E-Bilete Karşı Çıkmalıyız, ÇÜNKÜ… 14 Nisan’dan itibaren hayata geçirileceği duyurulan E-Bilet uygulaması, spor alanlarındaki şiddet ...
E-Bilete Karşı Çıkmalıyız, ÇÜNKÜ…
14 Nisan’dan itibaren hayata geçirileceği duyurulan E-Bilet uygulaması, spor alanlarındaki şiddet olaylarının sorumlusu olarak taraftarları gören ve çözüm olarak da cezalandırmayı esas alan 6222 sayılı kanunun bir parçasıdır. Hal böyleyken, bu uygulamanın taraftarların lehine getirilerinin olduğu koca bir yalandır.
Bu uygulama ile hedef, taraftarların örgütlü olarak hareket etmesini engelleyerek başta tribünler olmak üzere spor alanlarımızın sermaye güçlerinin, siyasi iktidarın ve futbolun karar vericilerinin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmesinin önündeki ‘organize taraftar’ engelini ortadan kaldırmaktır.
Taraftarlık, taraf olmaktır. Sevdiği oyundan ve gönül verdiği kulübünden yana taraf olmaktır. Hal böyleyken, biz taraftarların kendi kamusal alanlarımıza (tribünler, stadyumlar) ve değerlerimize (kulübümüz, taraftar kimliğimiz) yönelik müdahaleler karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamız asla söz konusu değildir.
E-Bilet uygulamasının en temel gerekçesi olarak gösterilen spor alanlarındaki şiddet meselesi, ülkemizde her gün yazılı ve görsel basında yer alan haberlerden de rahatlıkla takip edileceği üzere hayatımızın her alanında sıkça yaşanan şiddet olaylarından daha fazla boyutta değildir. Ülkemizde aile içinde başlayan, okulda, işyerinde, sokakta ve hatta TBMM Genel Kurulu’na kadar yayılan boyutta kendisini gösteren sözlü ve fiziki şiddet gerçeği varken, konuyu sadece spor alanları üzerinden gündeme getirmek ve çözümü baskıcı, yasakçı uygulamalarda aramak kasıtlı bir tercihtir. Kulüp başkanlarından spor programlarındaki yorumculara, yazılı basındaki kışkırtıcı başlıklardan yeni yapılan statların adının ARENA uzantılı olmasına kadar çok geniş kesimlerce fanatizm pompalanırken, spor alanlardaki şiddetin faturasının biz taraftarlara kesilmesini asla kabul etmiyoruz.
Endüstriyel futbolun geldiği aşama itibariyle ihtiyaç duyduğu, tribünlerde örgütlü hareket eden taraftar toplulukları yerine belirli bir gelir düzeyindeki müşteri potansiyeline de sahip seyirci kitlesidir.
Sözde sporda şiddetin önlenmesi adına hayata geçirileceği söylenen e-bilet uygulamasının içeriğine baktığınızda,meselenin ekonomik rant boyutunun çok daha fazla olduğu tüm çıplaklığıyla rahatlıkla görülebilir.
Sıkça örnek verilen Avrupa ülkelerinde, bizdeki gibi tüm ülke sathında e-biletin uygulandığı bir ülke yoktur. İtalya’da yapılmaya çalışılan benzer uygulama taraftar gruplarının mücadeleleri sonucunda sonlandırılmak zorunda kalınmıştır. Ve uygulanan yerlerde de seyirci sayısında ciddi azalmaların olduğu gizlenemez bir gerçektir.
Göztepe taraftarları olarak, takımımızın yer aldığı 2. Ligde bu sene e-bilet uygulaması hayata geçmeyecek olsa dahi biz bu uygulamaya karşı diğer takımların taraftarlarıyla bugünden birlikte mücadele etmeliyiz. Çünkü 6222 sayılı yasaya karşı yeterli derecede mücadele etmememizin bugün ağır faturalarını hepimiz ödemekteyiz.Tribünde asacağımız pankarttan, deplasman yapıp yapamayacağımıza kadar neredeyse her şey bir takım idari kurumlar ve kişilerin adeta keyfine göre belirlenir bir noktaya gelmiştir. Tribün kültürünün ve taraftar kimliğinin yok edilmesine yönelik yeni bir aşama olarak görmemiz gereken bu e-bilet uygulamasına teslim olmamalıyız.
Şayet bugün, güçlü ve ortak bir tepki ile tıpkı İtalya’daki taraftar grupları gibi bu yeni saldırıyı püskürtüp uygulamanın kendisini tarihin çöp sepetine atamazsak yarın her şey için çok geç olacaktır.
