Herkesi ilgilendiren halk sağlığı soruları
Et ve Balık Kurumu’nun Brezilya’dan ithal ettiği etlerde şarbon basili saptandı ve 4 bin hayvandan oluşan bir sürü, karantinaya alındı. Bu olayın üzerine herkesi ilgilendiren halk sağlığı soruları tekrar gündeme geldi...
Et ve Balık Kurumu’nun Brezilya ’dan ithal ettiği etlerde şarbon basili saptandı ve 4 bin hayvandan oluşan bir sürü, karantinaya alındı.
Şarbon genellikle koyun, inek, keçi gibi otçul hayvanlarda görülür. Hastalığa Bacillus anthracis ismi verilen sporlu bir bakteri neden olur. Sporlu bakteriler çok dayanıklıdır, 140 derece santigrat gibi yüksek bir sıcaklıkta bile ancak 30 dakikada öldürülebilir. Şarbon sporları toprakta, suda 60 yıl boyunca canlılığını koruyabilir. Sonra uygun bir ortam bulduklarında yani bir hayvana ya da insana bulaştıklarında bakterinin hücre duvarını kaplayan zırh çözülür ve bakteri yaşamsal faaliyetlerine tekrar başlar; çoğalır ve hastalıklara neden olur.
Ölüm oranı yüksek
Hastalığa hasta hayvanın derisi, postu ya da yünü ile temas, şarbon basili bulaşmış etleri yemek ya da şarbon sporlarını solumak neden olur.
Hastaların yüzde 95’inde deri şarbonu görülür. Deri şarbonuna halk arasında kara çıban da denilir. Hasta hayvanlarla temas eden çobanlarda görülür bu hastalık ve eğer mikrop tedavi edilmez ve kana karışırsa ölüme neden olur.
Şarbon mikrobu taşıyan etlerin yenilmesi ile bağırsak şarbonu denilen hastalık oluşur ve bağırsak şarbonunun da ölüm oranı çok yüksektir.
Şarbon sporları hasta hayvanların derisinden havaya da karışabilir ve eğer havadaki hastalık sporları solunursa genellikle 1-2 gün içinde ölümle sonuçlanan akciğer şarbonu hastalığına neden olur. Akciğer şarbonu nadir görülür ama son derece tehlikeli, ölümcül bir hastalıktır.
Hastalığın görüldüğü yerde çalışanlar başta olmak üzere temas olasılığı olan herkes risk altında diyebiliriz.
Hastalığın görüldüğü sürünün çok sıkı bir şekilde karantinaya alınması gerekiyor. Hastalık etkeni kolayca toprağa karışabilir. Sonra rüzgâr ve yağmur suyu gibi etkenlerle başka bölgelere rahatlıkla taşınabilir. Toprağın kuru olduğu yaz mevsiminde şarbon basilinin rüzgârla taşınması çok kolaylaşır. Hastalığı yayan en önemli etkenlerden biri hasta hayvanlara konan sineklerdir. Hastalık mikrobunu aldıktan sonra kondukları her yere bulaştırırlar. Sporlar taşındıkları bölgede yıllarca canlı kalacak ve hastalık yapma potansiyellerini koruyacaklardır.
Kritik sorular
Hastalık etkeni ülkemize Brezilya’dan ithal edilen hayvanlarda ortaya çıktığına göre yanıtlanması gereken kritik sorular var.
1) Bu hayvanlar ithal edilmeden önce şarbon ya da başka bir hastalık etkeni taşıyıp taşımadıkları neden kontrol edilmedi?
2) İthal etlerde daha önce de “E. coli O157” adı verilen bir hastalık mikrobu tespit edilmişti. Bu etken böbrek hasarına neden olur ve çocuklarla yaşlılar için ağır bir hastalık tablosu oluşturur. Yine bir süre önce Polonya’dan ithal edilen etlerin deli dana hastalığı riski taşıdığı basına yansımıştı. Son şarbon olayını da dikkate alarak ithal etlerin gıda güvenliği açısından gerekli kontrollerinin uygun bir şekilde yapılmadığını düşünüyorum. Bu hastalıkların hepsi de tehlikeli hastalıklardır ve eğer bunları zamanında tespit edecek mekanizmalar oluşturulamamışsa ya da kontrol mekanizmaları çalışmıyorsa ortada ciddi bir ihmal var demektir. Tarım Bakanlığı bu ihmalin bir numaralı sorumlusudur.
