Tabular o kadar direniyor, öylesine hayatta kalmakta ısrar ediyor ki. En direngeni kadınların yaşadığı regl tabusu. Yüzyıllardır kanı “utanç...
Tabular o kadar direniyor, öylesine hayatta kalmakta ısrar ediyor ki. En direngeni kadınların yaşadığı regl tabusu. Yüzyıllardır kanı “utanç”la ilişkilendirmeye devam ediyor. Kadınların adeta suç olarak saklamak zorunda oldukları “âdet dönemi” egemen ahlakın “kırmızı ayıbı” olarak varlığını sürdürüyor. Kimi kez regl günleri erkek dünyasında da gündeme gelir. Çoğu kez de tiksintiyle anılır. Çoğu kadın için “ayın o günleri”, asla kurtulamayacakları doğal bir lanettir! Karındaki ağrılar, hormonal çalkantılar, gergin duygusal zamanlar alabildiğine gizlenir. En kötüsü de mağazadan kadın pedi almaktır. Satıcı kadınsa cesaret verici bir gülümsemeyle o anki çekingenlik haline destek olmaya özen gösterir. Utanç büyüktür ve alınan ped alabildiğine gizlenmelidir. Ped önce eski bir gazeteye sarılır. Sonra bir kez daha paketlenir, ardından poşete konup teslim edilir. Adet dönemi deniz zamanlarına denk gelirse erkekler neden denize girmediğini sorduklarında “Karnım ağrıyor” yanıtı verilir. Bu tabu özellikle büyük şehirlerde yaşayan genç kadınlar arasında kırılsa da ülkenin büyük bir bölümünde hâlâ varlığını sürdürüyor.
Şiddete uğrayan kasiyer
Bu tabunun akıl almaz yansıması önceki hafta bir alışverişte yaşandı. Bir zincir markete gelen karı-koca alışverişlerini yaptı. Bu arada kadın, kasadaki kasiyere sordu; “İndirimli ürün olarak ne var?” Cevap doğaldı; “Maske, duş jeli, kadın pedi ve çay bardağı seti”. Kasiyer erkekti ve koca için bu feci bir durumdu. “Sen karıma nasıl kadın pedinden söz edersin” diye bağıran koca, genç adama şiddet uyguladı. Saldırıya uğrayan kasiyerin görevi ‘spot ürünler’ denilen indirimli ürünleri müşterilere tanıtmaktı. Görevini yaparken eminim ki bu tepkiyi hayal bile edememişti. “Ahlak” sözcüğünü erkek egemen zihniyetteki adamlar farklı niteliyor. Kadın ve kadına dair birçok kavramın konuşulmasını “ayıp” karşılıyorlar. Hatta “kadın pedi” gibi bazı hijyenik eşyalara da konuşma yasağı koyuyorlar. Daha da ötesi bu yasakladıklarının konuşulmasını “ahlaksızlık “olarak değerlendiriyorlar! Bunları namusla ilişkilendirmek, “ahlak” ya da “ahlaksızlık “olarak nitelemek ülkedeki erkek baskı ve şiddetinin boyutlarını gösteriyor. Ayıp olan bir kadının ped kullanması, alması değil, bu adamların hiç değişmemesi!
Doğal bir döngü
“Adet” veya “regl” kelimesinden rahatsız olan kesimi anlamak mümkün değil. Fakat erkek egemenliğinin kuralları var o yasak kavram da bu kurallar arasında. Kadınlar regli doğal olarak yaşar. Doğal döngüyü konuşurken gözlerini sağa sola çevirerek gizlemeye çalışmaz. Ayın o günleri takvimde sıradan günlerdir. Kaldı ki regl kanı en masum kandır, temizdir. Ne bir utanç lekesi ne de saklanma nedenidir. Kadınlardan akan o kan pis olmadığı gibi kadın da o dönemde kirli filan değildir. Kadın bedeni her ay olası bir doğurganlığa hazırlanır. Ancak yumurta döllenmediğinde rahimde parçalanır ve adet kanı şeklinde akar. Kadını vücudundan ve kanından utandıran erkek egemen değerler sistemidir.
Kadınlar değil de erkekler yaşasaydı(!)
