ABD’li komünistlerin tarihinden siyah bir kadın, Williana Burroughs, işçi sınıfından kadınların sosyalizm mücadelesiyle buluşma tarihinin özgün bir örneğini sunuyor…


Geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret eden Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL)  Merkez Komite üyeleri Brian Becker ve Eugene Puryear  Flormar ve Cargill direnişindeki işçileri ziyaret etmişti. ABD’nin 45 kentinde örgütlü olan PSL üyeleri, New York’taki en büyük ev işi emekçileri örgütünün liderinin de parti üyeleri olduğunu aktarmıştı.

Öte yandan PSL üyesi kadınların, aralıklı olarak çıkardığı “Breaking The Chains” (Zincirleri Kırmak) adlı bir dergileri var. Bu dergide bir süre önce Erika Hidalgo imzasıyla yayınlanan bir portre, ABD’li komünistlerin tarihinden siyah bir kadına, Williana Burroughs’un yaşamına ve mücadele yıllarına ışık tutuyordu.

Hidalgo’nun yazısından bir bölümü ve Burroughs’un sosyalizmi arayan yıllarından bir dizi notu, soL okurları için sunuyoruz.

KOMÜNİST ENTERNASYONAL'DE SİYAH KADINLAR

Williana Burroughs, ABD’nin büyük buhran yıllarında, Harlem’in adanmış komünistlerinden biriydi. Irkçılık ve yoksulluğa karşı mücadele eden siyahların, ABD Komünist Partisi'ndeki temsiliyetinde güven ilişkisinin mimarlarından olan Burroughs, işçi sınıfının siyah kadınlarının yükselen sesi oldu.

1882 Virginia doğumlu olan Williana Jones, köle bir annenin çocuğuydu. Williana’nın annesi New York’a taşınmış ve kendi konumundaki pek çok kadın gibi ağır koşullarda ev işçisi olarak çalışıyordu. Bu evlerde çalışan kadınların çocuklarını beraberlerinde getirmeye hakkı yoktu, Williana ve kardeşleri yetimhanede büyümek zorundaydı.

1903 yılında Hunter Kolejinden yüksek notlarla mezun olan bu genç kadın, öğretmenlik yaşamının ilk yıllarında yoksul siyah ve göçmen çocuklarla çalıştı, bu süre zarfında politikleşti. New York Öğretmenler Sendikasının komünist kanadına katılan Burroughs’un, radikal örgütlenme yetilerini kazandığı yer burasıydı.

1926’da Komünist Parti’ye katıldığında, pek çok yayında emeği geçti ve işçi sınıfının konut sorunu hakkında çalıştı. Burroughs ve diğer komünist siyah kadınlar, partinin siyah kadınları örgütlemeye gereken önemi vermediğini düşünüyor, seslerini yükseltmek, Harlem’deki mücadelelerine daha fazla dikkat çekmek istiyorlardı. Harlem’in ezilenlerinin taleplerini ele alan bir çalışma kuran Burroughs, siyah kadınların kapitalizm koşullarında maruz kaldıkları sömürünün altını çiziyordu.

Harlem Kiracılar Birliği aracılığıyla Burroughs ve yoldaşları, işçi sınıfının kira ödemeyi reddettiği eylemler düzenledi, yoksulların yaşadıkları evlerden tahliyelerini engellemek için gösteriler yaptı. İnsan onuruna uygun koşullardaki evlerde yaşamayı talep eden bu kadınlar, ancak kapitalizme karşı bütünlüklü bir mücadeleyle konut haklarını kazanacaklarını vurguluyordu. Barınma hakları için bağlılıkla savaşan komünistler, kiliseler dahil olmak üzere toplumun çeşitli birimlerine bu kaygılarını taşıdılar ve yer yer birlikte mücadele ettiler. Teksas Üniversitesi'nde Siyah Diasporası Departmanında çalışmalar yürüten Minkah Makalani'ye göre, birlik cinsiyete dayalı ayrımın izlerini kesinlikle yansıtsa da, siyah kadınların militanlaşmasını ve aydınlara dönüşmesini kolaylaştırdı. Zaten bir entelektüel olan Burroughs, bu temasları aracılığıyla Komünist Enternasyonal'e siyah kadınları da örgütleyebiliyor, sosyalizm fikrini Harlem'in ezilenlerine taşıyabiliyordu.


HARLEM'DEN SOVYETLER BİRLİĞİ'NE

1920 ila 30'lu yıllar boyunca Mary Adams müstear adıyla yazılar yayınlayan Burroughs, 1 Mayıs 1928'de partisinin yayınında bu adla bir makale kaleme almıştı. Burroughs, parti yayınlarında ve Harlem'de dolaşan ilerici gazetelerde de görevler alıyordu.

