"Ben çok güzel bir hayat yaşadım be Kozalak"... (13 Aralık 1949 - 16 Eylül 2016 / Tarık Akan... saygı, onur, şeref!)
Kanser tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Tarık
Akan’ın ‘Sinema Artist Yarışması’na katılmasını sağlayan ‘Kozalak Zeki’ lakaplı
Zeki İrfanoğlu, ünlü sanatçı ile 52 yıllık geçmişlerini anlattı...
Tarık Akan’ın 52 yıllık dostu, 'Öz kardeşim' dediği Rizeli
Zeki İrfanoğlu, nam-ı diğer Kozalak Zeki... 69 yaşındaki İrfanoğlu, Tarık
Akan’ın Selimiye Cezaevi’ndeki tutukluluk günlerinde cezaevinin kapısında
geçirdiği 46 günden, usta oyuncunun ölüm gününe kadar yaşadıklarını anlattı.
TAŞ DUVARA ASILI RESMİ AĞLATTI
Akan’ın diğer yarısı ‘Kozalak Zeki’ lakaplı Zeki İrfanoğlu
ile röportaj için sözleştiğimiz yer, iki can dostun 25 yıl önce beraber
işlettikleri 3 taksiyi satıp Bakırköy’de kurdukları Taş Mektep’ti... Dostunun
ölüm haberini aldıktan sonra kendini eve kapatan İrfanoğlu, okulun kapısına
geldiğinde taş duvarlara asılı Tarık Akan fotoğrafını gördüğünde hıçkırıklara
boğuldu. Ağzından çıkan ilk sözse, “Ulan şu sigarayı sana içme dedim” oldu.
İrfanoğlu, Akan için hazırlanan anı defterini gördüğünde ise defterin
yapraklarına vurarak “Bizim anılarımız buraya sığar mı?” deyip gözyaşlarına
boğuldu.
"SES DERGİSİ ONUN YAZGISIYDI"
Zeki İrfanoğlu, Tarık Akan ile yarım asrı deviren
dostluklarını ve onu şöyle anlattı: “Ses Dergisi onun yazgısıydı. Ben sadece
vesile oldum... Tarık o zaman lisedeydi. Bana okulun kapanmasına yakın 2
resmini getirdi. Ses Mecmuası’nın da abonesiydim. ‘Ulan sen bu kadar güzel
misin?’ dedim. Ertesi gün Ses’e gittim. Tarık’ın haberi yoktu. Oradaki yetkili
yarışmanın bittiğini söyledi. Adamla resimleri almadı diye kavga ettim. O
sırada merdivenlerden bir bey indi. O kişi Erman Şener’di. Resimleri gösterdim
ama ‘Yarışma bitti’ diyerek beni azarladı. Üzüldüğümü görünce resimlere baktı.
Görünce kalakaldı. ‘Sen bunu nereden tanıyorsun?’ dedi. ‘Arkadaşım’ deyince,
‘Bu resimler bende kalacak, 1 ay sonra yarışma var’ dedi. Ertesi gün Tarık’a
durumu anlattım.
"MAVİ KAZAĞIMI GİYDİRİP YARIŞMAYA GİTTİK"
Yarışma günü beraber gittik. 200 kişinin içinde Tarık
‘güneş’ gibi parlıyordu. Benim mavi kazağımı giymişti. 16 Ocak 1971’de
yayımlanan dergide birinci ilan edildi. Mehmet Şendil, Tarık’ı aradı. İlk filmi
‘Solan Bir Yaprak Gibi’ydi. 10 bin lira para aldı. O parayla babasına ve
kendisine bir palto aldı. Parayı Elmadağ’daki gece kulübünde yedik. O gecenin
sabahında Elmadağ’dan Sirkeci’ye yürüdük. Trene de kaçak binip Bakırköy’e
geldik. 3 gün sonra filmi başlayacaktı. Plajda güreşirken burnunu kırdım. İlk
filminde kırık burunla oynadı. O filmden sonra Tarık başladı zaten.”
"ADI CANKURTARANA ÇIKTI"
“Tarık’la her gün görüşürdük. Ben çok iyi dert dinlerdim.
Bana çok anlatırdı. 1970’lerde Dolmabahçe Stadı’nda 19 Mayıs törenlerinde şeref
tribününde gazoz satardık. Kâğıt sattık. Tarık’ın cankurtaranlık yaptığı
söylendi. Tarık hiçbir zaman cankurtaranlık yapmadı. Bizim 8 senemiz her yaz
Ataköy Plajı’nda geçti. Ataköy Plajı’nın müdürleri, çalışanları tanırdı. Kiraya
verdiğimiz kayığımız vardı. Biz kayıkla gezerken kadınlar, çocuklar
boğulduğunda Tarık’la kurtarmaya giderdik. Boyu uzun ve çok iyi yüzdüğü için
boğulanları çıkarırdı. Bundan adı cankurtarana çıktı. Beraber işportacılık da
yaptık.”
"ÇOK KİŞİYE YARDIM ETTİ BUNLARI ASLA SÖYLEMEZDİ"
“Kurduğumuz okulun yakınında eşimin ajansı vardı. Yanıma
gelirken okulun bulunduğu yeri alıp mektep yapmamızı söyledi. Sanat mektebi
yapacaktık. Binanın sahibiyle tartıştık ama sonunda Tarık anlaştı. Sonra okul
yapmaya karar verdik. Çok yardımseverdi, çok insanı ameliyat ettirdi. Durumu
olmayanlara çok yardım etmiştir. ‘Şu mahallede şu fakir’ de, kamyonla eşya
gönderirdi. Depremde de bir kamyon yardım gönderdi. Ama bunları asla
söyletmezdi, çok kızardı. Şu an duysa bana küfür ederdi.