Adet hakkında konuşurken adeta özür dileme ihtiyacı hisseden kadının sesini alçaltarak konuşmasına çok tanık olduk. Kadının bedeni hakkında konuşamama durumuna gelmesi baskının en şiddetlisi. Biyolojik olarak neler yaşadıklarından bahsetme yasakken, erkeklerin sünnetten söz etmesi son derece doğal! Regl anını herkesten gizleme çabalarıyla stresi kat kat yaşıyor kadınlar. Doğurganlığın simgesi olan âdet, lanete dönüştürecek derecede nasıl çarpıtılıyor. Amerikalı feminist Gloria Steinem, 1980’li yılların başlarında mizahla karışık şöyle demişti. “Kadınlar değil de erkekler yaşasaydı âdet imrenilecek, gurur duyulan eril bir durum hâline gelirdi. Âdetlerinin uzunluğu ve akıntılarıyla gururlanırlardı. Erkek çocuklar ilk âdetlerini, yiğitliğin uzun süredir beklenen bu simgesini, dini kutlamalar ve mutlak surette eril törenlerle tarihe kaydederlerdi. Meclis, aybaşı ağrılarıyla savaşmak için Ulusal Dismenore [âdet sancısı] Enstitüsü kurardı ve devlet ücretsiz sağlıklı koruma ürünleri için kaynak sağlardı.”
Kızının regl olduğunu duyurdu tepki aldı
Geçtiğimiz aylarda 10 yaşındaki kızının regl olduğunu duyuran Ceyda Düvenci’ye sosyal medyadan gösterilen o büyük tepki de erkek egemen zihniyetin yansımasıydı. Düşüncesinin ısrarla arkasında duran Düvenci, eleştirilere karşılık hiç geri adım atmadı ve şunu söyledi; “Genç kızlığının kıymetini teslim ettiğim kızım, kendi kıymetini ne olursa olsun unutmayacak. Ve en önemlisi utanmayacak!” Bu cümlesinin ardından dar kafalarca eleştiri yağmuruna tutuldu. Kızının regl olduğunu duyuran birine gösterilen tepki tecavüz suçlarına asla gösterilmemişti. Bu anlayışı kadınlar şiddetle kınadı. Özetle şuna işaret ediyorlardı; “Regl olmak ayıp değil, hastalık değil; utanılacak olan erkek zihniyet yapısıdır. Regl olmak da ped almak da anormal bir tutum olamaz. Erkeklere sünnet düğünü yapılırken kızların pedlerini saklaması bağnazlığın ta kendisi!” dir.
İnsanlığa karşı bir suç işlenmiştir
Kasiyerin ped sözcüğü yüzünden darp edilmesini bir hukukçu olarak değerlendiren Av. Arzu Aydoğan şu açıklamayı yapıyor; “Böylesi bir olayda şüphelinin hiçbir indirim uygulanmaksızın, kasten yaralama suçundan yargılanması ve ceza alması gerekmektedir. Bildiğimiz kadarıyla mağdur olan kasiyer karakola şikayetini gerçekleştirmiş. İzlediğimiz görüntülerde ses kaydı yok ancak saldırgan eğer ayrıca hakaret sözcükleri kullandıysa bunun için de ceza alması gerekmektedir. Bu kişiye karşı suçlardır. Bu olayda bir de ‘insanlığa karşı suç’ işlenmiştir. Bu suç Türk Ceza Kanunu’nun 122. Maddesinde yer alan nefret suçudur. 122. Maddenin 1. Fıkrasında cinsiyet farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle ‘taşınır bir malın satılmasının’ engellenmesi söz konusudur. Kadınların doğal döngüsü olan regl sürecinin vazgeçilmez hijyenik materyalinin aşağılanması, hakaret olarak algılanması maalesef bu olayda tüm çıplaklığı ile karşımıza çıkmaktadır. Cinsiyet eşitsizliği algısı yaratacak fiilleri ayrıca nefret ve ayrımcılık maddesinin ışığında da yargılamamız gerekiyor.
Ped, elbette ki hakaret sözcüğü olamaz
Av. Arzu Aydoğan, verilecek cezaların toplumsal etkilerinin de gözetilmesi gerektiğini vurguluyor. Cezaların indirim yapılmaksızın verilmesi gerektiğinin özellikle altını çiziyor. O’na göre ceza yargılamasının caydırıcılık gibi bir kaygısı da olmalı. “Ped sözcüğü hakaret içerikli bir sözcük değil. Nasıl oluyor da bu noktadan bakılıyor?” sorusuna yanıt olarak ise Av. Aydoğan şunları aktarıyor; “Bu olay göz önünde oldu ve şu an bunu elimizde bir olay verisi ile tartışabiliyoruz. Maalesef ped konusunda sıkıntıları çoğumuz yaşadık. Anlatsak anlatamayacağımız süreçleri bu kamera görüntüsü gözler önüne sermiş oldu. Ped kadına ilişkin bir materyal olduğu için aslında hakarete uğrayan kadınlar. Kadının tüm bu doğal süreçleri mahrem kabul ediliyor ve bunlar evlendiği adamın egemenlik alanına sokuluyor. Ped elbette ki hakaret sözcüğü olamaz. Buradaki zihniyet kadını aşağılama ve egemenlik alanında görme gibi ataerkil zihniyet. Bu davranış biçimi bu zihniyetin ürünü.”
