Fethullah Gülen cemaatine bağlı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, AKP ile Gülen cemaati arasında yaşanan dershane gerginliğinin seçimlere yansımasıyla ilgili değerlendirmeler yaparak, "bu gelişme duygusal kopuşu etkileyecek ve tetikleyecek" dedi.
Zaman gazetesinin "Eğitime büyük darbe" başlığıyla yayımladığı haberden sonra gündemin ilk sıralarına yerleşen AKP-Cemaat gerilimine ilişkin bir açıklama da, Fethullah Gülen cemaatine bağlı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil'den geldi.
'Ortada iyi niyet yok'
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Başkanı Mustafa Yeşil Taraf'tan Ertan Altan'ın sorularını cevapladı. "Cemaat dershanelerin kapatılmasına yönelik girişimleri neden bir “darbe” olarak algılıyor?" şeklindeki soruya Yeşil şu yanıtı verdi:
Dershanelerin kapatılması yeni bir mesele değil. Özellikle son birkaç yıldır, iktidarın, Sayın Başbakan’ın bu konuda değişik değerlendirmeleri olduğunu biliyoruz. Bu konu, milli eğitim sisteminde, dershanelere ihtiyaç kalmayacağı bir düzenleme şeklinde değil de, daha çok dershanelerin doğrudan kapatılması olarak gündeme geliyor. Burada kaygı uyandıran nokta, dershanelerin iyileştirilmesi değil de kapatılmasının düşünülmesi. Bunun her şeyden önce üslup olarak doğru olduğunu düşünmüyorum. Dershaneler, milli eğitim sisteminde bir sorun değil, zaten var olan sorunların bir sonucu olarak gündeme geldi. Bu anlamda dershaneler, bir arızadan kaynaklı duruma karşı üretilen bir çözümdür. Siz, bünyenizdeki arızadan kaynaklı bir sonucu çözmek yerine dershaneleri kapatmaya kalkarsanız ortada bir iyi niyet olduğunu iddia etmek çok zordur.
'İktidar olmak hukuk dışılığı temsil etmek değildir'
"Eğer Hizmet’e had bildirmek gibi bir niyet varsa, gidip iktidara sormak lazım, böyle bir niyetleri var mı yok mu? Eğer had bildirmek değil de milli eğitimdeki sıkıntıları çözmek gibi bir niyet varsa, bence bunun başlangıç yeri dershaneler değil" diyen Yeşil, "İktidar olmak demek hukuk dışı uygulamaları temsil etmek demek değildir. Ama ülke içerisinde ama uluslararası hukukta bunun mücadelesi verilecektir. İster fert planında ister şirket planında ister bunların oluşturduğu sivil kuruluşlar planında bence bu meselede hukuki adımlar atılacaktır. Bunun da onların hakkı olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
'Duygusal kopuşu hızlandıracak'
"Peki bu gerginlik siyasete, özellikle de seçimlere nasıl yansıyacak?" şeklindeki soruya ise Yeşil'in yanıtı şu oldu:
"Dershanelerin kapatılmasının bu ülkede duygusal kopuşu çok ciddi olarak hızlandıracağını düşünüyorum. Siz benim tabiri caizse çalıştığım alanı iptal ediyorsunuz. Bu noktada çoluğuma çocuğuma götürdüğüm ekmeği berhava ediyorsunuz ve çözüm üretmiyorsunuz. Kaldı ki ben vatandaş olarak sana, daha iyi hayat şartları sağlayacaksın diye, daha özgür, daha demokratik, daha refah ve huzur içerisinde yaşam sağlayacaksın diye destek vermişsem ve sen bugün benim huzurumu kaçırmışsan bunlar ciddi olarak duygusal kopuşu tetikleyebilir. Hizmet Hareketi’nin bir partiyi bu manada destekleyip desteklemeyeceğini belirlemez. Bunu, ferdi kopuşlar olarak algılamak lazım. Hizmetin bu manada ne bir telkini, ne bir tembihi, ne bir ikazı olur. Sadece hadiseleri gören, yaşayan ve hisseden kimselerin bu manada bir kırgınlığa, duygusal sıkıntıya girme ihtimalleri mümkün."
