Aynı sesi 9 Ocak 1996 günü Eyüp Stadı’nda da duymuştuk:
“Vurmayın, öldüm!”
Metin Göktepe’ydi böyle diyen.
Aradan tam 17 sene geçtikten sonra, bu kez Eskişehir’den
geldi ses:
“Vurmayın, öldüm”
Ali İsmail Korkmaz’dı “Vurmayın, öldüm” diyen.
Metin’e de, Ali İsmail’e de “vuranlar” kimlerdi?
Kimlerdi, postallarıyla, sopalarıyla, coplarıyla bu
çocukların beyinlerini dışarı akıtanlar?
“Polisler”di.
Yani?
Yanisi şu; bu ülkede polis çatır çatır adam öldürüyor.
17 sene önce de öldürüyordu, 17 sene sonra da öldürüyor.
Polis adam öldürüyor yahu heeeyyy, boru değil bu.
Peki öldürüyor da bir cezası oluyor mu bu cinayetlerin?
Bir karşılığı, bir hesabı?
Nah oluyor!
Açın bakın Ethem Sarısülük davasının mahkemece kabul edilen iddianamesine…
Adamların o katil polise, o adına iddianame denilen
metrukeyle bir “madalya da takılsın” demediği kalmış.
Açın okuyun bana inanmıyorsanız.
Bundan önceki bir yazımda, “Bu ülkede, Ethem Sarısülük’ü
öldüren katil polisi hapse attıracak hakim yoktur” demiştim.
Hadi bulun öyle bir hakim de göreyim.
Bulamazsınız.
Bakın bu ülkenin, “Allah” lafını ağzından hiç düşürmeyen başbakanına.
Polisin öldürdüğü dört genç için ağzından bir “Rahmet” çıktı
mı şu ana kadar.
Duydunuz mu hiç böyle bir şey?
Ya da ailelerine bir “Başsağlığı…?”
Bunun yerine, “Destan yazdılar” dedi bol bol.
İşte bu yüzden, Ethem’i öldüren katil polisi hapse attıracak
bir hakim yoktur bu memlekette!
“Destan” lafını duyan dava hakimi o katili hapse
gönderebilir mi hiç?
Deli mi bu? Yapabilir mi böyle bir şey o laftan sonra.?
Yani?
Yanisi şu; bu ülkede polis çatır çatır adam öldürüyor.
17 sene önce de öldürüyordu, 17 sene sonra da öldürüyor.
Polis adam öldürüyor yahu heeeyyy, boru değil bu.
Ve öldüren öldürdüğüyle, ölen de öldüğüyle öylece kalıyor.
Cumhuriyet tarihi içerisinde, polisin öldürdüğü insan
sayısının çok büyük ve çok önemli bir yer kaplamasının altında yatan neden özet
olarak bu.
Sahi unutmadan söylemeliyim.
O kadar insanı sakat bıraktıktan, onlarcasının gözünü
çıkardıktan ve 4’ünü de katlettikten sonra hükümet polis için bir “güzellik(!)”
yaptı elbette, yazdığı bu “Destan”ın karşılığı olarak
Peki ne yaptı?
24 maaş ikramiyeyle ödüllendirdi.
Ama taban maaş üzerinden verdi 24 maaş ikramiyeyi.
49X24 yaptı yani… Bu da “eşittir” 1176 TL ediyor.
Bu 1176 TL Mehmet’in, Abdocan’ın, Ethem’in ya da Ali İsmail’in
fiyatı değil tabii ki.
“İnsanım” diyenin fiyatı mı olur?
Bir polis, direnişin en civcivli günlerinden birinde “Polislikten
Tiksindik Artık” demişti, ben duydum.
1176 TL’lik “Onur” mu olur?
İnanmak istemiyorum.
Var mıdır yahu böyle bir şey dünya üzerinde?
HAYRİ GÜNEL