahkemenin icra hareketinde cebir, şiddet aranmayacağı şeklindeki görüşü ile suçta ve cezada kanunilik ilkesini açıkça ihlal ettiğini öne sürdü.
"İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi kararı keyfi olup hukuka aykırıdır" diyen Akalın, mahkeme kararında darbenin teşebbüs aşamasında kalmasının Çetin Doğan'ın sağlık sorunlarına bağlanmasının hiç gündeme gelmediğini, bunun iddianamede yer almadığını, Doğan'ın bypass ameliyatından sonra görevine dönmesinin, bu yöndeki değerlendirmenin hatalı olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Sanıkların, suçun icrasına başlayıp gönüllü devam etmemesi durumunda ancak o ana kadarki suçlardan cezalandırılabileceğini ifade eden Akalın, "İcraya başladığını kabul etmemekle birlikte bir an için bu kabul edilse dahi, faillerin dış etkene bağlı kalmaksızın bu eylemlerini tamamlamamış olmaları göz önüne alınmalıydı" dedi.
DELİLLER HUKUKA AYKIRI
Darbe planının Aytaç Yalman tarafından önlendiğinin iddia edildiğini belirten Akalın, mahkemenin Yalman'ı tanık olarak dinlenmediğini söyledi.
"Dijital dökümanların delil niteliği konusunda dünyada geçerli olan prensipler gözardı edilerek karar verilmiştir" diyen Akalın, "Muhbir Mehmet Baransu tarafından teslim edilen ve delil olarak ele alınan veriler hukuka aykırıdır" ifadesini kullandı.
CD içeriklerindeki zaman çelişkilerine değinen Akalın, mahkemenin bu çelişkilere ilişkin geçerli gerekçe gösteremediğini, sahte dijital verilere dayanarak karar verildiğini savundu.
Akalın, duruşmalarda tanık olarak dinlenen kişilerin Balyoz Planı'nı daha önce duymadıklarını söylediğini dile getirerek, dosyanın Baransu'nun delil olarak sunduğu verilere dayandığını ifade etti.
Avukat Akalın, şunları kaydetti:
"Tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlar evrensel hukuk kaidelerine, AİHM'in yerleşik içtihatlarına açıkça aykırıdır. Tüm tutuklama ve tutuklamanın devamı kararlarının imzasız dijital verilere dayanması mahkemenin keyfi tutumunu açıkça göstermektedir. Sanıklar kaçmamıştır, kendileri gelmiştir, diğer tutuklama unsurları gerçekleşmemiştir. Kuvvetli suç şüphesi, geçerli bir gerekçe değildir. İmzasız dijital dökümanlarla suçlanmışlardır. Bu başlı başına bozma sebebidir.
Öncelikle burada imzaları bulunan müdafi arkadaşlarımın sanıkları ve tüm tutuklulara ilişkin olarak kuvvetli suç şüphesi varlığının göstergelerinin bulunmaması nedeniyle öncelikle tahliyelerine, devamında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının esastan bozulmasına, bir an için aksi kanaatte bulunursanız eksik incelemeden bozulmasına karar verilmesini arz ederim."
Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, "Duruşmada mesleki saygı içinde yaptığınız savunma nedeniyle size teşekkür ediyorum" dedi.
Duruşmaya diğer sanık avukatlarının savunmasıyla devam edildi.
Sanık emekli Fırtına'nın avukatı Kazım Yiğit Akalın, 60 avukatın hazırladığı 404 sayfalık ortak savunmasını üçüncü günde de sürdürdü.
