Türkiye’den Avrupa’ya 1960’larda ekonomik nedenlerle başlayan göç hareketi bugünlerde yerini beyin göçüne bıraktı.Konuştuğumuz kişiler geri dönmek için eğitim sisteminin düzelmesini ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin bitmesini istiyor...
‘Beyin Göçü- Neden Gidiyorlar?’ adlı dosyamızın dün yayımlanan ilk bölümü, büyük yankı uyandırdı. Dosyanın ikinci gününde, kısa bir süre önce Türkiye’den göçen ya da yakın zamanda göçecek 4 beyin göçü hikâyesi daha var. Söyleşilerimiz yarın da farklı kişilerle devam edecek. Bugün, konuştuğumuz kişilerden biri 32 yasındaki Tuğba Kasapoğulları. Tuğba, bilgisayar mühendisi ve veri bilimcisi. Mesleğinde 10. yılında olan Tuğba, Ocak ayı sonunda Hollanda’ya taşınacak. 33 yaşındaki Ozan, mühendis ve doktora öğrencisi. Ozan, Ekim 2017’den beri Fransa’da doktora araştırmalarına devam ediyor. Ada ise 25 yaşında genç bir mühendis. Kasım 2018’de Avustralya’ya taşınan Ada, 2 yıldır dijital pazarlama uzmanı olarak çalışıyor. 33 yasındaki Senem, ürün yönetimi alanında çalışıyor ve mesleğinde 3’üncü yılında. Senem de 2019 Şubat’ta Almanya’ya taşınacak.
Türkiye’den gitme sebebiniz nedir?
Ozan: Yurtdışına gitmeden önce bir devlet üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışıyordum. 2016’daki darbe girişiminden sonra kısa süreli dâhi olsa yurtdışı akademik görevleri izinlerinde rektörlükçe çıkarılan zorluklardan sonra istifa ettim. Ayrıca ihraç edilmemiş olan ender barış imzacılarından biri olarak, 1 yıl boyunca her gün ihraç edilme ve akabinde pasaportumu kaybetme korkusuyla yaşamam ülkeden gitme ve işimden istifa etmem de etkili oldu.
Ada: Kişisel nedenlerle taşındım diyebilirim.
Tuğba: Açıkçası kariyer diyebilirim ama hayatımın ilk yıllarında yurtdışı iş alternatifi planlarımın hiçbir aşamasında bulunmuyordu. Özellikle IT sektöründe 40’lı yaşların ilerleyen döneminde yönetici olmak gibi bir kaygınız da yoksa ne iş yaparız, nasıl yaşarız gibi gelecek kaygısıyla başladı bu taşınma fikri… Bu mevcut düşüncelerin yanına değişen piyasa koşulları ve Türkiye’de özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik istikrarsızlık ve belirsizlik eklenince de böyle bir plan hayatımda yer almaya başladı.
İYİ EĞİTİM İÇİN GEREĞİNDEN FAZLA PARA GEREKİYOR
Senem: Gitme nedenlerim arasında tek bir şey yok aslında. Birçok şeyin birleşimi var. Bunların başında çocuk eğitim ve bakımının pahalı olması yer alıyor. İyi eğitim için gereğinden fazla para gerekiyor. Ben tüm okullarımı devlet okullarında okudum ancak şu anda bu mümkün değil. İkinci önemli nokta trafik, İstanbul’da 10 yıldır çalışıyorum ve günde en az 2 buçuk saatim yolda geçiyor. Gideceğim yerde ise 15 dakikada gidebileceğim. Hem aileme hem de kendime daha fazla vakit ayırabileceğim bir hayat istiyorum.
Giden başka arkadaşlarınız var mı?
Ozan: Yakın çevremde aşağı yukarı 8-10 kişi yurtdışına gitti. Almanya, Fransa ve İngiltere’ye gittiler.
Ada: Evet. Almanya, İngiltere, İrlanda, Kanada, Amerika.
