Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

Eğitim ve altyapı ile ilişkilendirilmiş bir Fatih Terim yazısı

Türkiye Letonya maçı futbolumuzun düzeyine ilişkin sadece bir örnektir. Tıpkı geçmiş yüzlerce maçta olduğu gibi. Bu şekliyle devam ederse da...

Türkiye Letonya maçı futbolumuzun düzeyine ilişkin sadece bir örnektir. Tıpkı geçmiş yüzlerce maçta olduğu gibi. Bu şekliyle devam ederse daha yüzlerce maç için de geçerli olacağı gibi.
Unutmayınız; üstyapılarınız neyse altyapılarınız da o’dur. Futbolda altyapı üstyapıyı belirlemez. Üstyapı altyapıyı belirler, altyapı üstyapıya hayat verir.
Letonya-Türkiye maçının analizini yapmak kolaydır. Oynanmış bir maçın değerlendirmesi her zaman kolay olur. Ve inanın ne söylerseniz ve yazarsanız yazın içinde mutlaka doğrular olur. Elbette maç onu analizleri de önemlidir. Ama konu ve sorun oynanmış maç ile değil de, oynanmış tüm maçlar ve oynanacak maçlar ile ilgili olunca o zaman önemli olan genel sorunlara ve sorunsala ilişkin analiz yapmak ve çözümler üretmek ve sunabilmektir.
Söz konusu maç ile ilgili olarak oyuncuların karşı takımın durumuna göre bireysel ve özellikle de taktik ve takım taktiği yetersizliklerini yazmak yerine bunun nedenlerini yazmak çok daha önemli ve değer yaratıcı bir davranıştır. Sonuçta bir memnuniyetsizlik varsa ve bu süreğen bir memnuniyetsizlik ise o halde düşünceler ve yazılar bu gidişin değişmesine dair olmak zorundadır. Bu bağlamda futbolda söz ve yetki sahibi egemenlerin sorgulanması ve çözüm önerileri sunulması çok daha önemli ve gereklidir.
Letonya karşısında oynanan futbolun uluslararası kalitesinden tutun da, teknik direktör ve antrenörlerin birikim, entelektüel tutum ve davranışlarına kadar, oyuncuların maç içindeki “fundemental” yani temel teknik ve temel taktik formasyon eksikliklerinin tutunuz idarecilerin neleri nasıl idare ettiklerine kadar her konu esasen bir sistem ve yaklaşım sorunu olarak ortaya çıkar.
Biz yazıyı ve yazının içeriğini Fatih Terim üzerinden ama Fatih Terim kişiliği ile ilgili olmaksızın götürmeye çalışalım ve onun kişiliği ile ilgili değil Türkiye’deki futbolda yarattığı ya da yaratamadığı katma değere bir bakalım.
Fatih Terim, Türkiye’nin futbol sorunsallarından birisidir. Çünkü paylaşımcı birisi değildir. Kadrocudur. Dahası yetkilerini paylaşmayı bırakın, eleştiriye dahi tahammülü olmayan, şiddete açık ve entellektüel futbol tartışmalarına ve yaratıcılığa kapalı bir futbol adamıdır.
Siz hiç Fatih Terimi total futbolu tartışırken duydunuz mu? Ya da futboldaki taktik evrilmelerin ülkelerin sosyo ekonomik koşullarıyla ilgisi konusundaki bir cümlesini? Ağır mı oldu? Peki, kondisyonel özelliklerin futbola özgü nasıl ifade edildiğini? Hadi en basitinden altyapılarda futbol eğitim modellerinin neler olabileceğini? Duyamazsınız. Okumaz çünkü, ihtiyaç duymaz. Kurduğu futbol sisteminde kendisinin bu tip şeyleri bilmesi gerekmez. Ya da bildiği varsayıldığından ona sorulmaz. Ama “Türkiye Futbol Direktörü” olmak futbol ile ilgili çoğu şeye vakıf olmayı gerektirmez mi?
Fatih Terim’in futbol ile ilgili teknik adamlık meziyetleri yaşadıklarından öğrendikleridir. Ama konumuz bunlar değil. Konumuz bir iş ile ilgili tam yerinde oturan birisinin o yerin gereklerini yapıp yapmamasıyla ilgili.