Zaman gazetesinin "Eğitime büyük darbe" başlığıyla yayımladığı haberden sonra gündemin ilk sıralarına yerleşen AKP-Cemaat gerilimine ilişkin bir açıklama da, Fethullah Gülen cemaatine bağlı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil'den geldi.
'Ortada iyi niyet yok'
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Başkanı Mustafa Yeşil Taraf'tan Ertan Altan'ın sorularını cevapladı. "Cemaat dershanelerin kapatılmasına yönelik girişimleri neden bir “darbe” olarak algılıyor?" şeklindeki soruya Yeşil şu yanıtı verdi:
Dershanelerin kapatılması yeni bir mesele değil. Özellikle son birkaç yıldır, iktidarın, Sayın Başbakan’ın bu konuda değişik değerlendirmeleri olduğunu biliyoruz. Bu konu, milli eğitim sisteminde, dershanelere ihtiyaç kalmayacağı bir düzenleme şeklinde değil de, daha çok dershanelerin doğrudan kapatılması olarak gündeme geliyor. Burada kaygı uyandıran nokta, dershanelerin iyileştirilmesi değil de kapatılmasının düşünülmesi. Bunun her şeyden önce üslup olarak doğru olduğunu düşünmüyorum. Dershaneler, milli eğitim sisteminde bir sorun değil, zaten var olan sorunların bir sonucu olarak gündeme geldi. Bu anlamda dershaneler, bir arızadan kaynaklı duruma karşı üretilen bir çözümdür. Siz, bünyenizdeki arızadan kaynaklı bir sonucu çözmek yerine dershaneleri kapatmaya kalkarsanız ortada bir iyi niyet olduğunu iddia etmek çok zordur.
'İktidar olmak hukuk dışılığı temsil etmek değildir'
"Eğer Hizmet’e had bildirmek gibi bir niyet varsa, gidip iktidara sormak lazım, böyle bir niyetleri var mı yok mu? Eğer had bildirmek değil de milli eğitimdeki sıkıntıları çözmek gibi bir niyet varsa, bence bunun başlangıç yeri dershaneler değil" diyen Yeşil, "İktidar olmak demek hukuk dışı uygulamaları temsil etmek demek değildir. Ama ülke içerisinde ama uluslararası hukukta bunun mücadelesi verilecektir. İster fert planında ister şirket planında ister bunların oluşturduğu sivil kuruluşlar planında bence bu meselede hukuki adımlar atılacaktır. Bunun da onların hakkı olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
'Duygusal kopuşu hızlandıracak'
"Peki bu gerginlik siyasete, özellikle de seçimlere nasıl yansıyacak?" şeklindeki soruya ise Yeşil'in yanıtı şu oldu:
"Dershanelerin kapatılmasının bu ülkede duygusal kopuşu çok ciddi olarak hızlandıracağını düşünüyorum. Siz benim tabiri caizse çalıştığım alanı iptal ediyorsunuz. Bu noktada çoluğuma çocuğuma götürdüğüm ekmeği berhava ediyorsunuz ve çözüm üretmiyorsunuz. Kaldı ki ben vatandaş olarak sana, daha iyi hayat şartları sağlayacaksın diye, daha özgür, daha demokratik, daha refah ve huzur içerisinde yaşam sağlayacaksın diye destek vermişsem ve sen bugün benim huzurumu kaçırmışsan bunlar ciddi olarak duygusal kopuşu tetikleyebilir. Hizmet Hareketi’nin bir partiyi bu manada destekleyip desteklemeyeceğini belirlemez. Bunu, ferdi kopuşlar olarak algılamak lazım. Hizmetin bu manada ne bir telkini, ne bir tembihi, ne bir ikazı olur. Sadece hadiseleri gören, yaşayan ve hisseden kimselerin bu manada bir kırgınlığa, duygusal sıkıntıya girme ihtimalleri mümkün."