Şimdilerde tam bir piyasacı ve özel sektörcü başkanıyla
“Birlikte yola devam” diyen Trabzonspor, başka bir sonuç olarak da taraftar ve
tribünlerinin içinde bir grup da olsa entelektüel düzeyi Sedat Peker reklamı
yapmaya elveren bir düzeye evrilmiş görünmektedir
Çocuklara Sedat Peker ismi yazılı tişörtler giydirerek,
futbol ve Trabzonspor aracılığı ile bir “Sedat Peker halkla ilişkiler
çalışması” yapmak, bir iki kişinin hareketi olarak yorumlanacak olsa da
birazcık farklı bakmayı düşünen ve becerenler için bu sonucun Türkiye’deki
gelişmelerin doğal bir sonucu olduğunu göreceklerdir.
Trabzonspor ile öyle ya da böyle ama elbette dolaysız ilgili
bir Sedat Peker’in bu şekliyle de olsa bir “PR” çalışması ile hayat bulmuş
olması sadece tesadüfü ve kendiliğinden gelişen bir olgu değildir.
3-0’dan 4-3’e gelen maçın bu olay ve olguyla o an için
elbette bir ilgisi ve etkisi yoktur. Ama “Öleceksek adam gibi ölürüz, kadın
gibi değil” diyecek kadar düzeysiz, stadyumun altında hakem rehin alacak kadar
ileri giden bir başkanı olmuş olan Trabzonspor’un başarısızlıklarının ardında
yatan şeyin, sadece futbolun teknik meseleleri ile ilgili olduğunu düşünürsek
yanılmış oluruz.
Trabzon kenti, kendi futbol tarihine ve öznel futbol
modeline sahip çıkamamış bir kent, Trabzonspor ise doğal olarak o sentezini
sürdürmemiş ve geliştirmemiş bir kulüp olmuştur. Türkiye’de yerel ve evrenseli
birleştirerek yerelin aktörleri evrenselin gereklerini sentezleyip ardı ardına
şampiyonluklar kazanacak kadar “efsaneleşen” bir kulüp ve takım olan
Trabzonspor, Trabzon İdman Ocağı’ndan başlayan ve daha nice kulüp ve takımların
“efsane Trabzonspor” sürecini oluşturmada kendilerini feda ettikleri futbol
tarihleri ve değerlerini ne yazık ki piyasacılık ve siyasetçilik sarmalında
harcamış gitmişlerdir.
Şimdilerde tam bir piyasacı ve özel sektörcü başkanıyla
“Birlikte yola devam” diyen Trabzonspor, başka bir sonuç olarak da taraftar ve
tribünlerinin içinde bir grup da olsa entelektüel düzeyi Sedat Peker reklamı
yapmaya elveren bir düzeye evrilmiş görünmektedir.
Daha önceki yazılarda da belirttiğimiz gibi “Futbola siyaset
girmesin” diyenler, “Futbola cumhuriyetçi, Atatürkçü, solcu, sosyalist, laik ve
eşitlikçi siyaset girmesin” diyenlerdir. Söz konusu PR çalışmasını basit bir
çocukluk ve ergenlik tavrı olarak niteleyenler ve niteleyecek olanlar bir yana,
Trabzonspor’u gerçekten sevenler, bu olgunun toplumsal boyutunu iyi analiz
ederek, kulüp ve takımlarının neyle ve nelerle ilişkilendirildiklerine iyi
bakıp, neden ve niçin efsane Trabzonspor’dan çok uzaklara düştüklerini doğru
değerlendirmelidirler.
Avni Aker’i yıkıp, başka bir yerde Şenol Güneş Spor
Kompleksi’ne dönüştürmek bir büyüme olabilir ama asla bir gelişme değildir.
Örneğin bu bağlamda büyümenin ama gelişmemiş olmanın bir göstergesi Şenol Güneş
adının Avni Aker adına tercih edilmiş olmasıdır. Bunun elbette güncel siyaset
ile ilişkili bir durum olduğunu ve Şenol Güneş’e de haksızlık yapmamak
gereğinin altını çizelim.
İzmir Marşı’ndan acayip rahatsız olanların, Amedspor’u
mümkün olsa da futbol liglerinin dışında bırakacak olanların gerçekten siyaset
yapmadıklarını söylemek için birçok şeyin farkında olmamak veya bu ülkede
yaşamamak gerekiyor. Konu derin ve geniş.
Ama bugünden bakıldığında Trabzonspor ve Sedat Peker veya
temenni etmeyiz ama “Sedat Peker ve Karadeniz takımları” yeni PR çalışmaları
Türkiye’deki çürümenin futbola yansımış somut hallerinden birisidir. (İSMAİL
TOPKAYA – SENDİKA.ORG)