Yazarlardan siyasetçilere kadar AKP’ye yakın olan pek çok isim, seçime yönelik devlet müdahalesine mesafeli yaklaştığını beyan ediyor. AKP kulislerinde partinin tamamen Erdoğan’ın örgütü haline geldiği konuşuluyor...
İktidar 31 Mart seçimlerinin İstanbul ayağına dair şaibe algısını güçlendirmek istese de, yandaş çevrelerde bu konuda bir bütünlük oluşmaması dikkat çekiyor. Yazarlardan siyasetçilere kadar AKP’ye yakın olan pek çok isim, seçime yönelik devlet müdahalesine mesafeli yaklaştığını beyan ediyor. ‘Muhaliflerin’ yorumlarında, AKP’nin İstanbul örgütlenmesi eleştirilirken, sandığa gölge düşürmenin yaratacağı problemlere dikkat çekiliyor.
İKTİDARIN ELİ ZAYIF
İktidarın seçimlerin sona erdiği geceden itibaren yaptığı hiçbir hamle, İstanbul’da tabelayı değiştirmeye yetmedi. Geçersiz oyların yeniden sayımı da AKP adayı Binali Yıldırım’a beklenen katkıyı yapmazken, ortaya atılan ‘organize usulsüzlük’ iddiasının altı hiçbir hukuki delille doldurulabilmiş değil.
Birgün gazetesinin haberine göre iktidar partisi elinin zayıf olmasına karşın, ‘bahsi’ artırmak istiyor. Partinin Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, dün yaptığı açıklamada, seçimin sonucuna tesir edecek olaylar olduğunu öne sürerek, “Olağanüstü itirazımızı kullanıyoruz ve İstanbul’da seçimin yenilenmesini istiyoruz diyeceğiz” ifadelerini kullandı.
SENKRONİZE OLAMADILAR
Partinin bu ‘iddialı’ açıklamalarına rağmen, AKP orkestrası hiç olmadığı kadar büyük bir senkron sorunu yaşıyor. Medyada ortaya atılan iddialara destek veren ve seçimi “darbe” diye tanımlayacak kadar mantık sınırlarından uzaklaşan bir grubun varlığına karşın, yıllardır yönetimi destekleyen, hatta geçmiş dönemlerde AKP’den milletvekilliği dahi yapmış kimi isimler, “Seçim şaibeli” argümanına ve “Tekrar seçim yapılsın” talebine oldukça temkinli bakıyor.
Sabah’ın başyazarı Mehmet Barlas, 4 Nisan’daki köşe yazısında, AKP’nin sandıkta hile yapıldığı yönündeki iddiasını sorgulayan bir ifade kullandı. Barlas, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir günde sekiz miting yaptığı İstanbul’un AK Partili görevlilerin sandık başlarında uyumuş olmalarını kabul etmekte zorlanıyorum” diyerek, dolaylı şekilde iddiaların sağlam temele oturmadığını belirtti.
İPTAL İZLENİMİ YOK
Seçim sonrası temkinli yazılarıyla dikkat çeken bir diğer isim de Abdülkadir Selvi oldu. İktidara koşulsuz desteğiyle bilinen Hürriyet yazarı Selvi, seçimlerin iptalini gündeme getirmeye çalışan AKP’lilere karşılık “İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi gibi bir izlenime sahip değilim” dedi. Selvi, köşe yazısında, “8 milyon oyun kullanıldığı İstanbul’da bindelik oranlarla el değiştirme yaşanacağı için bu hassasiyeti anlıyorum. Son sözü YSK söyleyecek. Ancak sürecin açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekiyor”dedi.
Karar yazarı olan iktidara yakın isimlerden Taha Akyol da benzer bir yazı kaleme aldı. Akyol, “Hukukta seçimlerin iptali” başlıklı köşe yazısında, “Belediye başkanı seçilen kişinin kanuni yeterliğinin olmadığı anlaşılırsa, seçim iptal edilir, İstanbul’da böyle bir durum yok” ifadelerine yer verdi.
TAYYAR BİLE UYARDI
Konu hakkındaki en dikkat çekici çıkışlardan biri de, eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar’dan geldi. Havuz medyasındaki kimi gazeteler tarafından atılan “seçim darbesi” manşetlerini eleştiren Tayyar, şahsi Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı: “Oy sayımına itiraz, Anayasal haktır. Eyvallah. Seçim sandığı için darbe, tuzak, işgal, proje gibi ifadelerle demokrasi kavramının içini boşaltmak, bu ülkeye yapılacak en büyük haksızlıktır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Hatayı millette değil kendimizde aramalıyız.”
