HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Yıldızlara bakalım!

Bilim insanları, göktaşı yağmurunun -yıldız kaymasının- en yüksek seviyeye ulaşacağı gecede göğe bakalım, diye çağrı yaptı. 10 binlerce ...

Bilim insanları, göktaşı yağmurunun -yıldız kaymasının- en yüksek seviyeye ulaşacağı gecede göğe bakalım, diye çağrı yaptı.
10 binlerce yıldız, kuyruklu yıldızdan koparak gökyüzünün dört bir yanına ışık saçarak yayıldı o gecelerde.
İnsanlığın kötümserlik içinde tüketildiği bu zamanlarda böyle bir ışık selinin umuduna her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.
Gökyüzündeki ışık seli yıldızların dağılarak kendi parlaklıklarını tüm evrene yayması eylemi gibi sanki. Yeryüzünde de ihtiyaç duyulan tam da böyle bir şey olsa gerek.
• • •
Bugün de öyle rakamlara-sayılara bakılarak çıkartılan haritalar üzerinden bir karamsarlık ya da sanal umutlar boca ediliyor tepemizden aşağı.
Milyonlarca insan bu karanlığın altında gelecek için neredeyse tüm umudunu kaybederek evlerinde oturdukları koltuğa gömülüp kalıyor. Yorgunluk, uyuşma her yanı yeniden sarmaya başlıyor.
Bu karamsarlığı dağıtacak olanlara da yayılıyor ya bu uyuşma, belki de en kötüsü bu. Çünkü, teslim almaya çalıştıkları şey, en başında insanın tahayyülleridir.
Meşhur sözdür ya mutluluk varacağın yerde değil yürüdüğün yoldadır. İşte birileri tahayyüllerimizi-hayallerimizi rakamlarla teraziye çıkartıp tartma utanmazlığı yaparken, buna bakıp ‘hadi oradan’ demek yerine biraz da utanıp sıkılıyoruz sanki!
• • •
Çağımız, bir yönüyle hız çağı olarak da tanımlanır. Her şeyin hızla değiştiği yanılsamasıyla yaratılan anlık akımlar içinde aslında değişen hiçbir şeyin olmadığı gerçeği gizlenir.
O yüzden olsa gerek hızlı yaşanır, çabuk unutulur. Öyle değil mi gerçekten de! Daha sıcaklığı tüm meydanlarda dururken Haziran’ın dahi nostaljik bir nesneye dönüştüğünü de görmedik mi? Hatta şimdilerde Haziran Direnişi’nin gerçek izlerini sürme zorluğunu ve sabrını bir kenara bırakıp burjuva siyasetinin labirentlerinde nefes tüketmek siyaset sayılıyor da gerisi ütopik bulunmuyor mu?
Denklemin öte yanında da Bartleby sendorumuna kapılanlar, ‘yapmamayı tercih’ten mustaripler var. Bu sendrom dünyaya karşı derin bir ret duygusundan üretici ve yaratıcı bir gücü değil; radikal bir görünüm altında giderek pasif-nihilist bir tutumu doğuruyor.
Oysa şimdi, Haziran’da ülkenin tüm sokaklarını ve meydanlarını bir yıldız yağmuru gibi dolduran geleceğe, korkusuzca ve hep birlikte tıpkı yıldızlar gibi dağılmamız gerek.
• • •
Evet, şimdi rakamları-haritaları, sandığı-seçimleri bırakın. TV’leri kaplayan çığırtkanların seslerini kısın. Goygoycuların tatavalarına, sanal umutlara kulak asmayın.
Haziran’da sokaklarda meydanlarda milyonların yarattığı umudun her vesileyle tekrarlanan itirazından yeni ve kuşatıcı bir hayat ütopyasının taze nefesini yeniden içinize doldurun.
Yıldızlara bakalım!
Her yanı kaplayan yıldızların izinde bitmeyen yolculuğumuzda uzun ve yeni geleceğimiz için derin bir nefes alalım arkadaş. Çünkü bizim çağımızdır artık. Yumruğunun içinde bir yıldız saklayanlar bilir bunu.
Haydi arkadaş!
BİRGÜN








Business News