Diyarbakır'da tarihi bir gün yaşanıyor. Başbakan Erdoğan, Mesud Barzani buluştu.
Birçok ilkin yaşandığı bugünde en dikkat çekici olanı ise Başbakan'ın
konuşmasında 'Kürdistan' demesi oldu.
KİMLER VARDI?
Başbakan, Barzani ile buluşacağı tarihi ziyaret için Diyarbakır'a gitti. Havaalanında Başbakan'ı Osman Baydemir, Sırrı Sakık, Esat Canan, Ahmet Türk,Altan Tan, Leyla Zana ve Diyarbakır Valisi karşıladı. Leyla Zana'nın Başbakan'ı yöresel kıyafetlerle karşılaması dikkat çekti.
Diyarbakır'da tarihi güne Başbakan Erdoğan ve Barzani'nin yanı sıra çok sayıda bakan, siyasetçi, sanatçı, aralarında Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'in de olduğu futbol dünyasından isimler ile yabancı medya mensupları da katıldı...
Konvoyun önünü kestiler
Başbakan Erdoğan, havaalanından Belediye binasına doğru otobüsüyle yola çıktığı sırada sık sık halk tarafından yolu kesildi. Havaalanı çıkışında otobüsün yolunu 3 hilal bayrağı taşıyan bir grup kesti. Erdoğan aracı durdurup grupla selamlaştı. Eşi Emine Erdoğan kendilerine hediye edilen puşi ve Diyarbakır bayrağını otobüsün önüne serdi.
Konvoyda Başbakanlık otobüsünden Erdoğan için milli birlik ve beraberlik mimarı anonsu yapıldı.
Erdoğan'ın geçişi sırasında olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Havaalanı ve yol boyunca keskin nişancılar görev aldı.
Diyarbakır Belediyesi'ne ziyaretten ilk kare:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'daki temasları kapsamında bugün bin 300 tesisin toplu açılışının gerçekleştireceği Kantar Kavşağı'ndaki tören alanına Başbakan Erdoğan'ın dev posterleri ve AK Parti bayrakları asıldı.
BARZANİ'DEN TÜRKÇE MESAJ
Başbakan Erdoğan, Barzani ile birlikte törenin yapılacağı meydana geldi. Barzani konuşmasını yaptı. Konuşmasında türkçe mesaj da veren Barzani, barış sürecine tam destek verdiğini söyledi.
İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer kürsü de barış mesajları veriyor. İkilinin konuşması sürekli slogan ve alkışlarla kesildi...
İkili 'Daye Migre' yani 'Ağlama Anne' türküsünü söyledi.
ERDOĞAN İLK KEZ BU KELİMEYİ KULLANDI
Başbakan Erdoğan kürsüye çıktı. Erdoğan konuşması başında 'Kürdistan' ifadesini ilk kez kullandı.
İşte konuşmasından satır başları:
Diyarbakır, ey Diyarbakır. Kardeşlik şehri Diyarbakır. Sizi yürekten selamlıyorum. Sizleri hasretle selamlıyorum. Bağlar, Bismil, Çermik sizi kalpten selamlıyorum. Çüngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hazro sizi gönülden selamlıyorum.
Kayapınar, Lice, Silvan, Sur sizi kalpten selamlıyorum. Bugün buradan, Şanlıurfa’yı Mardin’i Hakkari’yi Muş’u Bingöl’ü, Bitlis’i 81 vilayetimizin tamamını selamlıyorum. Diyarbakır’dan, Diyarbakır’ın kardeşleri olan Mekke’yi Medine’yi Kudüs’ü Şam’ı İstanbul’u selamlıyorum. Diyarbakır’ın kardeşi Erbil’i buradan selamlıyorum.
Bundan 81 yıl önceydi. 21 Haziran 1932. Hakkari Şemdinli’den sınırdan çok önemli bir misafirlerimiz gelmişti. Toprakları uçaklarla bombalanmıştı. Köyleri yakılmış yıkılmıştı. Eşleri dostları akrabaları katledilmişti. Yerlerinden yurtlarından yuvalarından kopmuş, sürgüne hüküm giymişlerdi. Şemdinli’den kardeşlerinin yurduna, yuvasına, hanesine Türkiye’ye geldiler.