Tayyar’ın bu sözleri, ‘AKP içindeki fikir ayrılıklarının tahmin edilenden de derin olduğu’ yönündeki yorumları beraberinde getirdi.
YENİ PARTİ KURULSUN
Eski Yeni Şafak yazarı olan ve son dönemde hükümete yönelik eleştirel yorumlarıyla bilinen Cemile Bayraktar da dünkü tweetiyle AKP içindeki tartışmaların giderek alevlenmeye başlayacağının sinyallerini verdi. Erdoğan’ın, “Pelikancılar” olarak tanımlanan kimi gazetecileri uçağına aldığını gösteren fotoğrafa Twitter hesabında yer veren Bayraktar, yaptığı paylaşımına şu notu düştü:
“Ben mesajı aldım, fotoğraftaki bir iki kişi hariç SN Erdoğan yoluna pelikan vs ile devam edecek, hayırlı olsun, kendi tercihidir ama artık kimse ‘Erdoğan olanları bilmiyor’ demesin. En kısa zamanda ortak akıl ürünü bir parti kurulmasını temenni ediyorum, ülke buna ihtiyaç duyuyor. AK Parti içerisinde yıllarca davaya hizmet etmiş ama son yıllarda yapılanları vicdanı ve ahlakı kaldırmayan kadrolar var, hatalardan bıkmış seçmen var, nasıl ki AK Parti ‘olmayınca Erbakan’dan ayrıldıysa’ AK Parti’de olan depremi yanlış bulanlar da güzellikle ayrılabilir.”
AKP KULİSLERİ HAREKETLİ
Öte yandan AKP kulisleri de seçim gündemi nedeniyle hayli hareketli. Parti içinde çok yüksek sesli olmasa da, Erdoğan’ın tek adamlığı eleştiri konusu. “Erdoğan’ın artık iktidar getirmediği” tespiti, bugünlerde hoşnutsuz AKP’liler tarafından en fazla dile getirilen seçim değerlendirmelerinden biri. Partinin tamamen Erdoğan’ın örgütü haline geldiğini savunan kimi vekiller, seçimdeki gerileyişin de Erdoğan’dan kaynaklı olduğu kanaatinde. Bu yöndeki görüşlere göre, ne Erdoğan’la oluyor ne de onsuz.
MEDYA ELEŞTİRİYE ‘YALAN’ DİYEMEDİ
İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı seçilen ancak mazbatasını halen alamayan Ekrem İmamoğlu’nun medya patronlarına dönük çıkışının yankıları sürüyor. Bu çıkış, merkez medyadaki isimlerde de kafa karışıklığına neden oldu.
İmamoğlu’nun çıkışına Fatih Altaylı’dan yanıt geldi. Habertürk yazarı ve programcısı Fatih Altaylı, dünkü köşesinde İmamoğlu’nun sözlerine ilişkin dikkat çeken ifadeler kullandı. “Haksızsınız diyemem” şeklinde “ılımlı” bir çıkış yapan Altaylı, “Sorular, sorular, sorular” başlıklı köşesinde şu sözleri kullandı: “Dün medyaya çattınız. Haksızsınız diyemem. Ama ‘Bunu kafaya takmayın’ diyebilirim. Türkiye’de güçlü lider olabilmek için manşetlerle değil manşetlere rağmen gelebilmek gerekiyor. Güçsüzleştikçe manşetlere ihtiyaç duyar hale geliyorsunuz. O yüzden medyanın tavrını dert etmeyin.”
ERDOĞAN’A SUSANLAR ŞİMDİ ‘ÜZÜLDÜ’
Erdoğan’ın gazetecileri hedef göstermesine, tutuklu gazetecileri yalanlamasına seyirci kalan medyanın İmamoğlu’nun çıkışını “tehdit” olarak sunması başka bir tartışmayı da beraberinde getirdi. AKP iktidarına destek söz konusu olunca her türlü basın ilkesini unutan medya, İmamoğlu’nun açıklamasıyla basın özgürlüğünü hatırlamış oldu. Yüzlerce gazeteci tutuklu ya da işsiz bırakılırken gazeteciliğe dönük saldırılara destek olan isimler meslektaşları hedef alınırken de sessiz kalmıştı.
Bilindiği üzere, Erdoğan defalarca miting alanlarından birçok gazeteciyi hedef göstermiş, son olarak Fox TV sunucusu Fatih Portakal’la ilgili “Birileri çıkmış Portakal mıdır, mandalina mıdır nedir, sokağa çağırıyor. Haddini bil haddini. Bilmezsen haddini, bu millet patlatır enseni. Buldun ekranı, bu ekrandan milleti sokağa çağırmak…” ifadelerini kullanmıştı.