Tuğba: Çok fazla var. An itibarı ile Avrupa’nın çeşitli ülke ve şehirlerinde geçmişte gündelik hayatta görüştüğüm arkadaşlarımın yüzde otuzu ve kırkı yaşıyor diyebilirim. İrlanda, İngiltere, Hollanda, Almanya, İsveç, İspanya. Senem: Tüm üniversite, lise ve eski iş arkadaşlarım gitti, gidiyor veya gidecek. Herkes ülkeyi terk etme peşinde. Çoğunlukla Almanya ve Hollanda’ya gidiyorlar.
Türkiye’de beyin göçü sizce neden yaşanıyor ?
Ozan: İnsanlar artık evlerinde dâhi kendilerini güvende hissetmemeye başladılar. Birçok travmaya maruz kaldılar ve beyin göçünü hızlandıran faktörlerden birisinin de travma-sonrası stres bozukluğu olduğunu düşünüyorum. İnsanlar hem sosyal yaşantılarında hem iş/akademik hayatlarında biraz nefes almaya, atmış olabilecekleri bir tweet’ten ötürü gözaltına alınıp tutuklanma kaygısı yaşamadan uyanmaya hasret kaldılar.
Ada: Genel nedenler; Türkiye’deki yaşam kalitesinin giderek kötüleşmesi, düşünce özgürlüğümüzün elimizden alınması. Gün geçtikçe sadece para için yaşıyor hâle gelmek ve sosyal hayatımızda da istediğimiz yargısız, özgür kişiliğimize erişemeyişimiz.
Tuğba: En önemli etkenlerin başında yine son yıllarda hızla tırmanan ülkedeki ekonomik istikrarsızlık ve belirsizlik var. Bunların yanında da tabii ki özellikle parlak beyinlerin gerek kültürel gerekse fikirlerini açıkça ifade ve uygulamaya geçirme konusunda kendilerini yeterince özgür hissetmedikleri kanaatindeyim. Ayrıca son 2 yılda çok büyük kurumsal şirketlerde bile işten çıkarılma oranlarının bir hayli artmış olması kişilerin kendilerini güvensiz hissetmelerine ve daha güvenli yeni alternatifler aramalarına neden oluyor.
Senem: Her mesleğin farklı nedenleri olabilir. Ben sadece mühendis dünyasını bildiğim için onlardan bahsedebilirim. Bizim kaygımız iyi bir çalışma ortamı ve iş güvencesi bulamamak. Mobing, kayırma, ayağını kaydırma, uzun süreli geceli gündüzlü iş saatleri, izin sürelerinin düşüklüğü, mühendis fazlalığı ve maaşların düşmesi bunlara örnek verilebilir. Türkiye’de hem iş ortamı hem de güvencesi anlamında iyi olan şirketlerin bir elin parmaklarını geçmeyeceğini düşünüyorum.
‘İSTEDİĞİ SORULARI SORABİLEN İSTEDİĞİ KONULARI ARAŞTIRABİLEN BİR AKADEMİ OLURSA GERİ DÖNMEYİ DÜŞÜNÜRÜZ’
Ülke için geleceğe dair fikirleriniz neler?
Ozan: Önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte ülkenin biraz olsun tekrar toparlanacağına inancım var. Mevcut yönetim anlayışının ve yönetici kadroların miyadını doldurduğunu ve uzatmaları oynadığını düşünüyorum.
Ada: Ben ülkemi sevdiğim için umut taşıyorum. Hayatım boyunca başka bir ülkede yaşamak yerine kendi ülkemde daha iyi şartlarda yaşamayı tercih ederim her zaman.
Tuğba: Daha önceki maddelerde de bahsettiğim ekonomik, kültürel, düşünsel konularındaki olumlu ve/veya olumsuz yönde değişim ve gelişimler 1 günde olmadığı gibi 1 günde çözülmeyecek. Her şeyin çözülmesini beklemek de çok ütopik olacaktır sanırım. Bugün geldiğimiz noktada yarın için bile net bir fikrimiz olamazken gelecek için bir kestirimde bulunmak açıkçası çok zor. Ancak uzun vadede ülkemizi yaralayan her sorunun çözülmesini ve çok daha iyi yerlere gelmesini yürekten arzu etsem de bugünkü ve dünkü durumumuzdan çok ötesine ilerleme kaydedebileceğimize olan inancım çok güçlü değil maalesef.
