HIRSIZ YAVUZ AMA EV SAHİBİ DAHA YAVUZ
Sonucu, iktidarın tüm medya hâkimiyetine, tüm gücüne, tehditlerine, imkânlarına rağmen güç kaybettiğinin net kanıtı olan bu seçimleri yenilemek gerçeği değiştirmez.
Sadece iktidarın niyetini ve üslubunu daha da lekeler. O yüzden muhtemelen neticede topyekûn yenileyemeden mazbatayı gerçek galibe verecekler.
Ama bundan önceki tüm seçimler, istenirse hemen yenilenebilir.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri mesela...
Tek adayda uzlaşarak girsin seçimlere muhalefet.
Sonra anayasa referandumunu da bir daha yapalım.
7 Haziran seçimlerini de seve seve tekrarlar bu ülke.
Adım adım tüm seçimleri yenileye yenileye dönelim hep birlikte çeyrek asır öncesine.
Hem iktidar nereden nereye nasıl geldiğini hatırlasın, hem de muhalefet neyi nasıl kaybettiğini.
Bir türlü hakkıyla gerçekleşemeyen koalisyonların, tehlikeleri öngöremeyen rehavetlerin, erken ve yersiz sevinçlerin, umutların, işi Allah’a bırakmaların hesaplaşmasını biz yapalım...
Neye güvenerek yükseldiğinin ve neyin desteğini yitirince kaybettiğinin hesaplaşmasını iktidar yapsın.
Geriye doğru sayalım hepimiz tekrardan hayatımızı.
Hukuk kumpaslarına bakalım, utanalım.
15 Temmuz’un kasasını patlatalım, sırları dağılsın ortaya.
17-24 Aralık’a bakalım bir daha.
İthamları sayalım yeniden, sonra olanlara bakalım, nelerdir o dönemin kahramanlarının başlarına gelen?
Eğer bu ülkede başa dönüp yeniden sayılması gereken bir şey varsa...
O da son çeyrek asrın tüm kullanılmış oyları, resmi tercihleri ve idari inisiyatifleridir.
Tüm sınav sonuçları yeniden değerlendirilmelidir.
Tüm atamalar yeniden kontrol edilmelidir.
Şu son çeyrek asırda ve hatta daha da öncesinde, ülke kaderinde rol oynayan hangi siyasi, hangi hukukçu, hangi gazeteci, hangi asker, hangi diplomat, hangi akademisyen mevkiine hangi olanaklarla gelmiştir, geri dönüp yeniden ve yeniden hepsi gözden geçirilmelidir.
Gücünü aslen halktan değil zorbalıktan ve hukuk tanımazlıktan almakla nam salmış bu iktidar...
Gülen örgütlenmesinin zamanında nasıl çalıştığını sanki ilk kez fark ediyormuş gibi davranır, bu geç ve samimiyetsiz ve hileli farkındalığı ballandra ballandıra deşifre eder, bu deşifreden çıkartdığı yalan bir dersle siyasi ortaklarını diskalifiye eder gibi yaparken...
Kendisi bizzat agresif pasif bir terör estiriciye boşuna dönüşmedi.
Kendi başarısının tarihinde büyük rol oynayan uluslararası bir niyetin tıkır tıkır işleyen derin sisteminin sırlarına en baştan beri herkesten daha çok vâkıftı.
Bugün kendi kendine ifşa ettiği ve terör örgütü diye tanımladığı o meşum yapılanma bu ülkenin yoksul ve çalışkan öğrencilerini cımbızla ayıklayıp kendi niyetine nefer olarak yetiştirirken...
Onları “kazandırdığı” sınavlarla dilediği kurumlarda dilediği mevkilere getirebilirken...
Bu ülke bu uzun vadeli sonuç peşindeki yapılanmanın tehlikelerine dikkat çeken yazarlarını, gazetecilerini, akademisyenlerini, politikacılarını, sivil toplum çalışanlarını, aydınlarını öldürmekle, olmadı tehdit etmekle, olmadı hapse atmakla, olmadı işsiz bırakmakla, olmadı saygınlıklarını zedelemekle meşgul kolektif bir niyetin parmağında oyuncaktı.
İşte o uzun süreçte yapılan tüm sınavlar, sandıklara atılan tüm oylar, mahkemelerden çıkan ve çıkmayan kararlar, kamu kuruluşlarında işleyen işlemeyen sistemler külliyen şaibelidir.
Neticede...
Hırsızın yavuz olması şanssızlıktır.
Ama ev sahibinin yavuz olması... her şeyi bir anda değiştirir.
(MİNE SÖĞÜT - CUMHURİYET)