Çağının sayıları pek de fazla olmayan diğer siyah kadın yoldaşları gibi Burroughs da birkaç kez Sovyetler Birliği’ni ziyaret etti, sosyalist sistemin ırkçı ve cinsiyetçi bağnazlığı ortadan kaldırmak için yürüttüğü savaşı gördü. 1928’deki ilk ziyaretinde Burroughs, Komünist Enternasyonal’in 6. kongresinde delege olarak yer aldı. Sovyetler Birliği’nin ırkçılıkla mücadelede almış olduğu mesafeden etkilenen Burroughs, en küçük iki oğlunu Leningrad’da bir okula kaydettirdi. Arzusu, çocuklarının ABD’de maruz kaldıkları ırkçılık yükü olmadan büyümesini sağlamaktı. Burroughs oğullarını 1937'deki ikinci ziyaretine dek hiç görmedi.

1928'de, sosyalizmin ülkesine ilk yolculuğundan sonra ABD’ye dönüşünde Burroughs, Amerikan Komünist Partisi’nde halen varlık gösteren erkek egemen ve ulusçu ayrımlara karşı mücadele etmek için de daha güçlü hissediyordu. Sovyetler Birliği'ne yaptığı ziyaretten sonra Burroughs, sosyalizmin bu ayrımları sona erdirmenin bir çözümü olduğuna daha fazla ikna olmuştu.

NEW YORK’TA BİNLERCE OY ALAN BİR KOMÜNİST KADIN

Siyah Hakları İçin Mücadele Birliği’nde, birliğin yöneticilerinden biri ve komünist parti militanı olarak çalışmayı sürdüren Burroughs, örgütün kadın seksiyonuna da başkanlık yapıyordu. Öte yandan ABD'nin özellikle güney eyaletlerindeki şiddetli ırkçılık ve linç kampanyasının sonucunda, işlemedikleri bir suçtan ötürü idam cezasına çarptırılan, "Scottsboro çocukları" olarak da anılan 9 siyah çocuğun savunulması sürecinde de aktif roller aldı.

1933’te solcu öğretmen Isidore Blumberg'in siyasi nedenlerle işine son verilmesinden sonra gösterdiği dayanışma ve sendika üyelerini savunma gerekçeleriyle, "yasalara ve düzene karşı koymak" suçlamasıyla öğretmenlik görevinden atıldı. Aynı yıl New York şehir saymanlığı için katıldığı seçimde 31 bin oy aldı, ardından Komünist Parti’nin adayı olarak New York vali yardımcılığı seçimlerinde aday oldu. Bu tablo, siyah bir komünist kadının 1930’lar ABD’sinde işçi sınıfı ve ilerici kesimde uyandırdığı güveni gösteriyor, aynı sırada Burroughs, Harlem İşçi Okulu sorumluluğunu yürütüyordu.

1935 baharında Harlem’de yükselen isyan, ırkçılık ve yoksullukla mücadele eden siyahların, taşan sabrının göstergesi olmuştu. Komünistler ve diğer ilerici hareketler isyanın içindeydi ve sonrasında devam eden mahkemelerde Harlem isyancılarının yanındaydılar. Burroughs’a duyulan güven, partisinin Harlem isyancılarının duruşmalarındaki temsilcisi olduğunda daha da pekişmişti.

Ancak halen işsiz olan Burroughs, bu kez 10 yıl boyunca kalacağı Sovyetler Birliği’ne tekrar gitti ve Moskova News ile Moskova Radyosunun İngilizce yayınları için editörlük ve spikerlik yaptı. ABD’de kalan eşinin sağlığının giderek bozulması üzerine ülkesine dönmeyi düşünen Burroughs, II.Dünya Savaşı döneminde İngilizce konuşanlara duyulan ihtiyaç nedeniyle ABD’ye dönüş yapmadı. 1945’te küçük oğluyla birlikte gizlice Baltimore’a dönen ancak hakkında yakalama kararı olan Burroughs, dönüşünden birkaç hafta sonra yoldaşı Hermina Huiswoud’un evinde yaşamını yitirdi.

Williana Burroughs, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve yoksulluğa karşı, komünist kimliğiyle bütün cephelerde mücadele eden sıkı bir çalışma ve adanmışlık mirasını geride bıraktı.

Köle bir annenin çocuğu olarak doğan ve Harlem'i yaşayan bu kadın, siyah kadınların kurtuluşu için, kapitalizme karşı mücadelenin ve sosyalist bir toplumu kurma kararlığının yolunu açanlardan oldu. (SOL.ORG)
Daha yeni Daha eski