Kadına daire her şeyde cinsel çağrışım aramak
Regl ile cinsellik çağrışımı nasıl mümkün görülebiliyor bu kültürde? Buna dair özel bir anısını paylaşıyor Hukukçu Aydoğan; “Buna ilişkin lisede unutamadığım bir anım var. Sanırım lise 1 ya da 2. sınıftaydık. Sınıftaki kadın öğrencilere paket dağıtılmıştı ve içini açtığımızda ped, pamuk, sabun gibi ürünler olduğunu görmüştük. Erkekler biz de “prezervatif isteriz o zaman” diye bağrışmışlardı. Ben utancımdan kutuyu nereye koyacağımı şaşırmıştım. Aynı yaştaki erkek sınıf arkadaşlarım ise gayet rahat prezervatif isteriz diye bağırıyorlardı. İçimden “aynı şey değil” diye tekrar edip durdum ama o kadar utandım ki o durumda asla ses çıkaramadım. Kadına ait her şeyin cinsel obje olarak algılandığını daha sonraları anladım… Kadının adı dahi cinsel bir çağrışım nedeniyle “bayan”a dönüşmüştü. Dolayısıyla tabii ki ped, iç çamaşırı (ki asla kurutmak için çamaşırlıkta ön tarafa dizilmemesi gereken) gibi her şeyi cinsel bir çağrışım olarak algılayabilen bir güruh var. Ancak bunun değişmeye başladığını söyleyebiliriz. Bu konu kapalı odalarda, fısıldaşmalardan çıkıyor yavaş yavaş. Geçenlerde bir ünlü kızının regl olduğunu duyurmuştu Twitter’da. Kısmen linç edildi ama takdir de topladı ve geri adım atmadı. Bence güzel öncü davranışlar bunlar.”
Kadınlara şiddet uygulayan hemcinslerinden utansınlar!
Regl olmayı ayıp bir durum olarak gören ve kadınların ped kullanımını gündeme getirecek cümlelerden utanan erkeklere dair tokat gibi şu sözleri duyuyoruz Hukukçu Arzu Aydoğan’dan; “Utanmak duygusuna ihtiyaçları varsa bu haklarını kadınları katleden, kadınlara şiddet uygulayan, hayatı zorlaştıran hemcinsleri için kullanmaları gerektiğini söyleyebilirim. Ped utanılacak bir malzeme değildir. Bunun da en güzel örneğini kasiyer genç erkek arkadaşımız vermiştir. Gerçekten hem “kadına kadın denmesi gerektiği” konusunda yaptığı uyarıyla, hem de ped konusunda geri adım atmaması ile beni inanılmaz umutlandırdı.”
Yargı, ped sözcüğü ve tahrik
Avukat Mehpare Altaylı ise, “Kasiyerin ped sözcüğü yüzünden darp edilmesini münferit bir olay diyerek geçiştiremeyiz” diyor ve ekliyor; “Ped sözcüğü zaten hakaret içerikli bir sözcük değil ve kasiyerin burada indirimli ürünleri müşteriye sayma zorunluluğu var. Acaba kasada oturan genç bir erkek değil de genç bir kadın olsaydı ve kadın olarak bunu söyleseydi muhtemelen koca bunu ‘kadın kadına bir konuşma’ kabul edecek ve saldırmayacaktı. Ben bu saldırıda saldırgan açısından tahrik edici bir yan bulamadım hukukçu olarak… Yargının da kadın ve ped sözcüğünü tahrik edici bulacağını sanmıyorum. Eğer bu sözler tahrik edici bulunursa toplum ve hukuk 30 sene 40 sene önceye gitmiş demektir!”
Genç kasiyerin haklarını arayabileceğini saldıran kocaya karşı ceza hukuku yönünden şikayette bulunabileceğini vurgulayan Av. Mehpare Altaylı, “İlerleyen aşamalarda bu kasiyerin hakkını saklı tutarak manevi tazminat isteyebileceğini düşünüyorum. Elbette kadın pedinin bir erkek kasiyer tarafından bir kadına önerilmesinin bazı erkekler tarafından tahrik edici bulunması bile oldukça düşündürücü” açıklamasını yapıyor. (AYLA ÖNDER - "Kadın İşçi")
Hiç yorum yok