Son zamanlarda bir ümmet vurgusudur gidiyor özellikle muhafazakar çevrelerde. Osmanlı gibi deniyor. Ümmetin birliğini tesis etmek için...
Son zamanlarda bir ümmet vurgusudur gidiyor özellikle
muhafazakar çevrelerde. Osmanlı gibi deniyor. Ümmetin birliğini tesis etmek
için Osmanlı modelini yine örnek alamayız. O model Yavuz'un ordularının
İstanbul'dan çıkıp 40 bin Alevi'yi kesip, önüne çıkanı doğrayıp, Kahire'ye
gidip, kutsal emanetleri getirip kılıcını çekerek, 'Halife benim ulan'
demesidir. Bir defa Osmanlı sultanları Halife falan değildir zorbadır.
Bildiğiniz zorba. Keserek, doğrayarak, katlederek Peygamber'in birkaç kutsal
emanetini İstanbul'a getirerek kendini Halife mi ilan etmiş oluyorsun? Bunun
Hilafet ile ne alakası var. Hilafet Peygamber'in ölümüyle bitti. Hilafet
Hazreti Ali'nin Peygamber'in cenaze namazını 17 kişiyle kıldırması ile bitti.
Ondan sonrakiler saltanattır, krallıktır, kisraya özenmektir.
Osmanlı sultanları Halife falan değildir. Osmanlı sultanları
halife değil zorbadır. Katildir ve zanidir. Zorbadır zorla ayakta durur, vergi
toplar, zorla hilafeti İstanbul'a getirir, kendi çocuk ve akrabalarını
katlederler, evlenmeden cariyelerle yatarlar zanidirler. Bunun nesine
özeneceksiniz?
Ümmeti birleştirmede model olarak da kullanamazlar. Nasıl
olacak bu iş? Peygamber'in Medine Sözleşmesidir. Birinci maddesi şu: 18 kabile
sıralanır ki bunları çoğu gayri müslim ve ehli kitap olmayanlardır, bunlar sıralanır
ve işte bunlar diğer insanlarla birleşmiş ayrı bir ümmettir denir. Ümmet din
birliği demek değildir. Mezhep birliği demek hiç değildir. Ümmet, ekonomik,
siyasal geniş bir pakt demektir. Bunun içinde Yahudiler de olabilir,
hristiyanlar da olabilir, dürziler, ateistler de olabilir. Her kesimden
olabilir. Adalet, doğruluk, dürüstlük ilkeleri etrafında toplanmaları ile ümmet
birliği sağlanabilir. Bir Ortadoğu Konfederalizmi ile mümkün olabilir. Herkes
birbirine, yaşamına, inancına saygılı olacak.