Page Nav

HIDE

DÜNYANIN SESİ

GRID_STYLE
TRUE

EN YENİLER

SHOW_BLOG

SON YAZIDAN

Türkiye, Yaşam Hakkını İhlal Eden Devletler Sıralamasında İkinci Sırada

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 65. yılı kutlanıyor. Ancak, 10-17 Aralık "Dünya İnsan Hakları Haftası&quo...

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 65. yılı kutlanıyor. Ancak, 10-17 Aralık "Dünya İnsan Hakları Haftası" nedeniyle her yıl olduğu gibi bu yıl da kutlamalar yapılamıyor. Bildirgeyi kabul eden ve Başbakan'ının "Yaratılanı severiz yaratandan ötürü" sözünü dilinden düşürmediği Türkiye devletinin insan hakları karnesinden kan damlıyor.

Türk devletinin işlediği suçların başında yaşam hakkının ihlali geliyor. Demokratik gösterilere saldırılarda, gözaltında, sokakta darp ederek, "dur" ihtarına uymadığı iddiasıyla, kimlik göstermediği gerekçesiyle, sınırdan geçen mültecilere saldırılarda polis ve askerler onlarca kişiyi öldürdü. AİHM verilerine göre; Türkiye, 1959-2012 yılları arasında yaşama hakkı ihlali sıralamasında ikinci sırada yer almıştı.

2013 yılına damgasını vuran; Gezi isyanına yönelik devlet terörü oldu. Gezi Parkı'ndaki ağaçların sökülmesine karşı başlatılan ve AKP'ye karşı isyana dönüşen halk ayaklanmasında, başta İstanbul, Ankara, Adana, Antakya, İzmir olmak üzere pek çok kent kimyasal gazlara boğuldu. Polis, gaz bombasını kitleyi dağıtmak için değil, öldürmek için kullandı. Hedef gözeterek atılan gaz bombası fişekleri nedeniyle onlarca kişi yaralandı. İHD verilerine göre, 31 Mayıs-10 Temmuz 2013 tarihleri arasında Türkiye genelinde 8 bin 160 kişi polis saldırısında yaralandı. Eylül ayında Ahmet Atakan'ın katledilmesinin ardından yeniden başlayan eylemlere saldırılarla birlikte bu sayı arttı. Haziran ayaklanmasında 7 kişi devlet terörü nedeniyle yaşamını yitirdi. 13 kişi atılan gaz bombaları nedeniyle gözünü kaybederken, 64 kişi ağır yaralandı ya da uzuv kaybı yaşadı

POLİSİN 'YASAL' CİNAYETLERİ
Polise vurma dahil geniş yetkiler tanıyan Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu nedeniyle polisin işlediği suçlar bu yıl da devam etti. Baran Tursun Vakfı'nın verilerine göre, 2013 yılında 19 kişi polisler tarafından katledildi. Haziran ayaklanmasındaki ölümlerin yanı sıra, son olarak Hakkari Yüksekova'da Mehmet Reşit ve Veysel İşbilir, PKK'lilerin mezarlarının tahrip edilmesini protesto gösterisinde polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Böylece 2013 yılında Kürt illerinde jandarma ve polisler tarafından öldürülenlerin sayısı en az 10 oldu. Diyarbakır'da Şahin Öner (19), Şırnak'ta Sinan Saltıkalp (17) polis aracının ezmesi sonucu hayatını kaybetmişti. Ankara'da greve çıkan kamu emekçilerinin eylemine saldırıda yoğun biber gazına maruz kalan İrfan Tuna kalp krizi geçirerek, hayatını kaybetti.

Devletin kolluk güçlerinden korucular ise 2013 yılının Ocak-Kasım ayları arasında 3 kişiyi öldürdü, 5 kişinin yaralanmasına neden oldu. Ölüm ve yaralanmalar, barış sürecine rağmen gerçekleşti.

Öte yandan, İstanbul'da Veysel Albayrak, Bursa'da İsmail Dere'de, Gebze'de Muhammet Öyke otomobilleri ile seyir halindeyken dur ihtarına uymadığı iddiasıyla öldürüldü.

İstanbul'da Veysi ve Vezir Uluğ, araç park yeri nedeniyle tartıştıkları polis tarafından vurularak öldürüldü. Şizofreni hastası Ali Çelebi, Tekirdağ'da polisin başına copla vurması sonucu hayatını kaybetti.

Polisler, aynı zamanda eski eşleri ya da ayrılmak isteyen eşleri ile sevgililerini öldürmeye devam etti.

