Soner Yalçın, ABD'den ithal gerici tezlerini Saklı Seçilmişler adlı kitabında piyasaya sürdü: Güya aşılar otizme yol açıyormuş. Sağlık emekçileri ve bilim insanları, Yalçın'ın hurafelerinden neden uzak durulması gerektiğini hatırlatıyor: Aşı, bilimin ve insanlığın bir kazanımı. Aşılanmamanın ise çocuklar için büyük maliyeti var…


Bulaşıcı hastalıklar özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki en önemli ölüm nedenlerinden biri. Aşılar, bulaşıcı hastalıklara bağlı sakatlık ve ölümlerin azaltılmasında ve önlenmesinde, toplum sağlığının korunmasında en etkili tedavilerden biri. Nitekim yaygın aşılama faaliyetlerine bağlı olarak dünya genelinde bulaşıcı hastalıklara bağlı ölüm sayısı son yüzyılda ciddi oranda azaldı.

AŞI KARŞITLIĞI: YİNE İTHAL GERİCİLİK

Soğuk Savaş sırasında Türkiyeli sağcılar ABD'den evrim karşıtlığı ithal etmişlerdi. Dünyada biyoloji ve evrim araştırmaları gelişirken, ABD'deki Hristiyan köktendincilerin bilim dışı tezlerini Türkçeye çevirip basıyorlardı.

Aşı karşıtlığı ise özgün tipte, görece modern bir gericilik. Aşının tüm faydalarına rağmen özellikle son on yılda dünyada yaygınlaştı.

Aşı karşıtı kişiler/oluşumlar, bilimsel gerçekleri yok sayan çarpık fikirlerini internet vasıtasıyla hızla yayıyorlar. Aşıların faydası olmadığını, hatta çocukları hasta ettiğini, bu zararın güç odakları tarafından saklandığını iddia ediyorlar.

Yeni sürümleri Batı'da muhafazakarlar kadar sosyal demokratlar arasında da alıcı buluyor.

Türkiye de aşı karşıtlığı dalgasından payına düşeni almaya başladı. Aşı karşıtı yorumlara internette giderek daha sık rastlanıyor. Ülkede komplo teorilerine zaten hep bir açlık var.

Soner Yalçın da bunu görmüş olmalı ki ABD'den ithal aşı karşıtı argümanları Saklı Seçilmişler adlı kitabında piyasaya sürmüş. İnsanların aklını karıştırmak, sağlık emekçilerinin işlerini zorlaştırmak, belki çocukların hayatlarına mal olması pahasına...

Pakistanlı Gulam İshak, kızı bebekken çocuk felci aşısı olmasına izin vermemiş. Kızının önce bir bacağını hastalık bitirmiş, sonra da diğer bacağı araba çarpması sonucu sakatlanmış. İshak pişman, ama artık çok geç. Kaynak: National Geographic

'AŞILAR BİR İŞE YARAMIYOR'

Doktorlar ve diğer sağlık emekçileri aşının yaşamsal olduğu konusunda hemfikir. Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), aşı karşıtlarının aşıyla ilgili yaydığı bir dizi yanlış fikri internet sayfasında çürütüyor.

1) Bir iddiaya göre"bulaşıcı hastalıkların sıklığı aşı değil hijyen sayesinde azaldı." Yani güya aşının bir faydası yok.

DSÖ, örnek olarak kızamık vakalarında kesin düşüşün kızamık aşısı kampanyaları sayesinde, 1963'ten sonra yaşandığını hatırlatıyor. Türk Pediatri Kurumu da yine sayfasında aynı bilgiyi veriyor. Türkiye'de 1960-2002 arasında 10 bin ila 70 bin sıklığında yaşanan kızamık vakaları, bugün birkaç düzine civarında yaşanıyor ve ithal vakalar.

Aynı şekilde dünyada bugün kızamıkçık, difteri veya çocuk felci gibi hastalıklar da neredeyse tükenmiş durumda.

DSÖ acı bir örnek de veriyor: 1991'de eski Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra, yerine kurulan kapitalist devletler aşı kampanyalarını aksatıyorlar. Bunun sonucu olarak Sovyetler yıkılmadan önce, 1989'da 839 difteri vakası yaşanırken, 1994'te aynı coğrafyada 50 bin vaka kaydediliyor. Bunlar da 1700'ü ölümle sonuçlanıyor.

Aşı karşıtlığının yaygınlaştığı bazı Batı ülkelerinde de aynı durum yaşanıyor. Aşı kesildiği vakit, hastalık dönüyor.

2) Yukarıdaki örnek, "Zaten hastalık artık görülmüyor, benim de çocuğumu aşılatmama gerek yok" diye düşünenlerin de nasıl yanıldıklarını gösteriyor. Birçok hastalık yapıcı mikrobun yaygın gözükmemesi, yok oldukları anlamına gelmiyor. Bir defa tüm dünya nüfusu aşılanmadıkça kaybolmaları zor. Ayrıca bazı mikroplar başka hayvanlarda da soylarını sürdürebiliyorlar ve fırsat bulduklarında tekrar sahaya iniyorlar.