3) Brezilya ’dan daha önce de gemi ile çok sayıda hayvan getirilmişti. Ülkemize kaç kez hayvan ithalatı yapıldı son bir yılda? Son yıllarda ülkemize ithal edilen canlı hayvan sayısı kaç? Acaba o hayvanlarda da şarbon var mıydı? Herhangi bir kontrol yapıldı mı?
4) Şarbon hastalığının çıktığı sürü tek midir? Yani bu sürü başka hayvanlarla birlikte getirilmiş midir? Başka bir ifade ile hastalıklı sürü daha çok sayıda hayvanı içeren bir sürünün bir kısmını mı içeriyor. Eğer öyle ise aynı gemide gelen diğer hayvanlara da şarbon hastalığının bulaşmış olması çok muhtemel. O hayvanlara ne oldu?
Bu son olay geçmişte ithal edilen etlerde açığa çıkan bir hastalık etkeni olan E. coli O157 mikrobu ve deli dana hastalığı ile birlikte düşünüldüğünde ortada ciddi bir gıda güvenliği zafiyeti olduğuna işaret ediyor. En kritik soru ise yanıt bekliyor: Hastalıklı hayvan etlerinin piyasaya sürülüp sürülmediğini nasıl bileceğiz?
Et skandalı büyüyor: Et ve Süt Kurumu iddiayı doğruladı
Et ve Süt Kurumu, Brezilya’dan getirilip Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki bir çiftlikte tutulan 4 bin büyükbaş hayvanda anthrax (şarbon) hastalığı çıktığı haberini doğruladı. Hayvanlardan ellisi öldü. Kurumdan yapılan yazılı açıklamada, söz konusu etlerin piyasaya sürülmediği ve endişe edilecek bir durum bulunmadığı belirtildi. Bölgedeki köylüler ise ölen hayvanların çiftliğin yanındaki dere yatağına atıldığını anlattı. Cumhuriyet’e konuşan bölge sakinleri, “Köyün köpekleri ve kuşlar ölen hayvanların leşlerini yedi. 3 gün önce şarbon tespit edilince ölülerin üzerine kireç dökülüp gömüldü. Orada hayvanlarımız da otluyor” dedi.
Et ve Süt Kurumu, Brezilya’dan ithal edilen ve Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bir çiftliğe konulan 3 bin 959 büyükbaş hayvanda Anthrax ( Şarbon) hastalığı çıktığı haberlerini doğrularken endişe edecek bir durum bulunmadığını öne sürdü. 4 bin büyükbaş içinde ölen 50 hayvandan bahsetmeyen kurum, Brezilya’dan gemilerle getirilen hayvanların neden gerekli kontrollerden geçirilmeden yurda sokulduğu sorusunu yanıtsız bıraktı.
Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde Et ve Süt Kurumu’na ait yaklaşık 4 bin büyükbaş hayvanda çıkan şarbon vakası büyüyor. Et ve Süt Kurumu, yaptığı yazılı açıklama ile şarbon vakasını doğruladı. Açıklamada, Ankara’nın Gölbaşı ilçesi Ahiboz Mahallesi’nde bulunan özel sektöre ait bir işletmeye Et ve Süt Kurumu tarafından ithal edilen 3 bin 959 adet büyükbaş kesimlik hayvan getirildiği belirtildi. Kesimi yapılan hayvanlardan numune alınarak Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü’ne gönderildiği bildirilen açıklamada, bunun sonucunun Anthrax ( Şarbon) yönünden pozitif çıktığı duyuruldu.
‘Piyasaya sürülmedi’
Açıklamada, kesilen hayvanlara ait karkas etlerin Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü elemanları gözetiminde imha edildiği belirtilerek “İşletmeye karantina uygulanarak tüm giriş ve çıkışlar yasaklanmış, geriye kalan hayvanların aşılama işlemleri tamamlanmıştır. Söz konusu etlerin piyasaya sürülmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Hastalığın çiftlik dışındaki başka hayvanlara bulaşmaması için de gerekli bütün tedbirler alınmış olup, endişe edecek bir durum bulunmamaktadır” denildi.
Numune alınmalı
Et ve Süt Kurumu’nun “endişeye gerek yok” açıklaması, olaya ilişkin soru işaretlerini ortadan kaldırmadı. İthalat sırasında, Tarım Bakanlığı uzmanlarının Brezilya’ya giderek getirilecek hayvanlardan numune alması gerekiyordu. Eğer numune alındıysa, “neden hastalıklı hayvanlar yurda sokuldu” sorusu yanıtsız kaldı. Hayvanlar hastalık testinden geçirilmediyse ihmali olan kamu görevlileri hakkında soruşturma açılıp açılmadığı da bilinmiyor. Benzer şekilde diğer ülkelerden getirilen et veya hayvanların ithalat öncesinde gerekli kontrollerinin yapılıp yapılmadığı, bunlarda hastalık olup olmadığı konusunda şüpheler oluştu.