Senem: Hala umudu olanlardanım. Bir gün gelecek ve hem ekonomik hem de kültürel anlamda daha iyi noktaya geleceğimizi düşünüyorum. Eğer bu değişimi hissedersem her türlü yardımı yapacağımı düşünüyorum.
Gitmeye karar verdiğiniz ülkede, yeni bir hayat kurma kaygısı taşıyor musunuz?
Ozan: Yakın zamanda doktorayı bitireceğim ve büyük bir ihtimalle başka bir ülkeye taşınıyor olacağım. Ancak ilk gittiğimde elbette bu kaygıyı yaşadım.
Ada: Hayır, yeni bir hayat kurmak burada oldukça kolay hale getirilmiş. Adapte olma süreci hızlı ve ulaşılabilir bir konumda.
Tuğba: Elbette taşıyorum; nerede kalacağım, nasıl bir evim, düzenim olacak. Arkadaşlarım nasıl olacak, oranın çalışma kültüründe performansımı ideal seviyede gösterebilecek miyim gibi onlarca düşünce kafamı kurcalıyor. Ancak konuya en azından denerim ve her şey yolunda ya da umduğum gibi gitmezse bugün bıraktığım yerden devam ederim diyerek bu kaygıları erteliyorum.
Senem: Şu anda iş bulduğum yer Almanya, eşim bir süredir orada yaşıyor ve Almanca biliyor. Bu nedenle hayat kurma konusunda çoğu insana göre daha az zorlandığımızı düşünüyorum. Ancak bundan sonraki süreçte tabii ki kaygılarım var.
İleride geri dönmeyi düşünüyor musunuz?
Ozan: Elbette ancak bunun zamanlamasını şimdiden kestirmem zor. En azından güçler ayrılığının sağlanması, yargının bağımsızlaşması, cumhurbaşkanına hakaret gibi zorlama bir suçun ortadan kalkması, insanların kendini güvende hissetmesi, istediği soruları sorabilen, istediği konuları araştırabilen bir akademinin ortaya konması hem benim hem insanların ülkeye geri dönmesini kolaylaştıracaktır.
Ada: Evet. Eğitim kalitesi yüksek ise, can sağlığımızın güvende olduğu bir ortam sağlanabilirse…
Tuğba: Emin değilim açıkçası. Ancak bir gün geri dönüp bir çok şehir hayatı yaşayan insanın hayalinde olduğu gibi güzel ülkemin güzel bir sahil kasabasında hayat kurmak isteyebilirim. Bugünkü koşulların değişmesinden ziyade önceliğim sanırım yeni hayatımı sürdürebilecek bir maddi birikime sahip olmak ve ülkemin en azından bugüne kadar gördüğümüz koşullardan geriye gitmemesini baz alabilirim diye düşünüyorum.
Senem: Gidenlerin çoğu bir gün dönmek istiyor. Ben de bu gruptayım, ancak İstanbul’a değil daha küçük bir şehre, büyük ihtimal Ege’de bir yere geri dönmek isterim. Sosyal ve ekonomik anlamda gelecek kaygısı gütmeden yaşayabildiğimiz bir ortam oluştuğunda dönebilirim.