1. Ordu plan seminerindeki ses kayıtlarını hiçbir sanığın inkar etmediğini söyleyen Akalın, seminer ses kayıtlarının yeni teknoloji değil eski kasetlere alındığını kaydetti. Çetin Doğan'ın ilk defa böyle bir uygulamaya giderek, seminer ses kayıtlarını aldırdığını anlatan Akalın, bu kayıtların kasetten DVD ve CD'ye aktarılarak, ilk önce "gazeteci-muhbir" dediği Mehmet Baransu'ya verildiğini savundu. Kayıtların tarihinin 2009 olduğunu söyleyen Akalın, şunları söyledi:
"2009 yılı, bu davayla ilgili komplonun hazırlanmasının miladıdır. Bu komployu hazırlayanlar 2009'da belgeleri oluşturmaya başladılar. Ses kaydındaki konuşmalar, tamamen plan semineri çerçevesinde yapılan takdimlerdir, o harp oyununda yapılan konuşmalardır. Bazılarını eleştirebilirsiniz, hadlerini aşmış olabilirler. O, plan semineridir, plan seminerini tartışacak olan Genelkurmay Başkanı veya Kara Kuvvetleri Komutanıdır."
MİCROSOFT'A BUNU NİYE SORMADIN?
Mahkemenin, dijital veriler içindeki word belgelerinin sürümünün suç tarihi 2003 değil 2007 olduğunun belirlenmesine karşın, bunu dikkate almadığını ileri süren Akalın, "Bir hakimin kendini nasıl bilirkişi atadığının örneğidir mahkeme kararının bu paragrafı. Hangi microsoftun hangi kaynağında bunu buldun ey mahkeme de delilleri kabul ediyorsun. Sen hakimsin, hukukçusun bilemezsin madem microsofta bunu niye sormadın? Bununla ilgili bilirkişi incelemesi niye yaptırmadın? Bu paragraf külliyen yalandır. Bu paragraf dahi tek başına bozma nedenidir" diye konuştu.
HADDİMİ AŞTIM
Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul, Akalın'ı, "Mahkeme için kullandığınız sözlere biraz dikkat edin" diyerek uyardı. Akalın da "Doğru söylüyorsunuz düzeltiyorum, özür diliyorum, haddimi aştım" dedi.
Akalın, Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca hazırlandığı iddia edilen ve Ege'de uygulanması planlanmış sözde Suga Planı'nın uygulanmasının mümkün olmadığını söyledi. Planda adı geçen birlik komutanlıklarının gerçekte var olmadığını, bunun Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın bir soru önergesine verdiği cevapta da görüldüğünü bildiren Akalın, sözde planının kim tarafından hazırlandığının belli olmadığını, seminerde de plandan bahsedilmediğini savundu.
Hava Kuvvetleri Komutanlığınca hazırlandığı iddia edilen Oraj Planı'nın da askeri hata ve yanlışlıklar taşıdığını ileri süren Akalın, bu plana ilişkin 11 nolu CD'de "sıkıyönetim döneminde görevlendirilecek personel" listesinin yer aldığını ifade etti. Bu listedeki kişiler arasında yargılanmayanlar bulunduğunu söyleyen Akalın, bu kişilerden birinin de şu andaki Hava Kuvvetleri Komutanı Mehmet Erten olduğunu kaydetti.
Akalın, "Mehmet Erten'in de adı 11 no'lu CD içinde sıkıyönetim döneminde görevlendirilecekler arasında bulunuyor. Komutan olacağını düşünmemiştim, başka personel bulunmadığı için Mehmet Erten komutan olmuş. Yapılmaması da haksızlık olurdu" diye konuştu.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten'in "muharip olmamasına rağmen komutan yapıldığını" söyleyen Akalın, bu sözlerini daha sonra düzeltti. Başkan Ertuğrul, Akalın'ı tekrar uyararak, şunları söyledi:
"Tüm savunma yapacak avukatlar için şunu öneriyorum; önümüzdeki dava çok karmaşık. Sanık sayısı çok olan ve silahlı kuvvetleri ilgilendiren bir dava olması nedeniyle kişiler veya kurumlarla ilgili somut isnatlarda ve olumsuz değerlendirmelerde bulunurken somut vakalara dayandırılması veya dava konusuyla doğrudan irtibatlı olması halinde savunma kapsamına alınması gerekir. Aksi takdirde yüksek mahkeme çatısı altında suç işlenmesini tasvip etmeyiz, buna özen göstermemiz, kelimeleri, özel kişilere yönelik ifadeleri kullanırken biraz daha dikkatli olmanızı istiyorum."
