Hayvan ithalatında 21 günlük karantina uygulamasının yapılmadığı belirlendi. Firmalar 100 dolar vermemek için sağlık kontrollerini yaptırmıyor...
Türkiye’nin yaptığı canlı hayvan ithalatında gerekli kontroller yapılmadığı için Brezilya’dan ithal edilen canlı hayvanlarda Anthrax (şarbon) hastalığı olduğu anlaşıldı. Veterinerler, şarbon hastalığının özellikle nemli ve sulak bölgelerde yetişen hayvanlarda görüldüğünü kaydederek Güney Amerika ülkelerinin buna uygun olduğuna dikkat çekti. Şarbona yakalanan hayvanlarda dalağın hızla büyüdüğünü ve kolay tespit edilebileceğini ifade eden veterinerler hastalığın, hayvandan hayvana, canlı hayvandan insana, kesilmiş hayvanın karkas etinden insana geçtiğini, hayvanın derisinden bile insana bulaşabildiğini belirtti. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından yeni emekli olmuş bir yetkili, canlı hayvan ithalatında büyük vurgunlar yapıldığını, ithalatın kontrol edilmediğini, halk sağlığının tehdit altında olduğunu vurgulayarak Aydınlık’a şu bilgileri verdi:
KAR İÇİN HALK SAĞLIĞI TEHLİKEDE
İthal edilen hayvanlar ithal edildiği ülkede ve Türkiye’ye geldiğinde 21 gün süreyle karantinaya alınması zorunlu. Bu süre içinde sağlık kontrollerinin ve kan testlerinin yapılması gerekiyor. Bu işler için gerekli masraf hayvan başına yaklaşık yüz dolar tutuyor. İthalatçı firmalar bu masrafları yapmak istemiyor ve sağlık kontrollerini kağıt üzerinde yaptırıyorlar.
HAYVANLARIN ANAVATANI FARKLI
Şu anda şarbon görülen hayvanlar Güney Amerika’dan geliyor. Liman çıkışı Brezilya. Ama bu hayvanların anavatanının Brezilya olduğu anlamına gelmiyor. Belli ülkelerden ithal izni verildiği için bölge ülkelerinde organize bir şebeke faaliyet yürütüyor. Türkiye’nin izin vermediği ülkelerden ucuza alınan hayvanlar izin verilen ülkeye taşınıyor ve menşeini belirten kulak küpeleri orada vuruluyor.
Bu işler hem Avrupa ülkelerinde hem Güney Amerika ülkelerinde yapılıyor. Avrupa’da deli dana hastalığı nedeniyle ithalatı yasak olan ülkelerin hayvanları izin verilen ülkelere getiriliyor. Güney Amerika’da izin verilen ülkelere diğer ülkelerden hayvan toplanıyor. Bu işleri Güney Amerika ülkelerinde ve özellikle de Avrupa'da FETÖ organize ediyor. Büyük paralar kazanıyorlar. Bakanlık yetkilileri de bunu biliyor. 2 yıl önce çıkan haberlerden sonra bakanlık ve ilgili kurumlar karışmış, bu işte rolü olan dönemin bakan danışmanları panik yaşamıştı
YANDAŞ FİRMALARLA İTHALAT
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 400 bin baş besilik hayvan ithalatına izin verdi. İthalat için TİGEM, Et ve Süt Kurumu ve Kırmızı Et Üreticileri Birliği görevlendirildi. Bu kuruluşlar üzerinden yapılan ithalat için hangi kriterlere göre belirlendiği açıklanmayan 20’ye yakın firma görevlendirildi. İhale yapılmadan görevlendirilen bu şirketlerin “yakın” şirketler olması dikkat çekti. Öte yandan ithal edilecek hayvanların ağırlığının 300 kg’dan fazla olmaması gerekiyor. Ancak 500 kg’lık hayvan getiren firmalar bile var.
1,5 AVRO’YA ALIP 3,9 AVRO’YA SATIYORLAR
“Ayrıcalıklı” ithalatçı firmalarca ithal edilen canlı hayvanların büyük çoğunluğunun alış fiyatları yaklaşık 1,5-2 avro arasında seyrediyor. İthal hayvanların besicilere satış fiyatı ise 3,9 avro. Yani yüzde 100 karla satılıyor. Üstelik besicilere seçme hakkı bile verilmiyor. Talep olduğu için itiraz da edemiyorlar. 400 bin hayvan 300 kg’dan hesaplanırsa 120 milyon kg ediyor. Ödenen para yaklaşık 180-200 milyon avro. Besicilere satış fiyatı ise yaklaşık 460 milyon avro. İthalatçıların karı 260-280 milyon avro. Türk parası karşılığı yaklaşık bir milyar lira. İthalatçıların hangi ülkelerden canlı hayvan ithalatı yapacakları belli. Deli dana ve başka hastalıklara rastlanan ülkelerden ithalat yapılamıyor. Ancak ithalatçılar buna uymuyor.Örneğin Paraguay’dan hayvan alıp Uruguay veya Brezilya’dan almış gibi küpe takıyorlar.
