Komşuda kullanılan kimyasal silahları kimin kullandığı kesin olarak kanıtlanamadı ama uluslararası camiada ibre AKP hükümetine doğru dönüyor.
Rusya açıkça Türkiye’yi suçladı. İran da Türkiye’yi ima etti. ABD’de sızdırılan bir rapora göre “kimyasal Türkiye’den gitti”. Bir diğer ABD analizi, “Türkiye teröre yardım listesine alınabilir” dedi.
Suriye’nin başkenti Şam’da, 21 Ağustos’ta yaşanan ve kimyasal silah kullanıldığı kesinleşen katliamı kimin yaptığı halen kesin olarak kanıtlanamadı. Fakat saldırıyı “Suriye’ye saldıralım” propagandası için kullanan ve saldırı olmayınca açıkta kalan AKP hükümeti, birdenbire parmakların kendisine yönelmesiyle karşı karşıya.
Rusya Türkiye’yi suçladı
Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vitali Çurkin, Salı günü BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, 21 Ağustos saldırısını “provokasyon” olarak değerlendirdi ve Mayıs ayında Türkiye’de sarin maddesi ile yakalanan Suriyeli militanların gözaltına alınmasına ve bazı Suriye ve Türkiye vatandaşlarının kimyasal silah yapımı için 10 ton bileşim satın almaya kalkışmasına dikkat çekti.
Mayıs ayında Adana’da bir grup El Kaide militanının kaldığı ev basılmış, sarin gazı ele geçirilmişti. Geçen hafta mahkemeye sunulan iddianamede, ele geçirilen maddenin sarin gazı olduğu ve El Kaidecilerin bu ölümcül gazı bilerek ürettiği kesinleşti.
21 Ağustos’taki saldırıdan sonra Rusya’nın diplomatik hamlesinin ardından diplomasi çevrelerinde “AKP hükümeti, Suriye’de kimyasal silah kullanımından dolayı yargılanabilir” söylentisi hızla yayılmıştı. soL’un diplomatik kaynakları da bu olasılığa işaret ediyordu.
Söylentinin Ankara’da da yankılandığı, dün Türkiye gazetesinin manşetiyle anlaşıldı. AKP yanlısı işsiz liberalleri kadrosuna alarak “yenilenen” gazete, “Türkiye’ye kimyasal tuzak” başlıklı haberinde, Rusya ve İran’ın kimyasal silah kullanımı konusunda Türkiye’yi suçlayarak “tuzak kurduğunu” yazdı.
ABD’den de benzer sinyaller geliyor
Fakat Türkiye gazetesinin değinmediği bir nokta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti açısından meselenin ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koyuyor: Suriye’de muhalifler tarafından kullanılan kimyasal silahların Türkiye’den temin edildiğine dair imalar sadece Rusya ve İran’dan değil, ABD’den de geliyor.
F. Michael Maloof, eski bir Pentagon görevlisi. Üst düzey bir güvenlik politikaları analisti olarak ABD Savunma Bakanlığı’nda çalışıyordu. Emekliliğinin ardından gazeteciliğe yönelen Maloof, geçen hafta Pentagon’daki kaynaklarından aldığı bir gizli belgeyi WND sitesinde paylaştı. Belgede, Suriye’de kullanılan sarin gazının Irak’ta üretildiği ve El Kaide tarafından Türkiye üzerinden Suriye’ye sokulduğu yazılıyordu.
Maloof, üç gün önce söz konusu Pentagon kaynağından konuya ilişkin yeni bir bilgi aktardı. ABD’nin elinde 21 Ağustos’taki saldırıyı Suriye devletinin yaptığına dair hiçbir veri bulunmadığını söyleyen kaynak, Türkiye üzerinden Suriye’ye sokulan sarin gazıyla ilgili iki isme işaret etti.
Pentagon’dan sızan isimler
Pentagon yetkilisine göre, El Kaide’nin elindeki kimyasal silahların finansmanını, Ebu Abdullah el Şameri yapıyor. Şameri soyadı, daha önce ABD belgelerinde, “Ebu Halef” takma adlı, Suriye’yle Irak arasında militan, silah ve para transferini düzenleyen bir El Kaide liderinin soyadı olarak geçiyordu. Şameri’nin parasını ödediği kimyasal maddeleri sağlayan kişi bir Türk: Halit Usta. 52 yaşındaki Halit Usta’nın ismi, zaten Adana’da yakalanan sarin gazıyla ilgili hazırlanan iddianamede de geçiyor. Pentagon kaynağına göre Halit Usta’nın ayarladığı ve Şameri’nin satın aldığı kimyasalları karıştırıp sarin gazına çeviren kişi, Bağdat’ta yaşayan Ahmed ebu Ali isimli bir Suriyeli.
soL, Suriyeli muhaliflerin çekip Youtube’a yükledikleri iki ayrı videoda, Türkiye merkezli Tekkim isimli kimyasal madde üreticisine ait kimyasal kutularını tespit etti. Tekkim, kendi firmalarının Suriyelilere satış yapmadığını söylüyor.