SINIR ÇETELERE AÇIK SİVİLLERE KAPALI
Yaşam hakkının ihlal edildiği bir diğer yer savaşın devam ettiği Suriye sınırı oldu. 2013 yılında savaştan kaçan çoğu Rojavalı 13 sığınmacı, TSK askerleri ve çeteler tarafından öldürüldü. Öldürülenler arasında çocuklar da var. Ayrıca çetecilerin saldırılarında Urfa'nın Ceylanpır ilçesinde kurşunların isabet etmesi nedeniyle 5 kişi yaşamını yitirdi. Sürekli top atışları ve kurşunların isabet ettiği ilçedeki ölüm, yaralanma ve hasar nedeniyle devlet hiçbir önlem almadı.

14 HASTA TUTUKLU RAPOR BEKLERKEN ÖLDÜ
Devletin yaşam hakkını direkt olarak ihlal ettiği yerlerden birisi de hapishaneler. Hükümet, hasta tutukluları serbest bırakmayarak ölüme neden oluyor. İHD'nin tespitlerine göre hapishanelerde 163'ü ağır 526 ağır hasta tutuklu var. Adalet Bakanlığı verilerine göre, cezaevlerinde kendine bakamayacak durumda olan ağır hasta sayısı 330. Şubat 2013’te kanunda hasta tutuklularla ilgili yapılan değişikliğin ardından Mayıs 2013’e kadar 460 tutuklu ve hükümlü tahliye talebiyle başvuru yaptı. Sadece 43’ünün cezasının infazı geri bırakıldı. 417 kişinin talebi reddedildi. 14 kişi Adli Tıp Kurumu'ndan rapor beklerken hapishanede hayatını kaybetti. 113 kişi Adli Tıp Kurumu raporu bekliyor.

POLİSLERİ HEM YASALAR HEM BAŞBAKAN AKLIYOR
Yaşam hakkı bu kadar yoğun bir şekilde ihlal edilirken, cezasızlık politikası da sürüyor. Gezi direnişinde katledilen 7 kişinin hesabı hala sorulmadı. Ethem Sarısülük'ü silahla vurarak katleden polis Ahmet Şahbaz, tutuksuz yargılanıyor ve duruşmalara dahi katılmıyor. Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülmesiyle ilgili biri polis 5 tutuklu sanık ile 3 tutuksuz polisin yargılandığı dava, Eskişehir'den Kayseri'ye kaçırıldı. Mehmet Ayvalıtaş'a arabayla çarpan sanık tutuksuz yargılanıyor. Dava, münferit trafik kazası olarak görülüyor. Zeynep Eryaşar, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan ve Medeni Yıldırım'ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmalarda ise bir gelişme yok.

BAŞBAKAN ÖLDÜRMEYE TEŞVİK ETTİ
Polislerin işlediği suçların cezasız bırakılması devlet geleneği olduğu gibi bu yıl bizzat Başbakan tarafından polisler öldürmeye teşvik edildi. Gezi isyanında "Polisimi yedirtmem" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, polisin destan yazdığını söyledi. Başbakan'ın bu açıklamasını talimat kabul eden savcı ve hakimler, polisleri aklama derdinde.

Zira, cezasızlık politikası, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 2012 yılına ait verilerinde de görülüyor. İnsan hakları örgütlerinin raporlarında hak ihlallerinde düşüş görülmezken, polisler hakkında açılan adli ve disiplin soruşturmalarında ciddi oranlarda düşüş yaşandı. Emniyet'in 2012 yılına ait insan hakları ihlalleri raporunda, polisin zor kullanmada sınırın aşılmasından dolayı açılan adli soruşturma sayısı 2011 yılında 83 iken, 2012 yılında 40 oldu. 2011 yılında 23 olan kovuşturmaya yer olmadığı kararı 2012 yılında 8'e düştü. 2011 yılında 9 beraat kararı verilirken, 2012 yılında 3 beraat kararı verildi. Zor kullanmada sınırın aşılmasından dolayı açılan disiplin soruşturması sayısı da 2012 yılında düştü. 2011 yılında 783 tane "Ceza tayinine mahal olmadığı" kararı verilirken, 2012 yılında bu karar 81'e düştü. 2011 yılında 122 dosya işlemden kaldırılırken, 2012 yılında 21 dosya işlemden kaldırıldı. 2011 yılında işkenceden dolayı açılan soruşturmalardan 71'i işlemden kaldırıldı, 2012 yılında ise bu sayı 23 oldu.

Hiç yorum yok

YAZI KATKI