İktidar 31 Mart seçimlerinin İstanbul ayağına dair şaibe algısını güçlendirmek istese de, yandaş çevrelerde bu konuda bir bütünlük oluşmaması dikkat çekiyor. Yazarlardan siyasetçilere kadar AKP’ye yakın olan pek çok isim, seçime yönelik devlet müdahalesine mesafeli yaklaştığını beyan ediyor. ‘Muhaliflerin’ yorumlarında, AKP’nin İstanbul örgütlenmesi eleştirilirken, sandığa gölge düşürmenin yaratacağı problemlere dikkat çekiliyor.
İKTİDARIN ELİ ZAYIF
İktidarın seçimlerin sona erdiği geceden itibaren yaptığı hiçbir hamle, İstanbul’da tabelayı değiştirmeye yetmedi. Geçersiz oyların yeniden sayımı da AKP adayı Binali Yıldırım’a beklenen katkıyı yapmazken, ortaya atılan ‘organize usulsüzlük’ iddiasının altı hiçbir hukuki delille doldurulabilmiş değil.
Birgün gazetesinin haberine göre iktidar partisi elinin zayıf olmasına karşın, ‘bahsi’ artırmak istiyor. Partinin Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, dün yaptığı açıklamada, seçimin sonucuna tesir edecek olaylar olduğunu öne sürerek, “Olağanüstü itirazımızı kullanıyoruz ve İstanbul’da seçimin yenilenmesini istiyoruz diyeceğiz” ifadelerini kullandı.
SENKRONİZE OLAMADILAR
Partinin bu ‘iddialı’ açıklamalarına rağmen, AKP orkestrası hiç olmadığı kadar büyük bir senkron sorunu yaşıyor. Medyada ortaya atılan iddialara destek veren ve seçimi “darbe” diye tanımlayacak kadar mantık sınırlarından uzaklaşan bir grubun varlığına karşın, yıllardır yönetimi destekleyen, hatta geçmiş dönemlerde AKP’den milletvekilliği dahi yapmış kimi isimler, “Seçim şaibeli” argümanına ve “Tekrar seçim yapılsın” talebine oldukça temkinli bakıyor.
Sabah’ın başyazarı Mehmet Barlas, 4 Nisan’daki köşe yazısında, AKP’nin sandıkta hile yapıldığı yönündeki iddiasını sorgulayan bir ifade kullandı. Barlas, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir günde sekiz miting yaptığı İstanbul’un AK Partili görevlilerin sandık başlarında uyumuş olmalarını kabul etmekte zorlanıyorum” diyerek, dolaylı şekilde iddiaların sağlam temele oturmadığını belirtti.
İPTAL İZLENİMİ YOK
Seçim sonrası temkinli yazılarıyla dikkat çeken bir diğer isim de Abdülkadir Selvi oldu. İktidara koşulsuz desteğiyle bilinen Hürriyet yazarı Selvi, seçimlerin iptalini gündeme getirmeye çalışan AKP’lilere karşılık “İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi gibi bir izlenime sahip değilim” dedi. Selvi, köşe yazısında, “8 milyon oyun kullanıldığı İstanbul’da bindelik oranlarla el değiştirme yaşanacağı için bu hassasiyeti anlıyorum. Son sözü YSK söyleyecek. Ancak sürecin açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekiyor”dedi.
Karar yazarı olan iktidara yakın isimlerden Taha Akyol da benzer bir yazı kaleme aldı. Akyol, “Hukukta seçimlerin iptali” başlıklı köşe yazısında, “Belediye başkanı seçilen kişinin kanuni yeterliğinin olmadığı anlaşılırsa, seçim iptal edilir, İstanbul’da böyle bir durum yok” ifadelerine yer verdi.
TAYYAR BİLE UYARDI
Konu hakkındaki en dikkat çekici çıkışlardan biri de, eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar’dan geldi. Havuz medyasındaki kimi gazeteler tarafından atılan “seçim darbesi” manşetlerini eleştiren Tayyar, şahsi Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı: “Oy sayımına itiraz, Anayasal haktır. Eyvallah. Seçim sandığı için darbe, tuzak, işgal, proje gibi ifadelerle demokrasi kavramının içini boşaltmak, bu ülkeye yapılacak en büyük haksızlıktır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Hatayı millette değil kendimizde aramalıyız.”
Tayyar’ın bu sözleri, ‘AKP içindeki fikir ayrılıklarının tahmin edilenden de derin olduğu’ yönündeki yorumları beraberinde getirdi.