AKP, beyin göçünün nedenlerinin araştırılmasını istemedi
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, beyin göçünün araştırılması için verdiği önerge AKP oylarıyla reddedildi. Çakırözer’in konuşma metninde beyin göçü ile ilgili çarpılar veriler yer alıyor. Çakırözer, göçle ilgili sayıdaki artışa dikkat çekerek, Türkiye’den yurtdışına göç edenlerin sayısının geçen yıl 113 bine ulaştığını ve bu rakamın, yüzde 63 artışa işaret ettiğini söyledi. Çakırözer, “Ayrıca yurtdışına göç eden kadınların oranı giderek artmakta, yüzde 37’den yüzde 42’ye çıkmış. Türkiye neyi kaybetmekte? Giden her beyin, yüksek teknolojide gerileme demek; bilim üretiminde, AR-GE’de, ileri sanayide duraklama, düşüş demek; kamu hizmetinde mesela sağlıkta, eğitimde nitelik kaybı demek; özetle insani geri kalmışlık demek. Sorun nasıl çözülür?” dedi.
İkinci bir göç dalgası
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2017 yılına ilişkin “Uluslararası Göç İstatistikleri”ni yayımladığı raporda Türkiye’den göç eden kişi sayısı 2016’ya göre yüzde 42,5’lik artışla 253 bin 640 olarak kayıtlara geçti. Bu nüfusun yüzde 54’ü erkekler, yüzde 46’sı kadınlar olarak belirlenmişti. 2018’de göçenlerin sayısı ise henüz açıklanmadı.
Geçtiğimiz hafta Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu (IND) 2018’de Türkiye’den bin 20 kişi, ‘beyin göçü’ için başvuru yaptığını açıkladı. IND tarafından verilen rakamlara göre, 2016 yılında Türkiye’den 540 kişi beyin göçü kapsamında Hollanda’ya gelirken, 2017’de bu sayı 780’e çıktı. 2018’in ilk 11 ayında ise, Türkiye’den bin 20 yüksek eğitimli, Hollanda’ya iş başvurusu yaptı. IND’nin açıkladığı rakamlara göre, 2016 yılında Türkiye’den 235 kişi Hollanda’ya sığınma başvurusu yaparken, 2017’de bu sayı 481.
Amerikan New York Times gazetesi, “Türkiye’den yurtdışına göç” konusu ile ilgili yaptığı haberde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri referans gösterilerek, “2017 yılında Türkiye’den göç edenlerin sayısının çeyrek milyonun üzerinde” olduğu iddia etti.
(DERYA AYDOĞAN ÇETİN - BİRGÜN)
‘Beyin Göçü- Neden Gidiyorlar?’ adlı dosyamızın dün yayımlanan ilk bölümü, büyük yankı uyandırdı. Dosyanın ikinci gününde, kısa bir süre önce Türkiye’den göçen ya da yakın zamanda göçecek 4 beyin göçü hikâyesi daha var. Söyleşilerimiz yarın da farklı kişilerle devam edecek. Bugün, konuştuğumuz kişilerden biri 32 yasındaki Tuğba Kasapoğulları. Tuğba, bilgisayar mühendisi ve veri bilimcisi. Mesleğinde 10. yılında olan Tuğba, Ocak ayı sonunda Hollanda’ya taşınacak. 33 yaşındaki Ozan, mühendis ve doktora öğrencisi. Ozan, Ekim 2017’den beri Fransa’da doktora araştırmalarına devam ediyor. Ada ise 25 yaşında genç bir mühendis. Kasım 2018’de Avustralya’ya taşınan Ada, 2 yıldır dijital pazarlama uzmanı olarak çalışıyor. 33 yasındaki Senem, ürün yönetimi alanında çalışıyor ve mesleğinde 3’üncü yılında. Senem de 2019 Şubat’ta Almanya’ya taşınacak.
Türkiye’den gitme sebebiniz nedir?
Ozan: Yurtdışına gitmeden önce bir devlet üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışıyordum. 2016’daki darbe girişiminden sonra kısa süreli dâhi olsa yurtdışı akademik görevleri izinlerinde rektörlükçe çıkarılan zorluklardan sonra istifa ettim. Ayrıca ihraç edilmemiş olan ender barış imzacılarından biri olarak, 1 yıl boyunca her gün ihraç edilme ve akabinde pasaportumu kaybetme korkusuyla yaşamam ülkeden gitme ve işimden istifa etmem de etkili oldu.
Ada: Kişisel nedenlerle taşındım diyebilirim.