Dünyada çocuk felci vakalarının sayısında görülen dramatik düşüş, aşılama kampanyaları sayesinde yaşandı. Kaynak: National Geographic.

'AŞILANMIŞ İNSANLAR HASTA OLUYOR!'

3) Bir başka iddiaya göre "aşılanmış çocuklar aşılandıkları hastalığa yakalanıyor." Burada iki mantık hatası var. Birincisi, her tedavi gibi aşılar da %100 etkili değil. İkincisi, bebeklerin çoğu aşılanıyorsa, mecburen hastalanan bireylerin çoğunluğu da aşılanan bireyler olacak. Bu gözlem, aşının hastalık yaptığını göstermiyor.

Bunu hayali senaryo ile açıklayabiliriz. Aşı olmasalar çocukların %5'inin hasta olacağını varsayalım. Aşı da çocukların %1'inde farklı sebeplerle etkisiz olsun. Bu durumda aşı olan çocukların %0,05'inin hastalanmasını bekleriz. Yani bir milyon aşılı çocuktan 500'ü hastalanacak.

Aşılanmayan küçük bir azınlık da olduğunu varsayalım. Diyelim ki 100 çocuk aşılanmadı. Bunların çoğunun tesadüfen hastalanmaması da normal. Zaten sadece %5'inin, yani 5 çocuğun hastalanmasını bekleriz. Oysa ki aşılanmış olsalardı, muhtemelen hiçbiri hasta olmayacaktı.

Tersinden, 1 milyon çocuk aşılanmamış olsaydı, her yıl 500 değil, 50 bin çocuk hasta olacaktı. Acaba Soner Yalçın bu hesabı idrak edebilecek mi?

'AŞI DAHA BETER EDİYOR'

4) En yaygın iddialardan biri de "aşılar güvenli değil, ağır yan etkileri var."

Bir defa aşılar çok dikkatli kontrollerden sonra kullanılmaya başlanıyor. Aşılarının etkileri sistematik olarak milyonlarca bireyde sürekli takip ediliyor. Sürekli istatistikler toplanıyor. Eğer bir ilişki olsaydı bu çoktan ortaya çıkardı.

Aksini iddia etmek için, dünya çapında on binlerce sağlık emekçisinin ve bilim insanının hep beraber insanlığa karşı 50 yıl süren bir komplo kurduklarına inanmak gerekir.

GERÇEKTEN KOMPLO OLABİLİR Mİ?

Evet sermaye düzeninde devletler veya şirketler topluma zarar veren faaliyetlerde bulunabiliyor. Örneğin, ABD 1950'lerde nükleer denemelerin sağlığa zararlı olmadığına toplumunu bir süre inandırmıştı. Sigara konusunda da kapitalist tütün endüstrisi bir süre kamuoyunu yanıltabildi.

Ama bu tip numaralar uzun vadede tutmuyor. Eninde sonunda foyası çıkıyor. Birileri fark ediyor, birileri konuşuyor, bilim insanlarının tamamının kapitalist odaklarla akçeli ilişkilere girip susturulması mümkün değil.

Bir hayal edin: Dünya çapında, farklı ülkeler ve kurumlarda çalışan, farklı ideolojilere sahip yüz binlerce sağlık emekçisi, kişisel hiçbir çıkarları olmadığı halde, aşıların zararlı olduğu gerçeğini saklamak için neredeyse yüzyıl süren bir komployu fire vermeksizin sürdürüyorlar!

Buna inanabiliyorsa, Soner Yalçın Türkiye'nin en saf gazetecisi olmalı. Ya da ilgi çekmek için halk sağlığını hiçe sayan bir madrabaz.

OTİZM VE AŞI İLİŞKİSİ?

Yalçın, ABD'li aktör Robert De Niro'nun oğlunun aşı olduktan sonra otizm belirtileri gösterdiğini aktarıyor ve "bu gerçekler niye yazılmıyor?" diye soruyor.

Otizm zaten yaygın bir problem, hem genetik hem çevresel etmenleri var. Ancak De Niro’nun oğlunda otizm gelişmesi, bu iki olgunun ilişkili olduğunu göstermiyor. Benzer bir ilişki ani bebek ölümleri için de savlanıyor. Oysa DSÖ'ye göre bu tip yaygın hastalıklarla otizm arasında istatistiklerde görülebilen bir ilişki yok.

1998'de 12 çocukla yapılan bir araştırma bu iddiayı ortaya atmış, ama kısa sürede yanlışlanmıştı. Hatta makaleyi yazan İngiliz doktorun sonuçlarını ilgi çekmek için abarttığı kanısına varılmış, doktor meslekten atılmıştı.

