Mersin Adliyesi önünde, olaya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirildi Mersin'de kaldıkları evde çıkan yangında ölen iki işçiyle ilgili...
Mersin Adliyesi önünde, olaya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirildi |
Mersin'de kaldıkları evde çıkan yangında ölen iki işçiyle ilgili soruşturma hala tamamlanmadı. Avukat Mervan Reşitoğlu, “Failler, cemaatten olduğu için olayın üzeri kapatılmaya çalışılıyor” dedi.
28 Ekim 2024’te, Mersin'in Mezitli ilçesine bağlı Fındıkpınarı Mahallesi’nde, Nurpınarı isimli cemaatin kaçak olduğu öne sürülen inşaatında çalışan 6 işçiden ikisi kaldıkları gecekonduda çıkan yangın sonucunda yaşamını yitirdi. 4 işçi yaralanarak hastaneye kaldırılırken, işçilerden biri hala yoğun bakımda tedavi görüyor.
Konuya ilişkin ortaya atılan bir diğer iddia ise işçilerin kaldıkları gecekondunun da cemaat tarafından işçilere tahsis edildiği. Konuya ilişkin soruşturma devam ederken soruşturma kapsamında tutuklu bulunmuyor. Olayın üzerinden 40 gün geçmesine rağmen, soruşturma henüz tamamlanmadığı için dava da açılmadı.
Süreci değerlendiren avukat Mervan Reşitoğlu, yangında yaşamını yitiren Abdullah Reşitoğlu ve Sedat Yaz ile yoğun bakımda yatmakta olan Onur Reşitoğlu’nun kardeş olduğuna dikkat çekti. Bir aileden 3 kişinin bu olaydan büyük zarar gördüğünü söyleyen Reşitoğlu, Nurpınarı isimli cemaatin işçilere sigorta yaptırmadığına, kaçak çalıştırdıklarına, kaldıkları barakanın da yine bu vakıf tarafından tahsis edildiğine işaret etti. Bu yolla ucuz iş gücünün sağlandığına işaret eden Reşitoğlu, “Bu evin elektrik tesisatının problemli olduğu ve yapılması gerektiği işçiler tarafından işveren cemaate bildirilmiş. Ancak, ‘Bu şekilde idare edin, İnşaat kışa kadar biter’ denilerek işçilerin talepleri karşılanmadı. Sonucunda da iki insan yanarak öldü” diye konuştu.
Sedat Yaz (solda) ve Abdullah Reşitoğlu, yangında hayatını kaybetti
'ÖLENLERİN İŞÇİ OLDUĞUNU İSPATLAMAYA ÇALIŞIYORUZ'
İşçilerin çalıştıkları inşaatın, belediye ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kayıtlarında gözükmediğini söyleyen Reşitoğlu, “İşçiler de kaçak olarak çalıştırıldığı için şu an yaşamını yitirenlerin işçi olduklarını ispatlamaya çalışıyoruz” dedi.
Reşitoğlu, savcılığın olaya dair etkin soruşturma yürütmediğini vurguladı. Nurpınarı isimli cemaatin kimliğinin ortaya çıkarılmasını da talep ettiklerini söyleyen Reşitoğlu, şöyle devam etti: “Yapılan inşaatın kadın kuran kursu olduğuna dair elimizde güçlü tanık beyanları var. Şahısların kendi ifadeleri mevcut. Olaydan sağ kurtulanlar da söz konusu beyanı destekliyor. Biz bu beyanlar kapsamında olayda ihmali olan herkesin yargılanmasını talep ettik ancak savcılık makamı taleplerimizi dikkate almadı. Olayın üzerinden 40 gün geçti, iki insan yanarak öldü. Biri hala yoğun bakımda. Değil cezalandırma, araştırma dahi yapılmadı. Olayın başında göstermelik bir şekilde biri gözaltına alındı, yine göstermelik bir şekilde tutukluluğa sevk edildi. Çıkarıldığı 4’ncü Sulh Ceza Hakimliği tarafından salıverildi. Savcılık, bu inşaatın kime ait olduğunun sorgulanmasına dair bir müzekkere dahi yazmış değil.”
İşçilerin, kaçak olarak devam eden kuran kursu inşaatında çalıştıkları öne sürüldü
SAHA KEŞFİ 3 GÜN SONRA YAPILDI
Dosyaya eklenen bilirkişi raporunun da taraflı bir biçimde hazırlandığını dile getiren Reşitoğlu, saha keşfinin olaydan 3 gün sonra yapıldığını ve raporun tanzim edildiğini dile getirdi. Ev sahibinin beyanının esas alınarak raporun hazırlandığına işaret eden Reşitoğlu, “Ev sahibi sadece elektrik tesisatını eksik yaptığı için kusurlu bulunmuş. Ancak ev sahibi dosyaya hiçbir makbuz, kira kontratı, fatura sunmuş değil. 'Bunlar benim kiracım' diyor ama ortada kanıt yok. Bilirkişi raporunda evde elektrik tesisatının iki elektrikli sobanın aynı anda yanmasını kaldıramayacak düzeyde olduğu belirtiliyor. Ancak itfaiye raporunda evde bir bulaşık, bir buzdolabı, bir elektrikli soba olduğu listelenmiş. Bu bile bilirkişi raporunun taraflı bir şekilde tanzim edildiğini gösteriyor” dedi.
‘OLAY KAMUOYUNDA YER BULMASIN DİYE ÖLENLER SURİYELİ DENİLDİ’
Cinayetin faillerinin cemaat olmasından dolayı söz konusu olayın örtülmek istendiğini söyleyen Reşitoğlu, eksik olarak tanzim edilen bilirkişi raporunun da savcılığın ağır aksak yürüttüğü soruşturmanın da bunu kanıtlar nitelikte olduğunu vurguladı.
Reşitoğlu, olayın hemen ardından olaya ilişkin “2 Suriyeli işçi öldü” şeklindeki haberlerin de bu amaçla servis edildiğini dile getirdi. Reşitoğlu, şu bilgileri verdi: "inşaatta 3 Suriye uyruklu işçinin de çalıştığına işaret ederken, “Türkiye’de Suriyelilere yönelik bir antipati mevcut. Nurpınarı Vakfı da bunu bildiği için ulusal medyaya ölen işçilerin Suriyeli olduğuna dair beyanda bulundu. Böylelikle ölenler Suriyeli olarak gösterilip bu olayın kamuoyunda yer edinmesi engellenmek istendi. Biz bunun böyle olmadığını açığa çıkardık. Biz bir ayrıcalık beklemiyoruz. Usule uygun soruşturma yapılmasını talep ediyoruz. Bu olayın takipçisi olacağız. Tek talebimiz var: Adalet yerini bulsun."
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Adalet İçin Hukukçular ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), ve yaşamını yitiren işçilerin aileleri söz konusu olaya ilişkin bugün Mersin Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada konuşan avukat Ahmet Paket, söz konusu olayın bir iş cinayeti olduğunu, bu kapsamda davanın takipçisi olacaklarını dile getirdi. (YÜSRA BATIHAN - GAZETE DUVAR)
Hiç yorum yok