Buradaki kardeşleri onları muhabbetle kucakladılar. Hoş geldiniz dediler. Burası sizin evinizdir dediler. Tarih boyunca yaptıkları gibi sofradaki ekmeklerini onlarla paylaştılar. Gelenlerden bir tanesi şunu söylüyordu: “Biz Türkiye’de asılmayı bekliyorduk. İdam edilmeyi bekliyorduk. Zira Türkiye üzerinde bizi tutuklamak ve asmak için ağır baskı vardı. Ama biz Türkiye’ye seve seve geldik. Çünkü ölsek de Türkiye’de ölmek istiyorduk.”
Evet bunu söyleyen, Molla Mustafa Barzani’ydi. Merhum “Allah’a dine İslam dininin önderine inanmış Müslüman milletin de nasıl ki doğruluk dürüstlük varsa bütün bu özellikler Molla Mustafa Barzani’de de vardır. İşte o Barzani 81 yıl önce kardeşlerinin ülkesi Türkiye’ye misafir oldu. Bugün de oğlunu, değerli dostum Mesud Barzani’yi misafir ediyoruz.
KÜRDİSTAN VURGUSU
Tıpkı babanız gibi, amcalarınız gibi, kardeşlerinin toprağına Türkiye Cumhuriyeti’ne Diyarbakır şehrimize hoş geldiniz. Sizi sizin şahsınızda, Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki değerli kardeşlerimizi muhabbetle selamlıyorum.
Diyarbakırlı büyük şair Sezai Karakoç diyor ki “Diyarbakır sadece Türklerin değildir. Diyarbakır sadece Kürtlerin değildir. Diyarbakır sadece Arapların değildir. Tıpkı Erbil gibi, Diyarbakır hepimizindir”
Biz Erbil’de kendimizi, kendi şehrimizde hissettik. Siz de kendinizi şehrinizde hissedin diyorum.
Bugün büyük bir hasretle, vatan hasretine, anne baba kardeş hasretine de burada Diyarbakır’da son veriyoruz. Bugün büyük bir kavuşmaya, kucaklaşmaya hep birlikte şahit oluyoruz.
Diyordu ki “Ben seni özledim inan ki seni özledim. Baharın rengine sor. O ağacın çiçeklerine sor. Barış güvercinlerine sor. Arkadaşlık ve dostluğa sor. Hapishane duvarlarına sor. Onlar sana doğruyu söylerler. Ben seni çok özledim. İnan ki seni özledim”
Tam 37 yıl süren bu anlamsız, bu acı, bu kederli hüzünlü özleme bugün artık son veriyoruz. Türkiye’nin sesini, bu topraklarının sesini, bugün artık vatanıyla aşkıyla buluşturuyoruz. Nihayet hoş geldin Şivan Perwer diyorum. Evine vatanına anne baba ocağına hoş geldin diyorum. Diyorum ki, ah bugün biri daha aramızda olsaydı. Bu toprakların bir başka nefesi daha aramızda olsaydı.
Diyordu ki “Üzülme sen üzülme. Başını öne eğme. Gün olur kavuşuruz. Dert etme Diyarbakır. Ağlama sen ağlama. Kanlı bezler bağlama. Bu yangın söner bir gün. Ağlama Diyarbakır. Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır. Dağlarında kızıl ateş. Alnımda kızıl bakır. Çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi. Dizlerine döküldüm. Ağlama Diyarbakır”
'AHMET KAYA'YI RAHMETLE YAD EDİYORUM'
Ben yandım siz yanmayın Allah aşkına diyordu. Şimdilik Hoşçakalın çözüm diyordu. Hoşça kal ey sevgilim Türkiye diyordu. Ne var ki vatana hasret, dosta hasret şekilde tam 13 yıl önce bugün bir 16 Kasım’da gurbette hayata veda etti. Ahmet Kaya’yı Diyarbakır’ın Malatya’nın evladını, Türkiye’nin sesini, sevgili dostum Ahmet Kaya’yı rahmetle yad ediyorum.