Fatih Terim çok uzun yıllar boyunca gerek kulüp düzeyinde gerekse federasyon boyutlarında elindeki olanaklara ve yetkilere rağmen, ne çalıştığı Galatasaray kulübünde ne de Milli takımlar düzeyinde Türkiye futbolunda bir akım, bir model, bir anlayış getirme, kurma peşinde ya da yeterliliğinde olmamış olamamıştır. İşte konu tam olarak budur.
“Eğer bu kadar başarısız ise bu kadar yıl kulüp ve federasyonlarda nasıl yer aldı bu kişi? Karşı söylemine vereceğimiz cevaplar şunlardır; birincisi biz Türkiye Futbolu’na dönüşüm ve uluslararası düzeyde gelişmişlik sağlama konusundaki başarısızlıktan söz ettiğimizi söylemek isteriz. İkincisi Türkiye’de yetersizlik ve üretken olamama ne zamandan beri değerlendirilir ve bir yerlerden gönderilme nedeni olmuştur ki?
Bu arada bakıyoruz bu ülkede üstyapılarda onlarca, altyapılarda ise yüzlerce daha Fatih Terim var. Bu aslına bakarsanız iyiye işaret değil. İşte bu Türkiye futbolu için büyük derttir.
Türkiye’nin popüler olmak yerine yaratıcı, üretken, risk alan ve işlevsel düşünce ve emek insanlarına ihtiyaç var.
Düşünebiliyor musunuz Fatih Terim çoğu genç antrenör için bir idol. Oysa futbolda teknik adamların idollüğü oynattığı futbol ile ilgilidir. İspanya’da Guerdiola, Portekizde Mourinho asla idol değildirler. Kişiler değil futbol akımları, oyun sistemleri, oyun felsefeleri rol-model olarak alınmalıdır kişiler değil. Şimdi Gurediola olsun, Ferguson olsun ya da Wenger olsun bu kişilerin oyun anlayışları, felsefeleri ve bir oyun sistemleri var mıdır? Evet.
Bu kişilerden söz edince akla hemen bu kişilerin oyun anlayışları gelir ve canlandırılır. Boyu posu, jest ve mimikleri değil. Onların hepsi birer kodlama vesilesi olabilir. O halde bu adamlar oyunları nedeniyle idol olurlar. Ama aslında idol olan şahsi kişilikleri değil oyun kişilikleridir.
Şimdi soralım Fatih Terim’in oyun felsefesi nedir?
Oyun anlayışı nedir?
Oyun modeli var mıdır?
Peki nesini ve neresini idol olarak alacaksınız? Çünkü idol alma kişilerin yaptıkları/ürettikleri üzerinden alınır. Aslında idol olarak alınan oyun anlayışından başka bir şey değildir.
Fatih Terim deyince kafamızda canlandırdığımız netleşmiş bir oyun anlayışı, modeli sistemi, akımı var mı? Yok. İşte bu Türkiye’nin Futbol Problemidir.
Üstyapılarda idol olarak alınacak bir futbolunuz yoksa, altyapılarınızdan belli bir futbol sistematiğine uygun oyuncular yetiştiremezsiniz. Yetiştirdikleriniz yetenekli olabilirler ama iş yapamazlar. Çünkü iş yapabilmeleri için var olan ve işleyen bütüne entegre olacak bir yapıda yetişmemişlerdir. Ne demiştik daha önce üstyapı hayattır. Altyapı hayat ile ilgili olandır. Yani hayati olandır. Hayatınız yoksa hayati olana ihtiyaç duymazsınız.
İngiltere’de, İspanya’da Almanya’da ya da başka bir futbol ülkesinde altyapılar üstyapıya oyuncu yetiştirirler. Ama üstyapının ne olduğu ve ne istediği bellidir. Dolayısıyla nasıl bir oyuncu üretecekleri (yetiştirecekleri) bellidir.
Fatih Terim hayatı boyunca bu anlamda Türk Futboluna bir yatırım yapmayı mı, yoksa popüler olmayı mı tercih etmiştir? Tartışmalarımız kimsenin kişiliği, düşüncesi üzerinden değil ülkeye ve topluma sağladığı katma değer ve üretim ile ilgili olmalıdır. Bu anlamda Fatih Terim futboldan ve bu ülkeden kazandıklarını tekrar futbola ve bu ülkeye vermemiş ya da verememiş bir kişidir.
(İSMAİL TOPKAYA - SENDİKA.ORG)

Hiç yorum yok