YENİ PARTİ KURULSUN
Eski Yeni Şafak yazarı olan ve son dönemde hükümete yönelik eleştirel yorumlarıyla bilinen Cemile Bayraktar da dünkü tweetiyle AKP içindeki tartışmaların giderek alevlenmeye başlayacağının sinyallerini verdi. Erdoğan’ın, “Pelikancılar” olarak tanımlanan kimi gazetecileri uçağına aldığını gösteren fotoğrafa Twitter hesabında yer veren Bayraktar, yaptığı paylaşımına şu notu düştü:
“Ben mesajı aldım, fotoğraftaki bir iki kişi hariç SN Erdoğan yoluna pelikan vs ile devam edecek, hayırlı olsun, kendi tercihidir ama artık kimse ‘Erdoğan olanları bilmiyor’ demesin. En kısa zamanda ortak akıl ürünü bir parti kurulmasını temenni ediyorum, ülke buna ihtiyaç duyuyor. AK Parti içerisinde yıllarca davaya hizmet etmiş ama son yıllarda yapılanları vicdanı ve ahlakı kaldırmayan kadrolar var, hatalardan bıkmış seçmen var, nasıl ki AK Parti ‘olmayınca Erbakan’dan ayrıldıysa’ AK Parti’de olan depremi yanlış bulanlar da güzellikle ayrılabilir.”
AKP KULİSLERİ HAREKETLİ
Öte yandan AKP kulisleri de seçim gündemi nedeniyle hayli hareketli. Parti içinde çok yüksek sesli olmasa da, Erdoğan’ın tek adamlığı eleştiri konusu. “Erdoğan’ın artık iktidar getirmediği” tespiti, bugünlerde hoşnutsuz AKP’liler tarafından en fazla dile getirilen seçim değerlendirmelerinden biri. Partinin tamamen Erdoğan’ın örgütü haline geldiğini savunan kimi vekiller, seçimdeki gerileyişin de Erdoğan’dan kaynaklı olduğu kanaatinde. Bu yöndeki görüşlere göre, ne Erdoğan’la oluyor ne de onsuz.
MEDYA ELEŞTİRİYE ‘YALAN’ DİYEMEDİ
İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı seçilen ancak mazbatasını halen alamayan Ekrem İmamoğlu’nun medya patronlarına dönük çıkışının yankıları sürüyor. Bu çıkış, merkez medyadaki isimlerde de kafa karışıklığına neden oldu.
İmamoğlu’nun çıkışına Fatih Altaylı’dan yanıt geldi. Habertürk yazarı ve programcısı Fatih Altaylı, dünkü köşesinde İmamoğlu’nun sözlerine ilişkin dikkat çeken ifadeler kullandı. “Haksızsınız diyemem” şeklinde “ılımlı” bir çıkış yapan Altaylı, “Sorular, sorular, sorular” başlıklı köşesinde şu sözleri kullandı: “Dün medyaya çattınız. Haksızsınız diyemem. Ama ‘Bunu kafaya takmayın’ diyebilirim. Türkiye’de güçlü lider olabilmek için manşetlerle değil manşetlere rağmen gelebilmek gerekiyor. Güçsüzleştikçe manşetlere ihtiyaç duyar hale geliyorsunuz. O yüzden medyanın tavrını dert etmeyin.”
ERDOĞAN’A SUSANLAR ŞİMDİ ‘ÜZÜLDÜ’
Erdoğan’ın gazetecileri hedef göstermesine, tutuklu gazetecileri yalanlamasına seyirci kalan medyanın İmamoğlu’nun çıkışını “tehdit” olarak sunması başka bir tartışmayı da beraberinde getirdi. AKP iktidarına destek söz konusu olunca her türlü basın ilkesini unutan medya, İmamoğlu’nun açıklamasıyla basın özgürlüğünü hatırlamış oldu. Yüzlerce gazeteci tutuklu ya da işsiz bırakılırken gazeteciliğe dönük saldırılara destek olan isimler meslektaşları hedef alınırken de sessiz kalmıştı.
Bilindiği üzere, Erdoğan defalarca miting alanlarından birçok gazeteciyi hedef göstermiş, son olarak Fox TV sunucusu Fatih Portakal’la ilgili “Birileri çıkmış Portakal mıdır, mandalina mıdır nedir, sokağa çağırıyor. Haddini bil haddini. Bilmezsen haddini, bu millet patlatır enseni. Buldun ekranı, bu ekrandan milleti sokağa çağırmak…” ifadelerini kullanmıştı.