Bakanlık sessiz
Bakanlık yetkilileri, söz konusu canlı hayvanların ithalat aşamasında Brezilya’da veya Mersin Limanı’nda gerekli kontrollerden geçirilip geçirilmediği ve ihmali olan kamu görevlileri hakkında idari soruşturma olup olmadığı sorusuna yanıt vermedi. Yetkililer, çalışmaların devam ettiğini, gerekirse açıklama yapılacağını öne sürdü.
Deli dana da çıktı
Cumhuriyet, daha önce de Türkiye’nin Polonya’dan ithal ettiği 3 bin büyük başta deli dana hastalığına rastlandığını gün yüzüne çıkarmıştı. Tarım Bakanlığı uzmanlarının, “Tahlil raporları Polonya dilinde yazıldığı için ne yazdığını anlamadık” dediğine haberde yer verilmişti.
KORKUNÇ İDDİALAR: ÖLEN HAYVANLARI DEREYE ATTILAR
Cumhuriyet, Ahiboz Köyü’nde besicilik yapan bazı köylülere ulaştı. Köylülerin verdiği bilgiler, devlet yetkililerinin “paniğe gerek yok” açıklamasını yalanlıyor. Alınan bilgiye göre, yaklaşık 4 bin büyükbaş, Brezilya’dan ithal edilip gemilerle Mersin’e getirildi. Burada karantinaya alınan hayvanlar, yaklaşık bir ay önce Ahiboz Köyü yakınlarındaki Ümit Aydoğan adlı işadamının çiftliğine konuldu. Adını vermek istemeyen bir besici, şunları anlattı:
“Yaklaşık 30-40 hayvan öldü. Bunları çiftliğin yanındaki dere yatağına attılar. Köyün köpekleri ve kuşlar, ölen hayvanların leşlerinden yedi. 3 gün önce de şarbon tespit edilince ölülerin üzerine kireç dökülüp gömüldü. Bu hayvanlar Mersin’de karantinadayken neden hastalıkları fark edilmedi? Bayram sürecinde Brezilya’dan binlerce hayvan getirilip tüm yurt genelinde dağıtıldı. Bunlar içinde de hastalıklı olabilir.”
Çiftliğin yanında bir köylüye ait bir çiftlik daha bulunduğunu söyleyen besici, “Bu bölgede bizim hayvanlarımız da gezer. Yine koyunların otladığı da bir bölge. Ancak bizim hayvanlarımız aşılıdır” diye konuştu. Besici, “Şu ana kadar tarım müdürlüğünden veterinerler gelip bizim hayvanlarımıza bakmadı. Ne olacak bilmiyoruz” dedi.
‘ Sincan’da kesildiler’
Hayvanların hangi amaçla getirildiği konusunda ise farklı iddialar var. Bazı besiciler, bunların vakıflar adına getirildiği ve bayramda kesildikten sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtılacağını öne sürdü. Bir besici ise söz konusu hayvanların Sincan’da bulunan bir et kombinasında kesilerek bazı marketlerde satışa çıkacağını öne sürdü. Besicilerin sık dile getirdiği bir iddia, henüz şarbon vakası tespit edilmeden önce bazı hayvanların Sincan’daki kombinada kesildiği... Kesilen etlerin dağıtılıp dağıtılmadığı bilinmiyor. Kesilenler arasında hastalıklı olan olup olmadığına ilişkin açıklama yapılmazken, bir kasabın tedavi gördüğü iddia edildi.
Şirkete ulaşılamadı
Konuyu sormak için aradığımız Aydoğanlar şirketinde hiçbir yetkili telefona çıkmadı. Diğer yandan besiciler, söz konusu büyükbaşların kilosunun 4.1 dolara getirildiğini belirterek “Bu yaklaşık 25 TL eder. Oysa Et ve Süt Kurumu, kurbanda satılmayan hayvanların üreticiden kilosu 14 TL’ye alınacağını açıklamıştı. Bizim hayvanımız neden daha değersiz. Türkiye’de hayvan mı bitti de Brezilya’dan ihraç ediliyor” diye konuştu.
