HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

"Hani o şortlu kız var ya, işte o benim"

"Ben bunu giyince, yolda yürüyünce, otobüse binince, okuluma gidince, markete girince birçok erkek bana bakıyor. Bazısı “hayvani bir ...

"Ben bunu giyince, yolda yürüyünce, otobüse binince, okuluma gidince, markete girince birçok erkek bana bakıyor. Bazısı “hayvani bir güdüyle bakıyorum”, bazısı “açtığına göre bakayım istedin”, bazısı da “öyle açarsan her yerini tabii bakarlar” der gibi bakıyor… Geçende de aynısı oldu. O bakkalın önünden geçerken de bakkalın önündeki amcanın bana baktığını fark ettim..."


Sosyal medyada çok konuşulan şortlu kız yazısının ardından Özden Melis Uluğ Birgün gazetesi Pazar Eki'nde "Hani o şortlu kız var ya işte o benim" başlığıyla bir yazı yazdı. İşte o yazı:

****

“Şortlu Kız ve Bakkalın Önündeki Amcanın Hazin Hikayesi” başlıklı blog yazısını sanırım birçoğunuz görmüşsünüzdür. Yazıda bakkalın önündeki amcanın oradan geçen şortlu bir kızın ardından bakmasının hazin hikâyesi anlatılmış ve bu amca kıyasıya eleştirilmiş. Diğer erkek arkadaşlar da durur mu, hemen buna karşı yazılar  döşemişler. İlk bakışta oldukça anlamsız ve tuzu kuru bir tartışma gibi görünse de meselenin altında yatan “erkeklik” vurgusu beni bu yazıyı yazmaya itti. O yüzden bu yazıda size o şortlu kızın ağzından yazacağım:

Merhabalar hepinize. Ben o bakkalın önünden geçen şortlu kızım. Hani arkamdan onca yazı dönen, erkeklerin yine birbirine girdiği ama bu meselede konu benim bedenimken yine bana söz hakkı düşmeyen kızım. Kız lafını da hiç sevmem, o yüzden bundan sonra kadın diye devam edeceğim.

Burada oturup ikinizin de yaptığı gibi “bak yeğenim”, “bak aslanım”, “yeğen!” diyerek ikinize de ahkam kesmeyeceğim çünkü ikinizin tarzı da hiç hoşuma gitmedi. Hatta ne ikisi, ben bu yazıyı yazarken ahkam kesenlerin sayısı 3’e 4’e katlandı. Bakıyorum da tüm bu yazılar kendi erkeklik çevrenizde, erkeklik söylemlerinizle, kendinizi üste, kadınları ve bedenlerini alta koyan tüm düşünce ve görüşlerinizle yine kadına pek bir alan bırakmıyor. İşte bundan dolayıdır ki hepinize birkaç hatırlatmada bulunmak istiyorum.

Evet, hava sıcak olduğunda canım daha kısa, bedenimi açıkta bırakacak şeyler giymek istiyor ama mesele bu değil. Mesele yaz-kış fark etmeden, mekân-zaman fark etmeden istediğim zaman istediğim şeyi giyebilmemle ilgili. Ben bunu giyince, yolda yürüyünce, otobüse binince, okuluma gidince, markete girince birçok erkek bana bakıyor. Bazısı “hayvani bir güdüyle bakıyorum”, bazısı “açtığına göre bakayım istedin”, bazısı da “öyle açarsan her yerini tabii bakarlar” der gibi bakıyor…

Geçende de aynısı oldu. O bakkalın önünden geçerken de bakkalın önündeki amcanın bana baktığını fark ettim. Ama dönüp bir şey demedim çünkü biz kadınlar her gün her yerde gözle, bazen de elle, taciz edildiğimiz için bu konuda oldukça deneyimliyiz. Gücüm olunca bazen Mert’in sana baktığı gibi “ne bakıyorsun bana öyle?” der gibi ben de bakıyorum sana. Bazen de kendi kendime “aman boş ver yaaaa…” diyerek mide bulantısıyla oradan uzaklaşıyorum. Ama Mert arkadaşımın ben geçtikten sonra sana “ne bakıyorsun öyle” diye bakması benim için sevindirici, genelde böyle tepkileri erkeklerden çok görmüyoruz. Tabii onun da dedikleri “erkeklik” çerçevesinde eleştirilir ama ben bugün iyice sana odaklanmak istiyorum bakkalın önündeki amca!