Tuğba: Açıkçası kariyer diyebilirim ama hayatımın ilk yıllarında yurtdışı iş alternatifi planlarımın hiçbir aşamasında bulunmuyordu. Özellikle IT sektöründe 40’lı yaşların ilerleyen döneminde yönetici olmak gibi bir kaygınız da yoksa ne iş yaparız, nasıl yaşarız gibi gelecek kaygısıyla başladı bu taşınma fikri… Bu mevcut düşüncelerin yanına değişen piyasa koşulları ve Türkiye’de özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik istikrarsızlık ve belirsizlik eklenince de böyle bir plan hayatımda yer almaya başladı.
İYİ EĞİTİM İÇİN GEREĞİNDEN FAZLA PARA GEREKİYOR
Senem: Gitme nedenlerim arasında tek bir şey yok aslında. Birçok şeyin birleşimi var. Bunların başında çocuk eğitim ve bakımının pahalı olması yer alıyor. İyi eğitim için gereğinden fazla para gerekiyor. Ben tüm okullarımı devlet okullarında okudum ancak şu anda bu mümkün değil. İkinci önemli nokta trafik, İstanbul’da 10 yıldır çalışıyorum ve günde en az 2 buçuk saatim yolda geçiyor. Gideceğim yerde ise 15 dakikada gidebileceğim. Hem aileme hem de kendime daha fazla vakit ayırabileceğim bir hayat istiyorum.
Giden başka arkadaşlarınız var mı?
Ozan: Yakın çevremde aşağı yukarı 8-10 kişi yurtdışına gitti. Almanya, Fransa ve İngiltere’ye gittiler.
Ada: Evet. Almanya, İngiltere, İrlanda, Kanada, Amerika.
Tuğba: Çok fazla var. An itibarı ile Avrupa’nın çeşitli ülke ve şehirlerinde geçmişte gündelik hayatta görüştüğüm arkadaşlarımın yüzde otuzu ve kırkı yaşıyor diyebilirim. İrlanda, İngiltere, Hollanda, Almanya, İsveç, İspanya. Senem: Tüm üniversite, lise ve eski iş arkadaşlarım gitti, gidiyor veya gidecek. Herkes ülkeyi terk etme peşinde. Çoğunlukla Almanya ve Hollanda’ya gidiyorlar.
Türkiye’de beyin göçü sizce neden yaşanıyor ?
Ozan: İnsanlar artık evlerinde dâhi kendilerini güvende hissetmemeye başladılar. Birçok travmaya maruz kaldılar ve beyin göçünü hızlandıran faktörlerden birisinin de travma-sonrası stres bozukluğu olduğunu düşünüyorum. İnsanlar hem sosyal yaşantılarında hem iş/akademik hayatlarında biraz nefes almaya, atmış olabilecekleri bir tweet’ten ötürü gözaltına alınıp tutuklanma kaygısı yaşamadan uyanmaya hasret kaldılar.
Ada: Genel nedenler; Türkiye’deki yaşam kalitesinin giderek kötüleşmesi, düşünce özgürlüğümüzün elimizden alınması. Gün geçtikçe sadece para için yaşıyor hâle gelmek ve sosyal hayatımızda da istediğimiz yargısız, özgür kişiliğimize erişemeyişimiz.
Tuğba: En önemli etkenlerin başında yine son yıllarda hızla tırmanan ülkedeki ekonomik istikrarsızlık ve belirsizlik var. Bunların yanında da tabii ki özellikle parlak beyinlerin gerek kültürel gerekse fikirlerini açıkça ifade ve uygulamaya geçirme konusunda kendilerini yeterince özgür hissetmedikleri kanaatindeyim. Ayrıca son 2 yılda çok büyük kurumsal şirketlerde bile işten çıkarılma oranlarının bir hayli artmış olması kişilerin kendilerini güvensiz hissetmelerine ve daha güvenli yeni alternatifler aramalarına neden oluyor.