Şimdi, başta İzmir olmak üzere ülkenin dört bir yanındaki taraftar dernekleri ve grupları ile safları sıklaştırma ve omuza omuza mücadele etme zamanıdır.
Tercih senin…
Bu uygulama ile hedef, taraftarların örgütlü olarak hareket etmesini engelleyerek başta tribünler olmak üzere spor alanlarımızın sermaye güçlerinin, siyasi iktidarın ve futbolun karar vericilerinin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmesinin önündeki ‘organize taraftar’ engelini ortadan kaldırmaktır.
Taraftarlık, taraf olmaktır. Sevdiği oyundan ve gönül verdiği kulübünden yana taraf olmaktır. Hal böyleyken, biz taraftarların kendi kamusal alanlarımıza (tribünler, stadyumlar) ve değerlerimize (kulübümüz, taraftar kimliğimiz) yönelik müdahaleler karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamız asla söz konusu değildir.
E-Bilet uygulamasının en temel gerekçesi olarak gösterilen spor alanlarındaki şiddet meselesi, ülkemizde her gün yazılı ve görsel basında yer alan haberlerden de rahatlıkla takip edileceği üzere hayatımızın her alanında sıkça yaşanan şiddet olaylarından daha fazla boyutta değildir. Ülkemizde aile içinde başlayan, okulda, işyerinde, sokakta ve hatta TBMM Genel Kurulu’na kadar yayılan boyutta kendisini gösteren sözlü ve fiziki şiddet gerçeği varken, konuyu sadece spor alanları üzerinden gündeme getirmek ve çözümü baskıcı, yasakçı uygulamalarda aramak kasıtlı bir tercihtir. Kulüp başkanlarından spor programlarındaki yorumculara, yazılı basındaki kışkırtıcı başlıklardan yeni yapılan statların adının ARENA uzantılı olmasına kadar çok geniş kesimlerce fanatizm pompalanırken, spor alanlardaki şiddetin faturasının biz taraftarlara kesilmesini asla kabul etmiyoruz.
Endüstriyel futbolun geldiği aşama itibariyle ihtiyaç duyduğu, tribünlerde örgütlü hareket eden taraftar toplulukları yerine belirli bir gelir düzeyindeki müşteri potansiyeline de sahip seyirci kitlesidir.
Sözde sporda şiddetin önlenmesi adına hayata geçirileceği söylenen e-bilet uygulamasının içeriğine baktığınızda,meselenin ekonomik rant boyutunun çok daha fazla olduğu tüm çıplaklığıyla rahatlıkla görülebilir.
Sıkça örnek verilen Avrupa ülkelerinde, bizdeki gibi tüm ülke sathında e-biletin uygulandığı bir ülke yoktur. İtalya’da yapılmaya çalışılan benzer uygulama taraftar gruplarının mücadeleleri sonucunda sonlandırılmak zorunda kalınmıştır. Ve uygulanan yerlerde de seyirci sayısında ciddi azalmaların olduğu gizlenemez bir gerçektir.
Göztepe taraftarları olarak, takımımızın yer aldığı 2. Ligde bu sene e-bilet uygulaması hayata geçmeyecek olsa dahi biz bu uygulamaya karşı diğer takımların taraftarlarıyla bugünden birlikte mücadele etmeliyiz. Çünkü 6222 sayılı yasaya karşı yeterli derecede mücadele etmememizin bugün ağır faturalarını hepimiz ödemekteyiz.Tribünde asacağımız pankarttan, deplasman yapıp yapamayacağımıza kadar neredeyse her şey bir takım idari kurumlar ve kişilerin adeta keyfine göre belirlenir bir noktaya gelmiştir. Tribün kültürünün ve taraftar kimliğinin yok edilmesine yönelik yeni bir aşama olarak görmemiz gereken bu e-bilet uygulamasına teslim olmamalıyız.
Şayet bugün, güçlü ve ortak bir tepki ile tıpkı İtalya’daki taraftar grupları gibi bu yeni saldırıyı püskürtüp uygulamanın kendisini tarihin çöp sepetine atamazsak yarın her şey için çok geç olacaktır.
Şimdi, başta İzmir olmak üzere ülkenin dört bir yanındaki taraftar dernekleri ve grupları ile safları sıklaştırma ve omuza omuza mücadele etme zamanıdır.
Tercih senin…
http://www.gozgoz.tv/e-bilete-karsi-cikmaliyiz-cunku.html