Mesele gerçeğin ortaya çıkmasından ziyade, uluslararası politikadaki dengelerin bir sonucu olarak bağlanacak. Henüz Rusya’nın elinde kimyasal kullanımında Türkiye’nin rolüne dair ne tür kanıtlar olduğu bilinmiyor. Suriye de bu hafta içinde Rusya’ya olayla ilgili yeni belgeler ulaştırdıklarını açıkladı. ABD’den ise Türkiye’nin bölgede önemsizleşmekte olduğuna dair sinyaller geliyor.
Uluslararası Adalet Divanı olasılığı düşük
Suriye’de kimyasal silah kullanılmasına aracı olmak suçundan Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanabilir. Ancak bunun için Türkiye’nin de yargılamayı kabul etmesi gerekiyor.
Uluslararası hukuk uzmanı Reşat Volkan Günel, Türkiye’nin, Uluslararası Adalet Divanı’nın “zorunlu yargı yetkisi”ni kabul etmediğine işaret ediyor: “Bu nedenle Türkiye ancak kendi rızasıyla bu mahkemede yargılanabilir. Örneğin Suriye, ‘kimyasal silahların hammaddesini Türkiye sağladı, lojistik destek verdi’ diye suçlamada bulunabilir fakat dava için Türkiye’nin dava açılması konusunda anlaşmaya varması gerekir.”
Uluslararası Adalet Divanı’nda Türkiye’nin durumuna en benzeyen geçmiş örnek, ABD-Nikaragua davası. 1980’li yıllarda ABD’nin Nikaragua’da seçimle iktidara gelen solcu hükümete karşı sağcı milisleri silahlandırması ve destek sağlaması, ABD bu ülkede kendi askerini kullanmamış olmasına rağmen “kuvvet kullanma yasağının ihlali” olarak görüldü ve ABD davada mahkum oldu.
‘Değerli yalnızlar’ artık yedek kulübesinde
ABD’li haber ajansı Reuters’in analizinde, “Türkiye’nin ‘değerli yalnızlığı’ Erdoğan’ı Ortadoğu’da yedek kulübesine çekti” denildi.
Nick Tattersall imzalı analizde, “Suriye’de silahlı müdahale çağrılarına sarılarak ve Mısır’da devrilen İslamcı lidere ısrarla arka çıkarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hâlâ geleceğini belirlemekte etkili olmayı umduğu bölgede giderek yalnız bir figür haline geldi” denildi.
Reuters’e göre, ABD ve Rus¬ya’nın Suriye’ye saldırılmaması konusunda anlaşmasının ardından Türkiye, yedek kulübesindeki yerini aldı.
Bunda Türkiye’nin bölge ülkeleri üzerindeki etkisini büyük ölçüde yitirmesinin etkili olduğu belirtilen analizde, Suudi Arabistan etkisindeki Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkelerinin Türkiye’yle aralarındaki ticareti kısıtlamalarına da dikkat çekildi.
Türkiye ‘terörü destekleyen ülkeler’ listesine alınabilir
ABD’nin önemli dış politika dergisi Foreign Policy’de Salı günü yayımlanan Jonathan Schanzer imzalı makalede, AKP hükümetinin Filistin’deki Müslüman Kardeşler örgütü Hamas’a verdiği destek nedeniyle Türkiye’nin “terörü destekleyen ülkeler” listesine alınabileceği yazıldı.
Makalede özellikle, Türkiye’nin Hamas’ın silahlı kanadı olarak bilinen İzzeddin El-Kassam Tugayları’nın kurucusu Salih el Aruri’ye ev sahipliği yapması, buna gerekçe olarak gösterildi. Aruri’nin çeşitli eylemlerinin sıralandığı yazıda, bunların emrinin Türkiye’den verilmiş olması olasılığına dikkat çekildi.
Türkiye’nin Hamas’a desteği, bilinen bir gerçek. Fakat değişen, Hamas’ın parçası olduğu Müslüman Kardeşler örgütünün Mısır’da darbe sonucu iktidardan uzaklaştırılmasından beri Batılı ülkeler nezdinde itibarını kaybetmiş olması. Müslüman Kardeşler’le birlikte bu örgütün hamisi Katar ve yakın müttefiki Türkiye de itibarlarını büyük oranda yitirmiş durumdalar.
Daha yeni Daha eski