Otizm vakalarının son yıllarda "yaygınlaştığı" iddiası da tartışmalı. Gerçekten otizmin mi yaygınlaştığı, yoksa tespitlerin mi kolaylaştığı halen araştırılan bir mesele. Otizm gerçekten yaygınlaşıyor bile olsa, dünyada son yıllarda çevremizde yaşanan çok ciddi değişimler var. Bu tip geniş çaplı çevresel değişimlerin otizmle olası ilişkileri halen inceleniyor. Ama aşı ve otizm arasında kurulmuş bir bilimsel bağ yok.

OLMAYAN İLİŞKİLER

Soner Yalçın'ın zırvalarına karşı bağışıklık kazanmak için, basit ihtimal hesaplarını ve bilimin nasıl işlediğini hatırlamak gerekiyor.

Birkaç örnek verilebilir. Mesela erkek bir sürücü kaza yaptı diye, "tüm erkekler kaza yapar", diye bir genelleme yapılabilir mi?

Aynı biçimde, Türkiye'de trafik kazalarının sayısal olarak çoğunu erkek sürücüler yapıyor diye, erkeklerin kazaya kadınlardan daha meyilli olduğu sonucuna varılabilir mi? Erkekler daha sık araba kullandığına göre, daha sık kaza yapmaları da kendiliğinden beklenir.

Yalçın'ın hurafeleri işte bu mantıksızlığa dayanıyor. Tekil vakalardan veya rastgele örtüşmelerden, olmayan ilişkiler çıkarıyorlar.

BİLİM NASIL İŞLİYOR?

Burada ilginç bir vakayı ele alabiliriz. De Niro'nun kendisiyle de ilgili. Bilim insanları bir süredir baba yaşının otizmde bir risk faktörü olabileceğini tahmin ediyordu. İlginç biçimde, De Niro'nun otizm teşhisi konmuş oğlu Elliot, babası 55 yaşındayken doğmuş...

Peki tek başına bu gözlem baba yaşı ve otizm arasında bir ilişkiyi kanıtlar mı? Hayır. Bilimsel olarak güvenilir sayılması için, aradaki bağıntının on binlerce kişide, çevre şartlarını kontrol ederek tekrarlanması gerekiyor.

Nitekim baba yaşı ve otizm ilişkisini ilk defa 2006’da çıkan bir makale rapor etmiş. Daha sonra farklı gruplar aynı ilişkiyi farklı örneklemlerle tekrarlamışlar. Son 10 yıl içinde yayımlanmış ve bu sonucu destekleyen bir düzine bilimsel yayın var: Baba 30'larını geçtikten sonra risk artıyor.

Elbette bu bulgu, her yaşlı babanın çocuğunun otistik olacağını göstermiyor. Yalnızca risk, genç babaların bebeklerine göre daha yüksek. Bilim, bugün söz konusu etkinin mekanizmalarını araştırıyor. Mesela olası sebeplerden biri babanın spermlerinde mutasyon birikmesi.

SONER YALÇIN MASUM MU?

Bilim işte böyle işliyor. Ama Soner Yalçın ve benzerleri yaydıkları hurafelerle bir çuval inciri berbat edebiliyor.

Tabii Soner Yalçın, hurafelerin resmi ya da yarı-resmi kurumlar aracılığıyla sistematik olarak paylaşıldığı bir ülkede yaşıyor. Tuvalete sağ ayakla girmenin yararları ya da Ramazan'da gün boyu su tüketmemenin faydaları gibi.

Olsun. Ülkenin bu hali Soner Yalçın'ı masum kılmaz. Aşı karşıtlığının yayılması, aşılanmış olsun ya da olmasın binlerce çocuğun önlenebilir hastalıklara yakalanması ve ölmesine yol açabilir. Hem aklımız hem geleceğimiz için, gericiliğin her türlüsüne dur demek zorundayız.

Siz siz olun, çocuğunuza aşı yaptırırken Robert De Niro'ya ya da Soner Yalçın'a değil, uzman doktorlara danışın. (BİLİMSOL)

Kaynaklar:

http://www.who.int/vaccine_safety/initiative/detection/immunization_misc..., Erişim tarihi 6 Mart 2017

https://www.scientificamerican.com/article/is-there-really-an-autism-epi..., Erişim tarihi 6 Mart 2017

http://www.turkpediatri.org.tr/newsletter/201303/c4.htm, Erişim tarihi 6 Mart 2017

https://www.nationalgeographic.com/magazine/2017/11/vaccine-health-infec..., Erişim tarihi 6 Mart 2017

Janecka vd, "Advanced paternal age effects in neurodevelopmental disorders—review of potential underlying mechanisms", 2017, Nature, https://www.nature.com/articles/tp2016294
Daha yeni Daha eski