Ayşenur Ezgi Eygi’yi arkadaşı anlattı: Hepimiz için yürek parçalayıcı bir kayıp...
Gönüllüler, Batı Şeria’da Ayşenur’un öldürüldüğü yere gittiler ve keskin nişancı ateşiyle vurulduğu zeytin ağacının altına bir anma plaketi bıraktılar...
Ayşenur Ezgi Eygi, İsrail'in işgaline karşı Filistin'e destek vermek için gittiği Batı Şeria'da İsrail askerlerince öldürüldü.
İsrailli keskin bir nişancının Eygi'yi öldürdüğü otopsi raporuyla kanıtlandı. Başka bir deyiş ile Ayşenur Ezgi Eygi, erkek devlet şiddetiyle öldürüldü. 26 yaşındaydı, barışı savunuyordu.
Acısını hissettiği bir halkla dayanışmak, savaş ve insanlık suçlarını yerinde gözlemlemek ve kaydetmek istemişti sadece.
Tarih boyunca gördük ki, hiçbir zalim, işgalci ya da yayılmacı devlet, işlediği suçların kayda geçmesini istemiyor.
Tıpkı özgürlük arayışındaki Tibetliler’e Çin’in baskısındadaki gibi.
Tıpkı kendilerine karşı muazzam bir direniş sergileyen Zapatistalara karşı Meksika’nın işlediği savaş suçları gibi.
Ya da 1954’ten 1962’ye kadar süren Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda Fransa’nın işlediği vahşetlerin örtbas edilmeye çalışılması gibi.
Aynı şekilde, bağımsız savaşı sırasında Britanya İmparatorluğu’nun Hintliler’e yaptıkları eziyetler gibi.
Ya da çok uzak bir örnek değil, anadilini konuştuğu için sokak ortasında öldürülen Kürtler’e yapılanlar ve adalet mücadelelerinde faillerin genelde cezasız bırakılması gibi.
"Gerçek mermi ile ateş ettiler"
Bugün, öğlen saatlerinden beri Ayşenur Ezgi Eygi’nin arkadaşı Rob Sadler ile görüşüyorum. Ayşenur’un bu çatışan taraflar arasında hakkaniyetli hareket ettiğini, Filistin halkının yanında olduğunu İsrail’in Soykırımı’nı kaydetmek istediğini anlatıyor.
Ayşenur, Washington Üniversitesinde psikoloji ve Orta Doğu Dilleri'nde çift dal yapıyordu, hem Türkiye hem de Amerikan vatandaşıydı.
Bir çoklarına göre “konforlu bir hayatı vardı”, “konforun olduğu yerde özgürlük olmaz” diyenlerden olsa gerek, arkadaşları ile birlikte Filistin halkı ile dayanışmak için Uluslararası Dayanışma Hareketi'yle birlikte, 6 Eylül Cuma sabahı Batı Şeria’da Filistinlilerin düzenlediği bir dua etkinliğine katıldı.
Bu alan, İsrail ordusu tarafından düzenli olarak saldırıya uğruyordu ve daha önce 17 Filistinli burada öldürülmüştü.
Kendilerini İnsan Hakları gönüllüleri olarak tanımlayan Ayşenur Ezgi Eygi ve arkadaşları, alanı ibadet edenlerle birlikte terk ederken İsrail ordusu hemen kalabalığa karşı göz yaşartıcı gaz kullanmaya başladı. Üstelik çatılarda keskin nişancılar vardı. Keskin nişancılar, gerçek mermi ile hem Filistinlililer’e hem de Dayanışma Gönüllülerine ateş etmeye başladılar.
Sonra ne oldu?
Saldırıdan kurtulan arkadaşı Rob Sadler’den dinliyoruz:
“Tepeden aşağı koşarak bir zeytinliğe sığındık. Ordu, bizden yaklaşık 200 metre uzakta, tepenin yukarısında kaldı ve Ayşenur, başka bir gönüllüyle birlikte zeytinlikte yoldan epey uzakta, hiçbir şey yapmadan duruyordu. Birkaç dakika sessizlik vardı. Aniden birkaç el silah sesi daha duyuldu ve biz zeytinliğin daha derinlerine çekilirken, diğer gönüllünün yardım çağırdığını duydum. Ayşenur’un yerde, kanlar içinde olduğunu gördüm. Bir keskin nişancı tarafından başından vurulmuştu. Sağlık ekiplerini çağırdık, onu bir ambulansa bindirdik ve Nablus Hastanesi’ne gitmek için bir taksi bulmak üzere alandan ayrıldık. Ayşenur kısa süre sonra hayatını kaybetti.”
“Filistin halkının yılmaz destekçisiydi”
Rob'un saldırıya karşı ayrı bir öfkesi var fakat onu gizleyip Ayşenur’un kim olduğunun duyulmasını istiyor. Yarı İngilizce yarı Türkçe konuşuyoruz:
“Ayşenur, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçlarını ve etnik temizliği gözlemlemek ve dünya kamuoyunu bu konuda harekete geçirmek için geldi. İsrail, Ayşenur’u bu yüzden öldürdü.”
Arkadaşları ile birlikte Filistin için Ayşenur yerine de mücadele edeceklerini anlatıyor:
“Ayşenur en büyük fedakarlığı yaptı, onun ismi sonsuza kadar yaşayacak. Ayşe’nin ve tüm uluslararası ve Filistinli şehitlerin anısına, Filistin özgür olana kadar çalışmaya devam edeceğiz.”
“Bir İngiliz vatandaşı olarak, Birleşik Krallık hükümetine, İsrail'e yapılan tüm silah satışlarını derhal durdurma ve uluslararası mahkemelerin İsrail'i savaş suçları ve soykırım için adalet getirme çabalarına tam destek verme çağrısında bulunuyorum.”
“Bu hepimiz için yürek parçalayıcı bir kayıp. Ayşe inanılmaz bir insandı ve insanlık için çok şey yaptı. Onu kısa süre tanımış olsam da harika bir arkadaş ve Filistin halkının yılmaz bir destekçisi olduğundan eminim. İsrail’i onu öldürdüğü için affetmeyeceğiz ve onun adına çalışmaya devam edeceğiz.”
Anısına zeytin ağacı dikildi
Bugün, Ayşenur’un öldürüldüğü yerde bulunan uluslararası gönüllüler ve onu tanıyanlar Ramallah'ta özel bir anma töreni düzenledi. Onun mücadelesini ve fedakarlığını onurlandırmak ve anısının yaşatılmasını sağlama sözünü verdiler, anısına bir zeytin ağacı dikildi.
Aynı zamanda, diğer gönüllüler de Batı Şeria’da Ayşenur’un öldürüldüğü yere gittiler ve keskin nişancı ateşiyle vurulduğu zeytin ağacının altına bir anma plaketi bıraktılar.
Ölüm geride kalanlar için biraz hayata ara vermek olsa da bir süre sonra rutine dönüldüğü, dönülmek zorunda kalındığı muhakkak.
Ayşenur’un ölümünün ardından okul arkadaşları, aynı görüşü paylaştığı yoldaşları onu eskisi kadar hatırlamayacak belki de…
Eminim bir tek ailesi onu hiç unutmayacak. Elbette bir de başına geleceklerin hesabına düşmeden, karşılıksızca, korkusuzca yanlarında olmaya çalıştığı Filistin halkı onu unutmayacak.
Kim bilir belki de Filistin’deki zeytin ağaçları her çiçek açtığında o da yeryüzüne yeniden gülümseyecek… (EVRİM KEPENEK - BİANET)