Senem: Her mesleğin farklı nedenleri olabilir. Ben sadece mühendis dünyasını bildiğim için onlardan bahsedebilirim. Bizim kaygımız iyi bir çalışma ortamı ve iş güvencesi bulamamak. Mobing, kayırma, ayağını kaydırma, uzun süreli geceli gündüzlü iş saatleri, izin sürelerinin düşüklüğü, mühendis fazlalığı ve maaşların düşmesi bunlara örnek verilebilir. Türkiye’de hem iş ortamı hem de güvencesi anlamında iyi olan şirketlerin bir elin parmaklarını geçmeyeceğini düşünüyorum.
‘İSTEDİĞİ SORULARI SORABİLEN İSTEDİĞİ KONULARI ARAŞTIRABİLEN BİR AKADEMİ OLURSA GERİ DÖNMEYİ DÜŞÜNÜRÜZ’
Ülke için geleceğe dair fikirleriniz neler?
Ozan: Önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte ülkenin biraz olsun tekrar toparlanacağına inancım var. Mevcut yönetim anlayışının ve yönetici kadroların miyadını doldurduğunu ve uzatmaları oynadığını düşünüyorum.
Ada: Ben ülkemi sevdiğim için umut taşıyorum. Hayatım boyunca başka bir ülkede yaşamak yerine kendi ülkemde daha iyi şartlarda yaşamayı tercih ederim her zaman.
Tuğba Kasapoğulları’nın mesleği olan veri bilimciliği (big data) dünyada en çok ilgi gören alanlardan biri |
Tuğba: Daha önceki maddelerde de bahsettiğim ekonomik, kültürel, düşünsel konularındaki olumlu ve/veya olumsuz yönde değişim ve gelişimler 1 günde olmadığı gibi 1 günde çözülmeyecek. Her şeyin çözülmesini beklemek de çok ütopik olacaktır sanırım. Bugün geldiğimiz noktada yarın için bile net bir fikrimiz olamazken gelecek için bir kestirimde bulunmak açıkçası çok zor. Ancak uzun vadede ülkemizi yaralayan her sorunun çözülmesini ve çok daha iyi yerlere gelmesini yürekten arzu etsem de bugünkü ve dünkü durumumuzdan çok ötesine ilerleme kaydedebileceğimize olan inancım çok güçlü değil maalesef.
Senem: Hala umudu olanlardanım. Bir gün gelecek ve hem ekonomik hem de kültürel anlamda daha iyi noktaya geleceğimizi düşünüyorum. Eğer bu değişimi hissedersem her türlü yardımı yapacağımı düşünüyorum.
Gitmeye karar verdiğiniz ülkede, yeni bir hayat kurma kaygısı taşıyor musunuz?
Ozan: Yakın zamanda doktorayı bitireceğim ve büyük bir ihtimalle başka bir ülkeye taşınıyor olacağım. Ancak ilk gittiğimde elbette bu kaygıyı yaşadım.
Ada: Hayır, yeni bir hayat kurmak burada oldukça kolay hale getirilmiş. Adapte olma süreci hızlı ve ulaşılabilir bir konumda.
Tuğba: Elbette taşıyorum; nerede kalacağım, nasıl bir evim, düzenim olacak. Arkadaşlarım nasıl olacak, oranın çalışma kültüründe performansımı ideal seviyede gösterebilecek miyim gibi onlarca düşünce kafamı kurcalıyor. Ancak konuya en azından denerim ve her şey yolunda ya da umduğum gibi gitmezse bugün bıraktığım yerden devam ederim diyerek bu kaygıları erteliyorum.
Senem: Şu anda iş bulduğum yer Almanya, eşim bir süredir orada yaşıyor ve Almanca biliyor. Bu nedenle hayat kurma konusunda çoğu insana göre daha az zorlandığımızı düşünüyorum. Ancak bundan sonraki süreçte tabii ki kaygılarım var.
İleride geri dönmeyi düşünüyor musunuz?