HASTALIK KONTROLÜ YAPILMIYOR
İthal edilen hayvanların sağlık kontrolü kağıt üzerinde yapılıyor. İthalatçılar hayvan başına 80-100 avro arasında karantina maliyetini ödememek için kurallara uymuyorlar ve gerekli testleri yaptırmıyorlar. Bu arada Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kasım ayından geçerli olmak üzere küpe affı çıkardı. Bu küpe affının da ithalatta yapılan usulsüz işlemleri kapatmak için çıkarıldığı iddia ediliyor.
Ankara Gölbaşı'nda beş bine yakın ithal hayvanın bulunduğu karantina bölgesi var. Buradan diğer illere dağılıyor. Şu ana kadar şarbondan ölen 50-100 arasında hayvan olduğu bildiriliyor. Gelen hayvanların bir kısmı dağıtıldı. Hangi ile gönderildiği karışık. Kaçının kurban bayramında kesildiği, kesilen hayvanlarda hastalık olup olmadığı bilinmiyor. Bölgede başka hayvanlara hastalık bulaşıp bulaşmadığı belli değil. Halk sağlığı açısından ciddi tehdit var.
İTHALATI KİM YAPIYOR?
Normalde hayvan ithalatının “resmi ihale” ile yapılması gerekir. Ama bu yolla ihalenin istenilen firmaya verilmesinde zorluklar ortaya çıktı. Sonra ithalat için TİGEM, Et ve Süt Kurumu ve Kırmızı Et Üreticileri Birliği, Tarım Kredi görevlendirdi. Onlar da 6-7 firmaya ithal izni verdiler. Bu firmaların tamamı “yandaş” firmalar. Çok büyük paralar kazanıyorlar. Kilosu 1,5-2 avrodan aldık l a r ı hayvanları kilosu 4 dolardan satıyorlar. Hayvan başına ortalama 600 dolar kazanıyorlar. Burada yapılan ihaleler 6-7 firmaya veriliyor.
HANGİ VAKFA PARA GİDİYOR?
Peki bu işler nasıl bu kadar rahat yapılabiliyor? İthalatçı firmaların gözü neden bu kadar kara? Şöyleki hayvan ithalatından iktidara çok yakın bir vakfa hayvan başına ortalama 100-150 dolar para aktarılınca kimse yolsuzluğun ve yasa dışı ithalatın üzerine gidemiyor. Konuyu gündeme getirenler oldu ancak susturuldular. (AYDINLIK - CUMHURİYET)
Türkiye’nin yaptığı canlı hayvan ithalatında gerekli kontroller yapılmadığı için Brezilya’dan ithal edilen canlı hayvanlarda Anthrax (şarbon) hastalığı olduğu anlaşıldı. Veterinerler, şarbon hastalığının özellikle nemli ve sulak bölgelerde yetişen hayvanlarda görüldüğünü kaydederek Güney Amerika ülkelerinin buna uygun olduğuna dikkat çekti. Şarbona yakalanan hayvanlarda dalağın hızla büyüdüğünü ve kolay tespit edilebileceğini ifade eden veterinerler hastalığın, hayvandan hayvana, canlı hayvandan insana, kesilmiş hayvanın karkas etinden insana geçtiğini, hayvanın derisinden bile insana bulaşabildiğini belirtti. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından yeni emekli olmuş bir yetkili, canlı hayvan ithalatında büyük vurgunlar yapıldığını, ithalatın kontrol edilmediğini, halk sağlığının tehdit altında olduğunu vurgulayarak Aydınlık’a şu bilgileri verdi:
KAR İÇİN HALK SAĞLIĞI TEHLİKEDE
İthal edilen hayvanlar ithal edildiği ülkede ve Türkiye’ye geldiğinde 21 gün süreyle karantinaya alınması zorunlu. Bu süre içinde sağlık kontrollerinin ve kan testlerinin yapılması gerekiyor. Bu işler için gerekli masraf hayvan başına yaklaşık yüz dolar tutuyor. İthalatçı firmalar bu masrafları yapmak istemiyor ve sağlık kontrollerini kağıt üzerinde yaptırıyorlar.
HAYVANLARIN ANAVATANI FARKLI
Şu anda şarbon görülen hayvanlar Güney Amerika’dan geliyor. Liman çıkışı Brezilya. Ama bu hayvanların anavatanının Brezilya olduğu anlamına gelmiyor. Belli ülkelerden ithal izni verildiği için bölge ülkelerinde organize bir şebeke faaliyet yürütüyor. Türkiye’nin izin vermediği ülkelerden ucuza alınan hayvanlar izin verilen ülkeye taşınıyor ve menşeini belirten kulak küpeleri orada vuruluyor.