KİMLER VARDI?
Başbakan, Barzani ile buluşacağı tarihi ziyaret için Diyarbakır'a gitti. Havaalanında Başbakan'ı Osman Baydemir, Sırrı Sakık, Esat Canan, Ahmet Türk,Altan Tan, Leyla Zana ve Diyarbakır Valisi karşıladı. Leyla Zana'nın Başbakan'ı yöresel kıyafetlerle karşılaması dikkat çekti.
Diyarbakır'da tarihi güne Başbakan Erdoğan ve Barzani'nin yanı sıra çok sayıda bakan, siyasetçi, sanatçı, aralarında Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'in de olduğu futbol dünyasından isimler ile yabancı medya mensupları da katıldı...
Konvoyun önünü kestiler
Başbakan Erdoğan, havaalanından Belediye binasına doğru otobüsüyle yola çıktığı sırada sık sık halk tarafından yolu kesildi. Havaalanı çıkışında otobüsün yolunu 3 hilal bayrağı taşıyan bir grup kesti. Erdoğan aracı durdurup grupla selamlaştı. Eşi Emine Erdoğan kendilerine hediye edilen puşi ve Diyarbakır bayrağını otobüsün önüne serdi.
Konvoyda Başbakanlık otobüsünden Erdoğan için milli birlik ve beraberlik mimarı anonsu yapıldı.
Erdoğan'ın geçişi sırasında olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Havaalanı ve yol boyunca keskin nişancılar görev aldı.
Diyarbakır Belediyesi'ne ziyaretten ilk kare:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'daki temasları kapsamında bugün bin 300 tesisin toplu açılışının gerçekleştireceği Kantar Kavşağı'ndaki tören alanına Başbakan Erdoğan'ın dev posterleri ve AK Parti bayrakları asıldı.
BARZANİ'DEN TÜRKÇE MESAJ
Başbakan Erdoğan, Barzani ile birlikte törenin yapılacağı meydana geldi. Barzani konuşmasını yaptı. Konuşmasında türkçe mesaj da veren Barzani, barış sürecine tam destek verdiğini söyledi.
İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer kürsü de barış mesajları veriyor. İkilinin konuşması sürekli slogan ve alkışlarla kesildi...
İkili 'Daye Migre' yani 'Ağlama Anne' türküsünü söyledi.
ERDOĞAN İLK KEZ BU KELİMEYİ KULLANDI
Başbakan Erdoğan kürsüye çıktı. Erdoğan konuşması başında 'Kürdistan' ifadesini ilk kez kullandı.
İşte konuşmasından satır başları:
Diyarbakır, ey Diyarbakır. Kardeşlik şehri Diyarbakır. Sizi yürekten selamlıyorum. Sizleri hasretle selamlıyorum. Bağlar, Bismil, Çermik sizi kalpten selamlıyorum. Çüngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hazro sizi gönülden selamlıyorum.
Kayapınar, Lice, Silvan, Sur sizi kalpten selamlıyorum. Bugün buradan, Şanlıurfa’yı Mardin’i Hakkari’yi Muş’u Bingöl’ü, Bitlis’i 81 vilayetimizin tamamını selamlıyorum. Diyarbakır’dan, Diyarbakır’ın kardeşleri olan Mekke’yi Medine’yi Kudüs’ü Şam’ı İstanbul’u selamlıyorum. Diyarbakır’ın kardeşi Erbil’i buradan selamlıyorum.
Bundan 81 yıl önceydi. 21 Haziran 1932. Hakkari Şemdinli’den sınırdan çok önemli bir misafirlerimiz gelmişti. Toprakları uçaklarla bombalanmıştı. Köyleri yakılmış yıkılmıştı. Eşleri dostları akrabaları katledilmişti. Yerlerinden yurtlarından yuvalarından kopmuş, sürgüne hüküm giymişlerdi. Şemdinli’den kardeşlerinin yurduna, yuvasına, hanesine Türkiye’ye geldiler.