Et ve Balık Kurumu’nun Brezilya’dan ithal ettiği etlerde şarbon basili saptandı ve 4 bin hayvandan oluşan bir sürü, karantinaya alındı. Bu olayın üzerine herkesi ilgilendiren halk sağlığı soruları tekrar gündeme geldi...
Et ve Balık Kurumu’nun Brezilya ’dan ithal ettiği etlerde şarbon basili saptandı ve 4 bin hayvandan oluşan bir sürü, karantinaya alındı.
Şarbon genellikle koyun, inek, keçi gibi otçul hayvanlarda görülür. Hastalığa Bacillus anthracis ismi verilen sporlu bir bakteri neden olur. Sporlu bakteriler çok dayanıklıdır, 140 derece santigrat gibi yüksek bir sıcaklıkta bile ancak 30 dakikada öldürülebilir. Şarbon sporları toprakta, suda 60 yıl boyunca canlılığını koruyabilir. Sonra uygun bir ortam bulduklarında yani bir hayvana ya da insana bulaştıklarında bakterinin hücre duvarını kaplayan zırh çözülür ve bakteri yaşamsal faaliyetlerine tekrar başlar; çoğalır ve hastalıklara neden olur.
Ölüm oranı yüksek
Hastalığa hasta hayvanın derisi, postu ya da yünü ile temas, şarbon basili bulaşmış etleri yemek ya da şarbon sporlarını solumak neden olur.
Hastaların yüzde 95’inde deri şarbonu görülür. Deri şarbonuna halk arasında kara çıban da denilir. Hasta hayvanlarla temas eden çobanlarda görülür bu hastalık ve eğer mikrop tedavi edilmez ve kana karışırsa ölüme neden olur.
Şarbon mikrobu taşıyan etlerin yenilmesi ile bağırsak şarbonu denilen hastalık oluşur ve bağırsak şarbonunun da ölüm oranı çok yüksektir.
Şarbon sporları hasta hayvanların derisinden havaya da karışabilir ve eğer havadaki hastalık sporları solunursa genellikle 1-2 gün içinde ölümle sonuçlanan akciğer şarbonu hastalığına neden olur. Akciğer şarbonu nadir görülür ama son derece tehlikeli, ölümcül bir hastalıktır.
Hastalığın görüldüğü yerde çalışanlar başta olmak üzere temas olasılığı olan herkes risk altında diyebiliriz.
Hastalığın görüldüğü sürünün çok sıkı bir şekilde karantinaya alınması gerekiyor. Hastalık etkeni kolayca toprağa karışabilir. Sonra rüzgâr ve yağmur suyu gibi etkenlerle başka bölgelere rahatlıkla taşınabilir. Toprağın kuru olduğu yaz mevsiminde şarbon basilinin rüzgârla taşınması çok kolaylaşır. Hastalığı yayan en önemli etkenlerden biri hasta hayvanlara konan sineklerdir. Hastalık mikrobunu aldıktan sonra kondukları her yere bulaştırırlar. Sporlar taşındıkları bölgede yıllarca canlı kalacak ve hastalık yapma potansiyellerini koruyacaklardır.
Kritik sorular
Hastalık etkeni ülkemize Brezilya’dan ithal edilen hayvanlarda ortaya çıktığına göre yanıtlanması gereken kritik sorular var.
1) Bu hayvanlar ithal edilmeden önce şarbon ya da başka bir hastalık etkeni taşıyıp taşımadıkları neden kontrol edilmedi?
2) İthal etlerde daha önce de “E. coli O157” adı verilen bir hastalık mikrobu tespit edilmişti. Bu etken böbrek hasarına neden olur ve çocuklarla yaşlılar için ağır bir hastalık tablosu oluşturur. Yine bir süre önce Polonya’dan ithal edilen etlerin deli dana hastalığı riski taşıdığı basına yansımıştı. Son şarbon olayını da dikkate alarak ithal etlerin gıda güvenliği açısından gerekli kontrollerinin uygun bir şekilde yapılmadığını düşünüyorum. Bu hastalıkların hepsi de tehlikeli hastalıklardır ve eğer bunları zamanında tespit edecek mekanizmalar oluşturulamamışsa ya da kontrol mekanizmaları çalışmıyorsa ortada ciddi bir ihmal var demektir. Tarım Bakanlığı bu ihmalin bir numaralı sorumlusudur.
