ERDOĞAN'IN IİD'LE DÜŞÜNSEL AKRABALIĞININ KÖKENİ
Siyasal düşünce tarihimize İslamcılık, 1860’ların ikinci yarısından itibaren Jön Türkler ile girdi.Asıl gelişimini 1908 (II. Meşrutiyet) Temmuz Devrimi’nden sonra gösterdi.
Osmanlı’daki üç siyasal tarzdan -Osmanlıcılık, Türkçülük ve İslamcılık- biriydi.
1970’li yıllara kadar Türkçülerle hiçbir zaman problemleri olmadı. Hep kardeş ilişkisi içinde oldular. Hedeflerinde sadece modernist/pozitivist Batıcılar vardı.
1970’li yıllar başında MTTB ayrılık oluştu: Milliyetçiler–muhafazakarlar.
Milliyetçiler MHP’liydi…
Muhafazakarlar MSP’li…
MSP’li gençler MTTB’den atıldı. 23 Ocak 1976’da Akıncılar Derneği’ni kurdular.
Recep Tayyip Erdoğan, Kasımpaşalı Akıncılardandı.
Akıncılığı uzun sürmedi MSP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı oldu. Mahalleden komşusu, Rizeli Nuri Avcı, MSP Gençlik Kolları Başkanı’ydı; ilde görevlendirilince koltuğa Erdoğan oturtuldu.
Erdoğan İstanbul Gençlik Kolları Başkanı idi ama; İstanbul’da o dönemin siyasal İslamcı gençliğinin yıldızı, Metin Yüksel’di…
18 yaşındaydı ve Fatih Akıncılar Derneği Başkanlığı’nı yürütüyordu.
İslam’i çevrelerin büyük saygısını kazanmış Bitlisli Sadrettin Yüksel’in oğluydu.
Akıncılar ile MSP’liler arasında ilk çekişme bu dönemde başladı. Ayrılığın nedeni, İran İslam Devrimi idi…
Elleri yumruklu, belleri silahlı radikal Akıncılar; İran’da iktidara yürüyen İslami hareketlerden etkilendi.
Erdoğan’ın kontrolündeki Kasımpaşalı Akıncılar, Metin Yüksel ve arkadaşlarına Humeyni ve Şiiyanlısı oldukları için soğuk bakıyorlardı.
İbrahim Ethem Deveci 1998’de kaleme aldığı “Bu Şarkı Burada Bitmez” kitabında yazdı:
“Metin Yüksel’in son zamanlarda ciddi bir İran sempatizanı olduğu biliniyordu. Hatta İran’a hicret etmek istediği bile ifade ediliyordu. MSP ise, İslami gençliği İran’ın aşırı tesiri altında bırakmamak için direniyordu” (s: 27)
Buna rağmen…
Korsan gösterilerde meydanın orta yerinde Humeyni’ye yazılan mektuplar okunuyor; duvarlara,“sınırsız ve sınıfsız İslam toplumuna doğru” diye sloganlar yazılıyor; İran devrimi afişleri yapıştırılmaya devam etti.
Bunlar Sünni MSP’de rahatsızlık yarattı. Radikal bulunan Tevhid, Şura, Hicret gibi dergilerin okunmasını yasakladılar.
Gelişmeler sadece Türkiye’nin iç meselesi değildi…
ABD de komünizme karşı hep desteklediği İslamcı hareketlerin İran yanlısı olmasından rahatsızdı. Özellikle, İran İslam Devrimi ve Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgaliyle birlikte Sünni hareketlere desteğini artırdı. Bunun yansıması sonucu…
Türkiye’de İslamcı gençler ikiye bölündü:
Tebliğciler ve cihatçılar.
Erdoğan tebliğciydi.
Bu tartışmalar yaşanırken…
Metin Yüksel, 23 Şubat 1979’da öldürüldü.
Edip Yüksel kardeşi ile Erdoğan arasındaki farkı şöyle anlattı:
“Daha o zamanlarda Tayyip lüks koltuklarla döşeli parti binasında zenginlerle ve esnafla ziyafetli toplantılar yaparken, Metin özellikle o tür gösterişli ve hiyerarşik ilişkilere tavır takınmış ve sokaktaki insanlarla, yoksullarla, muhtaçlarla hemhal olmuştur..” (15 Ocak 2013, www.19.org)
Metin Yüksel’in cenazesine Akıncılar harabe bir koltuk getirdi. Üzerinde şu yazılıydı: “İşte Şehid Metin’in dernekteki koltuğu. Yumuşak koltuk ve lüx meraklılarına ithaf olunur… Fatih Akıncıları.”
Mesaj “Partili Erdoğanlara” idi…
Metin Yüksel öldürüldükten sonra, İstanbul’daki İslamcı gençlerin başına İran İslam Devrimi’ne mesafeli bakan Sünni Recep Tayyip Erdoğan getirilmek istendi! Suudi Arabistan kökenli Rabıta örgütü tarafından desteklenen Sebil şu manşeti attı:
“Tayyip: İslamcı gençliğin gerçek liderleri…”
Erdoğan’ın büyük fotoğrafının altında şu yazılıydı:
“Biz kurtarıcı bir nesiliz.” (5 Haziran 1980)
Erdoğan imajı Akıncılar arasında pek tutmadı.
Yeni lider; 30 yaşındaki Sedat Yenigün idi. Kurucusu olduğu ”İslami Hareket” dergisinde“Humeynicilik mi Yoksa İslam’ın Yeniden Dirilişi mi?” diye makale yazdı:
”Biz yüzyıllardır ezilen İslam’ın, kendi kaynaklarına dönüş hareketini başlattığı emperyalizmle müşahhas bir kavga örneği verdiği için Humeyni’yi alkışlıyoruz… Ey dünyadaki her türlü İslami harekete ‘La’ diyen gafil kardeş! Senin kafanla İslam ne zaman ‘La İlahe İllallah’ diyecek, ne zaman Hicret edecek, ne zaman Devlet olacak? Söyler misin Allah aşkına? Seyyid Kutuplara düşmansın, Ali Şeriati’ye düşmansın, Humeyni’ye karşısın; peki kimden yanasın?”
Ve: Cemil Meriç’in öğrencisi, edebiyat öğretmeni, Sedat Yenigün de, 5 Temmuz 1980′de öldürüldü.
Zamanla İran İslam Devrimi’ne sıcak bakan gençler törpülendi.
Sonra…
Erdoğanlar; televizyon seyredilmesinin, müzik dinlenilmesinin ve sinemaya gidilmesinin haram olduğunu söyleyen, üniversitede okurken yüzü açık kızların “yüzlerine kezzap atmakla” ünlenen CIA gölgesindeki katı Sünni Hikmetyar’ın dizinin dibine oturtuldu.
Uzatmayayım…
Vahabiliğe mesafeli Akıncı gençler, yıllar için nasıl Suudi Arabistan çizgisine sokulup katı Sünni yapıldı?
Siyasetleri nasıl tek mezhebe indirgendi?
IŞİD bugün neden sadece Şiilere/Alevilere karşı savaşıyor?
Düşünsel akrabalığı oluşturanlar belli değil mi? Bu olaylar CIA-MOSSAD etkisi bilinmeden analiz edilebilir mi?
Siz Erdoğan’ı tanıdığınızı mı sanıyorsunuz?..SONER YALÇIN-SÖZCÜ