Bu işler hem Avrupa ülkelerinde hem Güney Amerika ülkelerinde yapılıyor. Avrupa’da deli dana hastalığı nedeniyle ithalatı yasak olan ülkelerin hayvanları izin verilen ülkelere getiriliyor. Güney Amerika’da izin verilen ülkelere diğer ülkelerden hayvan toplanıyor. Bu işleri Güney Amerika ülkelerinde ve özellikle de Avrupa'da FETÖ organize ediyor. Büyük paralar kazanıyorlar. Bakanlık yetkilileri de bunu biliyor. 2 yıl önce çıkan haberlerden sonra bakanlık ve ilgili kurumlar karışmış, bu işte rolü olan dönemin bakan danışmanları panik yaşamıştı
YANDAŞ FİRMALARLA İTHALAT
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 400 bin baş besilik hayvan ithalatına izin verdi. İthalat için TİGEM, Et ve Süt Kurumu ve Kırmızı Et Üreticileri Birliği görevlendirildi. Bu kuruluşlar üzerinden yapılan ithalat için hangi kriterlere göre belirlendiği açıklanmayan 20’ye yakın firma görevlendirildi. İhale yapılmadan görevlendirilen bu şirketlerin “yakın” şirketler olması dikkat çekti. Öte yandan ithal edilecek hayvanların ağırlığının 300 kg’dan fazla olmaması gerekiyor. Ancak 500 kg’lık hayvan getiren firmalar bile var.
1,5 AVRO’YA ALIP 3,9 AVRO’YA SATIYORLAR
“Ayrıcalıklı” ithalatçı firmalarca ithal edilen canlı hayvanların büyük çoğunluğunun alış fiyatları yaklaşık 1,5-2 avro arasında seyrediyor. İthal hayvanların besicilere satış fiyatı ise 3,9 avro. Yani yüzde 100 karla satılıyor. Üstelik besicilere seçme hakkı bile verilmiyor. Talep olduğu için itiraz da edemiyorlar. 400 bin hayvan 300 kg’dan hesaplanırsa 120 milyon kg ediyor. Ödenen para yaklaşık 180-200 milyon avro. Besicilere satış fiyatı ise yaklaşık 460 milyon avro. İthalatçıların karı 260-280 milyon avro. Türk parası karşılığı yaklaşık bir milyar lira. İthalatçıların hangi ülkelerden canlı hayvan ithalatı yapacakları belli. Deli dana ve başka hastalıklara rastlanan ülkelerden ithalat yapılamıyor. Ancak ithalatçılar buna uymuyor.Örneğin Paraguay’dan hayvan alıp Uruguay veya Brezilya’dan almış gibi küpe takıyorlar.
HASTALIK KONTROLÜ YAPILMIYOR
İthal edilen hayvanların sağlık kontrolü kağıt üzerinde yapılıyor. İthalatçılar hayvan başına 80-100 avro arasında karantina maliyetini ödememek için kurallara uymuyorlar ve gerekli testleri yaptırmıyorlar. Bu arada Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kasım ayından geçerli olmak üzere küpe affı çıkardı. Bu küpe affının da ithalatta yapılan usulsüz işlemleri kapatmak için çıkarıldığı iddia ediliyor.
Ankara Gölbaşı'nda beş bine yakın ithal hayvanın bulunduğu karantina bölgesi var. Buradan diğer illere dağılıyor. Şu ana kadar şarbondan ölen 50-100 arasında hayvan olduğu bildiriliyor. Gelen hayvanların bir kısmı dağıtıldı. Hangi ile gönderildiği karışık. Kaçının kurban bayramında kesildiği, kesilen hayvanlarda hastalık olup olmadığı bilinmiyor. Bölgede başka hayvanlara hastalık bulaşıp bulaşmadığı belli değil. Halk sağlığı açısından ciddi tehdit var.
İTHALATI KİM YAPIYOR?
Normalde hayvan ithalatının “resmi ihale” ile yapılması gerekir. Ama bu yolla ihalenin istenilen firmaya verilmesinde zorluklar ortaya çıktı. Sonra ithalat için TİGEM, Et ve Süt Kurumu ve Kırmızı Et Üreticileri Birliği, Tarım Kredi görevlendirdi. Onlar da 6-7 firmaya ithal izni verdiler. Bu firmaların tamamı “yandaş” firmalar. Çok büyük paralar kazanıyorlar. Kilosu 1,5-2 avrodan aldık l a r ı hayvanları kilosu 4 dolardan satıyorlar. Hayvan başına ortalama 600 dolar kazanıyorlar. Burada yapılan ihaleler 6-7 firmaya veriliyor.
HANGİ VAKFA PARA GİDİYOR?
Peki bu işler nasıl bu kadar rahat yapılabiliyor? İthalatçı firmaların gözü neden bu kadar kara? Şöyleki hayvan ithalatından iktidara çok yakın bir vakfa hayvan başına ortalama 100-150 dolar para aktarılınca kimse yolsuzluğun ve yasa dışı ithalatın üzerine gidemiyor. Konuyu gündeme getirenler oldu ancak susturuldular. (AYDINLIK - CUMHURİYET)