Erdoğan belli etmemeye çalışsa da her şey ortada. AKP 7 Haziran’dan sonra ilk kez böyle bir gerileme ve sarsıntı yaşıyor. Üstelik bu seç...
Erdoğan belli etmemeye çalışsa da her şey ortada. AKP 7 Haziran’dan sonra ilk kez böyle bir gerileme ve sarsıntı yaşıyor. Üstelik bu seçimin 7 Haziran seçimi gibi tekrarı da yok.
Bunun adı, 25 yıldır iktidarın elinde olan Ankara ve İstanbul kaptırıldığı için düpedüz yenilgi ve Erdoğan da bunun farkında. O yüzden tam tersini savunuyor ve kazandıklarından söz etmeyi tercih ediyor
Teşekkür mesajında “Kazandık” dediği 15 büyükşehir belediyesinin arasında İstanbul yok. Seçmenine yenilgi duygusu vermek istememesinin yanında, İstanbul’da sonuç değişmez de açığa düşerse diye temkinli davranıyor. Bir ihtimal belki bu kez ekonominin kırılganlığını dikkate alarak, yabancı sermayenin gözünde seçim sonucuna da müdahale eden lider pozisyonuna da düşmek istemiyor.
Kısacası İstanbul’la ilgili süreci yönetir görünmeden takip ediyor. İçişleri ve adalet bakanlarının gecenin bir vakti apar topar Yıldırım’la toplantıya gelmesi, İmamoğlu’nun “Ben kazandım” çıkışına, sabahın altısında “Gönül belediyeciliği kazandı. Teşekkürler İstanbul!” afişleriyle karşılık verilmesi Erdoğan’ın bilgisi dışında olamaz elbette. Oyların yeniden sayılması da öyle. Erdoğan “Kazandık” demediği, ama “Kaybettik” diye de anmadığı İstanbul’dan gelecek haberi belki ümitle değil, ama sabırla bekliyor.
AKP’nin oylarının çalındığını iddia etmesi hakikaten açıklanamaz bir durum. Bir kere yıllardır her seçimde olduğu gibi her sandık kurulunda asıl ve yedek üye olarak görev yapan iki AKP’li var. Aynı şekilde MHP’den de bir asil, bir de yedek görevli sandık başında bulunuyor. Sandık kurul başkanları da ilçede görev yapan kamu görevlileri arasından belirleniyor. Bunlara ek olarak kurulun altıncı asıl ve yedek görevlileri de aynı şekilde memurlar arasından seçiliyor.
Soru şu: Bu koşullarda, ‘cumhur ittifakı’ sandık başındayken, AKP sandık sandık çalışırken nasıl olur da CHP oy yürütebilir?
Diyelim ki tutanağa geçirirken kaydırılan oylar oldu. Bunu orada bulunan AKP’lilerin düzeltmesi, duruma itiraz etmesi gerekmez mi?
Yıldırım’ın oylarının kasıtlı olarak çalındığı iddia edilen sandıklar da peyderpey yayınlanıyor. “Sistematik bir hırsızlık var” demek, sandıklarda görevli AKP’lileri de, sandık kurulu başkanlarını da töhmet altında bırakmıyor mu?
Geçersiz oylarla ilgili sandık kurullarında bir çekince belirtilmemişken, sonradan duruma itiraz etmek de ‘Ya tutarsa’ çabası. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 2014 yerel seçiminde Ankara’da 30 bin oyla kaybeden Mansur Yavaş’ın geçersiz oylara yeniden bakılması talebini “Delilsiz, gerekçesiz mesnetsiz itirazlar reddedilecektir” diyerek geri çevirmişti. Aynı YSK ‘Binali bey’ söz konusu olunca hazır ola geçti, İstanbul İl Seçim Kurulu’nun yeniden sayımı durduran kararını çöpe attı. Yeniden sayımlarda birçok noktada Ekrem İmamoğlu’nun da oylarının artması ise AKP açısından ayrı bir trajedi tabii.
Bugüne kadarki seçimlerde muhalefetin itirazlarının peşinden bir kere bile gitmemiş olanların şimdi en gayretkeş halleriyle “Oy pusulasıydı, sandık sonucuydu” diye yayınlar yapması da çok fena sırıtıyor.
İstanbul’da sonuç umut ettikleri gibi değişmezse hangi hikayeyi anlatacaklar, onu da 10 gün içinde göreceğiz. (BANU GÜVEN - DİKEN.ORG)
Hiç yorum yok