İHH'ya yönelik operasyon, derneğin Suriye'de yürüttüğü faaliyeti tekrar gündeme getirdi. Bundan bir buçuk yıl önce yayınlanan bir haberde, Suriye'ye "yardım" götüren bir kişi, "halkın" gıdadan çok silaha ihtiyacı olduğunu söyüyor.
Bugün İHH'ya El Kaide bağlantısıyla yapılan operasyon, derneğin Suriye'ye yönelik "yardım" faaliyetini de tekrar gündeme getirdi.
Türkiye'den giden konvoyların silah taşımadığı iddia edilse de, bundan bir buçuk yıl önce Suriye'de İHH'nın "yardım" dağıtımına katılmış bir kişi, Suriye'dekilerin gıdadan çok silaha ihtiyaçları olduğunu söylemişti.
14 Ağustos 2012 tarihinde, Timetürk'te çıkan "Halep, Hama ve İdlip'in silaha ihtiyacı var" başlıklı haberde, Osman Atalay şunları söylemişti:
Bugün İHH'ya El Kaide bağlantısıyla yapılan operasyon, derneğin Suriye'ye yönelik "yardım" faaliyetini de tekrar gündeme getirdi.
Türkiye'den giden konvoyların silah taşımadığı iddia edilse de, bundan bir buçuk yıl önce Suriye'de İHH'nın "yardım" dağıtımına katılmış bir kişi, Suriye'dekilerin gıdadan çok silaha ihtiyaçları olduğunu söylemişti.
14 Ağustos 2012 tarihinde, Timetürk'te çıkan "Halep, Hama ve İdlip'in silaha ihtiyacı var" başlıklı haberde, Osman Atalay şunları söylemişti:
"Hafta sonu İdlip Halep ve Azez bölgelerindeydik. Suriye'de süren direniş neticesinde Beşşar'ın askeri gücünün ülkenin kuzey bölgelerinden püskürtüldüğüne ve birçok şehrin direniş güçlerinin eline geçtiğine şahit olduk. İHH insani yardım vakfının Ramazan ayı boyunca Suriye genelinde yaklaşık 400 ton gıda yardımının İdlip ve Azez bölgelerinde ki dağıtımına katıldık.
Suriye halkının en acil ihtiyacının gıda ve silah olduğunu gözlemledik. Yaklaşık 2 milyon insan Suriye içinde göç etmek zorunda kalmış okulların, evlerin, hastane ve camilerin dahi vurulduğu bir çok şehrin merkezinin yerle bir olduğuna şahitlik ettik.
Suriye halkının en büyük şikayeti, Beşşar'ın uçakları ve tankları katliam yaparken, Suriye halkı kendi varlığı ve parası ile uçak savar, tank savar silahlarına sahip olmasını istemeyen batıya ve bir çok ülkeye sitemi var.
Suriyeli savaşçılar ve halk özellikle; bizler artık ülkelerden silah istemekten vazgeçtik bize kendi paramız ve imkanlarımızla elde edeceğimiz silahların Suriye ye girmesine izin verin yeter diyor. Bize gıda gönderen ülkelere teşekkür ediyoruz, fakat bizler kendimizi koruyacak silahlara sahip olamadıktan sonra , bu gıdaların da hiçbir işe yaramayacağını söylüyorlar.
17 aydır Suriye direnişi tüfek, tabanca, gibi hafif silahlar ile büyük zaferler elde etti, birçok şehirden Suriye ordusunu kovmayı başardı. Suriye ordusu uçak, helikopter ve tank ateşleri ile acımasızca halkı katletmeye devam ediyor.
Suriye direnişi, halkı batıdan ABD'den askeri müdahale etmesini asla istemedi, ABD, Rusya Çin BM gelinen noktada ortak bir tutum içersinde oldular. Kofi Annan modeli ile Beşşar rejimine 17 ay süre tanıyarak 20 bin insanın katledilmesine göz yumuldu.
ABD, Batı ve Rusya hala Suriye de Beşşar gitsin, rejim kalsın formülünü nasıl hayata geçirebileceğinin hesabını yapmaktadır.
Türkiye ye gelen Clinton, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile yaptığı görüşme sonrasında hala silah yardımının yapılmaması gerektiğinin altını çizmesi hiç de iyimser bir gelecek vaat etmiyor. Clinton, Esad sonrası kamu düzeni bozulmadan, sağlıklı bir geçiş süreci ve bu geçiş sürecinde herhangi bir boşluğun oluşmaması konusunda mutabık kaldıklarını açıkladı. ABD'nin Suriye direnişini ve geleceğini kendi hesabına göre şekillendirmeye çalıştığını ve direnişi yormaya çalışarak, alternatif üçüncü yeni bir muhalif yapıyı Suriye halkına dayatma düşüncesi içersindedir. Suriye direnişini, devrimini çalmaya yönelik bir tutum içersinde olduğunu unutmamak gerekiyor.
ABD'nin direnişçilerin ağır silaha sahip olmasını engelleyen tutumu endişe vericidir. Sözde, silahların El-Kaide gibi gurupların eline geçmesinden endişe ediyorlar. ABD'nin en büyük korkusu Mısır, Libya Tunus devrimleri sonrasında sandıktan çıkan Müslüman kardeşler ve İslamcı yapıların İsrail in ve Batının ihtiyacı olan enerji ve güvenliğinin tehdit edilmesi korkusundan başka bir şey değil.
ABD, Suriye'yi ağır silahlara boğmanın ülke içindeki ölü sayısının artabileceği korkusunu dile getirmesi hiç de gerçekçi değil. 14 aydır silahsız insanlar katledilirken seyreden batı ve doğu dünyası direnişin kendini koruyacak silaha sahip olmasına engel oluyor. ABD ve Batı, Beşşar sonrası gelecek iktidarın rengi, kokusu üzerinde hesaplar yapmaya çalışması, Suriye'yi hayal edemeyecekleri bir Afganistan sürecine sokar.
Suriye direnişini kontrol altına almaya çalışmak ve Beşşar'ın gitmesi noktasında hem fikir olan güçlerin gelecek muhalif yapı üzerinde mühendislik hesaplar yapması işleri daha da karmaşık bir hale getirecektir.
Suriye halkı bu güne kadar kendi işini kendi gördü, bundan sonrada kendi geleceklerini kendi iradeleri ile oluşturacaktır. Hama, Humus, İdlip, Halep halkı gıda ve kendisini uçaklardan tank ve top ateşinden koruyacak silahların ülkesine geçmesi için Irak, Ürdün ve Türkiye den engel çıkarmamasını talep ediyor."