Onur Şahinkaya , 12 Haziran 2020 tarihinde İKRAR ' da yayınlanan "2007'de Ne Oldu" başlıklı yazısının sonunda; "Teor...
Onur Şahinkaya, 12 Haziran 2020 tarihinde İKRAR'da yayınlanan "2007'de Ne Oldu" başlıklı yazısının sonunda; "Teorik kavga elden düşmüş, “habercilik” ana faaliyet sahası olmuştur. Fikir, haberin altında ezilmiştir. Haberciliğin sığ zihniyetine teslim olunmuştur. Bugünü solu, 2007’den bu yana belirginleşen bir sürecin sonucunu yaşamaktadır. Merkeze hapsolmuştur, başına geleni idrak dahi edememektedir." derken önemli bir gerçekliğe işaret etmiş, teorinin nasıl göz ardı edildiğinin altını kalın çizgilerle çizmiştir. (Onur Şahinkaya'nın yazısına BURADAN ulaşabilirsiniz)
Şahinkaya'nın yaptığı tespit önemlidir. Özellikle; "Fikir, haberin altında ezilmiştir. Haberciliğin sığ zihniyetine teslim olunmuştur." cümleleri değerlidir ve sosyalist solun internet ortamında bilinen platformlarının da bugün geldikleri noktada adeta bir özeti gibidir. Bu platformlardaki neredeyse bütün köşe yazılarına bakıldığında teorik yazı ve tartışmaların hemen hemen hiç olmadığı buna karşılık daha çok gündemi takip eden, gündemle ilgili yorumların yer aldığı açıkça görülecektir.
Bu cümleleri neden yazdığımıza gelince…
İKRAR’da 25 Nisan 2020 tarihinde yayınlanan “Hayır, bu doğru değil, doğrusu şu diyebilmek, yani aykırı olmak!” başlıklı yazıda (söz konusu yazıya BURADAN ulaşabilirsiniz) İKRAR’ın nasıl bir yayın çizgisi izleyeceği tanımlarken; “İçinde neler mi olacak. Doğal olarak aykırı olan her şey. aykırı olan kadın, aykırı olan adam, aykırı olan genç, aykırı olan söz, aykırı olan yazı, aykırı olan şarkı, aykırı olan film, aykırı olan resim, aykırı olan fotoğraf, aykırı olan sanat, aykırı olan bildiri, aykırı olan çağrı, aykırı olan eylem, aykırı olan gösteri… İKRAR bütün bunları anlatmak, aktarmak için başlıyor” denmiş ve bugüne kadar da, bu tanımın dışına çıkılmamaya özen gösterilmiş ve özellikle de "aykırı" olmayı, teorinin ve düşünmenin yanına çekebilmek için çabalanmıştır. Nisan 2020’den bu yana devam eden yayını boyunca bu doğrultuda hareket etmeye çalışan İKRAR’ın sözgelimi Küçükçekmece Akp’li belediye meclis üyesinin akla ziyan fotomontajı üzerinden şekillenen gelişmelere yer vermek yerine gündemi de kapsayan bir teorik açılım içerisinde kalmış olması işte bu çabayla açıklanabilir.
Bir kere daha belirtmekte yarar görüyoruz. İKRAR bir haber sitesi değildir ve öyle olmayacaktır, gündem de dahil olmak üzere, teorinin yanında durmaya devam edecektir. İKRAR’a gelenler, haberin teorinin önüne geçmesine tanık olmayacaklardır. Çünkü bizimkisi gibi yayın yapan platformların ilk görevinin, okuyanı teorik olarak bilgilendirip düşündürmek olduğuna inanıyoruz. Akp’li o meclis üyesinin akla ziyan, salakça ve aptalca fotomontajı ve bunun etrafında dönmüş tepkiler bu nedenle bizi ilgilendirmemiştir. Bu tür gelişmelerin, sosyalist solun internet ortamında bilinen platformlarında haberleştirilmeleri bir ihtiyaç değildir. İhtiyaç, teorik sığlığın aşılmasıdır. Onur Şahinkaya’nın o yazısında dediği gibi, devrimciler haberci değildir. En azından ana faaliyet konuları arasında habercilik yoktur. Bu anlamda olmak üzere, teşhir meselesinin abartıldığını düşünüyoruz.
İKRAR’dan birkaç bilgi de verelim…
25 Nisan’da yayınına başlayan İKRAR’a yaklaşık 2,5 ay boyunca toplamda 15 bini aşkın kişi gelmiş.
Şu ana kadar 220 metni yayınlayan İKRAR, günde ortalama 200 insan tarafından okunmuş.
2,5 ay boyunca en çok okunan ilk 5 yazı ise şöyle sıralanmış:
“Açlık dünyayı kemiriyor (Vijay Prashad)” (BURADA)
“Afrika kökenli oyunculara neden daha çok sempati duyuyoruz?” (BURADA)
“Proje, Çağrı, Eylem: Medine Sözleşmesi, Amasya Bildirgesi, Paris Komünü!” (BURADA)
“Bilim insanlarının COVID-19’la savaşta yıktıkları sınırları, milliyetçiler yeniden inşa ediyor (Norman Lewis)” (BURADA)
“Karl Korsch: Günümüz Marksizmi Üzerine On Tez (1950)” (BURADA)
İKRAR yoluna devam edecek.
Sevgiyle, dirençli ve uyanık kalın! (İKRAR)
Hiç yorum yok