Yabancı düşmanlığı ve ırkçılık, hedef kitle hakkında üretilen yalan haberlerle körüklenir.

Bunları kimin ve nasıl ürettiği genellikle belirsizdir. Ortam uygunsa, hızla yayılır, doğru bilinen yanlışlar olarak kamuoyunu yönlendirirler. Kendine sol sıfatını yakıştıran bir dergi, Kürtlerin çok çocuk yaptığı, ülkenin demografik dengesinin yakın tarihte değişeceği temasını yıllarca işledi. Kullandıkları “Kürt sorunu yok, Kürt istilası var!” sloganını, Kürtlerden alışveriş yapmama çağrısı izlemişti. Kırsal bölgelerde yaşayan Kürt kadınların doğurganlık oranının Türkiye ortalamasındaki düşüşü izlediği gerçeğinden elbette söz etmiyorlardı.

Birçok Batı ülkesinde benzer bir ırkçı tepki, Müslüman nüfusun hızla artması tehdidini diline doluyor. 2050 yılında ülke çoğunluğunun Müslüman olacağı iddiası, Fransa’da, Almanya’da aşırı sağ hareketlerin artık sık kullandıkları bir tema. Halbuki bütün bu ülkelerde ikinci kuşak göçmenlerde doğum oranı ülke ortalamasına hızla yaklaşıyor.

Türkiye’de de Suriyeli sığınmacılarla ilgili benzer haberler giderek daha fazla üretiliyor. Doğruluğu sınanmadan medyaya yansıyan bu haberler, Suriyeli mültecilere yönelik ırkçı tepkiyi besliyor.

Mülteciler Derneği Suriyelilerle ilgili on yanlış haberi ve bunların doğrularını sitesinde yayımladı (mülteciler.org.tr). Suriyelilerin telefon faturalarını devlet ödeyecek haberinin aslı, sınır dışı edilmek için Geri Gönderme Merkezlerinde bekleyen yabancılara Göç İdaresi’nin ankesörlü telefonlarda kullanılacak telefon kartı dağıtması imiş. Üstelik bunu finanse eden Türkiye değil, AB. Başka bir haber, Suriyelilerin devletten maaş aldıkları. Dernek, Suriyelilere verilen KIZILAYKART’larının üzerinde AB logosu olduğunu ve bu mali destek projesinin de AB fonlarından finanse edildiğini belirtiyor. Suriyeliler arabaları için vergi ödemiyor mu? TOKİ evleri onlara bedava mı verilecek?

Dernek, vergiden muaf olan araçların MTV Kanunu’nda belirtildiğini, Suriyelilerin araçları için ne vergi ne de sigorta muafiyeti olduğunu, TOKİ’den ev almanın ilk ve zorunlu koşulunun T.C. yurttaşı olmak olduğunu hatırlatıyor. Başka bir yaygın rivayeti çürütmek için, vatandaş olmayanların ne devlet memuru olabileceğini ne de oy kullanabileceklerini belirtiyor.

Geriye Suriyeli mültecilere yurttaşlık verilmesi konusu kalıyor. Çoğu beş yıldan fazla Türkiye’de oturan Suriyelilerin arasında, bir de Türkiye’de doğmuş önemli bir nüfus var. Suriye’de barış olsa da, bu nüfusun bir bölümünün artık yabancısı oldukları ülkelerine dönme ihtimali zayıf. Avrupa’ya göçmüş Türkiyelilerin yaşadıkları ülkenin de vatandaşlığını elde etmesi talebi Türkiye’de çok yaygın destek görür. Aynı hakkı Suriyelilere tanımamanın gerekçesi ne olabilir?

Mülteciler arasında, “istisnai hakla” Türkiye vatandaşı olan Suriyeli sayısı şimdilik on binden az. Bu sayının orta vadede üç yüz bine kadar çıkması öngörülüyor. Bunlar AKP’nin oy deposu mu olacak? Eğer bir KHK ile yasada ani değişiklik yapılmazsa, halen vatandaşlığın alındığı tarihten ancak bir yıl sonra oy verme hakkı kazanılıyor. Türkiye hükümeti, Batı ülkelerinin de uyguladığı ayrımcı bir politika izleyip, Suriyelileri vatandaşlığa mesleklerine göre kabul ediyor. Bu ayrımcılık, aynı zamanda mezhepçi bir ayrımcılığa da olanak sağlayabilir.

Hrant Dink Vakfı’nın yayımladığı Medyada Nefret Söylemi araştırmasının 2017 yazına ilişkin raporu, hakkında en çok nefret söylemi üretilen grupların Yahudiler ve Suriyeliler olduğunu gösterdi. Bunun en yoğun yapıldığı gazeteler, hükümete ve milliyetçi görüşe yakın olanlardı. Karşı kesimde de, Erdoğanizmin giderek artan baskı rejimine duyulan haklı tepki Suriyelileri de giderek daha fazla hedef alıyor. Siyasal alanı boğan şiddet politikasından da beslenen çok boyutlu bir ırkçılık toplumsal tahayyüle hâkim oluyor.(AHMET İNSEL-CUMHURİYET)
Daha yeni Daha eski