Buradaki kardeşleri onları muhabbetle kucakladılar. Hoş geldiniz dediler. Burası sizin evinizdir dediler. Tarih boyunca yaptıkları gibi sofradaki ekmeklerini onlarla paylaştılar. Gelenlerden bir tanesi şunu söylüyordu: “Biz Türkiye’de asılmayı bekliyorduk. İdam edilmeyi bekliyorduk. Zira Türkiye üzerinde bizi tutuklamak ve asmak için ağır baskı vardı. Ama biz Türkiye’ye seve seve geldik. Çünkü ölsek de Türkiye’de ölmek istiyorduk.”
Evet bunu söyleyen, Molla Mustafa Barzani’ydi. Merhum “Allah’a dine İslam dininin önderine inanmış Müslüman milletin de nasıl ki doğruluk dürüstlük varsa bütün bu özellikler Molla Mustafa Barzani’de de vardır. İşte o Barzani 81 yıl önce kardeşlerinin ülkesi Türkiye’ye misafir oldu. Bugün de oğlunu, değerli dostum Mesud Barzani’yi misafir ediyoruz.
KÜRDİSTAN VURGUSU
Tıpkı babanız gibi, amcalarınız gibi, kardeşlerinin toprağına Türkiye Cumhuriyeti’ne Diyarbakır şehrimize hoş geldiniz. Sizi sizin şahsınızda, Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki değerli kardeşlerimizi muhabbetle selamlıyorum.
Diyarbakırlı büyük şair Sezai Karakoç diyor ki “Diyarbakır sadece Türklerin değildir. Diyarbakır sadece Kürtlerin değildir. Diyarbakır sadece Arapların değildir. Tıpkı Erbil gibi, Diyarbakır hepimizindir”
Biz Erbil’de kendimizi, kendi şehrimizde hissettik. Siz de kendinizi şehrinizde hissedin diyorum.
Bugün büyük bir hasretle, vatan hasretine, anne baba kardeş hasretine de burada Diyarbakır’da son veriyoruz. Bugün büyük bir kavuşmaya, kucaklaşmaya hep birlikte şahit oluyoruz.
Diyordu ki “Ben seni özledim inan ki seni özledim. Baharın rengine sor. O ağacın çiçeklerine sor. Barış güvercinlerine sor. Arkadaşlık ve dostluğa sor. Hapishane duvarlarına sor. Onlar sana doğruyu söylerler. Ben seni çok özledim. İnan ki seni özledim”
Tam 37 yıl süren bu anlamsız, bu acı, bu kederli hüzünlü özleme bugün artık son veriyoruz. Türkiye’nin sesini, bu topraklarının sesini, bugün artık vatanıyla aşkıyla buluşturuyoruz. Nihayet hoş geldin Şivan Perwer diyorum. Evine vatanına anne baba ocağına hoş geldin diyorum. Diyorum ki, ah bugün biri daha aramızda olsaydı. Bu toprakların bir başka nefesi daha aramızda olsaydı.
Diyordu ki “Üzülme sen üzülme. Başını öne eğme. Gün olur kavuşuruz. Dert etme Diyarbakır. Ağlama sen ağlama. Kanlı bezler bağlama. Bu yangın söner bir gün. Ağlama Diyarbakır. Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır. Dağlarında kızıl ateş. Alnımda kızıl bakır. Çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi. Dizlerine döküldüm. Ağlama Diyarbakır”
'AHMET KAYA'YI RAHMETLE YAD EDİYORUM'
Ben yandım siz yanmayın Allah aşkına diyordu. Şimdilik Hoşçakalın çözüm diyordu. Hoşça kal ey sevgilim Türkiye diyordu. Ne var ki vatana hasret, dosta hasret şekilde tam 13 yıl önce bugün bir 16 Kasım’da gurbette hayata veda etti. Ahmet Kaya’yı Diyarbakır’ın Malatya’nın evladını, Türkiye’nin sesini, sevgili dostum Ahmet Kaya’yı rahmetle yad ediyorum.