Ozan: Elbette ancak bunun zamanlamasını şimdiden kestirmem zor. En azından güçler ayrılığının sağlanması, yargının bağımsızlaşması, cumhurbaşkanına hakaret gibi zorlama bir suçun ortadan kalkması, insanların kendini güvende hissetmesi, istediği soruları sorabilen, istediği konuları araştırabilen bir akademinin ortaya konması hem benim hem insanların ülkeye geri dönmesini kolaylaştıracaktır.
Ada: Evet. Eğitim kalitesi yüksek ise, can sağlığımızın güvende olduğu bir ortam sağlanabilirse…
Tuğba: Emin değilim açıkçası. Ancak bir gün geri dönüp bir çok şehir hayatı yaşayan insanın hayalinde olduğu gibi güzel ülkemin güzel bir sahil kasabasında hayat kurmak isteyebilirim. Bugünkü koşulların değişmesinden ziyade önceliğim sanırım yeni hayatımı sürdürebilecek bir maddi birikime sahip olmak ve ülkemin en azından bugüne kadar gördüğümüz koşullardan geriye gitmemesini baz alabilirim diye düşünüyorum.
Senem: Gidenlerin çoğu bir gün dönmek istiyor. Ben de bu gruptayım, ancak İstanbul’a değil daha küçük bir şehre, büyük ihtimal Ege’de bir yere geri dönmek isterim. Sosyal ve ekonomik anlamda gelecek kaygısı gütmeden yaşayabildiğimiz bir ortam oluştuğunda dönebilirim.
AKP, beyin göçünün nedenlerinin araştırılmasını istemedi
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, beyin göçünün araştırılması için verdiği önerge AKP oylarıyla reddedildi. Çakırözer’in konuşma metninde beyin göçü ile ilgili çarpılar veriler yer alıyor. Çakırözer, göçle ilgili sayıdaki artışa dikkat çekerek, Türkiye’den yurtdışına göç edenlerin sayısının geçen yıl 113 bine ulaştığını ve bu rakamın, yüzde 63 artışa işaret ettiğini söyledi. Çakırözer, “Ayrıca yurtdışına göç eden kadınların oranı giderek artmakta, yüzde 37’den yüzde 42’ye çıkmış. Türkiye neyi kaybetmekte? Giden her beyin, yüksek teknolojide gerileme demek; bilim üretiminde, AR-GE’de, ileri sanayide duraklama, düşüş demek; kamu hizmetinde mesela sağlıkta, eğitimde nitelik kaybı demek; özetle insani geri kalmışlık demek. Sorun nasıl çözülür?” dedi.
İkinci bir göç dalgası
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2017 yılına ilişkin “Uluslararası Göç İstatistikleri”ni yayımladığı raporda Türkiye’den göç eden kişi sayısı 2016’ya göre yüzde 42,5’lik artışla 253 bin 640 olarak kayıtlara geçti. Bu nüfusun yüzde 54’ü erkekler, yüzde 46’sı kadınlar olarak belirlenmişti. 2018’de göçenlerin sayısı ise henüz açıklanmadı.
Geçtiğimiz hafta Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu (IND) 2018’de Türkiye’den bin 20 kişi, ‘beyin göçü’ için başvuru yaptığını açıkladı. IND tarafından verilen rakamlara göre, 2016 yılında Türkiye’den 540 kişi beyin göçü kapsamında Hollanda’ya gelirken, 2017’de bu sayı 780’e çıktı. 2018’in ilk 11 ayında ise, Türkiye’den bin 20 yüksek eğitimli, Hollanda’ya iş başvurusu yaptı. IND’nin açıkladığı rakamlara göre, 2016 yılında Türkiye’den 235 kişi Hollanda’ya sığınma başvurusu yaparken, 2017’de bu sayı 481.
Amerikan New York Times gazetesi, “Türkiye’den yurtdışına göç” konusu ile ilgili yaptığı haberde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri referans gösterilerek, “2017 yılında Türkiye’den göç edenlerin sayısının çeyrek milyonun üzerinde” olduğu iddia etti.
(DERYA AYDOĞAN ÇETİN - BİRGÜN)