Ben gittikten sonra Mert’e demişsin ki “ama senin de insanlar hakkında bilmediğin bazı gerçekler var canım yeğenim! seni üzeceğini bildiğim halde, sana biraz bunlardan bahsedeceğim. çünkü s****** değilsin üzülürsen üzül ibne!” Şu söylediğin cümleyi neresinden tutup da düzelteyim be amca! Bu lafına hemen bir laf LGBTİ hareketinden gelsin o zaman: Velev ki ibneyiz, alışın her yerdeyiz! Devam edelim. Mert’e ağır saldırmışsın: “günlük hayatta yaşadığım şeyleri kendime yontarak blog mudur ne s****** oraya yazayım da biraz popim artsın belki karı kız düşürürüm” diyorsun. Bu düşen karı da kız da biz oluyoruz herhalde değil mi amca? Nereye düşüyoruz erkeklik kurguna göre tek amaç bir karıyı bir kızı ‘düşürmek’ olan amca?

Ha bir de amcacığım şunu da eklemişsin. “Kadınlar erkeklerle seks yapmadan sadece arkadaşlık edebiliyorlarsa, sen de bi dene yeğenim. Her önünüze gelen kıza yavşamayın artık. Karşı cins olarak değil insan olarak görün. Kadın neslini erkeklerden bıktırmayın.” Biz de aynen bunu diyoruz be amca. Biz erkeklerle sadece arkadaş olabiliriz diyoruz. O yüzden kadınlarla çok iyi anlaşan erkek gördüğünüzde o erkekten nefret etmeyi de bırakın diyoruz. Aynı zamanda bizi bıktırmayın da diyoruz ama sen, ben geçtikten sonra sürekli benim arkama bakarken, şortumun boyunu hesap ederken ve arkamdan atıp tutarken böyle bir şey demeye hakkın var mı ondan pek emin değilim be amca!

Şimdi ikinize de sormak istiyorum. Ben yokken benim ne nutellam (bakkalda adı sarelleymiş) kalmış, ne de nutellayı amcanın üstüne dökerek yalamak isteyip istemediğim. Buna ek olarak da “kendinden 30 yaş genç kızların peşinde koşma huyu bizim değil, senin baban gibi köşeyi dönmüş zenginlerin huyu” da demişsiniz. Bunu yazan amcanın bir kadın gördüğünde o kadının hangi yaşta olmasına hiç dikkat etmeden baktığını  hatırlatmak isterim. Son olarak bu dediğin gerçek olsaydı ‘çocuk gelin’ gibi bir meselemizin hiç olmaması gerekirdi değil mi sevgili amca? Hepsini birlikte düşündüğümde size bir şey sorabilir miyim? Si-ze-ne? Hatta Sİ-ZE-NE? İstediğim kişinin üstüne nutella dökme fantezisi kurarım, istemediğimin kurmam, ister kendimden 30 yaş büyük biriyle beraber olurum, ister 40 yaş küçükle. Bu sizin değil, benim meselem.

Sonuç olarak her ne kadar Mert güzel bir şey yapmaya çalışsa da hâlâ ‘erkekliklerinizden’ kurtulabilmiş değilsiniz. O yüzden her gün sokaklarda bağırıyorum ben: ‘Benim bedenim benim kararım’ diye. Benim ne giydiğim bana gözlerinizi taciz edercesine dikme hakkını vermez. O yüzden önce klavyedeki ellerinizi, sonra da gözlerinizi bedenimden çekin.  

Business News