"MADEN FİLMİNDEN SONRA İKİNCİ TAKSİYİ ALDIK"
Tarık, salon filmlerini bırakınca 5 kuruşsuz kalmıştı. Ertem
Eğilmez’le kavga ediyorlardı, kara listeye almışlardı Tarık’ı. Evimizdeki
videoları sattık, bunlarla Tarık 2 ay geçindi. Sonra bir yerden borç bulup
taksi aldık. Şoför çalıştırıp taksicilik yaptık. 1.5 yıl böyle geçindi. ‘Maden’
filmiyle yeniden sinemaya dönünce, teklifler patlayınca bir taksi daha aldık. O
taksiyi de bu okulu yaparken sattık.”
"ÇOK GÜZEL HAYAT YAŞADIM KOZALAK"
“Tarık tam 46 gün cezaevinde kaldı. Çünkü ben 46 gün
Selimiye’nin kapısındaydım. 47’nci gün çıktı. 2 metrekarede 5 kişi kaldı.
Çıktığı zaman bitik haldeydi. Maçka’ya gitmiştik. ‘Bir İstanbul’u seyredeyim’
demişti. Ülkesine, kimseye küskünlük yaşamadı. 14 ay evvel hastalık başına
geldiği zaman ‘Maddi durumun iyi, Amerika’ya gitsene’ dedim. Bana ‘Atatürk
gitmedi ki ben niye gideyim?’ dedi ve buradaki doktorlarla kaldı. ‘Bu hastalık
bana niye geldi?’ diye hiç sorgulamadı. Hastalığının tehlikeye girdiğini
anladığı zaman, ‘Sana bir şey diyeceğim Kozalak. Senin bunu öğrenmeye hakkın
var artık’ dedi. Ben ağlamaya başlayınca da: ‘İşte sana bu yüzden söylemiyorum,
hemen ağlıyorsun diye.’ Ölmeden 23 gün önce de ‘Ben çok güzel hayat yaşadım be
Kozalak’ dedi.”
"TEK KELİMELİK VASİYETİ BENİMLE GİDECEKTİR"
“Tarık bana ‘Kozalak’, biz ona ‘Bakkal’ derdik.
Zuhuratbaba’da şarap almaya giderdik. Şaraplar üst raflardaydı. Tarık’ın boyu
uzun olduğu için uzanır alırdı. O yüzden ona ‘Bakkal’ derdim. Tarık Akan’ın
vasiyeti tek kelimeydi. O benimle gidecektir. Ne bu okulla ilgili, ne başka bir
mal mülkle ilgili. 2 yıl önce hayatını yazmaya başlamıştı. Bana ‘Sen
‘Kozalaklar’ı yaz, ben de ‘Yeşilçam’ı yazayım’ dedi. Hastalığı çıkınca bana,
‘Zeki yorgunum, sen de yazmayı bırak’ dedi.”
"BİZE ‘97’MDE ÖLECEĞİM’ DERDİ"
“Ölüm haberini oğlu Barış’tan aldım. Yoğun bakıma alınmıştı.
Doktor hazırlıklı olmamızı söylemişti. Sigarayla ilgili çok kızıyordum, dümdüz
küfür ediyordum ona. Elinden alamıyordum, son 1 aydır bırakmıştı. Akciğeri
yüzde 90 sigaradan hasar gördü. 7 kişilik arkadaş grubumuz her toplandığımızda
her birimiz ‘Ben şu tarihte öleceğim’ derdik. Tarık da ‘Yok kardeşim ben 97’de,
dedemin öldüğü yaşta gideceğim’ derdi.”
‘KOZALAKLAR’IN HİKÂYESİ
‘Kozalaklar’, Tarık Akan’ın çocukluktan bugüne gelen 7
arkadaş grubuna verdikleri isim. Akan’ın kitabını yazmayı istediği ‘Kozalaklar’
adlı arkadaş grubundan kendisinin ölümüyle birlikte 3 kişi hayatta kaldı. (HABERTÜRK)
ÖLÜMÜNDEN 3 GÜN SONRA BİR KÖŞE YAZISINDAN…
Geçtiğimiz Cuma günü (16 Eylül 2016) kaybettiğimiz Tarık
Akan’ın arkasından yazılan yazılar onun nasıl bir iz bıraktığını çok iyi
gösterdi. Kalbi, beyni solda olanların tamamına yakını Tarık Akan için saygı
dolu sevgi yazıları kaleme aldılar. Akan’ın yelpazesi Sol’un 12 Eylül 1980’deki
genişliğini yansıtıyordu. Cenaze töreni de öyleydi. Artık birbirlerini yok
sayan siyasi pozisyonlarda olanlar bile aynı safta toplandılar:
-Tarık Akan’ın cenaze namazında!
Onun cenazesinde Kürtlerin demokratik haklar mücadelesini
destekleyenler de vardı, Balyoz-Ergenekon Davasının mağdurları ve onların
yanında olanlar da…
Bu birlikteliğin en önemli özelliği Tarık Akan’ın
tartışılmaz kişiliği olmalı. Arkasında bıraktığı yol ışıl ışıl parlıyor. O ise
yıldızlara doğru yürüyor. Pazar günkü veda törenleri şu gösterdi ki:
-Tarık Akan’ın Sol yanı çok güçlü! (NAZIM ALPMAN - 19.06.2016 - BİRGÜN)