Mısır’da ordu darbesi, kitlesel eylemlerle tükenişe doğru giden Müslüman Kardeşler’e büyük bir avantaj sağladı. Mursi karşıtı eylemlerin adresi olan Tahrir Meydanı tükenişe geçerken, Müslüman Kardeşler sokak meşruluğunu ele geçirdi.
Başkent Kahire’deki Adeviye Meydanı cuma günü “milyonluk gösteri” adı altında binlerce Müslüman Kardeşler taraftarının, devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye destek gösterisine ev sahipliği yaptı. Müslüman Kardeşler, Adeviye’de hedefledikleri rakamlara ulaşamasalar da ülkede süren meydan rekabetinde öne geçmiş durumdalar.
Mısır’daki dengelerin değişimindeki dönümn noktası 3 Temmuz’daki darbe oldu. Mursi’ye karşı sokaklara çıkan 14 milyon kişinin katıldığı 30 Haziran eylemi etkisini yitirirken, Adeviye Meydanı’ndaki kitlenin kararlılığı ve sayısı artıyor. Müslüman Kardeşler, tablonun tersine dönmesiyle 30 Haziran eylemlerinin yarattığı şoku atlatmış oldular.
Müslüman Kardeşler toparlanıyor
Mursi karşıtlarının aksine net bir plan ve organizasyona sahip olan Müslüman Kardeşler, kısa süre içinde iktidarı yeniden alamayacaklarını bilseler de örgütün bu kriz dönemini olabildiğince güçlü bir şekilde atlatmasını hedefliyor.
Bu amaç ekseninde örgüt, tabanını toparlamak ve korumak adına gerilimi tırmandırmaktan çekinmiyor. Örgüt liderlerinin Adeviye’deki konuşmasında Mursi’yi devirenlerin “eski rejimin artıkları” olduğu iddia edilirken, Mursi’nin devrilmesiyle göreve başlayan geçici yönetim “batıl” olarak tanımlanıyor. 3 Temmuz’daki darbenin ardından orduya karşı yumuşak bir söylem kullanan örgüt liderleri giderek orduya karşı daha net bir tutum takınıyor. Adeviye Meydanı’nı dolduranlara Pazartesi günü 53 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın görüntüleri izletilirken, konuşmacılar öldürülenlerin yalnızca ibadet etmekte olan taraftarları olduğunu iddia ettiler. Ordu ise aynı katliamdan dolayı Müslüman Kardeşler’i suçladı. Onlara göre, kalabalığın arasına sızan “teröristlerin” Cumhurbaşkanlığı Muhafızları’na ateş açmasıyla başlayan çatışma nedeniyle ölümler yaşandı.
Çarşamba günü Mısır Başsavcısı Cumhurbaşkanlığı Muhafızları Konutu önündeki katliamla ilgili aralarında Müslüman Kardeşler’in liderlerinden Muhammed Bedii’nin de bulunduğu bazı üst düzey isimler hakkında yakalama kararı çıkarmıştı.
Ordu kararsız
Washington yönetimi önceki gün Müslüman Kardeşler üyelerinin tutuklanmaması gerektiği yönünde görüş bildirdi. ABD yönetiminin gayriresmi sesi olan Washington Post gazetesi de dün Müslüman Kardeşler’in ciddi bir toplumsal desteği olduğundan hareketle, bu örgütün dışlanmasının hatalı olacağını yazdı. Dün ayrıca Almanya ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun da Müslüman Kardeşler üyelerinin tutuklanmasını eleştiren açıklamalar yaptılar.
Mursi’nin devrilmesine “darbe” demeyen Washington’un 3 Temmuz’daki ordu müdahalesini övmemesi de dikkat çekiyor. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney Mısır’da olan olayı tanımlayabilmek için zamana ihtiyaçları olduğunu belirtirken, Dışışleri Bakanlığı Sözcüsü Jan Psaki “Mursi yönetimi demokratik değildi. Demokrasi seçimler ve oy sandıklarından ibaret değildir” demesi, ABD’nin Mısır’da yaşananlara yönelik tutumunu özetliyor. ABD’nin Müslüman Kardeşler’i yok etmek yerine ehlileştirmeye yönelik siyaseti, Müslüman Kardeşler’in elini güçlendiriyor.
Ordu ayrıca geçici hükümet konusunda da bocalamış durumda. Cumhurbaşkanı Mansur, geçici Başbakan Hazım Biblavi liderliğindeki kabinenin gelecek hafta işbaşı yapacağını söylese de Mursi karşıtları bile kendileriyle müzakere yapılmadan oluşturulan geçici 33 maddelik anayasayı ve hükümeti eleştiriyorlar. Bu da Müslüman Kardeşler’in hem anayasayı hem de hükümeti “gayrimeşru” ilan etmesini kolaylaştırıyor.
Savaş korkusu
Mısır içine sürüklendiği derin siyasi krizden çıkış yolu ararken, Sina Yarımadası’ndaki silahlı çatışmalar ülkenin iç savaşa sürükleneceğine yönelik yorumları güçlendiriyor.
Dün de silahlı militanlar Müslüman Kardeşler’in kalesi olarak bilinen El Ariş’teki bir güvenlik noktasına saldırarak 1 polisi öldürdü. Mursi karşıtları, Müslüman Kardeşler’in kendilerine saldırması için Filistinliler ve Suriyelilerden müteşekkil bir silahlı çete oluşturulduğunu düşünüyor. Önceki gün Sudan’dan Mısır’a sokulurken yakalanan silahlar, korkulan senaryonun çok da gerçek dışı olmadığını gösteriyor. Sina’daki belirsizlik nedeniyle ABD’in Kızıldeniz’deki iki amfibi gemisini Sina Yarımadası açıklarına gönderdiği de gelen bilgiler arasında. Donanma Komutanı General James Amos gemi sevkiyatını doğrularken “orada ne olacağını bilemiyoruz” diye konuştu. Müslüman Kardeşler’e yakın radikal İslamcı örgütlere ev sahipliği yapan yarımadadaki durumu İsrail de yakından izliyor.
Daha yeni Daha eski