KAÇ SAATTİR AYAKTAYIM
Başkan Ertuğrul'un bu sözleri üzerine Akalın, 8 kişi yapacakları ortak savunmayı, soyadı sırasına göre savunma yapılması nedeniyle 3 gündür tek başına yapmaya çalıştığını belirterek, "Kaç saattir ayaktayım başkanım, İstanbul'dan geldiğimiz için otelde kalıyoruz, uyuyamadım, onların da etkisi var gittikçe daha da ağırlaşıyorum" dedi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığınca hazırlandığı iddia edilen sözde Oraj Hava Harekat Planı'nın ek ve lahikaları incelendiğinde, zaman, mekan, kişiler ve diğer hususlar açısından tespit edilen önemli fiili imkansızlık ve çelişkilerin görüleceğini söyledi.
AKADEMİ UÇAK BİLE UÇURAMAZ
Sözde hava planında Ege'deki uçuşlarla ilgili iddialar bulunduğunu hatırlatan Akalın, o dönemde iddia edildiği gibi Ege'de uçuşlarda artış olmadığını, TSK milli angajman kurallarının belli olduğunu, Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığının bilgisi olmadan bir işlem yapılamayacağını söyledi. Akalın, şöyle devam etti:
"Planlarda Ege'de uçak düşürüleceği iddiaları var. Kimse görmeden, kendi uçağını düşürmen mümkün değil, NATO'nun bilgisi olmadan kuş uçmaz Ege'de. Bu durumu bilmedikleri için bu şekilde yazmışlar. Plana göre ülke gündemi normal devam ederken Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve hükümet uyurken, Harp Akademileri Komutanı uçak uçuracak ve düşürecek. Hava Kuvvetlerinin haberi olmadan bırakın düşürmeyi akademi uçak bile uçuramaz."
Herhangi bir hava harekatının harp akademilerinden sevk edilmesinin imkansız olduğunu söyleyen Akalın, planda bahsedilen özel filonun da Hava Kuvvetleri Komutanlığında bulunmadığını belirtti. Akalın, özel filonun yönergelerde yer almadığı, hiçbir uygulamasının bulunmadığının Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından da açıkça belirtildiğini kaydetti.
Akalın, Oraj Planı ve eklerinin, sanıklar ve avukatlarınca ODTÜ, Arsenal, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi üniversitilerden aldırılmış bilirkişi raporlarına göre, 2007 yılından önce hazırlanmasının mümkün olmadığının ortaya konulduğunu söyledi.
Atılı suç tarihinde var olmayan sahte sokak, cadde, pazar, AVM, otobüs durakları, raylı hatların isimlerinin dijital verilerde yer aldığını ileri süren Akalın, bu adların atılı suç dönemi 2000-2003'ten sonra buralara verildiğinin görüldüğünü kaydetti.
1. Ordu Plan Semineri'ne hiçbir havacı sanığın katılmadığını, yargılanan hiçbir havacı personelin 1. Ordu Plan seminerine katılmadığını söyleyen Akalın, şunları kaydetti:
"Sözde listelerde gösterilmiş personelin gerçek hayattaki görevleri ve coğrafi yerleri sanıkların masumiyetini ispatlamaktadır. Personelin yüzde 20'si iddia edilen zaman, mekan, saat ve dakikada yurt dışında daimi veya geçici görevde, yurt içi görevde uçakta, başka şehirlerde, izinde, alışveriş merkezlerinde olduklarını bilet, pasaport, izin belgesi, banka kayıtları, kasa fişleri, fotoğraf ve video görüntüleri ve diğer resmi belgelerle kanıtlamışlardır."