3) Brezilya ’dan daha önce de gemi ile çok sayıda hayvan getirilmişti. Ülkemize kaç kez hayvan ithalatı yapıldı son bir yılda? Son yıllarda ülkemize ithal edilen canlı hayvan sayısı kaç? Acaba o hayvanlarda da şarbon var mıydı? Herhangi bir kontrol yapıldı mı?
4) Şarbon hastalığının çıktığı sürü tek midir? Yani bu sürü başka hayvanlarla birlikte getirilmiş midir? Başka bir ifade ile hastalıklı sürü daha çok sayıda hayvanı içeren bir sürünün bir kısmını mı içeriyor. Eğer öyle ise aynı gemide gelen diğer hayvanlara da şarbon hastalığının bulaşmış olması çok muhtemel. O hayvanlara ne oldu?
Bu son olay geçmişte ithal edilen etlerde açığa çıkan bir hastalık etkeni olan E. coli O157 mikrobu ve deli dana hastalığı ile birlikte düşünüldüğünde ortada ciddi bir gıda güvenliği zafiyeti olduğuna işaret ediyor. En kritik soru ise yanıt bekliyor: Hastalıklı hayvan etlerinin piyasaya sürülüp sürülmediğini nasıl bileceğiz?
Et skandalı büyüyor: Et ve Süt Kurumu iddiayı doğruladı
Et ve Süt Kurumu, Brezilya’dan getirilip Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki bir çiftlikte tutulan 4 bin büyükbaş hayvanda anthrax (şarbon) hastalığı çıktığı haberini doğruladı. Hayvanlardan ellisi öldü. Kurumdan yapılan yazılı açıklamada, söz konusu etlerin piyasaya sürülmediği ve endişe edilecek bir durum bulunmadığı belirtildi. Bölgedeki köylüler ise ölen hayvanların çiftliğin yanındaki dere yatağına atıldığını anlattı. Cumhuriyet’e konuşan bölge sakinleri, “Köyün köpekleri ve kuşlar ölen hayvanların leşlerini yedi. 3 gün önce şarbon tespit edilince ölülerin üzerine kireç dökülüp gömüldü. Orada hayvanlarımız da otluyor” dedi.
Et ve Süt Kurumu, Brezilya’dan ithal edilen ve Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bir çiftliğe konulan 3 bin 959 büyükbaş hayvanda Anthrax ( Şarbon) hastalığı çıktığı haberlerini doğrularken endişe edecek bir durum bulunmadığını öne sürdü. 4 bin büyükbaş içinde ölen 50 hayvandan bahsetmeyen kurum, Brezilya’dan gemilerle getirilen hayvanların neden gerekli kontrollerden geçirilmeden yurda sokulduğu sorusunu yanıtsız bıraktı.
Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde Et ve Süt Kurumu’na ait yaklaşık 4 bin büyükbaş hayvanda çıkan şarbon vakası büyüyor. Et ve Süt Kurumu, yaptığı yazılı açıklama ile şarbon vakasını doğruladı. Açıklamada, Ankara’nın Gölbaşı ilçesi Ahiboz Mahallesi’nde bulunan özel sektöre ait bir işletmeye Et ve Süt Kurumu tarafından ithal edilen 3 bin 959 adet büyükbaş kesimlik hayvan getirildiği belirtildi. Kesimi yapılan hayvanlardan numune alınarak Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü’ne gönderildiği bildirilen açıklamada, bunun sonucunun Anthrax ( Şarbon) yönünden pozitif çıktığı duyuruldu.
‘Piyasaya sürülmedi’
Açıklamada, kesilen hayvanlara ait karkas etlerin Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü elemanları gözetiminde imha edildiği belirtilerek “İşletmeye karantina uygulanarak tüm giriş ve çıkışlar yasaklanmış, geriye kalan hayvanların aşılama işlemleri tamamlanmıştır. Söz konusu etlerin piyasaya sürülmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Hastalığın çiftlik dışındaki başka hayvanlara bulaşmaması için de gerekli bütün tedbirler alınmış olup, endişe edecek bir durum bulunmamaktadır” denildi.
Numune alınmalı
Et ve Süt Kurumu’nun “endişeye gerek yok” açıklaması, olaya ilişkin soru işaretlerini ortadan kaldırmadı. İthalat sırasında, Tarım Bakanlığı uzmanlarının Brezilya’ya giderek getirilecek hayvanlardan numune alması gerekiyordu. Eğer numune alındıysa, “neden hastalıklı hayvanlar yurda sokuldu” sorusu yanıtsız kaldı. Hayvanlar hastalık testinden geçirilmediyse ihmali olan kamu görevlileri hakkında soruşturma açılıp açılmadığı da bilinmiyor. Benzer şekilde diğer ülkelerden getirilen et veya hayvanların ithalat öncesinde gerekli kontrollerinin yapılıp yapılmadığı, bunlarda hastalık olup olmadığı konusunda şüpheler oluştu.