Akalın, 33 maddeden oluşan sonuç ve talep bölümünün her maddesinin yerel mahkeme kararını bozma nedeni olduğunu savunarak, "İstanbul, 10. Ağır Ceza Mahkemesi delil vasıfları kuşkulu, hukuka aykırı elde edilen sahte delillere dayanak hüküm tesis etmiştir. Mahkemenin kararı, hatalı hukuki değerlendirmelerle verilmiştir. Ceza hukukunun temel ilkelerine ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırıdır" dedi.
Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için cebir unsurunun bulunması gerektiğini anlatan Akalın, mahkemenin bu unsurun varlığına ilişkin somut delil tespit edemediğini, cezalandırılabilecek bir fiil olmadığını savundu.
KARAR KEYFİ
Yerel mahkemenin, suçun icrasına başlandığını kabul ettiğini belirten Akalın, mahkemenin icra hareketinde cebir, şiddet aranmayacağı şeklindeki görüşü ile suçta ve cezada kanunilik ilkesini açıkça ihlal ettiğini öne sürdü.
"İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi kararı keyfi olup hukuka aykırıdır" diyen Akalın, mahkeme kararında darbenin teşebbüs aşamasında kalmasının Çetin Doğan'ın sağlık sorunlarına bağlanmasının hiç gündeme gelmediğini, bunun iddianamede yer almadığını, Doğan'ın bypass ameliyatından sonra görevine dönmesinin, bu yöndeki değerlendirmenin hatalı olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Sanıkların, suçun icrasına başlayıp gönüllü devam etmemesi durumunda ancak o ana kadarki suçlardan cezalandırılabileceğini ifade eden Akalın, "İcraya başladığını kabul etmemekle birlikte bir an için bu kabul edilse dahi, faillerin dış etkene bağlı kalmaksızın bu eylemlerini tamamlamamış olmaları göz önüne alınmalıydı" dedi.
DELİLLER HUKUKA AYKIRI
Darbe planının Aytaç Yalman tarafından önlendiğinin iddia edildiğini belirten Akalın, mahkemenin Yalman'ı tanık olarak dinlenmediğini söyledi.
"Dijital dökümanların delil niteliği konusunda dünyada geçerli olan prensipler gözardı edilerek karar verilmiştir" diyen Akalın, "Muhbir Mehmet Baransu tarafından teslim edilen ve delil olarak ele alınan veriler hukuka aykırıdır" ifadesini kullandı.
CD içeriklerindeki zaman çelişkilerine değinen Akalın, mahkemenin bu çelişkilere ilişkin geçerli gerekçe gösteremediğini, sahte dijital verilere dayanarak karar verildiğini savundu.
Akalın, duruşmalarda tanık olarak dinlenen kişilerin Balyoz Planı'nı daha önce duymadıklarını söylediğini dile getirerek, dosyanın Baransu'nun delil olarak sunduğu verilere dayandığını ifade etti.
Avukat Akalın, şunları kaydetti:
"Tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlar evrensel hukuk kaidelerine, AİHM'in yerleşik içtihatlarına açıkça aykırıdır. Tüm tutuklama ve tutuklamanın devamı kararlarının imzasız dijital verilere dayanması mahkemenin keyfi tutumunu açıkça göstermektedir. Sanıklar kaçmamıştır, kendileri gelmiştir, diğer tutuklama unsurları gerçekleşmemiştir. Kuvvetli suç şüphesi, geçerli bir gerekçe değildir. İmzasız dijital dökümanlarla suçlanmışlardır. Bu başlı başına bozma sebebidir.
Öncelikle burada imzaları bulunan müdafi arkadaşlarımın sanıkları ve tüm tutuklulara ilişkin olarak kuvvetli suç şüphesi varlığının göstergelerinin bulunmaması nedeniyle öncelikle tahliyelerine, devamında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının esastan bozulmasına, bir an için aksi kanaatte bulunursanız eksik incelemeden bozulmasına karar verilmesini arz ederim."
Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, "Duruşmada mesleki saygı içinde yaptığınız savunma nedeniyle size teşekkür ediyorum" dedi.
Duruşmaya diğer sanık avukatlarının savunmasıyla devam edildi.