Bakanlık sessiz
Bakanlık yetkilileri, söz konusu canlı hayvanların ithalat aşamasında Brezilya’da veya Mersin Limanı’nda gerekli kontrollerden geçirilip geçirilmediği ve ihmali olan kamu görevlileri hakkında idari soruşturma olup olmadığı sorusuna yanıt vermedi. Yetkililer, çalışmaların devam ettiğini, gerekirse açıklama yapılacağını öne sürdü.
Deli dana da çıktı
Cumhuriyet, daha önce de Türkiye’nin Polonya’dan ithal ettiği 3 bin büyük başta deli dana hastalığına rastlandığını gün yüzüne çıkarmıştı. Tarım Bakanlığı uzmanlarının, “Tahlil raporları Polonya dilinde yazıldığı için ne yazdığını anlamadık” dediğine haberde yer verilmişti.
KORKUNÇ İDDİALAR: ÖLEN HAYVANLARI DEREYE ATTILAR
Cumhuriyet, Ahiboz Köyü’nde besicilik yapan bazı köylülere ulaştı. Köylülerin verdiği bilgiler, devlet yetkililerinin “paniğe gerek yok” açıklamasını yalanlıyor. Alınan bilgiye göre, yaklaşık 4 bin büyükbaş, Brezilya’dan ithal edilip gemilerle Mersin’e getirildi. Burada karantinaya alınan hayvanlar, yaklaşık bir ay önce Ahiboz Köyü yakınlarındaki Ümit Aydoğan adlı işadamının çiftliğine konuldu. Adını vermek istemeyen bir besici, şunları anlattı:
“Yaklaşık 30-40 hayvan öldü. Bunları çiftliğin yanındaki dere yatağına attılar. Köyün köpekleri ve kuşlar, ölen hayvanların leşlerinden yedi. 3 gün önce de şarbon tespit edilince ölülerin üzerine kireç dökülüp gömüldü. Bu hayvanlar Mersin’de karantinadayken neden hastalıkları fark edilmedi? Bayram sürecinde Brezilya’dan binlerce hayvan getirilip tüm yurt genelinde dağıtıldı. Bunlar içinde de hastalıklı olabilir.”
Çiftliğin yanında bir köylüye ait bir çiftlik daha bulunduğunu söyleyen besici, “Bu bölgede bizim hayvanlarımız da gezer. Yine koyunların otladığı da bir bölge. Ancak bizim hayvanlarımız aşılıdır” diye konuştu. Besici, “Şu ana kadar tarım müdürlüğünden veterinerler gelip bizim hayvanlarımıza bakmadı. Ne olacak bilmiyoruz” dedi.
‘ Sincan’da kesildiler’
Hayvanların hangi amaçla getirildiği konusunda ise farklı iddialar var. Bazı besiciler, bunların vakıflar adına getirildiği ve bayramda kesildikten sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtılacağını öne sürdü. Bir besici ise söz konusu hayvanların Sincan’da bulunan bir et kombinasında kesilerek bazı marketlerde satışa çıkacağını öne sürdü. Besicilerin sık dile getirdiği bir iddia, henüz şarbon vakası tespit edilmeden önce bazı hayvanların Sincan’daki kombinada kesildiği... Kesilen etlerin dağıtılıp dağıtılmadığı bilinmiyor. Kesilenler arasında hastalıklı olan olup olmadığına ilişkin açıklama yapılmazken, bir kasabın tedavi gördüğü iddia edildi.
Şirkete ulaşılamadı
Konuyu sormak için aradığımız Aydoğanlar şirketinde hiçbir yetkili telefona çıkmadı. Diğer yandan besiciler, söz konusu büyükbaşların kilosunun 4.1 dolara getirildiğini belirterek “Bu yaklaşık 25 TL eder. Oysa Et ve Süt Kurumu, kurbanda satılmayan hayvanların üreticiden kilosu 14 TL’ye alınacağını açıklamıştı. Bizim hayvanımız neden daha değersiz. Türkiye’de hayvan mı bitti de Brezilya’dan ihraç ediliyor” diye konuştu.